İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ
Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105'inci yılı törenle kutlandı ÇANAKKALE Deniz Zaferi'nin 105'inci yıl dönümü nedeniyle Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen törende, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk'ün anıtına çelenk sunumu gerçekleşti.
Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105'inci yılı törenle kutlandı
ÇANAKKALE Deniz Zaferi'nin 105'inci yıl dönümü nedeniyle Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen törende, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk'ün anıtına çelenk sunumu gerçekleşti. Şehitleri selamlamak için TCG Heybeliada'dan 21 pare top atışı yapıldı. Öte yandan 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105'inci yıl dönümü kutlamaları kapsamında 18 Mart Stadyumu ve Şehitler Abidesi'nde yapılması planlanan törenler, koronavirüs önlemleri kapsamında iptal edildi. Cumhuriyet Meydanı'nda saat 09.00'da başlayan törene, Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Levent Kerim Uça, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, bürokratlar, askerler, muharip gaziler, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Her yıl törenlere katılan öğrenciler ise, okulların tatil olması nedeniyle bu yıl törende yer almadı. Yabancı konukların da törene katılmadığı görüldü. Tören için meydana gelen katılımcılar, koronavirüs tehlikesi nedeniyle tokalaşmak yerine ellerini kalbinin üstüne götürerek selamlaştı.Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Levent Kerim Uça ve Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Atatürk Anıtı'na çelenk sundu. Şehitleri selamlamak adına Çanakkale Boğazı'nda bulunan TCG Heybeliada'dan 21 pare top atışı yapıldı.ALTIN MADALYA BAYRAKLA GÖNDERE ÇEKİLDİTürkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 1994 yılında, 253 bin şehit adına, 3972 Sayılı Kanunla, Çanakkale'ye verilen ve üzerinde 'Çanakkale Geçilmez' yazan altın madalya, Vali Orhan Tavlı, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Levent Kerim Uça ile Belediye Başkanı Ülgür Gökhan tarafından Türk bayrağına takıldı.Şehitler için saygı duruşunda bulunulmasının ardından Boğaz Komutanlığı Bandosu eşliğinde İstiklal Marşı okundu. 'Çanakkale Geçilmez' yazılı altın madalya Türk bayrağı ile birlikte göndere çekildi. Öte yandan 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105'inci yıldönümü kutlamaları kapsamında 18 Mart Stadyumu ve Şehitler Abidesi'nde yapılması planlanan törenler, koronavirüs önlemleri kapsamında iptal edildi.
GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ
Burak GEZEN- Mustafa SUİÇMEZ-Cemhan ŞEN-Fatih Emrah ERDOĞAN/ÇANAKKALE,=========================
Yurtdışından gelen vatandaşlar Kocaeli'deki yurtlara yerleştirildi
KORONAVİRÜS nedeniyle bulundukları ülkelerden Türkiye'ye getirilen vatandaşlar, Kocaeli'de hazırlanan Kredi ve Yurtlar Kurumu'na ait öğrenci yurduna yerleştirildi.
Çeşitli sebeplerle yurt dışına çıkan ve koronavirüs salgını nedeniyle bulundukları ülkelerde mahsur kalan Türk vatandaşları, özel uçuşlar ile Türkiye'ye getirilmeye devam etti. Salgın nedeniyle karantinaya alınan vatandaşlar, gün boyu İstanbul'da belirlenen yurtlara yerleştirilmelerinin ardından, sabaha karşı 05.00 sıralarında İzmit'teki yurtlara getirilmeye başlandı. İzmit'e ilk gelen 164 kişilik kafile, Canfeda Hatun Öğrenci Yurdu'na yerleştirildi. Yabancı ülkelerden dönen toplam 869 kişinin 14 günlük karantina süresini İzmit'teki yurtlarda geçireceği öğrenildi.İZMİT'TE 859 KİŞİ YURTLARA YERLEŞTİRİLDİKocaeli Valiliği koronavirüs tedbirleri kapsamında 9 Avrupa ülkesinden gelen 859 kişinin 4 yurda yerleştirildiğini açıkladı. Valilikten yapılan açıklamada, Almanya, İspanya, Fransa, Avusturya, Norveç, Danimarka, İsveç, Belçika ve Hollanda'ya geçici olarak giden veya bu ülkelerde öğrenci olarak bulunarak ülkemize dönmek isteyenler, Kredi Yurtlar Kurumu'nun İzmit'te bulunan yurtlarına yerleştirildi. Ali Fuat Cebesoy Yurdu'na 354 kişi, Şerife Gelin Yurdu'na 200 kişi, Canfeda Hatun Yurdu'na 191 kişi, Gazi Süleyman Paşa Yurdu'na 114 kişi olmak üzere toplam 859 kişinin yurtlarda konaklanmaları sağlandı.Valilik yurtların çevresinde önlem alındığını belirterek, şu açıklamada bulundu: "Bu süre boyunca yurt binasında ve çevresinde gerekli önlemler titizlikle alınacak ve vatandaşlarımızın tüm ihtiyaçları Valiliğimizin koordinasyonunda ilgili kurumlarımızın işbirliği içerisinde karşılanacaktır. Yurtta kalan vatandaşlarımızın takipleri ise uzman sağlık personeli tarafından yapılacaktır. Bu yurtlardaki öğrencilerimiz geçici olarak diğer KYK yurtlarına yerleştirilmişlerdir. Öğrencilerimize gösterdikleri sabır ve anlayıştan ötürü teşekkür ediyoruz. Yurt dışı temaslı vatandaşların 14 gün süreyle izole edilmesi ülkemizde tedbir amaçlı uygulanan bir zorunluluk olup vatandaşlarımızın endişe etmesini gerektirecek herhangi bir durum söz konusu değildir.öGÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR
KOCAELİ=========================
Kadir Şeker olayında öldürülen Özgür Duran'ın babası: 'İstenen ceza bir nebze olsa acımızı hafifletti'
KONYA'da parkta sevgilisi Ayşe D.'yi (35) dövdüğü iddia edilen Özgür Duran'a (32) müdahale etmek isterken ölümüne neden olan tutuklu Kadir Şeker (20), hakkında hazırlanan iddianamede, 12 yıldan 19 yıla kadar hapis cezası istendi. Öldürülen Özgür Duran'ın babası Cengiz Duran, istenen cezanın acılarını hafiflettiğini belirterek, "İstenen ceza bir nebze de olsun acımızı hafifletti. Sonuçta benim oğlum öldü. Ne olursa olsun bir can gitti. Olayın nefsi müdafaaya sokulmaması ise doğru bir karardı. Çünkü benim oğlumun elinde Kadir'in hayatını tehlikeye sokacak bir şey yoktu." dedi.
Olay, 5 Şubat Çarşamba akşamı merkez Selçuklu ilçesi Yeni İstanbul Caddesi Piri Reis Parkı'nda meydana geldi. Antalya'dan Konya'ya gelip yerleşen Ayşe D. ve Özgür Duran arasında tartışma çıktı. Tartışma üzerine Ayşe D. evden çıkıp parka geldi. Bu sırada parktan geçen ve üniversite sınavına hazırlanan Kadir Şeker, kadının şiddet gördüğü iddiasıyla Özgür Duran'a müdahale etmek istedi. Yaşanan arbedede, kalbinden bıçaklanan Duran hayatını kaybetti. Olay sonrası gözaltına alınan Şeker, sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece 'kasten adam öldürme' suçundan tutuklandı.İDDİANAME HAZIRLANDIYapılan soruşturma sonucu Kadir Şeker, hakkındaki iddianame tamamlandı. İddianamede Şeker'in 'kasten adam öldürme' suçundan müebbet hapis cezasına kadar yargılanması talep edildi. Şeker'in, suçu tahrik altında işlediği belirtilerek, Türk Ceza Kanunu'nun 29'uncu maddesine göre de indirim yapılması istendi. Şeker, hakkındaki iddianame Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilirse 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. Ayrıca yanında taşıdığı bıçak içinde 'Yasak Bıçaklar ve Diğer Aletlerle İlgili Suçlar ve Cezaları' kapsamında 6 aydan 1 yıla kadar yargılanacak.'ACIMIZ HAFİFLEDİ'İddianamede istenen cezayla ilgili konuşan öldürülen Özgür Duran'ın Antalya'da oturan babası Cengiz Duran, istenen cezanın acılarını hafiflettiğini belirtti. Duran, şunları söyledi: "Kadir hakkında hazırlanan iddianamede istenen ceza bir nebze de olsun içimizi rahatlattı, acımızı hafifletti. Olay bir kasten adam öldürmedir. Bu olayda ben oğlumu kaybettim. Olayın nefsi müdafaaya sokulmaması ise bizce doğru bir karar. Çünkü nefsi müdafaaya girebilmesi için benim oğlumun da elinde Kadir'in hayatını tehlikeye atacak bir şey olması gerekirdi. Ben en üst sınırdan ceza almasını istiyorum. Ne olursan olsun giden bir can. Adalet yerini bulsun diyorum"GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------Kadir Şeker'in adliyeye sevk edilmesiHaber- Kamera: Tolga YANIK KONYA
=========================
Nöbetçi eczanede 'şeffaf branda' ile koronavirüs önlemi
ANTALYA'da nöbetçi eczane, koronavirüs önlemi olarak tezgah ile müşterilerin bulunduğu alanı, şeffaf brandayla ayırdı. Müşteriler, alınan önlemden dolayı eczane çalışanlarına teşekkür etti.
