Başbakan Ahmet Davutoğlu, alınan kararlarla kadın istihdamı konusunda özel sektöre hiçbir yük getirilmediğini belirterek, "Özel sektörün herhangi bir şekilde kadın istihdamı konusunda caydırılmasına sonuçlar doğuracak bir tedbir yok burada. Hiçbir özel sektör temsilcimizin de kadınları, anneleri mağdur etmek üzerinden verimliliği artırmak gibi bir yanlış bir anlayışa gideceği kanaatinde değilim. Bunun da istismar edilmemesi lazım" dedi.
Başbakan Davutoğlu, "Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı"nı Ankara Palas'ta düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı ve soruları yanıtladı.
Türkiye'nin dönem başkanlığını üstlendiği G20'de, devletler dışında başka süreçlerin de olduğunu, iş dünyası ayağının B20 olarak adlandırıldığını anımsatan Davutoğlu, Türkiye'nin dönem başkanlığında önemli küresel bir inisiyatif başlatılacağını söyledi. Başbakan Davutoğlu, "İngilizce karşılığı olduğu için W20 diyelim, 'Woman 20'. İş dünyasındaki girişimci kadınların istişarelerini ve bir araya gelmelerini sağlayacak, kadınların iş dünyasındaki rolünü güçlendirmek üzere 'Kadın 20' diyebileceğimiz bir inisiyatifi devreye sokacağız" diye konuştu.
Bir basın mensubunun, doğum izinleriyle ilgili düzenlemelerin ardından kadınların özel sektörde korunmasına dönük bir düzenleme olup olmayacağını sormasına karşılık Davutoğlu, alınacak her tedbirin yan etkisinin olabileceğini, bu etkiyi en aza indirmenin önemli olduğunu söyledi.
"Aldığımız kararlarda özel sektöre neredeyse hiçbir yük getirmiyoruz" diyen Başbakan Davutoğlu, yarı zamanlı çalışma uygulamasında çalışılan dönemin ücretinin işveren tarafından, geri kalan zamanın ücretinin devlet tarafından ödeneceğine vurgu yaptı. Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Devletin aldığı tedbirler dolayısıyla özel sektörün istihdam politikalarının değişmemesine özen göstereceğiz. Ayrıca özel sektörde zaten kadın çalışmasını önceledikleri alanlar olabilir, zaten orada bir fedakarlık yapmak söz konusu olmaz. Özel sektörde ayrıca kadın istihdamını teşvik edebilecek unsurları da göz önünde bulundururuz ama şu aldığımız tedbirler, özel sektörün herhangi bir şekilde kadın istihdamı konusunda caydırılmasına sonuçlar doğuracak bir tedbir yok burada. Hiçbir özel sektör temsilcimizin de kadınları, anneleri mağdur etmek üzerinden verimliliği artırmak gibi bir yanlış bir anlayışa gideceği kanaatinde değilim. Bunun da istismar edilmemesi lazım."
-"Doğurganlık oranını uzun vadede yüzde 3'e çıkarmaya kararlıyız"
Programla ilgili projeksiyonlar yapılırken, teşviklerin nüfus artış hızına etkisinin hesaplanıp hesaplanmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, "Türkiye'deki doğurganlık hızının şu an 2,07 seviyesinde olduğunu, 4-5 yıl içinde bu seviyeyi 2,1'den daha büyük bir noktaya getirmeye çalıştıklarını aktardı. Şu andaki optimum düzeyin altına düşülmemesine özen göstereceklerini belirten Davutoğlu, "Onun altına düştüğü için bu tedbirleri alıyoruz. 65 yaş üstü nüfusun da şu andaki yüzde 7'ler düzeyinde tutulmasını sağlamak. Bu oranın daha fazla artarak 2023'lere doğru dinamik nüfus yapısının bozulmasına izin vermeme çabası içinde olacağız. Uzun vadede ise 2,1 olan doğurganlık oranını yüzde 3'e kadar çıkarmaya kararlıyız" değerlendirmesini yaptı.
