Sahte dezenfektan uyarısı
SAKARYA'da, dezenfektan ve ilaç üretimi yapan firmanın ortağı Yavuz Akbulut, son günlerde talep patlaması yaşanan dezenfektanlarla ilgili olarak uyarıda bulundu. Akbulut ruhsatsız ürünlerin alınmaması gerektiğini belirterek, "Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmayan hiçbir ürün dezenfektan sınıfına girmez ve kullanılması da uygun değildir" dedi.
Sakarya'nın Erenler ilçesinde dezenfektan ve ilaç üretimi yapan firmanın ortaklarından olan Yavuz Akbulut, dezenfektan fiyatlarıyla ilgili olarak merdiven altı firmaların fiyatları arttırdığını söyleyerek, "İnsanların dezenfektan seçiminde dikkat etmesi gereken bazı hususlar var. Bunlardan en önemlisi Sağlık Bakanlığı'nın ruhsat verdiği ürünleri tercih etmeleri gerekiyor. İnsanların bu ruhsatların olup olmadığını sorması gerekiyor. Dezenfektanların fiyat politikasında ruhsatları olan firmalar zaten buna dikkat ediyorlar. Fakat fırsatçılar yani merdiven altı firmaların bu konuda hiçbir ahlaki durumu söz konusu değil. Gerçekten önlerine ne geliyorsa satıyorlar ve bu konuda kendi kafalarına göre fiyat politikası izliyorlar" dedi.
"DEZENFEKTAN ADI ALTINDA SATILAN ÜRÜNLER VAR"Dezenfektan adı altında satılan bazı ürünlerin ruhsatlarının olmadığını ve bazı ürünlerin insanların sağlıklarını olumsuz etkilediğini belirten Akbulut, "İnsanlar dezenfektan alışverişi yaparken en önemli konu, kişilerin hangi amaçla dezenfektan aldıklarını bilmeleri gerekiyor. Bunu bildiklerinde konuyla ilgili seçim daha mantıklı oluyor. Dezenfektan adı altında satılan bazı ürünler vardır ve bu ürünler insan sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bunlar, gerçekten dezenfektan değildir. Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmayan hiçbir ürün dezenfektan sınıfına girmez ve kullanılması da uygun değildir" diye konuştu."EZENFEKTANLAR ORTAM KİRLENDİKÇE KULLANILIR"Dezenfektanların ortam kirlendikçe kullanılacağı ifade eden Akbulut, şöyle konuştu: "Biz koronavirüs ile mücadele ederken biyo-güvenliği genel olarak ele almalıyız. Bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı çalışmalar gerçekten çok önemli ve çok verimli. Toplu yaşanan yerlerden uzak durmalıyız, çünkü bu bölgeler daha fazla virüs yayılımına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca dezenfektanların ortama uygulama şekilleri çok önemli. Silme, spreyleme ve yıkama yöntemleri uygulanması farklı ve sonuçları farklı yöntemlerdir. En önemli konu ise yanlış kullanımlardır. Bazı dezenfektan firmaları kendi ürünlerini ön plana çıkartmak için çok uzun süre etkisini gösterdiğini iddia ediyor. Ancak böyle bir durum olması mümkün değil. Dezenfektanlar, ortam kirlendikçe ya da gerektikçe kullanılır."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Yavuz Akbulut röp.-Firma detay
HABER-KAMERA: Ramiz Kaan OKTAR/SAKARYA,
Haber Kodu : 200318042=========================
Karadeniz'de şehirden uzaklaşanlar, köy ve yaylalara çıkıyor
KARADENİZ'de Mayıs ayında başlayan yayla ve köylere göç geleneği koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl erken başladı. Kalabalık şehirlerden uzaklaşarak daha sakin olan köy ve yaylalara çıkmaya başlayan vatandaşlar yanlarında çok miktarda erzak maddesi götürdüğü görüldü.Türkiye'de görülen koronavirüse karşı vatandaşlar tedbir almayı sürdürüyor. Karadeniz'de gelenek haline gelen ve Mayıs ayında başlayan yayla ve köylere göç geleneği bu yıl koronavirüs salgını endişesi nedeniyle erken başladı.Trabzon'da virüsden korunmak isteyenler, şehirlerden uzaklaşarak daha sakin ve ıssız olan yayla ve köylere çıkıyor. Tonya ilçesindeki köy ve mezralardaki evler yoğun göç alırken, vatandaşlar market ve bakkallardan erzak stoku da yapıyor.'TEDBİR İÇİN KÖYE GELDİK'Tonya'nın Karşular Mahallesi'ndeki ailesinin yanına gelen Muazzez Kalyoncu, "Türkiye'de görülen koronavirüsten korunmak için köyde yaşayan ailemin yanına geldim. Virüs yayılmaya başlayınca çocukları da alıp geldik, şehirden uzaklaştık. Şehirde marketlere gidemiyoruz, her şey stoklandı, raflarda bir şey kalmadı. Kolonyasından, ıslak mendilinden, selpakından isteğimiz ürünü bulamadık. Biz de tedbir olsun diye köye geldik. Annem de köyde yalnız yaşıyordu, hem ona yardımcı olmak hem de temiz hava almak için şehirden kaçmak istedikö dedi.Kızına ve torunlarına köydeki evini açan anne Hacer Kalyoncu da, "Kızım ve çocukları, koronavirüsünden kaçıp Tonya'ya geldiler. Kar yağdı, karın altından lahana çıkarıp yemek yapıyoruz. Patatesten yemek yapıyoruz. Çarşıdan, pazardan bir şey almadan doğal ürünlerle besleneceğiz. Koronavirüsten korkuyoruz. Ölümü istemiyoruz. Allah, inşallah bu virüsü vermeyecek" diye konuştu.'KÖYLERİMİZ DOLDU'Tedbirlere uyduklarını anlatan köy sakini Ahmet Kalyoncu ise, "Kahveler kapalı, çay ocakları kapalı, çarşıya gidip oturabileceğimiz yer yok. Biz de bu yüzden ailemizle birlikte eve kapandık, ailemizle vakit geçiyoruz. Son günlerde Tonya'da bir nüfus patlaması oldu. Büyükşehirlerde, kalabalık yerlerde virüsten kaçanlar köyümüze gelmeye başladı. Köylerimiz boştu bu vesile ile köylerimizde dolmaya başladı. Bizim için de iyi oldu, komşularımız geldi evler doldu" ifadelerinde bulundu. Köyde göç yoğunluğu yaşandığına dikkat çeken Ali Paşa Altuntaş da, "Köyler dolup taştı, dışarıda oturanlar köylere akın ediyor nüfusumuz artacak. Köyde kimse yoktu, şimdi köylerdeki evler dolacakö dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-------------------------------Köyden görüntüler-Kar altında kalan lahanalardan toplanırken görüntü-Trabzon'dan çocuklarıyla dönen aileden görüntüler-Röportajlar-Muhabir (Selçuk BAŞAR) anonsu-Köy sakinlerinin evin içinde fasülye ve mısır ayıklamalarından görüntü-Genel detaylar
HABER KAMERA: İnan KALYONCU-Selçuk BAŞAR/ TRABZON
Haber Kodu : 200318032
===============================
Trabzon'da kolonya stokları bitti
TRABZON'da kolonya üretici firma sahipleri, hammadde etil alkol bulunamaması nedeniyle talepleri karşılayacak üretimi yapamıyor. Eldeki stokları biten üreticiler, hammadde üretiminin artırılmasını istiyor.Dünyaya yayılan koronavirüsün Türkiye'de de görülmesinin ardından vatandaşların aldığı tedbirler kapsamında hijyen ürünlerinde satışlar arttı. Kişisel temizlik ürünleri arasında en çok kullanılan ürünlerden biri de kolonya oldu. Ancak kolonyaya talebin çok fazla olması nedeniyle üreticiler, siparişlere de yetişememeye başladı. Trabzon'da kolonya üretimi yapan firmaların birçoğu, hammadde olan etil alkolün bulunamaması nedeniyle istenen üretimi yapamıyor. Kentte stokları biten satıcıların ise elinde kolonya kalmadı. Üreticiler, hammadde üretiminin artırılmasını istiyor. Kolonya üreticisi Ömer İnan, üretimde sıkıntı yaşadıklarını ve ellerinde bulunan stokların bitmek üzere olduğunu söyledi.'RAFTAKİLERİ SATIP, DÜKKANI KAPATACAĞIZ'Satışlarda bir sorun yaşamadıklarını, ancak kolonyanın hammaddesi olan etil alkolün ellerinde bulunmaması nedeniyle satışlara olumlu yanıt veremediklerini anlatan İnan, "Sadece perakende satış yapabiliyoruz, o da bitmek üzere. Elimizde satacak kolonya yok. Stoklar bitti. Şu an raflardakileri de sattıktan sonra dükkanı kapatacağız. Hamsi kolonyalarının dereceleri biraz daha düşük olduğundan dolayı limon tercih ediliyor. Yüzde 99 limon kolonyası isteniyor. Sadece limon kolonyasında sorun var, diğerlerinden elimizde var" diye konuştu. 