Muratpaşa ilçesinde, nöbetçi eczanenin koronavirüse karşı aldığı önlem görenleri şaşırttı. Eczane çalışanları, kendilerini ve müşterilerini korumak amacıyla tezgah ile müşterilerin bulunduğu alanı şeffaf branda ile ayırdı. Maske ve eldiven takarak mesailerine devam eden çalışanlar, müşteriler ile ilaç ve para alışverişini de brandada açtıkları deliklerden yaptı. Eczane çalışanları, önlemi oluşan yoğunluk nedeniyle aldıklarını söyledi.İlk anda şaşıran müşteriler de aldıkları önlem nedeniyle eczane çalışanlarına teşekkür etti.Rahatsızlığı nedeniyle eczaneye ilaç almaya gelen Mehmet Kütmeç, "Eczaneye girdiğimde çok şaşırdım. Sonra salgın nedeniyle alınan bu önlem çok mantıklı geldi. Umarım diğer yerlere de örnek olur. Tedbiri elden bırakmamak gerektiğini düşünüyorum" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------Eczanedeki brandadan görüntüGelen müşterilerle alışverişten görüntülerDetaylarRÖP: Mehmet KütmeçHABER- KAMERA: Semih ERSÖZLER/ANTALYA,
=========================
Çay ocakları kepenk kapatıp sandalyelerini zincirledi
TÜRKİYE Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Federasyonu Başkanı Murat Ağaoğlu, koronavirüs önlemleri kapsamında işletmelerin kapatılması kararını desteklediklerini, ancak esnafın mağdur edilmemesi için borçların ertelenmesi gerektiğini söyledi. Yasağa uyan çay ocakları ise sandalyelerini birbirine zincirleyip servisi kapattı.
İçişleri Bakanlığı, 'koronavirüs tedbirleri' kapsamında 16 Mart Pazartesi günü 81 il valiliğine genelge gönderdi. Bu kapsamda dün saat 24.00 itibarıyla tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonu, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici süreliğine durduruldu.Kararla birlikte bugün sabah saatlerinde Antalya kent merkezinde birçok işletme açılmazken sadece esnafa çay servisi yapan çay ocakları ile lokantaların açık olduğu görüldü. Çay ocakları işletme girişindeki sandalye ve masalarını toplayıp müşteri kabul etmezken lokantaların ise boş olduğu dikkati çekti.'BORÇLAR ERTELENSİN' TALEBİTürkiye genelinde 115 oda ve 125 bin üyeye sahip kahvehane, kıraathane, internet kafe ve çay bahçeleri, düğün salonlarını temsil eden Türkiye Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Federasyonu Başkanı Murat Ağaoğlu, alınan önlemleri desteklediklerini ifade etti. 125 bin esnaf adına konuştuğunu kaydeden Ağaoğlu, kepenk kapatan esnafın maddi zorluk çektiğini ve bu konuda destek beklediklerini söyledi. Vatandaşa hizmet ettiklerini, bu zor günlerde önceliklerinin maddi kaygı olmadığını, ancak ödenmesi gereken borçlar ve senetler olduğunu hatırlatan Başkan Ağaoğlu, "Herkes birbirine yardımcı olsun. Esnaf ayakta kalmalı. Banka borcu, kirası, elektrik, su borcu, tedarikçi firmalar, herkes anlayışlı olmalı. 125 bin üyemize sabırlı olmalarını tavsiye ediyorum. Hükümetimizden özellikle esnafımızın bu borçlarının 2-3 ay ötelenmesini talep ediyoruz" diye konuştu.Bazı esnafın kendisini arayarak 'Biz kapalıyız ama dünya markası büyük işletmeler neden açık?' diye sorduğunu kaydeden Ağaoğlu, "AVM'lerdeki dünya markalarının açık olmasına tepki gösteren esnafımız var. Onlar da kapalı olursa herkese eşit davranıldığı görülür. Gıda maddesi satan yerler, esnaf lokantalarının açık olması normal, ihtiyaç var" dedi.SATIŞLAR DÜŞTÜMüşteri kabul etmediklerini ve sadece esnafa çay servis ettiklerini ifade eden 12 yıllık çay ocağı işletmecisi Nedim Dengiz, kendi çapında koronavirüse karşı önlem aldı. Yüzüne maske takıp eline eldiven takan Dengiz, çayın yanında mutlaka ambalajlı kesme şeker verdiğini söyledi. Masa ve sandalyeleri de kaldırıp vatandaşa hizmet vermeyi durdurduğunu kaydeden Dengiz, "Temastan kaçınıyoruz. Servisimizi hijyenik yapıyoruz. Satışımızda çok düşüş oldu. Kira ve masraflarımızı karşılayamaz olduk. Devletimizden bu konuda destek bekliyoruz" diye konuştu. Yasak kapsamı dışında olduğu için hizmet vermeye devam eden lokanta sahibi Merve Makta da (33), "Ne yazık ki bu karar alındığından bu yana iş yapamıyoruz. Normalde gün içinde iki defa menü çıkarırdık. Şu anda kimse yok" dedi.Eczaneye gidip ilaç aldığını belirten Bürol Tolan, kıraathaneye gitmek istediğini ancak kapalı olduğunu görünce eve gitmek üzere geri döndüğünü söyledi. Kapatılma kararını desteklediğini belirten Tolan, yasağın sağlık için iyi bir adım olduğunu söyledi. Lokantada yemek yediğini ve lokantalar dışında her yerin kapatılması gerektiğini belirten Kemal Vatansever ise kararın yerinde olduğunu belirtti.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------Çay ocağından detayÇay bardaklarının sıcak suyla yıkanmasıMaskeli ve eldivenli çay servisiBoş lokantadan detayÇay ocağının sandalyelerinin toplu olmasıSandalyelerin birbirine zincirle bağlanmasıRöp1: Türkiye Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Federasyonu Başkanı Murat AğaoğluRöp2: İşletmeci Nedim DengizRöp3: İşletmeci Merve MaktaRöp4: Vatandaş Bürol TolanRöp5: Vatandaş Kemal VatanseverHABER -KAMERA: Alparslan ÇINAR/ANTALYA,
============================
Öncüpınar ve Elbeyli sınır kapılarından sivil geçişler durduruldu
KİLİS'ten Suriye'ye açılan Öncüpınar ile Çobanbey sınır kapıları, koronavirüs tedbirleri kapsamında, ticari araçlar dışında tüm sivil giriş- çıkışlara kapatıldı.
Ticaret Bakanlığı genelgesi kapsamında, Kilis'te bulunan ve Suriye'ye açılan Öncüpınar ile Elbeyli ilçesindeki Çobanbey Sınır Kapısı, TIR geçişleri dışında kalan tüm geçişlere bu sabahtan itibaren kapatıldı. Uygulanmaya başlanan kararla Suriye ile ticaret yapan iş insanları, bayramı ülkelerinde geçirmek isteyen Suriyeliler, ticari amaçlı olarak günübirlik giriş- çıkış yapanlar ile Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine haber amaçlı giriş- çıkış yapan gazetecilerin geçişlerine de izin verilmeyecek.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------------Sınır kapısından görüntüBekleyen vatandaşlarTır kuyruğu ve geçişleriGenel ve detay görüntülerHaber-Kamera: Reşit ÇELEBİOĞLU-KİLİS-DHA)
===========================
Siverek'te sağanak ve dolu; 30 büyükbaş telef oldu
ŞANLIURFA'nın Siverek ilçesinde dün gece etkili olan sağanak ve dolu, bazı bölgelerde su baskınlarına yol açtı. Su basan bir ahırdaki 30 büyükbaş hayvan da telef oldu.
Siverek'te dün gece sağanak ve dolu etkili oldu. Aniden bastıran yağışla birlikte bazı ev ve iş yerleri sular altında kaldı. Fırat Mahallesi'nde de Mustafa Özoruç'a ait ahır sel sularıyla doldu. Su baskınında 50 büyükbaş hayvandan 30'u telef oldu. Hayvanlarının telef olması nedeniyle büyük üzüntü yaşayan Ozoruç, "Ahırımda 50 tane büyükbaş hayvan vardı. Su basınca hayvanları kurtarmaya çalıştım. Kendi imkanlarımla 20 hayvanı kurtardım ama gerisi yükselen suların altında kalarak telef oldu" dedi.Öte yandan belediye ekipleri de gece boyunca ilçe merkezi ile mahallelerde ev ve işyerlerini basan suları tahliye için çaba sarf etti. Dolu yağışı sırasında da bazı vatandaşlar, otomobillerinin üzerlerine battaniye örttü.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------Dolu yaşı ve şimşeklerin çakılmasıYaşanan selTelef olan hayvanlarÇalışan ekiplerGenel ve detay görüntülerHaber-Kamera: Mehmet SEZGİN/ SİVEREK, ŞANLIURFA
============================
Datça'da mekanlar kapandı sahiller ve sokaklar boş kaldıMUĞLA'nın Datça ilçesinde, koronavirüs tedbirleri kapsamında kafeterya, kahvehane ve çay bahçeleri gibi umuma açık alanlar tamamen kapandı. İlçe merkezinde yaz-kış hemen her gün onlarca insanın gezip dolaştığı sahiller ise boş kaldı. İşletmeler masa ve sandalyelerini bir kenara toplayıp, yasakların kalkmasını beklemeye başladı.