-"Erkeğin keli kadını, kadının keli çocuğu döver"
Başbakan Davutoğlu, kadına yönelik ve aile içi şiddetin önlenmesi için kampanya başlatılacağına ilişkin sözleri hatırlatılarak, detayların sorulması üzerine, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayarak öncü bir adım atıldığını ve bu kapsamdaki uygulamaların sonuçlarının değerlendirildiğini söyledi. Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Herhalükarda kadınlarımıza dönük şiddet konusunda şu ana kadar alınan tedbirler artırılarak devam edecek. Ola ki bu tedbirlerde istemediğimiz yan sonuçlar doğmuşsa bunlar telafi edilecek. Şiddet olgusu, sadece cezayla ortadan kaldırılacak bir olgu değil. Esas itibarıyla zihniyetle ilgili bir mesele. O zihniyeti değiştirmeden alacağınız yasal tedbirlerin hep bir sınırı oluyor. Bu zihniyeti değiştirecek, uzun vadeli programlar ve kampanyalara da devam edeceğiz.
Anadolu'da, bizim oralarda söylenen güzel bir söz vardır, 'Erkeğin keli kadını, kadının keli çocuğu döver' derler. Anadolu tabiriyle kötüsü anlamında. Erkeğin güçlüsü kadın dövmez, erkeğin kötüsü kadın döver. Annenin güçlüsü çocuk dövmez, annenin annelik yapamayanı çocuk döver. İster çocuk, ister kadınlara dönük şiddet olsun, her türlü şiddetin olmaması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Olması halinde alınacak tedbirleri tekrar gözden geçireceğiz. Bu konuda toplumun her katmanını, en kılcal damarına kadar inerek, şiddeti önce ailede yok edip, sonra da toplumsal bütün hayat katmanlarında yok etmenin yollarına bakacağız."
- "16 haftalık analık izninde değişiklik yok"
Doğum izniyle ilgili bir soru üzerine de Davutoğlu, 16 haftalık analık izninde bir değişiklik yapılmadığını, buna ek olarak ilk çocuk için 8, ikinci çocuk için 16, üç ve üzeri çocuklar için 24 haftalık süre eklendiğini, bu eklenen sürelerde annelerin yarım zamanlı çalışacaklarını bildirdi.
Başbakan Davutoğlu, şu bilgileri aktardı:
"Çocuk doğdu, annenin 16 hafta zaten izni var, tamamıyla çocuğun yanında. 16 hafta bitince anne, bir anda çocuğuyla neredeyse bütün gün kopuş yaşıyor. Getirdiğimiz düzenlemeyle anne, günde 4 saat işinde çalışacak, sonra evine gidecek ama sanki tam zamanlı çalışmış gibi ücreti alacak. Dolayısıyla annenin bebekten ayrılışı bir anda ve bütün günü kapsayan şekilde olmayacak. Yarım zamanlı olarak devam edecek. O bittikten sonra anne, 'Ben eğitim çağına kadar da çocuğumla daha çok kalmak istiyorum' derse o bittikten sonra başvuracak, bu kez kısmi zamanlı çalışma, çalıştığı kadar ücret almak üzere 5,5 yaşına, çocuk eğitime başlayana kadar da çocuğuyla beraber olabilecek. Eğer prematüreyse, çocuk 7 veya 7,5 aylık doğmuşsa iki ay daha buna eklenecek."
İstihdam probleminin, "annenin çocuğu geride bıraktığı ancak aklının onda kaldığı dönem"de ortaya çıktığını dile getiren Davutoğlu, bu dönemde iş veriminin düştüğünü, "çocuğumu ihmal mi ediyorum" diye psikolojik sıkıntı çekildiğini, evde kaldığında da annenin "işim, geçimim ne olacak" diye düşündüğünü, bu sorunları ortadan kaldırmak için 30 saate kadar kısmi zamanlı çalışma modelinin getirildiğini ifade etti.
Davutoğlu, "Analık izninden hiçbir kesinti yok. Aksine kademeli bir şekilde isteyen anne, günde 4-5 saat hariç, çocuğuyla eğitim yaşına kadar beraber olabilecek" dedi.
