Kılıçdaroğlu: Kadınlar Barış Sürecine Elbette Ki Katkı Vermeliler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "(Çözüm Süreci) Kadınlar barış sürecine elbette ki katkı vermeliler. Hangi anne çocuğunun ölmesini ister. Barış bu toplumun ortak talebidir. Sadece Sayın Erdoğan'ın talebi değil. Barışı hep beraber desteklemek zorundayız. Bütün sorun şu. Süreç kendi içinde sağlıklı, toplumsal uzlaşmanın, toplumun kabul ettiği, toplumsal uzlaşmanın sağlandığı bir süreç olacak mı, olmayacak mı? Toplumun kaygısı var. Bu kaygıların giderilmesi gerekiyor" dedi.

Kılıçdaroğlu, Suriye'ye giden CHP'li heyetle ilgili olarak da " Suriye konusunda bizim milletvekili arkadaşlarımızın oraya niçin gittiklerini bütün dünya biliyor. Ama Recep Tayyip Erdoğan bilmiyor. Biz Suriye muhalefetiylede görüşüyoruz CHP olarak. Biz Suriye'ye barışın gelmesini istiyoruz. Huzurun gelmesini istiyoruz. Muhalette diyor biz Esad ile görüşeceğiz. Biz Türkiye'de sağlıklı dengelerin oluşması için çaba harcıyoruz" diye konuştu.

KADIN TEMSİLCİLERİYLE TEK TEK TOKALAŞTI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, '8 Mart Dünya Kadınlar Günü' dolayısıyla düzenlenen toplantıda sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcileriyle Maçka'daki Swiss Otel'de biraraya geldi. Salona eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte gelen Kemal Kılıçdaroğlu salonda bulunan sivil toplum kuruluşlarının kadın temsilcileriyle tek tek tokalaşarak 'Kadınlar Günü'nü' kutladı. Toplantıda Kadınlara hitaben bir konuşma yapan Kılıçadaroğlu daha sonra toplantıda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

ANNELER ÖTEDEN BERİ 'BARIŞ' DİYOR

Çözüm sürecinde kadınların önemi ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Kadınlar barış sürecine elbette ki katkı vermeliler. Hangi anne çocuğunun ölmesini ister. Barış bu toplumun ortak talebidir. Sadece Sayın Erdoğan'ın talebi değil. Barışı hep beraber desteklemek zorundayız. Bütün sorun şu. Süreç kendi içinde sağlıklı, toplumsal uzlaşmanın, toplumun kabul ettiği, toplumsal uzlaşmanın sağlandığı bir süreç olacak mı, olmayacak mı? Toplumun kaygısı var. Bu kaygıların giderilmesi gerekiyor. Annelere elbetti ki büyük önem düşüyor. Anneler, Sayın Erdoğan 'barış' dedi diye barış demiyorlar. Öteden beri barış diyor anneler. Öteden beri huzur olsun bu toplumda diyor anneler. Ama onların sesine hep kulak tıkandı, Onların sesi yeteri kadar değerlendirmedi ve dillendirilmedi. Yeri geldi 'Niye konuşuyorsunuz' dendi. Ben Cumartesi Annelerine vurgu yaparken birazda bu gerçeği günyüzüne çıkarmak istedik. Yıllar yılı o anneler soylu bir duruş sergilediler. Çamurda, karda, kışta, yağmurda direndiler. Onların sesi şimdi amacına ulaşıyorsa, ulaşacaksa elbette bundan da mutluluk duyarız."

"SAYIN CUMHURBAŞKANI ARZU EDERSE KAMUOYUNU BİLGİLENDİRİR"

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmenin detaylarının sorulması üzerine, "Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştükten sonra görüşlerimi ifade ettim. Görüşmenin içeriği konusunda Sayın Cumhurbaşkanı arzu ederse kamuoyunu bilgilendirir. Bu konudaki düşüncem bu çerçevede ben herhangi bir açıklama yapmış değilim" diye cevap verdi. 4. Yargı Paketi'nin içindeki düzenlemeleri nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, " Henüz paketi görmedim. Adalet Komisyonundaki arkadaşlar değerlendiriyorlar. Daha sonra bilgi verecekler, hep beraber bakacağız" cevabını verdi.