İçişleri Bakanlığı'nın 81 il valiliğine 'koronavirüs tedbirleri' ile gönderdiği ek genelge ile 16 Mart'ta saat 00.00 itibariyle "Umuma Açık istirahat ve Eğlence Yerlerinin" geçici bir süreliğine durdurulmasına yönelik karar Muğla'nın Datça ilçesinde de uygulanmaya başlandı. Günün her saati insanlarla dolup taşan ilçedeki kalabalık yerler bomboş kaldı. Kafeler ve restoranların kepenkleri kapattı, dükkanların önlerindeki masa ve sandalyeleri bir kenara toplayıp, yasağın kalkmasını beklemeye başladı. Polis ve zabıta ekipleri denetimleri ise denetimleri sıklaştırdı.Konuyla ilgili açıklama yapan CHP'li Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar, ilçede koronavirüse karşı alınan önlemlere tam anlamıyla riayet edildiğini belirtip, "Kendim dolaştım, zabıta-emniyet beraber dolaştı. Kahvehaneler, çay bahçeleri, kafeteryalar tamamen kapalı. Vatandaşlar, işletme sahipleri çok duyarlı davranıyorlar. İşletmelerin faaliyetlerinin durdurulması, onların zarara uğratılması adına yapılmış bir işlem değil. Herkes, duyarlı olmak zorunda. Para hiçbir zaman insan sağlığından önemli değildir. Bugünler, gelip geçecektir. Uyarılarımızı yaptık. Şu ana kadar bir tek kişi aksi yönde ne bir eleştirili ne bir davranış göstermedi" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Datça'da boş kalan sahillerden görüntü-Kafeterya ve çay bahçelerinde boş masalarHaber-Kamera: Mehmet ÇİL/ DATÇA (Muğla),
===============================
Nobel ödüllü Aziz Sancar'ın Mardin'deki evi müze oluyor
NOBEL ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar'ın doğduğu ve doktorluk yaptığı sırada yaşadığı Mardin'in Savur ilçesindeki evi müzeye dönüştürülüyor.
Nobel ödüllü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar'ın doğup, büyüdüğü ve bilim insanı olma fikrinin oluştuğu ev müzeye dönüştürülüyor. Şanlıurfa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillenen Sancar'ın evi Mardin Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle müzeye dönüştürme çalışmaları devam ediyor. 3 katlı 36 odalı tarihi konağın sıva, boya, kapı, pençe doğramalarının tadilatı, gereken yerlerin yenilenmesi, mekanların elektrik ve sıhhi tesisat aksamlarının onarılması, tavan ve zemin döşemesinin yenilenmesi, çatı yalıtımı için gerekli çalışmalar yapılıyor.Müze tamamlandığında Prof. Dr. Aziz Sancar'a ait oda çalışma odası olarak tasarlanıp, günümüze kadar yer aldığı bilimsel çalışmalar, çalıştaylar, Nobel ödülü görsel olarak sergilenecek. Ana odaların birinde ödül almasını sağlayan hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğu haritalandıran araştırmalar ve 2015 yılında Nobel ödülünü almasını sağlayan çalışmaların süreciyle ilgili görseller dijital olarak izlenebilecek.Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Yaman, gençlere rol model olan bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar'ın hatırasını yaşatmak için tarihi konağı müzeye dönüştüreceklerini söyledi. Restorasyon çalışmaların devam ettiğini anlatan Yaman, "Tarihi konağın müzeye dönüştürme projesini Sancar ailesi ile birlikte karara bağladık. Mardin Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi olarak bu çalışmaya destek veriyoruz. Çalışmalar devam ediyor ve kısa sürede bitirmeyi hedefliyoruz. Savur ilçemize gelen misafirlerimizin istifadesine sunmuş olacağız. Böylelikle hem o zaman diliminin orijinal halini koruyacağız hem de gençlere rol model olan Prof. Dr. Aziz Sancar'ın hatırasını orada canlı tutacağız" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------Savur'dan detayRestorasyon çalışmalarıEvden görüntüİşçilerin çalışmasıGenel ve detay görüntülerHaber-Kamera: Nezir GÜNEŞ/ MARDİN
=============================
Çanakkale Türküsü'ne klip çektiler
MUĞLA'nın Fethiye ilçesindeki Fethiye Belediyesi Fen Lisesi öğretmen ve öğrencileri, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105'inci yıl dönümüne özel Çanakkale Türküsü'ne klip çekti. Fethiye ve Çanakkale'de çekilen klip sosyal medyada paylaşıldı.
Fethiye Belediyesi Fen Lisesi 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 105. yıl dönümünde farklı bir çalışmaya imza attı.Bir koro oluşturan öğrenci ve öğretmenler, seslendirdikleri Çanakkale Türküsü için klip çekti. 21 öğrenci ve 17 öğretmenin yer aldığı koro Conkbayırı, Kilitbahir, Aynalı Çarşı gibi Çanakkale'nin tarihi mekanları'nda ve Ölüdeniz, Likya Yolu, Çalış gibi Fethiye'nin turizm bölgelerinde türküyü seslendirdi. Klip, sosyal medyada paylaşıldı.Proje sorumlusu Fethiye Belediyesi Fen Lisesi Müdürü Ramazan Sertkaya klip için Şubat ayı içerisinde 20 kişilik bir grup ile Çanakkale'ye gittiklerini belirtip, "Öğretmen ve öğrencilerimiz gerçekten büyük emek verdiler. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Çok güzel bir çalışma ortaya çıktı. Çanakkale ruhunu bu kliple bir kez daha yaşatmak istedik. Aziz Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Çanakkale Türküsü klibinden görüntüHaber: Sedat ÜNAL/ FETHİYE (Muğla),
==============================
Eczaneye kaçak dezenfektan operasyonu
ANTALYA'da bir eczanede, 5815 litre kaçak dezenfaktan ele geçirildi.
Antalya Emniyeti Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, Kepez ilçesinde faaliyet gösteren bir eczane ve eczaneye ait depoda kaçak el dezenfektanı satışı yapıldığı bilgisi üzerine operasyon düzenledi. Eczane ile deposunda yapılan aramada, 5 litrelik bidonlar halinde 1047 adet, 1 litrelik bidonlar şeklinde 580 adet olmak üzere toplam 5815 litre dezenfektan ele geçirildi. Dezenfektanların, Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan 'Halk sağlığı alanında kullanılan izinli dezenfektanlar' listesinde olmadığı tespit edildi. Ele geçirilen malzemeler, İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerine teslim edildi. Depodaki yasal ilaç ve medikal malzemelerin eczane dışında bulunmasından dolayı da İl Sağlık Müdürlüğü Eczacılık Başkanlığı tarafından idari işlem yapıldı.Eczacı R.K. hakkında 'Kişilerin Hayatını ve Sağlığını Tehlikeye Sokacak Biçimde İlaç Yapma veya Satma' suçundan adli soruşturma başlatıldı.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------Eczanede arama yapılırkenEle geçirilen dezenfektanlarMalzemeler kamyonete yüklenirkenHaber: Bülent TATOĞULLARI- Kamera: ANTALYA,
============================
Sahte dezenfektan uyarısı
SAKARYA'da, dezenfektan ve ilaç üretimi yapan firmanın ortağı Yavuz Akbulut, son günlerde talep patlaması yaşanan dezenfektanlarla ilgili olarak uyarıda bulundu. Akbulut ruhsatsız ürünlerin alınmaması gerektiğini belirterek, "Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmayan hiçbir ürün dezenfektan sınıfına girmez ve kullanılması da uygun değildir" dedi.
Sakarya'nın Erenler ilçesinde dezenfektan ve ilaç üretimi yapan firmanın ortaklarından olan Yavuz Akbulut, dezenfektan fiyatlarıyla ilgili olarak merdiven altı firmaların fiyatları arttırdığını söyleyerek, "İnsanların dezenfektan seçiminde dikkat etmesi gereken bazı hususlar var. Bunlardan en önemlisi Sağlık Bakanlığı'nın ruhsat verdiği ürünleri tercih etmeleri gerekiyor. İnsanların bu ruhsatların olup olmadığını sorması gerekiyor. Dezenfektanların fiyat politikasında ruhsatları olan firmalar zaten buna dikkat ediyorlar. Fakat fırsatçılar yani merdiven altı firmaların bu konuda hiçbir ahlaki durumu söz konusu değil. Gerçekten önlerine ne geliyorsa satıyorlar ve bu konuda kendi kafalarına göre fiyat politikası izliyorlar" dedi."DEZENFEKTAN ADI ALTINDA SATILAN ÜRÜNLER VAR"Dezenfektan adı altında satılan bazı ürünlerin ruhsatlarının olmadığını ve bazı ürünlerin insanların sağlıklarını olumsuz etkilediğini belirten Akbulut, "İnsanlar dezenfektan alışverişi yaparken en önemli konu, kişilerin hangi amaçla dezenfektan aldıklarını bilmeleri gerekiyor. Bunu bildiklerinde konuyla ilgili seçim daha mantıklı oluyor. Dezenfektan adı altında satılan bazı ürünler vardır ve bu ürünler insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bunlar, gerçekten dezenfektan değildir. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmayan hiçbir ürün dezenfektan sınıfına girmez ve kullanılması da uygun değildir" diye konuştu."EZENFEKTANLAR ORTAM KİRLENDİKÇE KULLANILIR"Dezenfektanların ortam kirlendikçe kullanılacağı ifade eden Akbulut, şöyle konuştu: "Biz koronavirüs ile mücadele ederken biyo-güvenliği genel olarak ele almalıyız. Bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı çalışmalar gerçekten çok önemli ve çok verimli. Toplu yaşanan yerlerden uzak durmalıyız, çünkü bu bölgeler daha fazla virüs yayılımına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca dezenfektanların ortama uygulama şekilleri çok önemli. Silme, spreyleme ve yıkama yöntemleri uygulanması farklı ve sonuçları farklı yöntemlerdir. En önemli konu ise yanlış kullanımlardır. Bazı dezenfektan firmaları kendi ürünlerini ön plana çıkartmak için çok uzun süre etkisini gösterdiğini iddia ediyor. Ancak böyle bir durum olması mümkün değil. Dezenfektanlar, ortam kirlendikçe ya da gerektikçe kullanılır."GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Yavuz Akbulut röp.-Firma detayHABER-KAMERA: Ramiz Kaan OKTAR/SAKARYA,
Haber Kodu : 200318042
=========================Karadeniz'de şehirden uzaklaşanlar, köy ve yaylalara çıkıyor
KARADENİZ'de Mayıs ayında başlayan yayla ve köylere göç geleneği koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl erken başladı. Kalabalık şehirlerden uzaklaşarak daha sakin olan köy ve yaylalara çıkmaya başlayan vatandaşlar yanlarında çok miktarda erzak maddesi götürdüğü görüldü.