'ADI DUYULMAMIŞ FİRMALARA GÜVENMEYİN'Ömer İnan, vatandaşları uyararak, "İnternetten bilinmedik marka, ticaret odasına bağlı olmayan, kapasite raporu olmayan, adı duyulmamış firmalara sakın güvenmeyin" dedi.Kolonya satın alan Hakan Turan da kendilerince tedbirler aldıklarını anlatarak, "Biz de kendimizi belli bir korumaya aldık. Kolonyamızı da alarak önlemlerimizi alıyoruz. Kolonyayı herkese tavsiye ediyoruz. En iyi korunma yöntemi budur. Biz de uyuyoruz" ifadelerini kullandı.SAĞLIK BAKANINA TEŞEKKÜRUzmanların uyarılarına herkesin uyması gerektiğini dile getiren Ömer Yazıcı, "Uzmanların uyarılarına uymak zorundayız. Daha etkili olduğu için 80 derece olan limon kolonyası aldım. Sağlık Bakanımıza da teşekkür ediyorum. Ellerinden geleni yapıyorlar ama biz de söylediklerine uyarak bize düşen görevi yapmak zorundayız. Mecbur kalmadıkça da evlerimizden çıkmayalım" dedi.'PSİKOLOJİK OLARAK RAHATIZ'Ev ve iş yerinde gerekli önlemleri aldıklarını belirten Sami Arıkan "Vatandaş olarak devletimizin koyduğu kurallara uymaya çalışıyoruz. Bu küresel bir hastalık, sorun. Devletimizin bu konuda çok erken aldığı tedbirlerden dolayı psikolojik olarak rahatız. Ülkemizin en az zayiatla bunu atlatacağına inanıyoruz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Kolonya satış detayları-Müşterilerden görüntüler-Röportajlar ve genel detaylar
HABER: Fatih TURAN KAMERA: Tolga SAĞLAM/TRABZON,
Haber Kodu : 200318017
=================================
Paskalya Bayramı'na 'koronavirüs' tehdidi
DİYARBAKIR'daki Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi'nde, Hristiyanların en önemli bayramlarından Paskalya kutlamalarının koronavirüs nedeniyle iptal olabileceği belirtildi. Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi Vakıf Başkan Vekili Saliba Açiş, "Hem devletin hem de patriğimizin vereceği kararlara uyacağız. İptal edilmesi gerekiyorsa iptal edeceğiz" dedi.Diyarbakır'daki 3'üncü yüzyılda kalma Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi'nde yüzyıllardır kutlanan Hristiyan aleminin en önemli bayramlarından Paskalya, bu yıl koronovirüs nedeniyle tehdit altında. Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi Vakıf Başkan Vekili Saliba Açiş, koronavirüs önlemleri kapsamında tedbirler aldıklarını ifade ederek, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nce sürekli dezenfekte çalışması yapıldığını söyledi. Diyarbakır'da 20 kişilik cemaatleri olduğunu aktaran Açiş, kilisede ibadet yapılıp yapılmayacağına devletin ve Süryani Patrikliği'nin karar vereceğini bildirdi. 'PASKALYA BAYRAMI KUTLAMALARI İPTAL EDEBİLİRİZ'Açiş, Paskalya kutlamalarının iptal olabileceğini belirterek, "Devlet ne karar veriyorsa biz de ona uyarak, tedbirleri alacağız. Patriğimiz de dünyadaki süryani ortodoks kiliselerinde koronavirüs nedeniyle nasıl tedbir alınması gerektiğine ilişkin mesaj gönderdi. Cemaatimiz 20 kişiden oluşuyor. Hem devletin vereceği kararlara hem de patriğimizin verdiği kararlara uyacağız. Paskalya Bayramı için şu an bir şey söyleyemiyoruz. İptal edilmesi gerekiyorsa iptal edeceğiz. Biz de her şeyden önce insan sağlığı gelir. Bu önlemleri almamız şart zaten. Dualar evde de yapılır. Biz zaten insanlarımız için dua ediyoruz. Bu tür hastalıklardan korunma için dua ediyoruz. Dualarımız onlarla beraber" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------Meryem Ana KilisesiKiliseden detaySaliba Açiş'in dua etmesiSaliba Açiş'in konuşmasıGenel ve detay
Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Selim KAYA/DİYARBAKIR,
Haber Kodu : 200318040
===================================
Özel harekatçılar, Yunanistan'ın göçmenler geri itmesini engelledi EDİRNE'den Yunanistan'a geçen göçmenleri bu ülkenin güvenlik güçlerinin şiddet uygulayıp Meriç Nehri'nden 'uluslararası hukuka aykırı' olarak geri göndermesi, Özel Harekat ekiplerinin nehirde gece gündüz görev yapmasıyla birlikte önlendi.Avrupa ülkelerine gitmek için Edirne'ye gelen göçmenler, Pazarkule Sınır Kapısı çevresinde yoğunluk oluşturuyor. Yunanistan sınır kapısından geçişlere izin vermezken, göçmenler Meriç Nehri'nin lastik botlarla aşıp, karşı tarafa geçiyor. Geçişleri önlemek için sınıra siper kazıp metrelerce dikenli tel çeken Yunan güvenlik güçleri, yakaladığı göçmenlere şiddet uygulayıp, üzerlerindeki değerli eşyaların alarak, 'uluslararası hukuka aykırı' şekilde Meriç Nehri'nden geri itmeye zorluyor.GECE, GÜNDÜZ GÖREV BAŞINDAYunanistan'ın müdahale ettiği göçmenlerin geri gönderilmesini engellemek için sınırda görevlendirilen bin Özel Harekat polisi, Meriç Nehri'nde zodyak botlarla, sınırın sıfır noktasında ise araç ve yaya olarak devriye görevlerini 24 saat aralıksız sürdürüyor. Geceleri termal kameralar kullanan Özel Harekat polisleri, Yunan güvenlik güçlerinin geri göndermeye çalıştığı göçmenlerin dönüşlerini engelledi. Yetkililer, Özel Harekat polislerinin göreve başlamasıyla Yunanistan'ın 'uluslararası hukuka aykırı' uygulamalarının engellendiğini söyledi.Zodyak botlarda 3 kişilik gruplar halinde devriye yürüten Özel Harekat polisleri, görevlerini başarıyla yerine getiriyor. Sınırda 54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı askerlerle birlikte devriye yürüten Özel Harekat polisleri, Yunanistan'ın 'uluslararası hukuka aykırı' geri itmelerini önledi. Özel harekat polislerinin Meriç Nehri'ndeki devriyelerini Yunan güvenlik güçleri de sınırdan izlediği görüldü.YUNANİSTAN'IN GERİ GÖNDERMESİ KAMERALARDAYunanistan'ın ülkelerine geçen düzensiz göçmenleri gece yarısı hukuka aykırı olarak Türkiye'ye geri göndermeye çalışması, Özel Harekat polislerinin termal kameralarına yansıdı. Kameralarda Yunan polisinin Meriç Nehri'nden botlarla geri göndermeye çalıştığı göçmenler, Türk Özel Harekat polislerinin bölgeye hareket etmesiyle engellendi.VALİLİK: 147 BİN 132 GÖÇMEN YUNANİSTAN'A GEÇTİ Edirne Valiliği, Avrupa ülkelerine geçmek için kente gelen göçmenlerle ilgili istatistik bilgilerini açıkladı. Açıklamada, 147 bin 132 göçmenin Yunanistan'a geçiş yaptığı ve geçişlerin halen devam ettiği belirtildi. Açıklamada, "27 Şubat 2020 tarihinden bugüne kadar, Edirne il sınırlarından Yunanistan'a; 4'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı mıntıkasından 55 bin 904 ve 54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı mıntıkasından da 91 bin 228 olmak üzere, toplam 147 bin 132 düzensiz göçmen geçiş yapmış olup, geçişler halen devam etmektedir" ifadeleri kullanıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------------------------Göçmenlerin botla geçişi-Karşıdaki Yunan askerleri-Özel harekatçıların zodyakla devriyesi-Özel harekatçılar ve sınır-Göçmenlerin nehir kıyısına ilerlemesi-Özel harekatçıların gece zodyakla devriyesi-Yunanistan'ın geri itmek istediği göçmenler (termal kamera)-Gece özel harekatçıların çalışması-Gece Yunanistan'a geçmeye çalışan mülteciler-Özel harekatçıların karadaki devriyesi-Yunanistan'a geçen göçmenler-Detaylar
Haber-Kamera: Ali Can ZERAY-Resul ORUÇOĞLU/EDİRNE,
Haber Kodu : 200318049
==============================