Başbakan Davutoğlu, basın mensuplarına hitaben, "Muhabirlik yaparak bir taraftan inşallah annelik nasip olursa çocuğunuza vakit de ayırabilir bu arada basın toplantısına da devam edebileceğiniz bir düzenlemeyi teminat altına alacağız" diye konuştu.
Anne yarım zamanlı çalışırken doğan boşlukta, maliyetler düştüğü için başka kadınların da istihdam edilebileceğini ifade eden Davutoğlu, "Devlet ödeyecek çünkü parayı, iş dünyası ödemeyecek. Yeni bir kadını istihdam edip onu da yarı zamanlı çalıştırabilir. Yani bu istihdamı azaltıcı değil, artırıcı bir sonuç doğuracak" ifadelerini kullandı.
Yasal düzenleme
Bir gazetecinin, yürürlüğe girecek yasadan önce doğum yapanların da bu haklardan yararlanıp yararlanmayacağını sorması üzerine Başbakan Davutoğlu, tedbirlerle ilgili üç kategorinin bulunduğunu belirtti.
Yasa ya da yasal düzenleme gerektirmeyen konuların hemen uygulanacağını, bunlardan ASDEP'in bazı yerlerde uygulanmaya başladığını hatırlatan Davutoğlu, yönetmelik ve genelgeyle uygulanabilecek olanları da hemen başlatacaklarını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, yasal düzenleme gerektiren hususların da çok zorlukla karşılaşılmadan kısa sürede Meclis'ten geçeceğine yönelik temennisini dile getirerek, "Burada herkes de bir sınava tabi olacak. O anlamda yasal düzenlemeyi bu dönem içinde yani seçimlerden önce tamamlayıp, yasa yürürlüğe ne zaman girerse o andan itibaren anneler bu haktan istifade etmeye başlayacaklar" diye konuştu.
Aynı gazetecinin "Ücretsiz iznin kıdeme sayılması, yasadan daha önce ücretsiz izin kullananlarda da geçerli olacak mı" sözlerine ise Davutoğlu, "Yasanın geriye doğru işlemesi hukuken mümkün değil. Yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren geçerli olacak" ifadesini kullandı.
"Babalığın kendisi teşviktir"
Bir erkek gazetecinin soru talebi üzerine Davutoğlu, daha önce hep kadın muhabirlerin söz aldığını hatırlatarak, "Tek erkek olarak merakla sizi bekliyoruz ne soracaksınız" şeklinde konuştu.
Muhabirin, bunun üzerine, "Babalık iznini 10 günden fazlaya çıkarmayı düşünüyor musunuz, babalara yönelik de teşvik düşünüyor musunuz?" ifadesi salondakileri güldürdü.
Aynı muhabirin kadınların doğum izinlerinin emeklilik hesaplanma sürecine katılması yönündeki düzenlemenin mevcut çalışan kadınları da kapsayıp kapsamaması ile çeyiz hesabını kullanmak isteyenlerin bundan nasıl faydalanacağı sorusuna, Başbakan Davutoğu, "Babalığın kendisi teşviktir. Hiçbir çile çekmeden çocuğu kucağına alıyor. Bütün çileyi anne çekiyor teşviki babalar görüyor. Bir kere babalar olarak biz bu gerçeği kabul edip anneler önünde hürmetle eğilmemiz lazım. Biz sadece çocuğu doğduğu anda kucağımıza aldığımızda seviyoruz. Bundan daha büyük teşvik olmaz" yanıtını verdi.
Teşviki gerçek hak edenlerin anneler olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Babalığa teşviki, üç gün olan ve sadece memurlara olan hakkı bütün çalışanlara 5 gün olarak. 5 gün demek, çocuk pazartesi doğduysa cuma bitiyor, cumartesi, pazar da yanında dolayısıyla 7 gün. Salı doğduysa cumartesi, pazar araya girdiği için sayılmıyor yine 7 güne çıkmış oluyor bu 5 gün. Ama bu 5 günde, 'Nasıl olsa bana bu izin verildi' diye maçlarda, stadyumda geçirmemesini teminen anneden bir yazı getirmesi...Latife olarak söylüyorum ama o günlerde çoğun anne ve babayla birlikte aynı ortamı teneffüs etmesi çok önemli."