Türkiye'de görülen koronavirüse karşı vatandaşlar tedbir almayı sürdürüyor. Karadeniz'de gelenek haline gelen ve Mayıs ayında başlayan yayla ve köylere göç geleneği bu yıl koronavirüs salgını endişesi nedeniyle erken başladı.Trabzon'da virüsden korunmak isteyenler, şehirlerden uzaklaşarak daha sakin ve ıssız olan yayla ve köylere çıkıyor. Tonya ilçesindeki köy ve mezralardaki evler yoğun göç alırken, vatandaşlar market ve bakkallardan erzak stoku da yapıyor.'TEDBİR İÇİN KÖYE GELDİK'Tonya'nın Karşular Mahallesi'ndeki ailesinin yanına gelen Muazzez Kalyoncu, "Türkiye'de görülen koronavirüsten korunmak için köyde yaşayan ailemin yanına geldim. Virüs yayılmaya başlayınca çocukları da alıp geldik, şehirden uzaklaştık. Şehirde marketlere gidemiyoruz, her şey stoklandı, raflarda bir şey kalmadı. Kolonyasından, ıslak mendilinden, selpakından isteğimiz ürünü bulamadık. Biz de tedbir olsun diye köye geldik. Annem de köyde yalnız yaşıyordu, hem ona yardımcı olmak hem de temiz hava almak için şehirden kaçmak istedikö dedi.Kızına ve torunlarına köydeki evini açan anne Hacer Kalyoncu da, "Kızım ve çocukları, koronavirüsünden kaçıp Tonya'ya geldiler. Kar yağdı, karın altından lahana çıkarıp yemek yapıyoruz. Patatesten yemek yapıyoruz. Çarşıdan, pazardan bir şey almadan doğal ürünlerle besleneceğiz. Koronavirüsten korkuyoruz. Ölümü istemiyoruz. Allah, inşallah bu virüsü vermeyecek" diye konuştu.'KÖYLERİMİZ DOLDU'Tedbirlere uyduklarını anlatan köy sakini Ahmet Kalyoncu ise, "Kahveler kapalı, çay ocakları kapalı, çarşıya gidip oturabileceğimiz yer yok. Biz de bu yüzden ailemizle birlikte eve kapandık, ailemizle vakit geçiyoruz. Son günlerde Tonya'da bir nüfus patlaması oldu. Büyükşehirlerde, kalabalık yerlerde virüsten kaçanlar köyümüze gelmeye başladı. Köylerimiz boştu bu vesile ile köylerimizde dolmaya başladı. Bizim için de iyi oldu, komşularımız geldi evler doldu" ifadelerinde bulundu. Köyde göç yoğunluğu yaşandığına dikkat çeken Ali Paşa Altuntaş da, "Köyler dolup taştı, dışarıda oturanlar köylere akın ediyor nüfusumuz artacak. Köyde kimse yoktu, şimdi köylerdeki evler dolacakö dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------Köyden görüntüler-Kar altında kalan lahanalardan toplanırken görüntü-Trabzon'dan çocuklarıyla dönen aileden görüntüler-Röportajlar-Muhabir (Selçuk BAŞAR) anonsu-Köy sakinlerinin evin içinde fasülye ve mısır ayıklamalarından görüntü-Genel detaylarHABER KAMERA: İnan KALYONCU-Selçuk BAŞAR/ TRABZON
Haber Kodu : 200318032
===============================
Özel harekatçılar, Yunanistan'ın göçmenler geri itmesini engelledi
EDİRNE'den Yunanistan'a geçen göçmenleri bu ülkenin güvenlik güçlerinin şiddet uygulayıp Meriç Nehri'nden 'uluslararası hukuka aykırı' olarak geri göndermesi, Özel Harekat ekiplerinin nehirde gece gündüz görev yapmasıyla birlikte önlendi.Avrupa ülkelerine gitmek için Edirne'ye gelen göçmenler, Pazarkule Sınır Kapısı çevresinde yoğunluk oluşturuyor. Yunanistan sınır kapısından geçişlere izin vermezken, göçmenler Meriç Nehri'nin lastik botlarla aşıp, karşı tarafa geçiyor. Geçişleri önlemek için sınıra siper kazıp metrelerce dikenli tel çeken Yunan güvenlik güçleri, yakaladığı göçmenlere şiddet uygulayıp, üzerlerindeki değerli eşyaların alarak, 'uluslararası hukuka aykırı' şekilde Meriç Nehri'nden geri itmeye zorluyor.GECE, GÜNDÜZ GÖREV BAŞINDAYunanistan'ın müdahale ettiği göçmenlerin geri gönderilmesini engellemek için sınırda görevlendirilen bin Özel Harekat polisi, Meriç Nehri'nde zodyak botlarla, sınırın sıfır noktasında ise araç ve yaya olarak devriye görevlerini 24 saat aralıksız sürdürüyor. Geceleri termal kameralar kullanan Özel Harekat polisleri, Yunan güvenlik güçlerinin geri göndermeye çalıştığı göçmenlerin dönüşlerini engelledi. Yetkililer, Özel Harekat polislerinin göreve başlamasıyla Yunanistan'ın 'uluslararası hukuka aykırı' uygulamalarının engellendiğini söyledi.Zodyak botlarda 3 kişilik gruplar halinde devriye yürüten Özel Harekat polisleri, görevlerini başarıyla yerine getiriyor. Sınırda 54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı askerlerle birlikte devriye yürüten Özel Harekat polisleri, Yunanistan'ın 'uluslararası hukuka aykırı' geri itmelerini önledi. Özel harekat polislerinin Meriç Nehri'ndeki devriyelerini Yunan güvenlik güçleri de sınırdan izlediği görüldü.YUNANİSTAN'IN GERİ GÖNDERMESİ KAMERALARDAYunanistan'ın ülkelerine geçen düzensiz göçmenleri gece yarısı hukuka aykırı olarak Türkiye'ye geri göndermeye çalışması, Özel Harekat polislerinin termal kameralarına yansıdı. Kameralarda Yunan polisinin Meriç Nehri'nden botlarla geri göndermeye çalıştığı göçmenler, Türk Özel Harekat polislerinin bölgeye hareket etmesiyle engellendi.VALİLİK: 147 BİN 132 GÖÇMEN YUNANİSTAN'A GEÇTİ Edirne Valiliği, Avrupa ülkelerine geçmek için kente gelen göçmenlerle ilgili istatistik bilgilerini açıkladı. Açıklamada, 147 bin 132 göçmenin Yunanistan'a geçiş yaptığı ve geçişlerin halen devam ettiği belirtildi. Açıklamada, "27 Şubat 2020 tarihinden bugüne kadar, Edirne il sınırlarından Yunanistan'a; 4'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı mıntıkasından 55 bin 904 ve 54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı mıntıkasından da 91 bin 228 olmak üzere, toplam 147 bin 132 düzensiz göçmen geçiş yapmış olup, geçişler halen devam etmektedir" ifadeleri kullanıldı.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-----------------------------------Göçmenlerin botla geçişi-Karşıdaki Yunan askerleri-Özel harekatçıların zodyakla devriyesi-Özel harekatçılar ve sınır-Göçmenlerin nehir kıyısına ilerlemesi-Özel harekatçıların gece zodyakla devriyesi-Yunanistan'ın geri itmek istediği göçmenler (termal kamera)-Gece özel harekatçıların çalışması-Gece Yunanistan'a geçmeye çalışan mülteciler-Özel harekatçıların karadaki devriyesi-Yunanistan'a geçen göçmenler-DetaylarHaber-Kamera: Ali Can ZERAY-Resul ORUÇOĞLU/EDİRNE,