Prof.Dr. Engin: Panik, koronavirüsün yayılmasını kolaylaştırır SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, koronavirüsün herkeste aynı etkiyi yapmadığını belirterek, "Virüse 'şu iyi gelir', 'şu virüsün düşmanı' gibi diyeceğimiz şeyler yok. Panik, hastalığın daha çok yayılmasına neden oluyor" dedi. SCÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, Demirören Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada koronavirüsün önceden de var olduğunu ancak şu anki virüsün yeni tip olduğunu anlattı. 'ELLER EN AZ 20 SANİYE YIKANMALI'Prof. Dr. Engin, "Yeni koronavirüsten korunma anlamında en önemli şeylerden biri 1 metreden daha yakın temas kurulmaması. Öksüren, ateşi olan ve hastalık şüphesi olanlarla temas etmemek önemlidir. İkincisi el hijyeni gerçekten çok önemli. Elin su ve sabunla güzelce yıkanması lazım. Bazen bakıyorum eller çok kısa yıkanıyor. Bunu kesinlikle önermiyoruz. En az 20 saniye içinizden sayarak su ve sabunla yıkayın diyoruz. Diyelim ki dışarıdasınız lavabo yok ya da suyun olduğu bir yerde değilseniz, elinizde toz ya da çamur gibi gözle görülür bir kirlenme yoksa o zaman alkol bazlı el dezenfektanları var. Tabi bunlarda da dezenfektanın içerisindeki alkol derecesinin yüzde 60'ın üzerinde olması gerekiyor. Bunların da kullanılmasını öneririm. Şu sıralar tabi hapşırma ve öksürmeler de başkalarının ağzından virüsler girebileceği gibi bir de ortama virüs saçılıyor. Şu dönemlerde gerçekten de kalabalık ortamlara girilmemeli ve tokalaşmalara da bir süre ara verilmekte fayda var." 'HERKESİN MASKE TAKMASINI ÖNERMİYORUZ'Şu anda Türkiye'de koronavirüsün insandan insana bulaşmaya dair fazla bir olgu olmadığını belirten Prof. Dr. Engin, şöyle konuştu: "Şu anda bizim toplumumuzda koronavirüs görüldü ama sayı çok fazla değil. Dolayısıyla herkese maske takmasını önermiyoruz. Kimler takacak? Kendisi zaten öksürüyorsa, ateşi varsa maskesini takıp hemen hastaneye başvurması lazım. Onun dışında evlerde koronavirüs şüpheli hastaya bakım verenler ya da dışarıya çıkmak zorunda olan insanlar takabilir. Onun dışında herkesin maske takmasını önermiyoruz. Kaldı ki maskeyi takarken de eğer dışını ellerseniz, ıslandığı halde uzun süre kullanırsanız, maskeye güvenip ellerinizi yıkamazsanız onların da başka handikapları var. O yüzden maskeyi rutinde önermiyoruz. El hijyenini sağlamada tabi ki alkol bazlı el dezenfektanlarının yeri vardır. Ama bu şu demek değildir. Şu anda aşırı derecede bir panik hali var. Bu virüs yeni. Bir takım şeyleri izleyerek göreceğiz. Bazı şeylerde çok net kestirimler yapamıyoruz. Ama bugün itibariyle söyleyeceğim o kadar panik yapacak bir şey yok. Sadece gripte nasıl korunuyorsak aynı şekilde korunabiliriz. Çok benzeyen yanları var. Oradaki gibi dikkat etmekte fayda var. İki de bir ellerini yıkamalarını da önermiyoruz, o zaman da yara oluyor ve başka enfeksiyonlar ortaya çıkıyor. Burada önemli nokta ellerimizi ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürmemeliyiz. Çünkü ben eğer dokunursam buralardan virüsü alırım. Burada kontrolsüz her an 20 kez 30 kez değil de mümkün olduğu kadar elinizi yüzünüze gözünüze değdirmeyin ve kirlendiğini düşündüğünüz olaylardan sonra muhakkak yıkayın ya da alkol bazlı dezenfektan ile temizleyin diyoruz." 'KORONAVİRÜS HASTALIĞI OLAN HERKES ÖLMÜYOR'Virüse yakalanan herkesin ölmediğini belirten Engin, "Yeni koronavirüs ile ilgili biraz daha ağır seyreden hasta grubumuz, 60 yaşın üzeri ya da altta yatan hastalığı olanlardır. Altta yatan hastalıktan kastımız şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği, uzun süre kronik karaciğer hastalığı, akciğer hastalığı olanlarda daha ağır seyrediyor. Ama şunu özellikle söylemek istiyorum. Koronavirüs hastalığı olan herkes ölmüyor. Ortalama yüzde 20'si hastaneye yatsa bunların da yüzde 5'i yoğun bakım şartlarında yatıyor ve yüzde 1 ila 2 civarında ölüm oranından bahsediyoruz. Kişi ortalama 3-4 kişiye bulaştırabilir. Tabi şunu da unutmamak lazım. Semptomu olmayan kişiler de olabilir. Bu açıdan da dikkatli olmakta fayda var" dedi.'ŞU VİRÜSÜN DÜŞMANIDIR' DİYECEĞİMİZ ŞEYLER YOK'Halk arasında çok fazla yanlış bilginin olduğu söyleyen Engin, "Yeni koronavirüse 'şu iyi gelir', 'şu virüsün düşmanı' gibi diyeceğimiz şeyler yoktur. Burada önemli nokta iyi uyumak, düzenli beslenmektir. Zaten her şeyden düzenli miktarda alırsanız dışarıdan takviyeye gerek kalmaz. Streste bağışıklık sistemimiz açısından bu konuda çok önemlidir. Sakin olmak ve kesinlikle ciddiye almak gerekiyor. Asla da küçümsememek gerekiyor. Gereksiz panik yapmamız lazım. Çünkü panik hataları beraberinde getiriyor ve hastalığın ülkemizde yayılmasına neden oluyor. Bakanlığın ve uzmanların önerilerine uymalarını tavsiye ederim" ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Hastaneden görüntüler-Prof.Dr. Engin'in açıklamaları-Sokak röportajları
Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-Mert Taha VAROL/SİVAS,
Haber Kodu : 200318048
=====================================
Korona savaşçıları TÜRKİYE'de, koronavirüs vakasının artamaya başlamasının ardından tedbirlerini sıklaştıran vatandaşlar, salgından korunmak için özellikle dezenfeksiyon önlemleri almaya başladı. 26 yıldır dezenfekte ve ilaçlama işini yaptığını belirten Mehmet Nuri Alim, salgın nedeniyle işlerin arttığını, taleplere yetişmekte zorlandıklarını anlattı.Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüsün Türkiye'de de görülmesinin ardından hem halk, hem de yetkililer önlemlerini artırdı. Vatandaşlar, uzmanların önerileri doğrultusunda maske ve eldiven kullanmaya başlarken, çantalarından kolonya ve dezenfektanları eksik etmiyor. Yetkililer, kamuya açık alanları dezenfekte ederken, özellikle hizmet sektöründe çalışan iş yeri sahipleri, okul yetkilileri ve hatta ev sahipleri ise önlemleri artırdı. Yaklaşık 26 yıldır dezenfekte ve ilaçlama sektöründe çalışan Betis Dezenfekte ve ilaçlama şirketi sahibi Mehmet Nuri Alim da tüm bu artışla birlikte bir yılda yaptıkları işi koronavirüs nedeniyle bir ayda yapmaya başladıklarını anlattı. Koronavirüs ile mücadele ekipleri kurduklarını ve bu ekiplerin üç vardiya halinde saat 08.00'dan gece yarısına kadar çalıştığını söyleyen Alim, bu işi yapanların Sağlık Bakanlığı'ndan uygulama yetki belgesi alması gerektiğini ve bu nedenle de eleman sıkıntısı yaşadıklarını söyledi. Alim, "Bu nedenle taleplere yetişemiyoruz. Yaklaşık 26 yıldır bu sektörde çalışıyorum. Önceden bir iki yeri yaparken şimdi talep patlaması yaşandı. Saat 08.00'da işe başlayan ekiplerimiz, gece yarısına kadar çalışıyor. Şu an 3 vardiya üzerinden çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Eleman sıkıntısı had safhada. Çünkü bu işte çalışacak personelin Sağlık Bakanlığı'ndan uygulama yetki belgesi olması lazım. Koronavirüs nedeniyle işlerimizde yüzde 1000 oranında bir patlama yaşandı. Çünkü herkes tedbir amaçlı bunu yaptırmak istiyor" diye konuştu.Başta evler olmak üzere, iş yerleri, kurum ve kuruluşlar, okullar, kreşler gibi akla gelebilecek her yeri ilaçladıklarını sözlerine ekleyen Alim, "Bu ilaçlar Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kendi laboratuvarlarında denenmiş ve onaylanmış dezenfektanlardır. Şu dönemde her 20 günde yapılması gerekmektedir" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-----------------Okuldan detay -Aracın dezenfekte edilmesinden detay -Okul içerisinde dezenfekte edilmesinden detay -Mehmet Nuri Alim ile röp
