Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 30 Mart seçimlerinde halkın hükümete vereceği desteğin Türkiye'deki güvene ve istikrara verilen destek olacağını belirtti.
Kalkınma Bakanlığı ve Dünya Bankası'nca ortaklaşa hazırlanan "Türkiye'de İyi İşler" Raporunun Hilton Otel'de düzenlenen tanıtım toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yılmaz, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın "vergi cezası ve başka türlü cezalarla şirketlere yapılan baskılar ile ihale yasası gibi yasalarda yapılan değişikliklerin olduğu bir ülkeye yabancı yatırımcıların gelmesinin mümkün olmadığı" şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin son 10 yılda geçmişte hiçbir dönemde olmadığı kadar doğrudan uluslararası sermayeyi cezbetmiş bir ülke olduğunu söyledi.
2002 yılı öncesinde 1 milyar doları çok istisnai bir durumda geçtiğini, doğrudan sermayeyi cezbedemeyen bir ülke konumundaki Türkiye'nin son 10 yılda sıçrama yaptığını ve yoğun bir şekilde uluslararası sermayenin geldiğini dile getiren Yılmaz, şu anda 130 milyar dolar civarında doğrudan sermaye girişinin bulunduğunu, bunun Türkiye'nin doğru politikalar izlediğinin göstergesi olduğunu kaydetti.
Küresel kriz ortamından bir çok alanda olduğu gibi doğrudan sermayenin de dünyada daraldığını ifade eden Yılmaz, bunun sadece Türkiye'ye özgü bir durum olmadığını, küresel kriz nedeniyle güven unsurunun azalması nedeniyle dünyada doğrudan sermaye yatırımlarında daralma yaşandığını bildirdi.
Güven ve istikrar üzerine kurdukları politikalarla ciddi başarı sağladıklarını dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünün geçen yıl itibariyle 800 milyar doları geçtiğini, bu önemli başarıda ülkedeki yatırım ortamını iyileştirmenin büyük etkisi olduğunu anlattı.
"Türkiye'deki iş ve yatırım ortamını iyileştirmeye devam edeceğiz"-
Türkiye'deki iş ve yatırım ortamını iyileştirmeye devam edeceklerini bildiren Yılmaz, "Son günlerde konjoktürel tartışmalar olabilir ama Türkiye bunları kısa sürede atlatacaktır. Özellikle 30 Mart seçimlerine gidiyoruz. Burada son sözü halk söyleyecek. Halkımızın, hükümetimize vereceği destek aslında Türkiye'deki güvene ve istikrara verilen destek olacak. Bu konuda oluşturulmaya çalışılan soru işaretleri kendiliğinden ortadan kalkacak. En güzel cevabı halkımız 30 Martta verecek, istikrar anlamında. Politikalarımız açık ve net. 10. Kalkınma Planı'nda net bir şekilde ortaya koyduk. Orta Vadeli Programda politikaları ortaya koyduk, bunları istikrarlı bir şekilde uyguluyoruz" diye konuştu.
Bu yılın seçim dönemi olmasına rağmen mali yılın iyi bir şekilde devam ettiğini, borçların milli gelire oranının yüzde 35'lere düştüğünü, AB'de bunun yüzde 93'lere ulaştığını ifade eden Yılmaz, son dönemde yaşanan siyasi tartışmalar nedeniyle geçici etkilenmelerin kısa süre sonra etkisini kaybedeceğini söyledi. Yılmaz, 30 Mart sürecince halkın desteğinin net bir şekilde ortaya çıkmasının ekonomik yansımalarının görüleceğini anlattı.
"Türkiye çok daha büyük takdiri hak ediyor"-
Dünya Bankası ile ortak yapılan "Türkiye'de İyi İşler" Raporunda, Türkiye'nin istihdamdaki başarısının Dünya Bankası'nın dünyaya anlatmaya çalıştığını kaydeden Yılmaz, "Dünya Bankası, sağladığımız ilerlemeleri dünyaya olumlu bir başarı örneği olarak anlatma yönünde rapor hazırlarken, kendi ülkemizle ilgili bu kadar karamsar yaklaşım içinde olmamızı ben doğrusu haklı bulmuyorum. Türkiye son 10 yılda ortaya koyduğu performansla ve özellikle küresel krize gösterdiği tepkiyle olumlu olarak bir çok ülkeden ayrışırken çok daha büyük takdiri hak ediyor. Konjoktürel siyasi tartışmalar gelip geçer ama Türkiye'nin bu başarısı devam eder inşallah" dedi.