Haber Kodu : 200318049
==============================
Prof.Dr. Engin: Panik, koronavirüsün yayılmasını kolaylaştırır
SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, koronavirüsün herkeste aynı etkiyi yapmadığını belirterek, "Virüse 'şu iyi gelir', 'şu virüsün düşmanı' gibi diyeceğimiz şeyler yok. Panik, hastalığın daha çok yayılmasına neden oluyor" dedi. SCÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, Demirören Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada koronavirüsün önceden de var olduğunu ancak şu anki virüsün yeni tip olduğunu anlattı. 'ELLER EN AZ 20 SANİYE YIKANMALI'Prof. Dr. Engin, "Yeni koronavirüsten korunma anlamında en önemli şeylerden biri 1 metreden daha yakın temas kurulmaması. Öksüren, ateşi olan ve hastalık şüphesi olanlarla temas etmemek önemlidir. İkincisi el hijyeni gerçekten çok önemli. Elin su ve sabunla güzelce yıkanması lazım. Bazen bakıyorum eller çok kısa yıkanıyor. Bunu kesinlikle önermiyoruz. En az 20 saniye içinizden sayarak su ve sabunla yıkayın diyoruz. Diyelim ki dışarıdasınız lavabo yok ya da suyun olduğu bir yerde değilseniz, elinizde toz ya da çamur gibi gözle görülür bir kirlenme yoksa o zaman alkol bazlı el dezenfektanları var. Tabi bunlarda da dezenfektanın içerisindeki alkol derecesinin yüzde 60'ın üzerinde olması gerekiyor. Bunların da kullanılmasını öneririm. Şu sıralar tabi hapşırma ve öksürmeler de başkalarının ağzından virüsler girebileceği gibi bir de ortama virüs saçılıyor. Şu dönemlerde gerçekten de kalabalık ortamlara girilmemeli ve tokalaşmalara da bir süre ara verilmekte fayda var." 'HERKESİN MASKE TAKMASINI ÖNERMİYORUZ'Şu anda Türkiye'de koronavirüsün insandan insana bulaşmaya dair fazla bir olgu olmadığını belirten Prof. Dr. Engin, şöyle konuştu: "Şu anda bizim toplumumuzda koronavirüs görüldü ama sayı çok fazla değil. Dolayısıyla herkese maske takmasını önermiyoruz. Kimler takacak? Kendisi zaten öksürüyorsa, ateşi varsa maskesini takıp hemen hastaneye başvurması lazım. Onun dışında evlerde koronavirüs şüpheli hastaya bakım verenler ya da dışarıya çıkmak zorunda olan insanlar takabilir. Onun dışında herkesin maske takmasını önermiyoruz. Kaldı ki maskeyi takarken de eğer dışını ellerseniz, ıslandığı halde uzun süre kullanırsanız, maskeye güvenip ellerinizi yıkamazsanız onların da başka handikapları var. O yüzden maskeyi rutinde önermiyoruz. El hijyenini sağlamada tabi ki alkol bazlı el dezenfektanlarının yeri vardır. Ama bu şu demek değildir. Şu anda aşırı derecede bir panik hali var. Bu virüs yeni. Bir takım şeyleri izleyerek göreceğiz. Bazı şeylerde çok net kestirimler yapamıyoruz. Ama bugün itibariyle söyleyeceğim o kadar panik yapacak bir şey yok. Sadece gripte nasıl korunuyorsak aynı şekilde korunabiliriz. Çok benzeyen yanları var. Oradaki gibi dikkat etmekte fayda var. İki de bir ellerini yıkamalarını da önermiyoruz, o zaman da yara oluyor ve başka enfeksiyonlar ortaya çıkıyor. Burada önemli nokta ellerimizi ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürmemeliyiz. Çünkü ben eğer dokunursam buralardan virüsü alırım. Burada kontrolsüz her an 20 kez 30 kez değil de mümkün olduğu kadar elinizi yüzünüze gözünüze değdirmeyin ve kirlendiğini düşündüğünüz olaylardan sonra muhakkak yıkayın ya da alkol bazlı dezenfektan ile temizleyin diyoruz." 'KORONAVİRÜS HASTALIĞI OLAN HERKES ÖLMÜYOR'Virüse yakalanan herkesin ölmediğini belirten Engin, "Yeni koronavirüs ile ilgili biraz daha ağır seyreden hasta grubumuz, 60 yaşın üzeri ya da altta yatan hastalığı olanlardır. Altta yatan hastalıktan kastımız şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, uzun süre kronik karaciğer hastalığı, akciğer hastalığı olanlarda daha ağır seyrediyor. Ama şunu özellikle söylemek istiyorum. Koronavirüs hastalığı olan herkes ölmüyor. Ortalama yüzde 20'si hastaneye yatsa bunların da yüzde 5'i yoğun bakım şartlarında yatıyor ve yüzde 1 ila 2 civarında ölüm oranından bahsediyoruz. Kişi ortalama 3-4 kişiye bulaştırabilir. Tabi şunu da unutmamak lazım. Semptomu olmayan kişiler de olabilir. Bu açıdan da dikkatli olmakta fayda var" dedi.'ŞU VİRÜSÜN DÜŞMANIDIR' DİYECEĞİMİZ ŞEYLER YOK'Halk arasında çok fazla yanlış bilginin olduğu söyleyen Engin, "Yeni koronavirüse 'şu iyi gelir', 'şu virüsün düşmanı' gibi diyeceğimiz şeyler yoktur. Burada önemli nokta iyi uyumak, düzenli beslenmektir. Zaten her şeyden düzenli miktarda alırsanız dışarıdan takviyeye gerek kalmaz. Streste bağışıklık sistemimiz açısından bu konuda çok önemlidir. Sakin olmak ve kesinlikle ciddiye almak gerekiyor. Asla da küçümsememek gerekiyor. Gereksiz panik yapmamız lazım. Çünkü panik hataları beraberinde getiriyor ve hastalığın ülkemizde yayılmasına neden oluyor. Bakanlığın ve uzmanların önerilerine uymalarını tavsiye ederim" ifadelerini kullandı.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Hastaneden görüntüler-Prof.Dr. Engin'in açıklamaları-Sokak röportajlarıHaber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-Mert Taha VAROL/SİVAS,
Haber Kodu : 200318048
=====================================
Sokak kedileri için dükkanını kapatmıyor
ANTALYA'nın Alanya ilçesinde turistik eşya satan esnaf Halis Mutlu (54), turizm sezonu kapanmasına rağmen sokak kedilerine bakmak için işletmesini kapatmıyor. İş yeri etrafında 25 kedinin bakım ve barınmasıyla ilgilenen esnaf 6 yıldır kış aylarında dükkanını da kedilere açıyor. Halis Mutlu, "Kedilere olan sevgimden dolayı sezon kapanmasına rağmen dükkanımı kapatmıyorum" dedi.