Haber: Turgay İPEK- KAmera: Zafer KUMRU/ ERZURUM,
Haber Kodu : 200318038===============================
Sokak kedileri için dükkanını kapatmıyor
ANTALYA'nın Alanya ilçesinde turistik eşya satan esnaf Halis Mutlu (54), turizm sezonu kapanmasına rağmen sokak kedilerine bakmak için işletmesini kapatmıyor. İş yeri etrafında 25 kedinin bakım ve barınmasıyla ilgilenen esnaf 6 yıldır kış aylarında dükkanını da kedilere açıyor. Halis Mutlu, "Kedilere olan sevgimden dolayı sezon kapanmasına rağmen dükkanımı kapatmıyorum" dedi.İlçenin Mahmutlar Mahallesi'nde turistik hediyelik eşya dükkanı bulunan Halis Mutlu, işletmesini açtığı 6 yıldır mahalledeki sokak hayvanlarına bakıyor. Mahallede bulunan turistik işletmeler turizm sezonunun bitiş ayı olarak kabul edilen kasım ayında kepenklerini indiriyor fakat esnaf Mutlu sokak kedileri için her sabah iş yerini açarak kedileri besliyor, yavrulayan kedileri ise dükkanına alarak orada barınmasını sağlıyor. Dükkanının etrafındaki tüm kedilere isim veren Halis Mutlu'yu gören kediler ise onun iş yerine gelmesiyle birlikte etrafına toplanıyor. Hayvanların yaşı ve durumuna göre çeşitli mamalarla sokak kedilerini besleyen Halis Mutlu ayrıca kedileri veterinere de kontrol ettirerek sağlıklarını da takip ediyor. Akşam saatlerine kadar sokak hayvanlarıyla ilgilenen Mutlu, mahallenin belirli noktalarına da kedi, köpek maması bırakarak diğer hayvanlara da yardım etmeye çalışıyor. İNSANLIK GÖREVİ Sokak hayvanlarına turistlerin de yoğun ilgi gösterdiğini belirten Halis Mutlu, yaptığının bir iyilik değil insanlık görevi olduğunu söyledi. Mutlu, "Kedilere olan sevgimden dolayı sezon kapanmasına rağmen dükkanımı kapatmıyorum. Ufak bir hediyelik eşya dükkanım var. Sezon bittikten sonra da ben her gün gelir bu kedileri beslerim. Dükkanı açıyorum, içeri geliyorlar, dükkanın içine yavruluyorlar, onları ısıtıyorum, besliyorum. Ben gelmeden önce bu sitede hiçbir kedi yoktu. Ben olmadığım zaman kovalıyorlar ama benden çekindikleri için artık kimse dokunamıyor" dedi. HER SABAH 9.00'DA DÜKKANI AÇIYOR Sağlığı el verdiğince sokak kedilerine yardım edeceğini anlatan Mutlu, "Şu anda yaklaşık 20-25 kedi var. Her gün 09.00'da geliyorum. Bunlar beni burada bekliyor. Kedileri ısıtıp karınlarını doyuruyorum. Hasta olan varsa kendi imkanlarımca onları tedavi ettirmeye çalışıyorum" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ --------------Dükkan etrafındaki sokak kedilerinden görüntüler Halis Mutlu'nun kedilerle ilgilenmesi Dükkan içerisindeki kedilerden görüntü RÖP: Halis Mutlu
HABER- KAMERA: Engin ANAK/ALANYA (Antalya),
Haber Kodu : 200318029==============================
Koronavirüse karşı tıbbi aromatik bitkiler BURDUR'daki Lisinia Doğa Proje alanı sorumlusu veteriner hekim Öztürk Sarıca, koronavirüse karşı tıbbi aromatik bitkilerin etkili olabileceğini söyledi. Virüslere karşı lavanta, kekik ve adaçayının etkili olduğunu ileri süren Sarıca, "Olay sadece kolonya kullanmakta değil, lavanta suyu ya da lavanta yağını bir su bardağının içine koyup odaya koyduğunuzda ortam virüslerini de aynı zamanda öldürmüş oluyorsunuz. Diğer taraftan günlük olarak demleyip, içeceğiniz ada çayı, kekik veya lavanta çayı sizleri aynı zamanda bakteri ve virüslerden koruyacaktır" dedi.Lisinia Doğa Projesi Sorumlusu Öztürk Sarıca, koronavirüse karşı tıbbi aromatik bitkilerin etkili olabileceğini dile getirdi. Sarıca, "Özellikle son günlerde hızlı bir şekilde yaygınlaşan koronavirüs konusunda tüm dünyada ülkeler hızlı bir şekilde tedbirlerini almakta. Ülkemizde de kalabalık ortamlardan uzak durulması, toplu halde yapılan pek çok şeyin ertelenmesi, okulların tatil edilmesi gibi önlemler alındı. İnsanlar birbirleriyle ne kadar az bir arada olursa, hastalıklardan o kadar uzak olacaklardır. Gribe yakalanmış insanların topluma çok fazla girmemesi, insanların toplu olarak yaşadıkları yerlerde hastalanmış insanların bulunmamaya özen göstermesi ve insanların mümkün oldukça kalabalıklardan uzak durması, kendini koruma anlamında tedbir olacaktır" dedi.'CİDDİ ANLAMDA KULLANIMLARI ARTTI'Tüm dünyada tıbbi ve aromatik bitkiler konusunda ciddi bir kullanım alanı oluştuğunu aktaran Öztürk Sarıca, "Türkiye'de çok fazla miktarda yetiştirilen kekik, adaçayı ve lavantanın uçucu yağlarının özellikle virüsler, bakteriler ve monitörler üzerinde yıllardan beri bilinen etkileri, bunların ürünlerinin dahilen olsun, sprey yoluyla, kolonya yoluyla veya uçucu yağları son günlerde önemli bir oranda kullanılıyor. Kekik yağının içindeki karvakrol, timol ve özellikle metil grubu içeren uçucu yağlar, metil gruplarının virüs, mantar ve bakteriler üzerindeki olağanüstü etkileri nedeniyle tıbbi ve aromatik bitkilerin ciddi anlamda kullanımları arttı. Tabii ki lavanta kolonyası kullandığınızda sadece alkolün etkisinden faydalanmış olmuyorsunuz. Lavanta uçucu yağının mikroplar üzerindeki öldürücü etkisinden de faydalanmış oluyorsunuz" diye konuştu.'KORONOVİRÜSTEN KORUYACAKTIR'Son yıllarda tüm dünyada ve Türkiye'de tıbbi aromatik bitkilerden yapılan kolonyaların çok fazla kullanılmaya başlandığına işaret eden Öztürk Sarıca, şöyle konuştu: "Ülkemizde yetiştirilen kekik, adaçayı, dağ çayı, pek çok tıbbi ve aromatik bitkiyle lavantanın uçucu yağları virüsler üzerinde ciddi anlamda etkili. Tabii ki doğal seçenekler her zaman için daha bir ön seçim. İnsan sağlığı açısından zararları çok daha az. İnsanların hastalanmadan antibiyotiklere saldırması, grip ilaçlarına saldırması son derece yanlış. Bunun yanında günübirlik içebilecekleri kekik çayı olsun, adaçayı olsun veya lavanta çayı olsun bir anlamda onları bazı virüslerden özellikle koronovirüsten ciddi anlamda koruyabilecektir.ö'BİR AY BOYUNCA İNSANLARIN KÜS YAŞAMASI GEREKİYOR'Stokçuların ellerindeki kolonyaları daha yüksek fiyatlara satmak için satış yapmadığını da dile getiren Sarıca, "Maalesef ellerindeki kolonyaları daha yüksek fiyatlara satmak için satış yapmıyor ya da bittiğini söylüyor. Oysa ki şu an üretim yapan kozmetik tesislerinin büyük bir bölümünde kolonya stoklarının yeterince olduğunu düşünüyorum. Olay sadece kolonya kullanmak da değil lavanta suyu ya da lavanta yağını bir su bardağının içine koyup odaya koyduğunuzda ortam virüslerini de aynı zamanda öldürmüş oluyorsunuz. Diğer taraftan günlük olarak demleyip, içeceğiniz ada çayı, kekik veya lavanta çayı sizleri aynı zamanda bakteri ve virüslerden koruyacaktır. Olayın sadece kolonyaya bağlanması doğru değil, hijyen çok önemli, kalabalık ortamlarda bulunmamak çok önemli ve aslında tüm dünyada yapılması gereken tek şey şu bir ay boyunca insanların küs yaşaması gerekiyor. Bence en önemli tedbir bu" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Lavanta kolonyasının şişelenmesiÖztürk Sarıca'nın açıklamalarıLavanta bahçesinden detay Lavantanın damıtılmasıTıbbi aromatik bitki ürünleriDetay
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR, Haber Kodu : 200318033===========================