"Yani iş dünyasının ileriye dönük endişelerini yersiz mi buluyorsunuz?" sorusuna Yılmaz, politikalarında istikrara ve güvene önem verdiklerini, bu nedenle başarı elde ettiklerini, bundan sonra da bu politikaları istikrarlı bir şekilde uygulamaya devam edeceklerini, bunun iş dünyası ve diğer kesimlerle birlikte yapılması gerektiğini kaydetti.
Yargı gibi bir takım alanlarda hukuki amaçlar dışında hareket eden kişilerin bulunması ve sistemden çıkarılmasının hükümetlerin görevi olduğunu vurgulayan Yılmaz, buna tüm toplumun destek olması gerektiğini söyledi.
"Yüzde 50'nin altında memnuniyet olan tek alan adalet"-
Geleceğe ilişkin belirsizliklerin azaltılması, öngörülebilirliği artırmak için hukuk ve adalet reformlarının yapılmasını isteyen Yılmaz, "Bu tartışmalardan önce de Kalkınma Planımıza bakın, bu reformların öncelikli alanlar olarak ortaya konduğu görürsünüz. Adaletin iyi işlemediği bir yerde arzu ettiğiniz sonuçları alamazsınız. TÜİK olarak adalete olan güveni ölçüyoruz her sene, yüzde 50'nin altında memnuniyet olan tek alan adalet alanı. Bu alana ilişkin reformlarımızın çok önemli olduğunu düşünüyoruz hem adalet sistemi açısından hem de ekonomik kalkınmamız açısından. Bunları yapmaya devam edeceğiz. İş dünyasının herkesten daha fazla bu adalet reformları desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü belirsizliği azaltmak ve öngörülebilirliği artırmak herkesten daha çok iş dünyasına lazım" diye konuştu.
"Döviz kurunda politikamız açık"-
Dövizde tarihi rekorun ekonomiye etkisinin sorulması üzerine Yılmaz, dolar kurunda yaşanan gelişmelerin iki unsurdan kaynaklandığını söyledi. Birincisinin küresel ölçekte FED kararlarının bulunduğunu, likiditenin daha az olacağı bir küresel ortama geçişin söz konusu olduğunu anlatan Yılmaz, politikalarını buna göre ayarladıklarını kaydetti. İkincisinin de siyasi tartışmalar olduğunu dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bunlar geçici etkilenmelerdir. Döviz kurunda politikamız açık, serbest kurdan yanayız. Ama spekülatif hareketlere karşı olarak Merkez Bankasının aktif politikalar izlemesi mümkün. Merkez Bankamız küresel kriz ortamında en başarılı ve en aktif merkez bankalarından bir tanesi. Kendi görev alanıyla ilgili bağımsız bir şekilde elindeki enstrümanları en iyi etkili şekilde kullanacaktır. Önemli olan bu tür durumlarda aşırı yorumlara gitmemek gerekir. Sakin bir şekilde dengelerin oturmasını beklemek gerekir. Bunların uzun vadeli etkilerinin ne olacağını önümüzdeki süreçte tablo netleşince söyleyebiliriz. Döviz kurundaki etkinin doların yükselmesi, TL'nin bir miktar değer kaybetmesi farklı etkilerde bulunuyor. Makro ekonomik açıdan cari işlemler açığı anlamında uzun vadede olumlu etki bekleyebiliriz. Finansal işlemler açısından, ara malı tüketen üretici açısından kısa dönemli etkilenmeler olabilir. İş dünyası gerekli esnekliği gösterecek durumda."
Derince Limanı ihalesinde firmaların çekilmesiyle ilgili soruya da Yılmaz, bu konuda bilgisinin olmadığını kaydetti. Dövizdeki hareketlenmelerin yatırımcı açısından "bekle-gör" yaklaşımı doğurabileceğini ifade eden Yılmaz, bunların geçici olduğunu sözlerine ekledi. - Ankara
Son Dakika › Ekonomi › Kalkınma Bakanı Yılmaz Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?