Mürsi'nin devrilmesi, göstericilere karşı kullanılan şiddet ve ardından gelen 14 Ağustos katliamı'nın eski rejimin kendisini yeniden ülke yönetiminde hakim kılma arayışının direkt sonuçları olduğunu söyleyen Zivre Üniversitesi iktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Zirve Üniversitesi Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alper Y. Dede, "Demokratik geçiş süreci iki ana aşamadan meydana geliyor. Birinci aşama otoriter rejimlerin yıkılması, ikinci aşama da demokrasiye işlerlik kazandırılmasıdır. Genellikle dikkatsiz gözlemciler birinci aşamanın tamamlanmasıyla otoriter rejimden demokrasiye geçişin sıkıntısız devam edeceğini varsayarlar. Fakat demokrasinin kökleşmesi için ikinci aşamanın da tamamlanması gerekmektedir." dedi.
- Mısır Demokrasisi İşlerlik Kazanamadı
Dede, "Mısır yeni bir demokrasi olduğu için demokratik kültürden demokratik haklara ve prensiplere kadar demokrasinin işlerlik kazanmasını sağlayan bir dizi ön şartın halk ve idareciler tarafından hazmedilmesi ve kabul görmesi tam olarak gerçekleşmemiştir. Zaten, yeni demokrasilerin kırılgan olmasının en önemli sebeplerinden birisi de budur, yani otoriter rejimin gitmesiyle yeni yönetimde demokratik kuralların hemen işlerlik kazanamaması durumu gerçekleşmiştir." diye konuştu.
-Mürsi Büyük yanılgıya düştü
Geçiş sürecinde toplumsal koalisyonların zaman içinde değişip birbirleri aleyhine dönme riskinin bulunduğunu aktaran Dede şunları söyledi: "Mübarek'in devrilmesi sürecinde işbirliği içinde olan İhvan-Selefi-Liberal/Seküler koalisyon zaman içinde dağılmış, Mısır Liberal ve Sekülerleri Mürsi aleyhine dönmüştür. Diğer bir deyişle, Mübarek'i indiren koalisyon zamanla çatlamış, ve bu çatlamayla da Mürsi Mısır'da yalnızlaşmıştır. İşin kötü tarafı, Mürsi zamanında desteğini aldığı Liberal ve Seküler grupları kendinden uzaklaştırmak için ne yapılması gerekiyorsa yaparak tarihi bir hataya imza atmıştır. Ayrıca, askeriyeden birkaç generali emekli ederek, birkaç generali de yanına danışman atayarak askeriyenin gücünü kırdığını zannetmiş ve büyük bir yanılgıya düşmüştür."
-Mürsi'nin devrilmesi meşru görülüyor
Dede, bu süreçte uluslararası toplumun, özellikle ABD ve AB'nin sessiz kalmasının ordunun haksız bir biçimde Mürsi'yi devirmesini meşru gördüğü anlamına geldiğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Mürsi'nin devrilmesinden günümüze kadar geçen süreçte Türk Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan darbenin meşru olamayacağını, Mürsi'nin haksız bir biçimde ülkenin yönetiminden uzaklaştırıldığını defaatle belirtmişlerdir. Bu noktada şunu da unutmamak lazımdır ki, gerek ABD, gerekse AB dış politika konularında hayli pragmatisttirler. Yani, bu ülkelerin dış politikalarını prensiplerden ziyade çıkarlar belirler. Prensipler ve çıkarlar çatıştığı zaman tercih hemen hemen her zaman çıkarlardan yana olmuştur. Amerika her ne kadar demokrasiden ve demokratik prensiplerden taviz vermez gibi görünse de konu çıkarlar olduğunda, hele hele Ortadoğu olduğunda prensiplerin tam aksine rahatça hareket edebilmektedir. Ayrıca, bu Amerika'nın Ortadoğu siyasetinde demokrasi konusunda verdiği ilk taviz de değildir. Daha önce de HAMAS'ın İsrail ve El-Fetih tarafından pasifize edilmesinde de aynı tutumu takınmış, demokratik seçimlerle iş başına gelen HAMAS'ı rahatlıkla gözardı edebilmiştir."
-Demokrasi için iktisadi refah şart
Zirve Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Dilek, Mısır'daki demokratik dönüşümün yolunda gitmemesinin sadece aktörlerin tercihlerinden ileri gelmediğini belirterek, "Demokrasinin filiz vermesi için belirli bir iktisadi refahın varlığı elzemdir. Türkiye'de ve dünyanın genelinde gelişen Mısır ve darbe algısında bu 'yapısal' boyut eksiktir. İktisadi düzlemin demokrasi ile olan doğrudan alakası pek çok ülkede, ve bu arada Türkiye'de, ihmal edilmiş gibi görünüyor." dedi.
Mursi'den talep edilenin ekonomik buhranı sonlandırması olduğunu kaydeden Dilek, "Kritik olan nokta, Mursi'nin köklü dönüşümler isteyen böylesi bir ekonomik yapılandırmaya gidecek ne zamanının ne de imkanının oluşu. Yani Mısır'da demokrasinin en önemli koşulu olan maddi refah en başından beri yoktu. Bu durumda da Mursi yapabileceği tek siyasal manevrayı yaptı: iktisaden memnun edemediği geniş kitleleri bir takım dini reformlarla memnun etmeye çalıştı. Selefi gruplar ile girdiği angajman böylesi bir mecburiyetin sonucu." diye konuştu.
-Ayrışmalar giderek sertleşti
Mursi'nin ekonomik sahada yaşanılan krizi bir ideolojik/dini örtü ile gizleme arayışının varolan kutuplaşmayı daha da artırdığını söyleyen Dilek şöyle konuştu, "Bu ayrışmalar, köylü/kentli, seküler/dinci, eğitimli/eğitimsiz, Müslüman/Hristiyan gibi fay hatları etrafında giderek sertleşti. Hatta, İhvan'ın İslamiyet'i modern bir dünyada nasıl anladığı üzerinden Müslüman toplulukların kendi içerisinde bile sert bölünmelerin olduğu söylenebilir. Bu ayrışmaları 'doğru' biçimde kendi ajandasına uydurarak darbeyi yapan ise Sisi önderliğindeki askeri elitlerdir."
-Mısırı ekonomik büyüme kurtarır
Dilek, "Mısır'ın izleyen yıllarda yüksek tempolu ve süreğen bir ekonomik büyüme rotasına girmesi, bu yaşanılan toplumsal kargaşaları belirli ölçüde azaltacak tek senaryo. Bu göreli dinginleşme aynı zamanda şu an çatışan tarafları belirli asgari müşterekler etrafında uzlaşmaya da davet edecektir. İnsanlar karınları doymazken nadiren uzlaşıya gidecek bir dil benimserler, yokluktan sadece çatışma çıkar." dedi.
Son Dakika › Güncel › Dede:Katliam Eski Rejimin Hakimiyet Arayışının Getirisi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?