İhracatçılar için 'kapalı sınır' uygulaması BATI Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB), Türkiye'deki ihracatçı ve ithalatçıların yararlanabileceği, koronavirüs nedeniyle sınırları kapatılan ülkelerle ilgili aplikasyon hazırladı. Uygulamada üyeler, anlık olarak sınır kapılarındaki durumu görebiliyor.BAİB tarafından, tüm dünyayı etkileyen ve 7 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan koronavirüs nedeniyle sınırları kapatılan ülkelerle ilgili aplikasyon hazırlandı. Salgınının yük ve yolcu taşımacılığına etkisini içeren uygulama, tüm cep telefonlarına ücretsiz indirilebiliyor. BAİB Başkanı Hakkı Bahar, uygulamada, koronavirüs salgınına dair güncel duyurular ve salgına karşı alınan önlemler kapsamında çeşitli ülkelerin gümrük kapılarında hayata geçirilen uygulamaların, interaktif harita şeklinde görülebildiğini anlattı.TÜM ÜLKELERDE ANLIK DURUMDünyada bu virüsle beraber insanın şuurundaki paradigmaların değiştiğine dikkati çeken Hakkı Bahar, "Her gün elimizde, kontrolümüzün altında dediğimiz hiçbir şeyin kontrolümüzde olmadığını idrak etmemiz gereken zamanlara geldik. Çoğu kapı kapandı. İthalat ve ihracatta tüm sektörler için kapandı. BAİB olarak hazırladığımız aplikasyonla, üyelerimiz aplikasyona girdiği zaman hangi ülkede, anlık durum nedir online olarak görebilir" dedi.'Globalleşme' diye dayatılan sanal gerçekliğin tamamen yanlış olduğunun idrak edildiği bir zamana gelindiğini dile getiren Bahar, "Bir ülkenin kendi temel ihtiyaçlarını mecbur üretmesi gerektiği, artık bizim vatandaşlık bilincimize oturmalıdır. Türkiye jeopolitik konumundan dolayı en şanslı ülke. Çünkü biz merkezdeyiz, her tarafa en yakın noktadayız. Önümüzdeki günlerde anlayacağız ki hem genç nüfusu ve üretken kadroları, hem coğrafi yapısıyla Türkiye son derece büyük bir üretim üssü haline gelecek" diye konuştu.'AVRUPA İSTEDİĞİ KADAR KAPATSIN, YEMEK ZORUNDA'Şu anda birçok ülkeye ihracatın devam ettiğini belirten Bahar, ağırlıklı Çin'e ihracatı yapılan doğaltaş sektörünü hatırlatarak, şöyle konuştu: "Batı Akdeniz'in toplam ihracatının yüzde 52'si doğaltaş ile yaş meyve ve sebze, geri kalan 23-24 adet katma değerli sektör, yüzde 48'ini teşkil ediyor. Çin kapandı, doğaltaş sekteye uğradı, elimizde Allah'tan yaş meyve sebze var. Yaş meyve sebzenin şöyle bir güzelliği var; Avrupa istediği kadar kendini kapatsın, yemek zorunda. Çünkü insan dediğimiz varlığın vücudunun en büyük lojistiği gıdadır. Altını, parayı yiyemezsiniz, sosyal medyadan edindiğiniz saçma sapan şuur kodlarını yiyemezsiniz. Siz yemek ve içmek zorundasınız, çünkü ölürsünüz. Sınır kapalı, biz de göndermiyoruz ürün, ne yiyecek, ne içecek."UYGULAMADAN ÖRNEKLERUygulamada güncel duruma göre açık olan kara yolu sınır noktaları Çekya, Almanya, Slovakya, Litvanya, Ukrayna, Belarus, Rusya gibi ülkeler gözüküyor. Polonya için TIR sürücülerine lokasyon formlarını doldurması gerektiği, gerçekleştirilen sağlık kontrollerinde 38 derecenin üstündeki sürücülerin direkt tıbbi muayenelere yönlendirileceği ve sürüşlerine devam edemeyeceği bildiriliyor. Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron tarafından, 17 Mart saat 12.00'den sonra AB üyesi olmayan ve Schengen dışında kalan ülkelere sınırların kapatılacağı, AB ve AB dışı ülkeler arasında 30 gün seyahat yapılamayacağının açıklandığı bilgisi veriliyor.TÜRKİYE NERELERE KAPILARINI KAPATTITürkiye açısından KKTC'ye gidişlerin kapandığı, İran- Türkiye sınırından araç geçişi yapılamadığı kaydediliyor. Irak- Türkiye sınırında araçların tampon bölgede sürücü veya römork değişikliği ile taşımaların gerçekleştiği aktarıldı. Ayrıca Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika İspanya, Fransa, Norveç, Danimarka, İsveç, İtalya, Çin, İran, Irak, Güney Kore, Japonya, Singapur, Hong-Kong, Tayland ülkelerinden gelen yabancı sürücülerin ülkeye girişine 14 gün süreyle izin verilmediği de bildirildi. Uygulamada, birçok ülkeyle ilgili alınan kararlar anlık olarak aplikasyona işleniyor.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------BAİB dış plan görüntüRÖP: Hakkı Banar (BAİB Başkanı)
HABER: Mehmet ÇINAR- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, Haber Kodu : 200318050=========================
Kuaför ve güzellik merkezlerinde hijyen alarmı
KORONAVİRÜS salgını nedeniyle Antalya'daki kuaför ve güzellik salonlarında tek kullanımlık havlu, tarak, maske, törpü kullanımına geçildi. Makas, el pensleri gibi ürünler 160 derecede sterilize edilerek müşterilerin işlemlerinde kullanıldı. Salonlarda yoğunluk oluşmaması için randevulu sisteme geçildi.Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüsün dünyaya yayılmasından dolayı ülkeler, çeşitli önemler alarak virüs vakalarını en aza indirmeye çalışıyor. Geçen hafta itibariyle Türkiye'de de koronavirüs görüldü. Sağlık Bakanlığı öncülüğünde birçok kamu kurum ve kuruluşları koronavirüse karşı harekete geçti. Okulların tatil edilmesinden sonra eğlence merkezleri, ardından kafe gibi hizmet veren kuruluşların kapanmasına karar verildi. Vatandaşlara kalabalık ortamda bulunmaması ve evde kalınması konusunda uyarılar yapıldı. Ülke genelinde sokaklarda ve kurumlarda dezenfekte işlemleri yapıldı. Hizmet veren kuruluşlar iş yerlerinde tedbirleri artırdı.Kişisel bakım ve temizliğin adresi olan kuaför ve güzellik merkezlerinde maske, eldiven, galoş, dezenfektan, tek kullanımlık havlu, tarak ve törpü gibi ürünlerin kullanımına daha çok dikkat edilmeye başlandı. Kuaförlerde kullanılan makaslar özel bir makineye konularak 160 derece ısıda dezenfektan işlemine tabi tutuldu. Kuaförler kalabalık ortamların oluşmaması ve insanlara virüs bulaşmaması için randevulu sisteme giderek yoğunluğu azaltmaya başladı.'KORONAVİRÜS NEDENİYLE ÖNLEMLER ARTIRILDI'Antalya Kuaförler ve Manikürcüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Tolgahan Demir, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Türkiye'de koronavirüs vakalarını açıklamasının ardından kentte bulunan esnafın önlemlerini sıklaştırdığını anlattı. Demir, kuaför ve güzellik merkezlerinde kalabalık ortam oluşmaması için randevuyla hizmet verdiklerini söyledi. Tolgahan Demir, "Koronavirüs nedeniyle önlemlerimizi biraz daha artırdık. Halkımızın korkmasına gerek yok. Tüm kuaför ve güzellik salonlarımız gerekli önlemleri almış durumda. Salonlarına girdikleri andan itibaren gerek galoş, gerek maskeler ve dezenfektanlarla, tek kullanımlık havlularla müşteriler ağırlanıyor" dedi.TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLERAntalya'da 25 yıldır kuaförlük yapan Mustafa Gökmen (38), iş yerlerinde koronavirüs önlemlerini artırdıklarını anlattı. Gökmen, "Hijyen olmazsa olmazımız. İş yerimizde hijyene çok önem veriyoruz. Müşterilerimizi randevuyla kabul ediyoruz. Yoğunluk olmaması için müşterilerimizi tek tek kabul ediyoruz. Tek kullanımlık galoş, maske, tarak, havlu gibi ürünler kullanıp koronavirüsü atlatmayı düşünüyoruz" diye konuştu.160 DERECEDE STERİLİZE22 yıllık manikürist Şükran Gökmen (36), "Bu dönemde daha çok kendi kişisel temizliğimize, ardından müşterinin kişisel temizliğine dikkat ediyoruz. Çok yoğun olduğumuz zaman müşterilerimizi arayarak randevu vererek çalıştığımızı söylüyoruz. Kalabalık ortamda çalışmıyoruz. Makas, el pensleri gibi aletleri steriliz etmek için diş hekimlerinin kullandığı makineleri kullanıyoruz. Ürünleri önce alkolle temizleyip makineye yerleştiriyoruz. 