Kız ve erkekler için "çeyiz hesabı"
Çeyiz hesabının hem kız hem erkek çocuklar için geçerli olacağını vurgulayan Davutoğlu, evlilik cüzdanının ibrazının ardından devlet katkı payının alınacağını söyledi. Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Diyelim 20, 21 yaşında kaç yaşında olursa olsun, bunu da 27 yaşa kadar olmasını düşünüyoruz. Şu andaki evlilik ortalaması 26-27 yaş, ondan sonrakilere düşünmüyoruz bu katkıyı. Çünkü ondan sonra geç evliliği teşvik olur. Önceden erken evlilik, erken iş sahibi olmakla alakalı olduğu için, diyelim 21 yaşında evlendi, babası ve annesi 21 yaşına kadar olan dönemde onun için 100 bin lira biriktirmişti. Gelecek evlilik cüzdanını ibraz edecek ve ortalamayı söylüyorum, 15 bin ek katkıyı devletten alacak. Eğer iki çocuk için geçerliyse bunun oranının yüzde 30'a çıktığını düşünmeniz lazım. Damat ve gelin ayrı ayrı tasarruf hesapları oluşturmuşsa aileler, bu her ikisi için de ayrı ayrı hesap anlamına gelir, evlilik cüzdanını ibraz ettiği anda."
"İlk altını devlet takmış olacak"
Başbakan Davutoğlu, anneler için verilecek doğum yardımına ilişkin ise "Hastanede ise doğum haberi geldiği anda gönderilecek hediye. Ola ki kırsal kesimde veya evde doğum zarureti doğmuş durumlarda ise nüfus dairesine gidip çocuğunu yazdırdığında, kaydedildiğinde devletin şefkatli eli anlamında ilk çocuk için yarım ama üçüncü çocuktan itibaren bir altın, ilk altını devlet takmış olacak. Güzel bir hayat duasıyla, dileğiyle" diye konuştu.
Babacan: "Kadınların istihdamı açısından olumsuz bir etki beklemiyoruz"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da kadına şiddete yönelik tedbirler konusunda, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamındaki "panik butonu" sisteminin pilot aşamasında sona gelindiğini belirtti.
İslam, "Pilot uygulama sonucunda sistemi biraz daha revize etmemiz gerektiği kanaati oluştu. Adalet Bakanlığımız ile bunu çalışıyoruz. Onların 'denetimli serbestlik modeline benzeyen bir model uygulanabilir mi' diye çalışmalarımız sürüyor. Sayın Başbakanımızın biraz önce söylediği büyük paketin içinde bütün bu çalışmalar yer alacak" ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da açıklanan programa ilişkin şunları kaydetti:
"Biz bunu hem ekonomimizin geneli hem iş dünyamız hem de işverenler açısından çok detaylı irdeledik. İşveren kesimiyle de defalarca oturup konuştuk. Burada önemli olan, çalışan bir kadınımızın iş yerinden çok uzun süre uzak kalmaması. 16 hafta zaten doğum izni var. Bu süre direkt doğum izni olarak çok uzatıldığında, iş yerinden uzun süre koptuğunda tekrar geri dönüşü zor oluyor. Konuları unutuyor, işveren tekrar işe almak konusunda isteksiz olabiliyor. Ama 16 haftayı sabit tutup da, 16 haftadan sonra yarım süreli çalışmaya başlayınca, iş yerindeki konular, çalıştığı iş neyse tekrar canlanmaya başlıyor ve böylece çalıştığı iş yerinden kopmamasını sağlamış oluyoruz. Bir bakıma ne işinden uzaklaşıyor, kopuyor ne de bebeğinden uzak kalıyor. İkisinin ortasını bulduğumuz bir geçiş dönemini böylece tanımlamış oluyoruz. İşverene maliyeti de yok. Çünkü işveren yarım gün maaş ödüyor, geri kalan çalışmadığı sürenin maaşını da devletten alıyor. Dolayısıyla iş dünyamız açısından olumsuz bir etkisi ya da kadınların istihdamı açısından olumsuz bir etkisi olacağını beklemiyoruz. Detaylı istişareleri paketin hazırlanma sürecinde zaten yaptık."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?