İlçenin Mahmutlar Mahallesi'nde turistik hediyelik eşya dükkanı bulunan Halis Mutlu, işletmesini açtığı 6 yıldır mahalledeki sokak hayvanlarına bakıyor. Mahallede bulunan turistik işletmeler turizm sezonunun bitiş ayı olarak kabul edilen kasım ayında kepenklerini indiriyor fakat esnaf Mutlu sokak kedileri için her sabah iş yerini açarak kedileri besliyor, yavrulayan kedileri ise dükkanına alarak orada barınmasını sağlıyor. Dükkanının etrafındaki tüm kedilere isim veren Halis Mutlu'yu gören kediler ise onun iş yerine gelmesiyle birlikte etrafına toplanıyor. Hayvanların yaşı ve durumuna göre çeşitli mamalarla sokak kedilerini besleyen Halis Mutlu ayrıca kedileri veterinere de kontrol ettirerek sağlıklarını da takip ediyor. Akşam saatlerine kadar sokak hayvanlarıyla ilgilenen Mutlu, mahallenin belirli noktalarına da kedi, köpek maması bırakarak diğer hayvanlara da yardım etmeye çalışıyor. İNSANLIK GÖREVİ Sokak hayvanlarına turistlerin de yoğun ilgi gösterdiğini belirten Halis Mutlu, yaptığının bir iyilik değil insanlık görevi olduğunu söyledi. Mutlu, "Kedilere olan sevgimden dolayı sezon kapanmasına rağmen dükkanımı kapatmıyorum. Ufak bir hediyelik eşya dükkanım var. Sezon bittikten sonra da ben her gün gelir bu kedileri beslerim. Dükkanı açıyorum, içeri geliyorlar, dükkanın içine yavruluyorlar, onları ısıtıyorum, besliyorum. Ben gelmeden önce bu sitede hiçbir kedi yoktu. Ben olmadığım zaman kovalıyorlar ama benden çekindikleri için artık kimse dokunamıyor" dedi. HER SABAH 9.00'DA DÜKKANI AÇIYOR Sağlığı el verdiğince sokak kedilerine yardım edeceğini anlatan Mutlu, "Şu anda yaklaşık 20-25 kedi var. Her gün 09.00'da geliyorum. Bunlar beni burada bekliyor. Kedileri ısıtıp karınlarını doyuruyorum. Hasta olan varsa kendi imkanlarımca onları tedavi ettirmeye çalışıyorum" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------Dükkan etrafındaki sokak kedilerinden görüntüler Halis Mutlu'nun kedilerle ilgilenmesi Dükkan içerisindeki kedilerden görüntü RÖP: Halis MutluHABER- KAMERA: Engin ANAK/ALANYA (Antalya),
Haber Kodu : 200318029
==============================İhracatçılar için 'kapalı sınır' uygulaması
BATI Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB), Türkiye'deki ihracatçı ve ithalatçıların yararlanabileceği, koronavirüs nedeniyle sınırları kapatılan ülkelerle ilgili aplikasyon hazırladı. Uygulamada üyeler, anlık olarak sınır kapılarındaki durumu görebiliyor.BAİB tarafından, tüm dünyayı etkileyen ve 7 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan koronavirüs nedeniyle sınırları kapatılan ülkelerle ilgili aplikasyon hazırlandı. Salgınının yük ve yolcu taşımacılığına etkisini içeren uygulama, tüm cep telefonlarına ücretsiz indirilebiliyor. BAİB Başkanı Hakkı Bahar, uygulamada, koronavirüs salgınına dair güncel duyurular ve salgına karşı alınan önlemler kapsamında çeşitli ülkelerin gümrük kapılarında hayata geçirilen uygulamaların, interaktif harita şeklinde görülebildiğini anlattı.TÜM ÜLKELERDE ANLIK DURUMDünyada bu virüsle beraber insanın şuurundaki paradigmaların değiştiğine dikkati çeken Hakkı Bahar, "Her gün elimizde, kontrolümüzün altında dediğimiz hiçbir şeyin kontrolümüzde olmadığını idrak etmemiz gereken zamanlara geldik. Çoğu kapı kapandı. İthalat ve ihracatta tüm sektörler için kapandı. BAİB olarak hazırladığımız aplikasyonla, üyelerimiz aplikasyona girdiği zaman hangi ülkede, anlık durum nedir online olarak görebilir" dedi.'Globalleşme' diye dayatılan sanal gerçekliğin tamamen yanlış olduğunun idrak edildiği bir zamana gelindiğini dile getiren Bahar, "Bir ülkenin kendi temel ihtiyaçlarını mecbur üretmesi gerektiği, artık bizim vatandaşlık bilincimize oturmalıdır. Türkiye jeopolitik konumundan dolayı en şanslı ülke. Çünkü biz merkezdeyiz, her tarafa en yakın noktadayız. Önümüzdeki günlerde anlayacağız ki hem genç nüfusu ve üretken kadroları, hem coğrafi yapısıyla Türkiye son derece büyük bir üretim üssü haline gelecek" diye konuştu.'AVRUPA İSTEDİĞİ KADAR KAPATSIN, YEMEK ZORUNDA'Şu anda birçok ülkeye ihracatın devam ettiğini belirten Bahar, ağırlıklı Çin'e ihracatı yapılan doğaltaş sektörünü hatırlatarak, şöyle konuştu: "Batı Akdeniz'in toplam ihracatının yüzde 52'si doğaltaş ile yaş meyve ve sebze, geri kalan 23-24 adet katma değerli sektör, yüzde 48'ini teşkil ediyor. Çin kapandı, doğaltaş sekteye uğradı, elimizde Allah'tan yaş meyve sebze var. Yaş meyve sebzenin şöyle bir güzelliği var; Avrupa istediği kadar kendini kapatsın, yemek zorunda. Çünkü insan dediğimiz varlığın vücudunun en büyük lojistiği gıdadır. Altını, parayı yiyemezsiniz, sosyal medyadan edindiğiniz saçma sapan şuur kodlarını yiyemezsiniz. Siz yemek ve içmek zorundasınız, çünkü ölürsünüz. Sınır kapalı, biz de göndermiyoruz ürün, ne yiyecek, ne içecek."UYGULAMADAN ÖRNEKLERUygulamada güncel duruma göre açık olan kara yolu sınır noktaları Çekya, Almanya, Slovakya, Litvanya, Ukrayna, Belarus, Rusya gibi ülkeler gözüküyor. Polonya için TIR sürücülerine lokasyon formlarını doldurması gerektiği, gerçekleştirilen sağlık kontrollerinde 38 derecenin üstündeki sürücülerin direkt tıbbi muayenelere yönlendirileceği ve sürüşlerine devam edemeyeceği bildiriliyor. Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron tarafından, 17 Mart saat 12.00'den sonra AB üyesi olmayan ve Schengen dışında kalan ülkelere sınırların kapatılacağı, AB ve AB dışı ülkeler arasında 30 gün seyahat yapılamayacağının açıklandığı bilgisi veriliyor.TÜRKİYE NERELERE KAPILARINI KAPATTITürkiye açısından KKTC'ye gidişlerin kapandığı, İran- Türkiye sınırından araç geçişi yapılamadığı kaydediliyor. Irak- Türkiye sınırında araçların tampon bölgede sürücü veya römork değişikliği ile taşımaların gerçekleştiği aktarıldı. Ayrıca Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika İspanya, Fransa, Norveç, Danimarka, İsveç, İtalya, Çin, İran, Irak, Güney Kore, Japonya, Singapur, Hong-Kong, Tayland ülkelerinden gelen yabancı sürücülerin ülkeye girişine 14 gün süreyle izin verilmediği de bildirildi. Uygulamada, birçok ülkeyle ilgili alınan kararlar anlık olarak aplikasyona işleniyor.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------BAİB dış plan görüntüRÖP: Hakkı Banar (BAİB Başkanı)HABER: Mehmet ÇINAR- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
Haber Kodu : 200318050=========================Kuaför ve güzellik merkezlerinde hijyen alarmı
KORONAVİRÜS salgını nedeniyle Antalya'daki kuaför ve güzellik salonlarında tek kullanımlık havlu, tarak, maske, törpü kullanımına geçildi. Makas, el pensleri gibi ürünler 160 derecede sterilize edilerek müşterilerin işlemlerinde kullanıldı. Salonlarda yoğunluk oluşmaması için randevulu sisteme geçildi.
Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüsün dünyaya yayılmasından dolayı ülkeler, çeşitli önemler alarak virüs vakalarını en aza indirmeye çalışıyor. Geçen hafta itibariyle Türkiye'de de koronavirüs görüldü. Sağlık Bakanlığı öncülüğünde birçok kamu kurum ve kuruluşları koronavirüse karşı harekete geçti. Okulların tatil edilmesinden sonra eğlence merkezleri, ardından kafe gibi hizmet veren kuruluşların kapanmasına karar verildi. Vatandaşlara kalabalık ortamda bulunmaması ve evde kalınması konusunda uyarılar yapıldı. Ülke genelinde sokaklarda ve kurumlarda dezenfekte işlemleri yapıldı. Hizmet veren kuruluşlar iş yerlerinde tedbirleri artırdı.Kişisel bakım ve temizliğin adresi olan kuaför ve güzellik merkezlerinde maske, eldiven, galoş, dezenfektan, tek kullanımlık havlu, tarak ve törpü gibi ürünlerin kullanımına daha çok dikkat edilmeye başlandı. Kuaförlerde kullanılan makaslar özel bir makineye konularak 160 derece ısıda dezenfektan işlemine tabi tutuldu. Kuaförler kalabalık ortamların oluşmaması ve insanlara virüs bulaşmaması için randevulu sisteme giderek yoğunluğu azaltmaya başladı.'KORONAVİRÜS NEDENİYLE ÖNLEMLER ARTIRILDI'Antalya Kuaförler ve Manikürcüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Tolgahan Demir, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Türkiye'de koronavirüs vakalarını açıklamasının ardından kentte bulunan esnafın önlemlerini sıklaştırdığını anlattı. Demir, kuaför ve güzellik merkezlerinde kalabalık ortam oluşmaması için randevuyla hizmet verdiklerini söyledi. Tolgahan Demir, "Koronavirüs nedeniyle önlemlerimizi biraz daha artırdık. Halkımızın korkmasına gerek yok. Tüm kuaför ve güzellik salonlarımız gerekli önlemleri almış durumda. Salonlarına girdikleri andan itibaren gerek galoş, gerek maskeler ve dezenfektanlarla, tek kullanımlık havlularla müşteriler ağırlanıyor" dedi.TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLERAntalya'da 25 yıldır kuaförlük yapan Mustafa Gökmen (38), iş yerlerinde koronavirüs önlemlerini artırdıklarını anlattı. Gökmen, "Hijyen olmazsa olmazımız. İş yerimizde hijyene çok önem veriyoruz. Müşterilerimizi randevuyla kabul ediyoruz. Yoğunluk olmaması için müşterilerimizi tek tek kabul ediyoruz. Tek kullanımlık galoş, maske, tarak, havlu gibi ürünler kullanıp koronavirüsü atlatmayı düşünüyoruz" diye konuştu.160 DERECEDE STERİLİZE22 yıllık manikürist Şükran Gökmen (36), "Bu dönemde daha çok kendi kişisel temizliğimize, ardından müşterinin kişisel temizliğine dikkat ediyoruz. Çok yoğun olduğumuz zaman müşterilerimizi arayarak randevu vererek çalıştığımızı söylüyoruz. Kalabalık ortamda çalışmıyoruz. Makas, el pensleri gibi aletleri steriliz etmek için diş hekimlerinin kullandığı makineleri kullanıyoruz. Ürünleri önce alkolle temizleyip makineye yerleştiriyoruz. 160 derecelik sıcaklıkta sterilize ediyoruz. Bunu virüs olmadan önce de yapıyorduk. Şu an daha fazla dikkat ediyoruz" dedi. ÜRÜNLERİN STERİL OLMASI ÇOK ÖNEMLİKuaförde saçını kestirip manikür yaptıran Gönül Yılmaz (41), randevu alarak işlem yaptırmaya geldiğini söyledi. Kuaföre gelince dezenfektanla karşılandığını ve galoş giyerek salona girdiğini anlatan Yılmaz, "Tek kullanımlık havlu ve önlük kullandılar. Su bile istediğimde tek kullanımlık kapalı bardakla servis edildi. Sürekli aynı kuaföre geldiğim için bu işlemleri zaten yapıyordu ama bu dönemde hızla yayılan koronavirüs sebebiyle hijyen çalışmaları daha da artırılmış. Özellikle manikürde çok dikkat etmek gerekiyor, çünkü ürünler temiz olmazsa hastalık hemen geçiyor" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------Müşterinin kuaföre geliş görüntüsüKuaföre giriş görüntüsüMüşteriye dezenfektan verilme görüntüsüMüşterinin galoş giymesinden detay görüntülerMüşteri ve kuaförün diyaloğuMüşteriye tek kullanımlık havlunun verilmesiMüşterinin saçının yıkanması ve köpüklenmesiMüşterinin maske takmasından detayKuaför ve müşteri detayKuaförün tek kullanımlık tarağı açmasıMüşterinin saçının taranmasıKuaförlerin makasları steriliz aletinden çıkması ve yıkamasından detay görüntüSaç kesilmesinden detayMakas ve tek kullanımlık havlulardan detaylarManiküristin manikür suyunu hazırlamasından detayTek kullanımlık törpünün açılmasından detayManikür işleminden detay görüntüler Müşteriden detaylarDHA Muhabiri Aslı Duran'ın anonsuAntalya Kuaförler ve Manikürcüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Tolgahan Demir'in röportajıKuaför Mustafa Gökmen'in röportajıManikürist Şükran Gökmen'in röportajıMüşteri Gönül Yılmaz'ın röportajıHABER- KAMERA: Aslı DURAN/ANTALYA,
Haber Kodu : 200318031================================Datça'da 80 yıllık ahşap çeyiz sandığı görenleri şaşırtıyor
MUĞLA'nın Datça ilçesinde, açılan etnografik sergide yer alan ve 80 yıllık olduğu tahmin edilen çeyiz sandığı, üzerindeki işlemeleri ve zilli kilit sistemi ile büyük ilgi görüyor.