160 derecelik sıcaklıkta sterilize ediyoruz. Bunu virüs olmadan önce de yapıyorduk. Şu an daha fazla dikkat ediyoruz" dedi. ÜRÜNLERİN STERİL OLMASI ÇOK ÖNEMLİKuaförde saçını kestirip manikür yaptıran Gönül Yılmaz (41), randevu alarak işlem yaptırmaya geldiğini söyledi. Kuaföre gelince dezenfektanla karşılandığını ve galoş giyerek salona girdiğini anlatan Yılmaz, "Tek kullanımlık havlu ve önlük kullandılar. Su bile istediğimde tek kullanımlık kapalı bardakla servis edildi. Sürekli aynı kuaföre geldiğim için bu işlemleri zaten yapıyordu ama bu dönemde hızla yayılan koronavirüs sebebiyle hijyen çalışmaları daha da artırılmış. Özellikle manikürde çok dikkat etmek gerekiyor, çünkü ürünler temiz olmazsa hastalık hemen geçiyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Müşterinin kuaföre geliş görüntüsüKuaföre giriş görüntüsüMüşteriye dezenfektan verilme görüntüsüMüşterinin galoş giymesinden detay görüntülerMüşteri ve kuaförün diyaloğuMüşteriye tek kullanımlık havlunun verilmesiMüşterinin saçının yıkanması ve köpüklenmesiMüşterinin maske takmasından detayKuaför ve müşteri detayKuaförün tek kullanımlık tarağı açmasıMüşterinin saçının taranmasıKuaförlerin makasları steriliz aletinden çıkması ve yıkamasından detay görüntüSaç kesilmesinden detayMakas ve tek kullanımlık havlulardan detaylarManiküristin manikür suyunu hazırlamasından detayTek kullanımlık törpünün açılmasından detayManikür işleminden detay görüntüler Müşteriden detaylarDHA Muhabiri Aslı Duran'ın anonsuAntalya Kuaförler ve Manikürcüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Tolgahan Demir'in röportajıKuaför Mustafa Gökmen'in röportajıManikürist Şükran Gökmen'in röportajıMüşteri Gönül Yılmaz'ın röportajı
HABER- KAMERA: Aslı DURAN/ANTALYA, Haber Kodu : 200318031================================
Datça'da 80 yıllık ahşap çeyiz sandığı görenleri şaşırtıyor
MUĞLA'nın Datça ilçesinde, açılan etnografik sergide yer alan ve 80 yıllık olduğu tahmin edilen çeyiz sandığı, üzerindeki işlemeleri ve zilli kilit sistemi ile büyük ilgi görüyor.Datça'da 7-9 Şubat tarihleri arasında düzenlenen, 'Badem Çiçeği Festivali' etkinlikleri kapsamında, sosyal medyada örgütlenen bir grup kadın tarafından, Reşadiye Mahallesi muhtarlık binasında açılan etnografik sergi büyük ilgi görüyor. Muhtarlık binasında kalıcı hale dönüşen ve kömürlü ütüler, sini ve bakraçlar, ibrik ve güğümler, ipek giysiler, heybeler, gemici fenerleri ve gaz lambaları, dantel ve yazmalar ile çini vazolar gibi bir dönemin vazgeçilmezi olan ev eşyalarının yer aldığı sergiye, her geçen gün ilginç eşyalar gelmeye başladı. Sergiye katılan son eşyalardan biri de, en az 80 yıllık olduğu tahmin edilen bir çeyiz sandığı oldu. 1930 ve 1940'lı yıllardan kaldığı sanılan, ahşap çeyiz sandığı görenleri şaşırtıyor. 'KİLİDİNDE, ALARM SİSTEMİ VAR'Datça Belediyesi Hızırşah Kültür Evi Sorumlusu Arkeolog ve Restoratör Okan Özalp, müze evinde sergiye çıkarılan çeyiz sandığının, Datça kültürü için çok büyük bir öneme sahip olduğunu söyledi. Sandığın Cumhuriyet Dönemi'ne ait olduğunu belirten Özalp, "Sandığı incelediğimizde; kapağının içinde Bandırma Vapuru olabileceğini düşündüğümüz bir resim gördük. Datça için çok kıymetli bir ürün olduğuna inanıyorum. Sandığın içerisinde ayrıca başka bölmelerde var. Sandığın yan taraflarında bulunan bu iki ayrı bölmenin, ziynet eşyalarının konulması için kullanıldığı sanılıyor. Sandığın en ilginç özelliği ise kilit sisteminde gizli. Kilit sisteminin içerisine güvenlik için zil konulmuş. Kilit açıldığında uyarı sistemi devreye giriyor ve zil çalıyor. Sandığın dış kısmında nalın çivileri ile süsleme yapılırken, köşe bağlantılarında, ahşap geçme tekniğinin kullanıldığı görülüyor" dedi. 'GELECEK KUŞAKLARA AKTARILACAK'Bu ve benzeri ürünlerin Datça kültürüne kazandırılması gerektiğine değinen Özalp, "Evlerinde, işyerlerinde ve depolarında büyüklerinden kalma eşyası olanlar, bu eşyaları Datça Belediyesi Hızırşah Kültür Evi ya da Reşadiye Mahallesi Muhtarlığına getirip, teslim ederek gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlayabilirler. Getirilecek bu eserler, kimler tarafından bağışlandığı bilgisi eklenerek, müze evinde sergilenecektir" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Datça Belediyesi Hızırşah Kültür Evi Sorumlusu Arkeolog ve Restoratör Okan Özalp'in çeyiz sandığı hakkındaki açıklamalardan görüntüSandığın iki tarafındaki ziynet eşyaları bölümünden görüntüSandığın kilidindeki alarm sisteminden görüntüSandığın köşe bağlantılarındaki ahşap geçme tekniğinden görüntüSergide yer alan benzer bir diğer sandıktan görüntü
Haber-Kamera: Mehmet ÇİL/ DATÇA (Muğla), Haber Kodu : 200318018==========================================
Koronavirüs için türkü besteledi
MUĞLA'da yaşayan halk ozanı Abbas Balcı (68), tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgınına dikkat çekmek için türkü besteledi. Balcı parçasına 'Böyle Bir İlletin Sebebi Nedir' ismini verdi.Tüm dünyayı saran ve 7 binden fazla kişinin ölümüne yol açan koronavirüs salgını nedeniyle insanlar sosyal hayatlarını kısıtladı, hatta bazı ülkelerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Türkiye'de de salgının yayılmasının ardından birçok iş yeri evden çalışma sistemine geçerken, vatandaşlar da kalabalık alanlardan kaçınıp, vaktinin çoğunu evinde geçirmeye başladı. Salgına ve tedbirlere dikkat çekmek için hem yetkililer, hem de sanatçılar halkı uyarıyor. Sosyal medya hesaplarından paylaşım yapıp, kamu spotlarıyla önlemlere dikkat çekilirken, Muğla'nın Menteşe ilçesinin Bayır Mahallesi'nde oturan halk ozanı Aşık Abbas Balcı da koronavirüse dikkat çekmek için bir çalışma yaptı. Evli ve 3 çocuk babası Balcı, salgına karşı 5 kıtadan oluşan bir türkü besteledi. Balcı, bestesine 'Böyle Bir İlletin Sebebi Nedir' ismini verdi.Koronavirüsün dünya gündeminde olduğunu belirten Balcı, "Sağlık açısından tehlikeli bir virüs ile karşı karşıyayız. Çin'den başlayarak dünyaya yayılan virüs insanları tedirgin etti. Halk ozanı olarak buna duyarsız kalamazdım. Bu duygular içinde türküyü bestelemeye karar verdim. Herkesi koronavirüs konusunda dikkatli olmaya davet ediyorum" dedi.TÜRKÜNÜN SÖZLERİ"Koronavirüsü patladı Çin'den/ Yayıldı dünyaya ne gelir elden/Nice insanlarım oluyor candan/ Böyle bir illetin sebebi nedir/ Her canlı tedirgin yaşam bozuldu/ Okullar kapandı tatil yazıldı/ Tedbirler alındı maske takıldı/ Böyle bir illetin sebebi nedir/ Yok mu bir çaresi sonuç ne olacak/ Daha daha nice canlar yanacak/ Çok hızlı yürüyor nasıl duracak/ Böyle bir illetin sebebi nedir/ Biyolojik savaş mıdır bilinmez/ Nasıl bulaşıyor gözle görünmez/ Tahribatı büyük, yara sarılmaz/ Böyle bir illetin sebebi nedir/ Dost Abbasi elden bir şey gelmiyor/ Kapandım evime sızım dinmiyor/ Sonuç ne olacak kimse bilmiyor/ Böyle bir illetin sebebi nedir."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Abbas Balcı'nın türkünün sözlerini kağıda yazmasıAbbas Balcı'nın saz çalıp türküyü söylemesi Abbas Balcı ile röp.
