BM En Az Gelişmiş Ülkeler Toplantısı

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı ve ve Az Gelişmiş Ülkeler, Denize Kıyısı Olmayan Ülkeler ve Küçük Ada Devletleri Yüksek Temsilcisi (UN-OHRLLS) Gyan Chandra Acharya, "Fakirliğin azaltılması için hiçbir ülkeyi geride bırakmamak gerekiyor. Bizler fakirliği ve açlığı bertaraf edemezsek, dünya çapında sürdürülebilir kalkınmaya ulaşamayız." dedi.

Belek'te düzenlenen BM En Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik İstanbul Eylem Programı'nın Yüksek Düzeyli Kapsamlı Ara Dönem Gözden Geçirme Toplantısı kapsamında "Parlamenter" etkinliği düzenlendi.

BM Genel Sekreter Yardımcısı Acharya, TBMM, Türk hükümeti ve Türk halkına teşekkür ederek, ilk günden itibaren çok iyi karşılandıklarını söyledi.

Parlamenterler etkinliğinin anlamlı olduğun ifade eden Acharya, Türkiye'nin zirvede liderlik rolünü ve gündem maddelerinin uygulanmasına dönük itici güç üstlendiğini belirtti.

Az gelişmiş ülkelere yönelik kapsayıcı çalışmalar yapıldığını vurgulayan Acharya, söz konusu ülkelerin gelişmesi ve kalkınmasının sağlanması için işbirliğinin desteklenmesi gerektiğini anlattı.

Türkiye'nin, Dünya İnsani Zirvesi'nin başarılı geçmesine vesile olduğuna dikkati çeken Acharya, şunları kaydetti:

"En az gelişmiş ülkelerin kalkınmasına yönelik parlamenterler de kendi içinde kalkınmada programlarını getiriyorlar. Parlamenterlerin de buna müdahil olması, kalkınma hedeflerine ulaşmamız gerekiyor. Fakirliğin azaltılması için hiçbir ülkeyi geride bırakmamak gerekiyor. Bizler fakirliği ve açlığı bertaraf edemezsek, dünya çapında sürdürülebilir kalkınmaya ulaşamayız. Güçlü bağların eylem planlarını ulusal düzeyde yapmak gerekiyor."

Toplantıdaki her şeyi eyleme dönüştürmek gerektiğini vurgulayan Acharya, zorlukları aşmak için sinerji yaratmak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gözden geçirmek gerektiğini söyledi.

"Parlamentoların kritik bir işlevi vardır"

AK Parti Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider de parlamenterler olarak İstanbul Eylem Programı'nın uygulanması konusunda kendilerine özel bir sorumluluk yüklendiğini ifade etti.

Ulusal düzeyde sahiplenmeyi güçlendirmek amacıyla sivil toplum örgütleri ve özel sektör temsilcilerinin diyalog ve işbirliğine katkıda bulunmak gerektiğine değinen Gizligider, "Parlamentoların kritik bir işlevi vardır. Kalkınma ortakları ve en az gelişmiş ülke parlamento temsilcileri olarak bir araya gelerek görüş, tecrübe ve bilgi paylaşımında bulunmamız dünya ölçeğinde daha adil bir bölüşümün ortaya çıkması ve insani krizlerin, dramların önlenmesi bakımından oldukça önemlidir." diye konuştu.

Gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki makasın her geçen gün açılmasının, sürdürülebilir barış ve istikrarın temin edilmesinin önündeki en büyük engel olduğunu dile getiren Gizligider, dünyanın bir bölümünde refah seviyesi oldukça yüksekken, bir başka bölümünde açlıktan, temiz su kaynaklarına ulaşamamaktan ya da artık önlenmesi oldukça basit birtakım salgın hastalıklardan insanların hayatlarını kaybettiğini anlattı.

Gizligider, gelişmiş ekonomilerin, özellikle G-8 ve G-20 ülkelerinin bu konuların üzerinde durması gerektiğine işaret ederek, 900 milyon insanın yılda ortalama 800 dolarlık bir gelire sahip olmasının bir eşitsizlik değil, aynı zamanda küresel barış ve dünya ekonomisinin sürdürülebilir büyümesi bakımından da bir tehdit olduğunu aktardı.

210 milyon insanın yeterli gıdaya ulaşamamasının, ilkokul çağındaki 18 milyon çocuğun okula gidememesinin sadece en az gelişmiş ülkelerin değil, tüm dünyanın sorunu olduğunu vurgulayan Gizligider, dünya genelinde 60 milyon yerinden edilmiş sığınmacıdan bahsedildiğini söyledi.

Gizligider, "Türkiye en az gelişmiş ülkelere yılda 200 milyon dolarlık bir destek sözü vermiş, bu destek sözünün de üstüne çıkarak 300 milyon dolarlık bir kaynağı bu ülkelere aktarmıştır.

Resmi kalkınma yardımlarımız 2010 yılında 1 milyar dolar civarındayken şimdi 3,9 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır." dedi.