"HÜKÜMETİN İZLEDİĞİ SURİYE POLİTİKASI DOĞRU BİR POLİTİKA DEĞİL"

"Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'ye 4 kişilik bir heyet göndermenizi, 'Ne bekliyorlar ki gönderiyorlar' şeklinde bir soru sordu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Hükümetin izlediği Suriye politikası doğru bir politika değil. Sayın Başbakanın kullandığı bir cümle var. Batılı ülkeleri suçlarken diyor ki 'Suriye konusunda kıyıda kenarda kalan 2-3 ülke sorumluluk almaya başladı. O kıyıda kalan 2-3 ülke hangisi. Katar, Türkiye, Suudi Arabistan. Hani siz oyun kurucuydunuz? Hani siz Ortadoğuda istediğinizi yapıyordunuz? Bir Başbakanın kıyıda kenarda kaldık, demesi Türkiye'yi hangi duruma düşürdüğünün çok açık net ifadesidir. Suriye konusunda bizim milletvekili arkadaşlarımızın oraya niçin gittiklerini bütün dünya biliyor. Ama Recep Tayyip Erdoğan bilmiyor. Kaddumi'nin Ailesi'ne bir sorsun bakalım. Hapiste gazeteciler var, yabancı gazeteciler var. Kaldı ki biz Suriye muhalefetiyle de görüşüyoruz CHP olarak. Biz Suriye'ye barışın gelmesini istiyoruz. Huzurun gelmesini istiyoruz. Muhalette diyor biz Esad ile görüşeceğiz. Biz Türkiye'de sağlıklı dengelerin oluşması için çaba harcıyoruz. Orada barışın gelmesini istiyoruz. O nedenle muhalefetle de görüşürüz biz iktidar kanadıyla da görüşürüz. Önemli olan Suriye'ye barışın gelmesidir. Artı bakınız bugün kamplarda on binlerce kadın var. On binlerce Suriyeli Arap kadın. Bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü. O kadınların o kamplarda hangi koşullarda yaşadığını kim sorguluyor. Kim Esad'a 'Bu kadınların sorunlarını çözün, bu ülkede barışı sağlayın' diye gidiyor. Biz gidiyoruz. Bu istismar edilecek bir alan değildir. Biz Türkiye'nin çıkarları için oradayız. Ülkenin Ortadoğu'da saygınlığı için oradayız. Ortadoğuda barış sağlanması için oradayız. Suriyede kavganın sona ermesi için oradayız. Eskiden olduğu gibi ilişkilerimizin düzelmesi için oradayız. Suriye halkı ile Türk halkı arasındaki dostluğun oluşması için oradayız. İki ülkedeki akrabaların birbirine düşman değil, birbirine eskiden olduğu gibi dost olarak karşılıklı gidip gelmeleri için oradayız. Ama bunu maalesef Erdoğan henüz kavramış değil."

Kılıçdaroğlu, Suriye'den dönen CHP heyetiyle henüz görüşme fırsatını bulamadığını belirtti.

DEVLET BÜTÜN SORUNLARINI HUKUK İÇİNDE ÇÖZMEK ZORUNDADIR TEMEL KAYGIMIZ BU"

"Toplumun kaygıları var, dediniz İmralı görüşmeleriyle ilgili. Sizin temel kaygınız nedir?" şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye Cumhuriyeti bu hukuk devletidir. Anayasasında değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddelerden birisi şu: Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. Eğer biz hukuk devleti isek bütün kuralların hukuk çerçevesinde yürütülmesi lazım. Hukukun dışına çıktığınız andan itibaren süreci gayrimeşru bir alanın içine sokmuş olursunuz. Siz batıda da doğuda da kendinizi anlatamazsınız. Devlet bütün sorunlarını hukuk içinde çözmek zorundadır temel kaygımız bu." - İstanbul/ Şişli