Haber: Cavit AKGÜN - Kamera: Aykut KURT/ MUĞLA,
Haber Kodu : 200318026=======================================
Karantinaya uymamanın cezası ciddi boyutlara varabilir İZMİR Ekonomi Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Arzu Aşçı, koronavirüs nedeniyle karantinadayken halk sağlığını tehdit edecek şekilde davrananların 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası alabileceğini söyledi. Dr. Arzu Aşçı, "Hastalık bir başka kişiye bulaşırsa, 'kasten yaralama' suçundan ceza verilebilir. Eğer bulaştırılan hastalık sebebiyle ölüm gerçekleşirse kişilere 'kasten öldürme' duruma göre 'taksirle yaralama veya öldürme' suçundan ceza verilebilir" dedi.Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, koronavirüs nedeniyle karantinadaki kişilerin halk sağlığını tehdit edecek şekilde davranmasının TCK'ya göre suç sayıldığı uyarısında bulundu. Buna göre, TCK'nın 195'inci maddesinde "Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" ibaresi bulunuyor.Karantinaya uymayan kişilerin ilk etapta yalnızca tehlike oluşturdukları için cezalandırıldığını söyleyen İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Arzu Aşçı, "Kişilerin tedbirlere uymaması sonucunda bir zararının ortaya çıkması gerekmemektedir. Kişiler zarar tehlikesi sebebiyle cezalandırılmaktadır. Eğer zarar ortaya çıkarsa, hastalık bir başka kişiye bulaşırsa, 'kasten yaralama' suçundan ceza verilebilir. Eğer bulaştırılan hastalık sebebiyle ölüm gerçekleşirse kişilere 'kasten öldürme', duruma göre 'taksirle yaralama veya öldürme' suçundan ceza verilebilir. Karantinaya alınanlara veya karantinaya alınmayan, fakat hastalık belirtileri olan kimselere mutlaka evde kalmalarını öneriyorum. Sağlık Bakanlığı'nın tedbirlerine uymalarını öneriyorum. Bireysel değil, toplum bilinciyle hareket etmeliyiz" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Genel ve detay görüntülerDr. Arzu Aşçı ile röportaj
Haber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Mücahit BEKTAŞ/İZMİR, Haber Kodu : 200318023====================================
Tatil beldeleri doldu, uzman uyarıyor: Dolaşım, hastalığı her yere yayabilir TÜRKİYE'de koronavirüs vakasının görülmesinin ardından okulların da tatil edilmesiyle birlikte vatandaşlar tatil beldelerine yöneldi. Ancak uzmanlar, dolaşım riskine karşı uyarılarda bulundu. Vatandaşların bulunduğu coğrafyadan ayrılmasının kötü sonuçları olabileceğini söyleyen uzman doktor Anar Sadıgov, "Vatandaşlarımızın yazlık bölgelerine gitmeleri, hastalığın ülkenin her yerine yayılmasına sebep olabilir. Açık ortamlarda virüs, kapalı ortama göre daha az yayılıyor ancak yine de tedbirli olunmalı" dedi.Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve dünya genelinde hızlı biçimde yayılmaya devam eden koronavirüs (Covid-19) vakasının Türkiye'de görülmesinin ardından, okulların da tatil edilmesiyle birlikte, İzmir'de yazlıkçılar, sezon başlamadan yazlık evlerini açtı, Çeşme, Urla ve Seferihisar'da yoğunluk oluştu. Uzmanlar ise, vatandaşların bulunduğu coğrafyadan ayrılmasının tehlikeli sonuçlarına dikkat çekti. Dolaşımın kötü sonuçlara sebep olabileceğini söyleyen İzmir'de özel bir hastanede görevli İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Anar Sadıgov, "İnsanların bulunduğu coğrafyadan ayrılması kötü sonuçlara sebep olabilir. İtalya'nın kuzeyinden başlayan hastalık, hızlı göç sonucunda diğer bölgelere çok hızlı bir şekilde yayıldı. Dolayısıyla vatandaşlarımızın yazlık bölgelerine gitmeleri, hastalığın ülkenin her yerine yayılmasına sebep olabilir. Bundan dolayı daha dikkatli olunması gerekiyor. Bilinen korunma yöntemleriyle kendilerini korumaları önemli. Vatandaşların bir metreden uzak mesafeden birbirleriyle etkileşime geçmeleri ve zorunda olmadıkça evden çıkmamaları gerekiyor" dedi.'KAPALI ORTAMLAR İKİ SAATTE BİR HAVALANDIRILMALI'Hastaların yüzde 18'inin hastalığı ağır formda geçirdiğini söyleyen Sadıgov, "Yoğun bakım ihtiyacı duyulacaktır. Vaka sayısı kısa sürede yükselirse, sağlık çalışanlarının bu kapasiteyi kaldırıp kaldırmayacağı hala bilinmiyor. Dolayısıyla vatandaşlarımızın daha duyarlı olup salgının yayılması konusunda önlem alması lazım. Kapalı ortamlarda virüs ağız ve burundan çıkan küçük damlacıklarla daha fazla olduğu için açık havada olmak daha uygun ancak insanlarla temas etmemek gerekiyor. Kapalı ortamları 2 saatte bir havalandırmak uygundur. Vatandaşlarımız tüm koruma yöntemlerini bildiğini zannediyor ancak uygulamada eksiklik var. Halen AVM ve parklarda insanlar toplu şekilde hareket ediyor. Devletin aldığı tedbirlere uyulmalı ve vatandaşlar kendi üzerine düşeni yapmalı" diye konuştu.ESKİŞEHİR'DEN GELDİLER, EV KİRALAYACAKLAREskişehir'den Çeşme'ye gelen vatandaşlardan Mehmet Balaban, "Biz biraz uzaklaşmak için buraya geldik. Moral bulmaya çalışıyoruz. Eskişehir'de her yer kapanmıştı. Çeşme'den bir ev kiralayıp bir süre burada kalmayı düşünüyoruz. Açık havada virüs daha zor yayılır. Bahçeli bir evde temiz havada daha iyi önlemler alabiliriz. Herkesten uzak kalmaya çalışıyoruz" dedi.İzmir'de yaşayan ancak bu dönemi Çeşme'de geçirmeye karar veren Feridun Kıymık da, "Biz kendi tedbirimizi alıyoruz. Ellerimizi sabun ve kolonyayla yıkıyoruz. Misafir kabul etmiyoruz. Allah'a kalmış ancak tedbir almamız gerekiyor. Burası tertemiz bir alan. Buralara geleceğini pek tahmin etmiyorum. Bakanımızın verdiği işletmelerin kapatılması kararına uymak gerekiyor. Esnaf için zor bir durum ancak bu kararın alınması lazımdı" şeklinde konuştu.'KİM HASTALIK GETİRDİ BELLİ DEĞİL'Çeşme'nin sakinlerinden Cahit Çakır ise, ilçeye İstanbul ve Ankara'dan pek çok vatandaşın geldiğini söyleyerek, "Gelenlerin ne getirdiği belli değil. Şuanda kim hastalık getirdi, kontrollerini yaptırdı mı bilmiyoruz. Şu anda kahvehaneler kapalı. Yerli halkın gidecek yeri yok ancak önlem alınması gerekiyorsa tabii ki buralar kapanacak. Belki önümüzdeki günlerde daha sıkı önlemler alınır. Söylentilere göre açık havada, güneşli havada virüs daha geç bulaşıyormuş. Bu konuda kimsenin bir bilgisi yok. Biz de hiçbir yere çıkmıyoruz, dikkat ediyoruz" diye konuştu.Bir diğer sakin Hediye Alan da, "Burada bazı vatandaşlar yaz sezonunu erken açtı. Şu anda kafeler kapandığı için sokaklar bomboş. Açık hava ve güneş olduğu için burada rahatım. Pek zarar vereceğini düşünmüyorum. Bakanlık tarafından yayınlanan bütün önlemleri alıyorum. Temizliğe önem veren biriyim ve ellerimi sık sık yıkayarak kimseye dokunmuyorum. Şu an burada insanlar evinden çıkmıyor" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜVatandaşlarla röportajÇeşme'den genel detay görüntülerMuhabir anonsuDoktor Anar Sadıgov ile röportaj
Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR, Haber Kodu : 200318034==================================
Koronavirüsten sonra bağışıklık sistemini güçlendiren tarhanaya ilgi arttı TÜRKİYE'de koronavirüs vakalarının görülmesi sonrası salgına karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyen vatandaşların, yüzyıllık bir lezzet olan ve besleyiciliği ile bilinen tarhanaya ilgisi arttı. Uzmanlar da içindeki birçok baharat, sebze ve bakliyatla besin açısından zengin olan tarhananın tam da bu dönemde tüketilmesi gerektiğini anlattı.Dünyada yayılan koronavirüsün Türkiye'de de görülmesinin ardından önlem alan vatandaşlar, uzmanların önerilerinin doğrultusunda bağışıklık sistemini güçlendirici yiyeceklere yöneldi. Türk mutfağının geleneksel çorbalarından olan tarhana çorbası da grip, soğuk algınlığı, nezle gibi hastalıklardan korunmak için yüzyıllardır tüketilen çorbalardan biri olarak bu gıdaların arasında yer aldı. Özellikle kış mevsiminde bağışıklık sistemini güçlendirmek için 7'den 70'e tüketilen 'Ata Çorbası' olarak da adlandırılan tarhana, salgının görülmesiyle daha fazla tüketilmeye başladı. Birçok sebze, bakliyat ve baharattan yapılan kış çorbası olan tarhana, besleyici olması ve güç vermesi nedeniyle salgına karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla vatandaşların tercihi oldu.