Datça'da 7-9 Şubat tarihleri arasında düzenlenen, 'Badem Çiçeği Festivali' etkinlikleri kapsamında, sosyal medyada örgütlenen bir grup kadın tarafından, Reşadiye Mahallesi muhtarlık binasında açılan etnografik sergi büyük ilgi görüyor. Muhtarlık binasında kalıcı hale dönüşen ve kömürlü ütüler, sini ve bakraçlar, ibrik ve güğümler, ipek giysiler, heybeler, gemici fenerleri ve gaz lambaları, dantel ve yazmalar ile çini vazolar gibi bir dönemin vazgeçilmezi olan ev eşyalarının yer aldığı sergiye, her geçen gün ilginç eşyalar gelmeye başladı. Sergiye katılan son eşyalardan biri de, en az 80 yıllık olduğu tahmin edilen bir çeyiz sandığı oldu. 1930 ve 1940'lı yıllardan kaldığı sanılan, ahşap çeyiz sandığı görenleri şaşırtıyor. 'KİLİDİNDE, ALARM SİSTEMİ VAR'Datça Belediyesi Hızırşah Kültür Evi Sorumlusu Arkeolog ve Restoratör Okan Özalp, müze evinde sergiye çıkarılan çeyiz sandığının, Datça kültürü için çok büyük bir öneme sahip olduğunu söyledi. Sandığın Cumhuriyet Dönemi'ne ait olduğunu belirten Özalp, "Sandığı incelediğimizde; kapağının içinde Bandırma Vapuru olabileceğini düşündüğümüz bir resim gördük. Datça için çok kıymetli bir ürün olduğuna inanıyorum. Sandığın içerisinde ayrıca başka bölmelerde var. Sandığın yan taraflarında bulunan bu iki ayrı bölmenin, ziynet eşyalarının konulması için kullanıldığı sanılıyor. Sandığın en ilginç özelliği ise kilit sisteminde gizli. Kilit sisteminin içerisine güvenlik için zil konulmuş. Kilit açıldığında uyarı sistemi devreye giriyor ve zil çalıyor. Sandığın dış kısmında nalın çivileri ile süsleme yapılırken, köşe bağlantılarında, ahşap geçme tekniğinin kullanıldığı görülüyor" dedi. 'GELECEK KUŞAKLARA AKTARILACAK'Bu ve benzeri ürünlerin Datça kültürüne kazandırılması gerektiğine değinen Özalp, "Evlerinde, işyerlerinde ve depolarında büyüklerinden kalma eşyası olanlar, bu eşyaları Datça Belediyesi Hızırşah Kültür Evi ya da Reşadiye Mahallesi Muhtarlığına getirip, teslim ederek gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayabilirler. Getirilecek bu eserler, kimler tarafından bağışlandığı bilgisi eklenerek, müze evinde sergilenecektir" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Datça Belediyesi Hızırşah Kültür Evi Sorumlusu Arkeolog ve Restoratör Okan Özalp'in çeyiz sandığı hakkındaki açıklamalardan görüntüSandığın iki tarafındaki ziynet eşyaları bölümünden görüntüSandığın kilidindeki alarm sisteminden görüntüSandığın köşe bağlantılarındaki ahşap geçme tekniğinden görüntüSergide yer alan benzer bir diğer sandıktan görüntüHaber-Kamera: Mehmet ÇİL/ DATÇA (Muğla),
Haber Kodu : 200318018==========================================Karantinaya uymamanın cezası ciddi boyutlara varabilir
İZMİR Ekonomi Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Arzu Aşçı, koronavirüs nedeniyle karantinadayken halk sağlığını tehdit edecek şekilde davrananların 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası alabileceğini söyledi. Dr. Arzu Aşçı, "Hastalık bir başka kişiye bulaşırsa, 'kasten yaralama' suçundan ceza verilebilir. Eğer bulaştırılan hastalık sebebiyle ölüm gerçekleşirse kişilere 'kasten öldürme' duruma göre 'taksirle yaralama veya öldürme' suçundan ceza verilebilir" dedi.Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, koronavirüs nedeniyle karantinadaki kişilerin halk sağlığını tehdit edecek şekilde davranmasının TCK'ya göre suç sayıldığı uyarısında bulundu. Buna göre, TCK'nın 195'inci maddesinde "Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" ibaresi bulunuyor.Karantinaya uymayan kişilerin ilk etapta yalnızca tehlike oluşturdukları için cezalandırıldığını söyleyen İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Arzu Aşçı, "Kişilerin tedbirlere uymaması sonucunda bir zararının ortaya çıkması gerekmemektedir. Kişiler zarar tehlikesi sebebiyle cezalandırılmaktadır. Eğer zarar ortaya çıkarsa, hastalık bir başka kişiye bulaşırsa, 'kasten yaralama' suçundan ceza verilebilir. Eğer bulaştırılan hastalık sebebiyle ölüm gerçekleşirse kişilere 'kasten öldürme', duruma göre 'taksirle yaralama veya öldürme' suçundan ceza verilebilir. Karantinaya alınanlara veya karantinaya alınmayan, fakat hastalık belirtileri olan kimselere mutlaka evde kalmalarını öneriyorum. Sağlık Bakanlığı'nın tedbirlerine uymalarını öneriyorum. Bireysel değil, toplum bilinciyle hareket etmeliyiz" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Genel ve detay görüntülerDr. Arzu Aşçı ile röportajHaber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Mücahit BEKTAŞ/İZMİR,
Haber Kodu : 200318023====================================Tatil beldeleri doldu, uzman uyarıyor: Dolaşım, hastalığı her yere yayabilir
TÜRKİYE'de koronavirüs vakasının görülmesinin ardından okulların da tatil edilmesiyle birlikte vatandaşlar tatil beldelerine yöneldi. Ancak uzmanlar, dolaşım riskine karşı uyarılarda bulundu. Vatandaşların bulunduğu coğrafyadan ayrılmasının kötü sonuçları olabileceğini söyleyen uzman doktor Anar Sadıgov, "Vatandaşlarımızın yazlık bölgelerine gitmeleri, hastalığın ülkenin her yerine yayılmasına sebep olabilir. Açık ortamlarda virüs, kapalı ortama göre daha az yayılıyor ancak yine de tedbirli olunmalı" dedi.Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve dünya genelinde hızlı biçimde yayılmaya devam eden koronavirüs (Covid-19) vakasının Türkiye'de görülmesinin ardından, okulların da tatil edilmesiyle birlikte, İzmir'de yazlıkçılar, sezon başlamadan yazlık evlerini açtı, Çeşme, Urla ve Seferihisar'da yoğunluk oluştu. Uzmanlar ise, vatandaşların bulunduğu coğrafyadan ayrılmasının tehlikeli sonuçlarına dikkat çekti. Dolaşımın kötü sonuçlara sebep olabileceğini söyleyen İzmir'de özel bir hastanede görevli İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Anar Sadıgov, "İnsanların bulunduğu coğrafyadan ayrılması kötü sonuçlara sebep olabilir. İtalya'nın kuzeyinden başlayan hastalık, hızlı göç sonucunda diğer bölgelere çok hızlı bir şekilde yayıldı. Dolayısıyla vatandaşlarımızın yazlık bölgelerine gitmeleri, hastalığın ülkenin her yerine yayılmasına sebep olabilir. Bundan dolayı daha dikkatli olunması gerekiyor. Bilinen korunma yöntemleriyle kendilerini korumaları önemli. Vatandaşların bir metreden uzak mesafeden birbirleriyle etkileşime geçmeleri ve zorunda olmadıkça evden çıkmamaları gerekiyor" dedi.'KAPALI ORTAMLAR İKİ SAATTE BİR HAVALANDIRILMALI'Hastaların yüzde 18'inin hastalığı ağır formda geçirdiğini söyleyen Sadıgov, "Yoğun bakım ihtiyacı duyulacaktır. Vaka sayısı kısa sürede yükselirse, sağlık çalışanlarının bu kapasiteyi kaldırıp kaldırmayacağı hala bilinmiyor. Dolayısıyla vatandaşlarımızın daha duyarlı olup salgının yayılması konusunda önlem alması lazım. Kapalı ortamlarda virüs ağız ve burundan çıkan küçük damlacıklarla daha fazla olduğu için açık havada olmak daha uygun ancak insanlarla temas etmemek gerekiyor. Kapalı ortamları 2 saatte bir havalandırmak uygundur. Vatandaşlarımız tüm koruma yöntemlerini bildiğini zannediyor ancak uygulamada eksiklik var. Halen AVM ve parklarda insanlar toplu şekilde hareket ediyor. Devletin aldığı tedbirlere uyulmalı ve vatandaşlar kendi üzerine düşeni yapmalı" diye konuştu.ESKİŞEHİR'DEN GELDİLER, EV KİRALAYACAKLAREskişehir'den Çeşme'ye gelen vatandaşlardan Mehmet Balaban, "Biz biraz uzaklaşmak için buraya geldik. Moral bulmaya çalışıyoruz. Eskişehir'de her yer kapanmıştı. Çeşme'den bir ev kiralayıp bir süre burada kalmayı düşünüyoruz. Açık havada virüs daha zor yayılır. Bahçeli bir evde temiz havada daha iyi önlemler alabiliriz. Herkesten uzak kalmaya çalışıyoruz" dedi.