Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Hasan Göğüş, Avusturya medyasında yer alan Türkiye'ye yönelik karalama amaçlı haberlere tepki gösterdi.
Göğüş, Türkiye hakkında "sığınmacıları geri gönderdiği, hakim, savcı ve polisleri keyfi rotasyona tabi tuttuğu, basın ve din özgürlüğünün olmadığı" şeklinde manipülatif haberlerin yer aldığı Die Presse ve Kronen Zeitung gazetelerine "Okur Mektubu" ile yanıt verdi.
Türkiye'nin sığınmacılar için yaptığı büyük fedakarlıklara rağmen Uluslararası Af Örgütü'nün yürüttüğü haksız ve mesnetsiz bir karalama kampanyasına maruz kaldığını belirten Göğüş, kim olduğu bilinmeyen kişilerin beyanlarına dayanarak Türkiye'nin 80 kişilik Suriyeli sığınmacıyı sınırdışı ettiğine yönelik ortaya atılan iddiaların mantıkla bağdaşmadığını vurguladı.
Göğüş, Türkiye'deki kayıtlı Suriyeli sığınmacı sayısının Aralık 2015 itibarıyla 2,5 milyonu aştığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu sığınmacılardan hiçbiri ne kamplarda kalmaya ne de ülkelerine geri dönmeye zorlanmaktadır. Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde 'zorla geri göndermeme' ilkesine riayet etmekte ve Avrupa'da birçok ülke sınırlarına çit çekerken, canlarını kurtarmak için yurtlarını terk etmek zorunda kalan sığınmacılara, hiçbir ayrım gözetmeksizin 'açık kapı' politikası uygulamayı sürdürmektedir. Suriyelilere, Irak, İran ve Afganistan'dan gelenler de eklendiğinde bugün Türkiye, ev sahipliği yaptığı 3 milyon sığınmacıyla en çok mülteci barındıran ülke konumuna gelmiştir."
"Türkiye'de tutuklu basın mensubu yok"
Türkiye'ye yönelik basın ve din özgürlüğü ile AB'ye katılım süreci hakkında getirilen eleştirilere de cevap veren Göğüş, Türkiye'nin, demokratik olmayan ülkelerle karşılaştırılmasının "ancak cehaletle açıklanabileceğini" bildirdi.
Göğüş, hakim, savcı ve polislerin ülke içinde düzenli rotasyona tabi tutulduklarını anımsatarak, "Tayin ve atamalar bir ceza değil, mesleklerinin gereğidir. Buna mukabil, ülkemizde terör örgütü olarak nitelendirilen paralel devlet yapılanmasıyla bağlantısı tespit edilen kamu görevlileri, haklı nedenlerle tahkikata ve cezai müeyyideye tabi tutulmaktadır. Ayrıca, bilmenizi isterim ki, Türkiye'de gazetecilik mesleği ile ilgili iştigali sebebiyle gözaltında veya tutuklu bulunan basın mensubu yoktur" değerlendirmesinde bulundu.
-"AB başkentlerinde halen bir cami dahi açılmasına izin verilmiyor"
Türkiye'de gayrimüslim dini cemaatlere ait 167 vakıf bulunduğunu kaydeden Göğüş, mektubuna şöyle devam etti:
"Bunlardan 77'si Rum Ortodoks, 54'ü Ermeni, 19'u Musevi, 10'u Süryani, 3'ü Keldani, 2'si Bulgar, 1'i Gürcü ve 1'i de Maruni cemaatlerine aittir. Nüfusun çok az bir kısmını oluşturan bu cemaatlere ait ayrıca 387 ibadethane mevcut olup, bunlardan 87'si Türkiye'deki Hristiyan toplumunun kendisinin işlettiği ve dini ibadetlerini serbestçe yerine getirdiği kiliselerdir. Bu kiliselerde yabancı uyruklu din adamları da çalışabilmektedir. Buna mukabil, bugün Müslümanların yaşadığı bazı AB başkentlerinde halen bir cami dahi açılmasına izin verilmemektedir."
Göğüş, Türkiye-AB müzakerelerinin sonucunun tam üyelik olduğunu belirterek, "Bu, en azından ahde vefa ilkesinin gereğidir. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin, imtiyazlı ortaklık gibi içeriği belirsiz kavramlarla ikame edilmeye çalışılmasına yönelik girişim ve söylemler kabul edilemez" ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Büyükelçi Göğüş'ten Türkiye ile İlgili İddialara Yanıt - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?