İÇERİĞİ VE FAYDASI DİKKAT ÇEKİYORİzmir'in önde gelen tarhana üreticilerinden Kemal Çeltik, koronavirüsün ardından tarhanaya ciddi anlamda talep artışı olduğunu ifade ederek, "Anadolu'nun vazgeçilmez lezzeti tarhanamızda, bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve vücut direncini arttırdığı için tüketim arttı" dedi.Tarhana yapım süreci anlatan Çeltik, "Yazın taze çıkmış sebzeleri kullanarak üretimimizi yapıyoruz. Mayalanma yöntemiyle üretimi gerçekleştiriyoruz. Tarhana yapımında en az 10 besin giriyor. Örneğin kırmızıbiber, domates, yoğurt, soğan, nane ve tam buğday unu gibi ürünleri kullanıyoruz. Taze kırmızıbiber antioksidan ile A ve C vitamini içeriyor. Domates likopen içeriyor. Yoğurt biliyorsunuz probiyotik, bağırsakları düzenliyor. Bağırsak florasını dengeleyen bir ürün. Bunların hepsini mayalanma yöntemiyle yapıyoruz. Mayalanma yöntemi kişinin bağışıklığının güçlendirmesine yol açıyor. Bu nedenle tarhanaya talep oldukça arttı. Ayrıca aileler, çocukları için de bebek tarhanası kullanmaya başladı. Halkımıza virüslerden kurtulmaları için tarhana tüketmelerini öneriyoruz" diye konuştu.'ÖZELLİKLE ENFEKSİYON HASTALARININ KULLANMASINI ÖNERİYORUM'Uzman diyetisyen Ceren Batmaz Sarı tarhananın çok değerli bir yiyecek olduğunu söyledi. Tarhananın içinde önemli besinler olduğunu vurgulayan Sarı, "İçinde tam buğday unu, kırmızıbiber, domates, yoğurt ve çeşitli baharatlar gibi besinler mevcut. Ancak bunların taze ve mevsiminde kullanılması gerekiyor. Tarhana, vitamin ve mineral yönünden zengin bir besin. Özellikle A, B, C vitaminleri ile demir ve çinko gibi zengin mineraller içeriyor. Daha da önemlisi, özellikle bağışıklık sistemi için probiyotik bir besin. Mayalanarak, fermente olarak hazırlanıyor. Bağırsaklarımızdaki iyi bakteriler için dost bir besin haline getiriyor tarhanayı. Özellikle enfeksiyon hastalıklarının olduğu bu dönemde tüketilmesini tavsiye ediyorum" dedi."BESİN DEĞERİNİ ARTIRMAK İÇİN KURU BAKLAGİL EKLEYİNTarhana çorbasının doğru şekilde hazırlanmasının önemli olduğunu belirten diyetisyen Sarı, "1 porsiyon için oda sıcaklığındaki 1 bardak suya, 1 yemek kaşığı kadar tarhana ekleyip 10-12 dakika karıştırmalı. Bir iki kez fokurdadıktan sonra ateş üzerinden çorba alınmalı. Damak tadına göre içine çeşitli baharatlar, kuru nane veya sarımsak eklenebilir. Ayrıca besin değerini daha da artırmak için içine kıyma, nohut veya kuru fasulye gibi kuru baklagiller de eklenebilir" diye konuştu.'DAHA SIK TÜKETMEYE BAŞLADIK'Koronavirüs sonrası tarhanaya ilgisinin artığını belirten Sibel Olguner, "Özellikle kış mevsiminde sıklıkla tüketiyoruz. Her sabah yiyoruz. Bağışıklık sistemimizi güçlendirdiği için tercih ediyoruz" dedi.Evli ve 2 çocuk babası Cüneyt Atalay (39), "Tarhana çorbası yaz- kış tükettiğimiz bir yiyecek. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Özellikle koronavirüsten sonra daha sık tüketmeye başladık" diye konuştu. İlkokul 5'inci sınıf öğrencisi Beyza Çeltik (11), tarhanayı çok sevdiğini belirterek, "Günde 2 öğün içiyorum. Seviyorum tarhanayı. Sağlıklı olmak için içiyorum tarhanayı" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: AnonslarTarhanadan görüntüTarhana çorbasından görüntüTarhana çorbası tüketilirken görüntüBiber, domates gibi tarhananın içine giren besinlerden görüntüTarhana üreticilerinden Kemal Çeltik röportajUzman diyetisyen Ceren Batmaz Sarı röportajSibel Olguner röportajCüneyt Atalay röportajBeyza Çeltik röportajGenel ve Detay görüntü
Haber: Kadir ÖZEN - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/ İZMİR, Haber Kodu : 200318024======================================
Kelle paça çorbasına talep arttı
ADANA'da özellikle içerdiği kolajen, vitamin ve minerallerle bağışıklık sistemini güçlendirdiği belirtilen kelle paça çorbasına, koronavirüs vakaları sonrası talep arttı.Tüm dünyada etkili olan koronavirüs vakalarının Türkiye'de görülmesinin ardından sakatat tüketimi arttı. Sakatatın her türünün bolca tüketildiği Adana'da, özellikle kelle paça çorbasına olan talep arttı. Kolajen, vitamin ve mineral bakımından zengin olan, bağışıklık sistemini güçlendirdiği belirtilen, özellikle sonbahar ve kış aylarında tüketilen kelle paça çorbası, vakaların görülmesinin ardından kentte yoğun olarak tüketilmeye başlandı.Son günlerde kelle paça çorbası satışlarında artışın olduğunu belirten restoran işletmecisi Mesut Erdoğan, daha önce haftada bir kez gelen müşterilerin, 2- 3 kez gelmeye başladığını söyledi. Kelle paça çorbasının bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle haftada en az 2 kez tüketilmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: "Önermemizin sebebi, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bol miktarda kolajen, mineral ve vitamin olduğunu her zaman dile getiriyoruz. Ama insanlar, soğuk aylarda, kış aylarında kelle paçaya yaklaşıyorlardı. Benim önerim, illa vücudun düşmesi, salgının çıkmasını beklemeden kelle paçanın haftada en az 2 kez tüketilmeli. Gelişme çağındaki gençlerin ve ileri yaştaki insanların kemik gelişimi ve kemik yapısını korumak için kelle paça çorbası tüketmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizim bunları söylememiz ticari olarak anlaşılabilir, ancak ilim-bilim bilen herkes bunu söylüyor. Haftada bir kez gördüğümüz müşterilerimizi, 2- 3 kez görmeye başladık." 'DAHA SIK İÇMEYE BAŞLADIK'Koronvirüsün Türkiye'de de görüldüğünün açıklanmasının ardından hijyene daha çok önem verdiklerini belirten Muhammet Arık, ellerini daha sık yıkama başladığını ve bunun yanında kelle paça çorbası içtiğini söyledi. Kelle paçanın kış günlerinde gribe iyi geldiğini ve vücut direncini artırdığını ifade eden Arık, "Kelle paça çorbasını herkese tavsiye ederim. Kelle paçayı daha önce de tüketiyorduk, ama şimdi daha sık başladık" dedi. 'HERKESE TAVSİYE EDİYORUM"Virüsün Türkiye'de görülmesinin ardından tedirgin olduklarını ifade eden Cennet Tabal, hijyene dikkat ettiklerini ve toplu taşıma araçlarını daha az kullanmaya başladıklarını aktardı. Bunun yanında beslenme amacıyla ailecek kelle paça çorbası içmeye geldiklerini anlatan Tebel, "Kelle paça çorbası Adana'da meşhur. Kış günlerinde sağlığımıza faydalı ama koronavirüse de faydalı oluğunu düşünüyorum. Bu yüzden herkese tavsiye ediyorum. Daha önceleri haftada bir çorba içmeye gelirken, şimdilerde iki günde bir geliyorum. Biz faydasını görüyoruz. Soğuk algınlığını önlüyor. Sağlık açısından iyi, metabolizmayı çalıştırıyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Pişmiş kelleden genel ve detaylarKelle paça çorbasından görüntüÇorba içenlerden görüntülerÇorba içenler ile röp.İşyeri sahibi ile röp.
Haber-Kamera: Gökhan KESKİNCİ/ ADANA,Haber Kodu : 200318027=======================================
Hurda parçalarından, 1970'li yılların video kamerasını yaptı
HATAY'ın Reyhanlı ilçesinde, mozaik ve hurda sanatçısı Mervan Altınorak (50), hurda metallerden 1970'li yıllarda kullanılan video kameranın heykelini yaptı.Uzun zamandır mozaik ve hurda parçalarından heykel yaparak sanatını sürdüren Mervan Altınorak, hurdalardan bu defa 1970'li yıllarda kullanılan video kameranın heykelini yaptı. Hurdaya ayrılmış oto yedek parçaları; baskı balata, yay, vida, buji gibi malzemeleri kullandığını söyleyen Altınorak, "Çalışmalarıma nostaljik açıdan bakarak bu kez video kamera yaparak yeni bir çalışma yaptım" dedi.Eserin boyunun 182 cm ve eninin ise 110 cm, ağırlığının ise yaklaşık 50 kilogram olduğunu söyleyen Altınorak, "Bu çalışmamı yine hurda atıklarından neler yapılabileceğini göstermek ve çevreye duyarlılığı anlatmak için gerçekleştirdim" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -------------------------------Hurdadan yapılan video kamera heykeliHeykelin bakım ve temizliğini yaparkenÇalışmadan detay görüntülerMervan Altınorak ile röp.
Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/ REYHANLI(Hatay),
Haber Kodu : 200318025
Son Dakika › Güncel › DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ -TEKRAR - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?