İzmir'de yaşayan ancak bu dönemi Çeşme'de geçirmeye karar veren Feridun Kıymık da, "Biz kendi tedbirimizi alıyoruz. Ellerimizi sabun ve kolonyayla yıkıyoruz. Misafir kabul etmiyoruz. Allah'a kalmış ancak tedbir almamız gerekiyor. Burası tertemiz bir alan. Buralara geleceğini pek tahmin etmiyorum. Bakanımızın verdiği işletmelerin kapatılması kararına uymak gerekiyor. Esnaf için zor bir durum ancak bu kararın alınması lazımdı" şeklinde konuştu.'KİM HASTALIK GETİRDİ BELLİ DEĞİL'Çeşme'nin sakinlerinden Cahit Çakır ise, ilçeye İstanbul ve Ankara'dan pek çok vatandaşın geldiğini söyleyerek, "Gelenlerin ne getirdiği belli değil. Şuanda kim hastalık getirdi, kontrollerini yaptırdı mı bilmiyoruz. Şu anda kahvehaneler kapalı. Yerli halkın gidecek yeri yok ancak önlem alınması gerekiyorsa tabii ki buralar kapanacak. Belki önümüzdeki günlerde daha sıkı önlemler alınır. Söylentilere göre açık havada, güneşli havada virüs daha geç bulaşıyormuş. Bu konuda kimsenin bir bilgisi yok. Biz de hiçbir yere çıkmıyoruz, dikkat ediyoruz" diye konuştu.Bir diğer sakin Hediye Alan da, "Burada bazı vatandaşlar yaz sezonunu erken açtı. Şu anda kafeler kapandığı için sokaklar bomboş. Açık hava ve güneş olduğu için burada rahatım. Pek zarar vereceğini düşünmüyorum. Bakanlık tarafından yayınlanan bütün önlemleri alıyorum. Temizliğe önem veren biriyim ve ellerimi sık sık yıkayarak kimseye dokunmuyorum. Şu an burada insanlar evinden çıkmıyor" dedi.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Vatandaşlarla röportajÇeşme'den genel detay görüntülerMuhabir anonsuDoktor Anar Sadıgov ile röportajHaber: Hande NAYMAN - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR,
Haber Kodu : 200318034==================================Kelle paça çorbasına talep arttı
ADANA'da özellikle içerdiği kolajen, vitamin ve minerallerle bağışıklık sistemini güçlendirdiği belirtilen kelle paça çorbasına, koronavirüs vakaları sonrası talep arttı.
Tüm dünyada etkili olan koronavirüs vakalarının Türkiye'de görülmesinin ardından sakatat tüketimi arttı. Sakatatın her türünün bolca tüketildiği Adana'da, özellikle kelle paça çorbasına olan talep arttı. Kolajen, vitamin ve mineral bakımından zengin olan, bağışıklık sistemini güçlendirdiği belirtilen, özellikle sonbahar ve kış aylarında tüketilen kelle paça çorbası, vakaların görülmesinin ardından kentte yoğun olarak tüketilmeye başlandı.Son günlerde kelle paça çorbası satışlarında artışın olduğunu belirten restoran işletmecisi Mesut Erdoğan, daha önce haftada bir kez gelen müşterilerin, 2- 3 kez gelmeye başladığını söyledi. Kelle paça çorbasının bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle haftada en az 2 kez tüketilmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Önermemizin sebebi, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bol miktarda kolajen, mineral ve vitamin olduğunu her zaman dile getiriyoruz. Ama insanlar, soğuk aylarda, kış aylarında kelle paçaya yaklaşıyorlardı. Benim önerim, illa vücudun düşmesi, salgının çıkmasını beklemeden kelle paçanın haftada en az 2 kez tüketilmeli. Gelişme çağındaki gençlerin ve ileri yaştaki insanların kemik gelişimi ve kemik yapısını korumak için kelle paça çorbası tüketmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim bunları söylememiz ticari olarak anlaşılabilir, ancak ilim-bilim bilen herkes bunu söylüyor. Haftada bir kez gördüğümüz müşterilerimizi, 2- 3 kez görmeye başladık." 'DAHA SIK İÇMEYE BAŞLADIK'Koronvirüsün Türkiye'de de görüldüğünün açıklanmasının ardından hijyene daha çok önem verdiklerini belirten Muhammet Arık, ellerini daha sık yıkama başladığını ve bunun yanında kelle paça çorbası içtiğini söyledi. Kelle paçanın kış günlerinde gribe iyi geldiğini ve vücut direncini artırdığını ifade eden Arık, "Kelle paça çorbasını herkese tavsiye ederim. Kelle paçayı daha önce de tüketiyorduk, ama şimdi daha sık başladık" dedi. 'HERKESE TAVSİYE EDİYORUM"Virüsün Türkiye'de görülmesinin ardından tedirgin olduklarını ifade eden Cennet Tabal, hijyene dikkat ettiklerini ve toplu taşıma araçlarını daha az kullanmaya başladıklarını aktardı. Bunun yanında beslenme amacıyla ailecek kelle paça çorbası içmeye geldiklerini anlatan Tebel, "Kelle paça çorbası Adana'da meşhur. Kış günlerinde sağlığımıza faydalı ama koronavirüse de faydalı oluğunu düşünüyorum. Bu yüzden herkese tavsiye ediyorum. Daha önceleri haftada bir çorba içmeye gelirken, şimdilerde iki günde bir geliyorum. Biz faydasını görüyoruz. Soğuk algınlığını önlüyor. Sağlık açısından iyi, metabolizmayı çalıştırıyor" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------Pişmiş kelleden genel ve detaylarKelle paça çorbasından görüntüÇorba içenlerden görüntülerÇorba içenler ile röp.İşyeri sahibi ile röp.Haber-Kamera: Gökhan KESKİNCİ/ ADANA,
Haber Kodu : 200318027=======================================Hurda parçalarından, 1970'li yılların video kamerasını yaptı
HATAY'ın Reyhanlı ilçesinde, mozaik ve hurda sanatçısı Mervan Altınorak (50), hurda metallerden 1970'li yıllarda kullanılan video kameranın heykelini yaptı.
Uzun zamandır mozaik ve hurda parçalarından heykel yaparak sanatını sürdüren Mervan Altınorak, hurdalardan bu defa 1970'li yıllarda kullanılan video kameranın heykelini yaptı. Hurdaya ayrılmış oto yedek parçaları; baskı balata, yay, vida, buji gibi malzemeleri kullandığını söyleyen Altınorak, "Çalışmalarıma nostaljik açıdan bakarak bu kez video kamera yaparak yeni bir çalışma yaptım" dedi.Eserin boyunun 182 cm ve eninin ise 110 cm, ağırlığının ise yaklaşık 50 kilogram olduğunu söyleyen Altınorak, "Bu çalışmamı yine hurda atıklarından neler yapılabileceğini göstermek ve çevreye duyarlılığı anlatmak için gerçekleştirdim" diye konuştu.GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------Hurdadan yapılan video kamera heykeliHeykelin bakım ve temizliğini yaparkenÇalışmadan detay görüntülerMervan Altınorak ile röp.Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/ REYHANLI(Hatay),
Haber Kodu : 200318025
========================================