CALAIS/ F. Esma ARSLAN - Fransa'nın Manş denizi kıyısındaki Calais kentine 5 kilometre mesafede kurulmuş derme çatma sığınmacı kampı, küçük bakkalları, geleneksel lokantaları, berber ve hamamıyla, dünyada bulunan diğer sığınmacı kamplarından farklı bir görüntü çiziyor.
'Jungle' adlı kampın ana caddesinde irili ufaklı dükkanlarda Paris'te satılan çoğu şeyi bulmak mümkün. Derme çatma çadır ve suntalarla oluşturulmuş küçük bakkallarda sigaradan abur cubura, şampuandan kıyafete kadar birçok ürün satın alınabiliyor.
Kamp nüfusunun çoğunluğunu Afganların oluşturmasından dolayı Jungle'daki lokantaların da büyük bir kısmı Afganlılara ait. Hamid Karzai Restaurant'tan Kabil Restaurant'a kadar birçok Afgan lokantası günün neredeyse 15-16 saati hizmet veriyor.
Ana caddede ilerledikçe karşınıza çıkacak berberlerin bazılarında saça rasta yapmak bile mümkün. Yaz mevsimiyle kamptaki nüfusun artışına paralel olarak, dükkanlara da yenileri eklenmiş. Hatta artık ana caddeye "mekan" açmak isteyen sığınmacılar, çadırları ana caddede yer alan diğer sığınmacılara para teklif ederek yerlerini satın almaya başlamış.
Amaç ana caddeyi, kampın en işlek caddesi haline çevirmek ve yaşam alanlarını kampın arka kısmına doğru kaydırmak.
Kamptaki "fırsatlar"
Fransız devletinin kamp girişindeki polis noktası dışında neredeyse hiç müdahil olmadığı Jungle, giderek kalabalıklaşan yapısıyla sıradan bir sığınmacı kampının çok ötesine geçmiş durumda.
Jungle aslında Afganistan, Pakistan, Eritre, Sudan ve Suriye gibi ülkelerden gelen sığınmacılar için bir bekleme noktası. Zira bu sığınmacıların hepsinin tek hedefi İngiltere'ye geçebilmek.
Ancak Fransa ile İngiltere arasında varılan sınır güvenliği anlaşmasından sonra artan güvenlik önlemleri, giderek yükselen teller ve daima devriye gezen polisler nedeniyle bu hayale ulaşmak eskisi kadar kolay değil.
Neredeyse her gece karşıya geçmeyi deneyen ama başarısız olan sığınmacıların bir kısmı İngiltere hayaline kısa bir ara vererek kampta geçirdiği süreyi fırsata çevirmeyi başarmış.
Çoğu dükkan sahibi Jungle'a ilk geldiğinde birçok kez karşıya geçmeyi denese de başarısız olmuş. Son derece tehlikeli ve uzun bir yolculuk sonucu Fransa'ya gelen ve bir daha ülkesine dönemeyecek olan sığınmacılar, ceplerindeki üç beş kuruş parayla Jungle'da ticaret yapmaya başlamış.
Hem İngiltere hem de Fransa tarafındaki gazetecilerin akınına uğrayan, bunun yanı sıra içerisinde birçok gönüllünün de çalıştığı Jungle'ın günlük nüfusu da artış gösteriyor.
Kamptaki lokantalar ve dükkanların büyük bir kısmı da gazetecilere ve gönüllülere hitap ediyor. Hatta Jungle'daki bazı lokantalarda EURO 2016 için canlı maç yayını bile mevcut.
Maç keyfine nargile, kahve, özel demlenmiş Afgan yeşil çayı, hatta gül şerbeti eşlik ediyor. Hizmet sektöründeki yavaşlık nedeniyle devamlı eleştirilen Fransa'da, müşterilerinin memnuniyetine bu kadar önem veren belki de tek toprak parçası Jungle.
Jungle'dan Calais ekonomisine katkı
Calais halkı tarafından "ekonomilerini mahvetmekle" suçlanan kampın, biraz daha dikkatli incelendiğinde yöneltilen suçlamanın tam aksine, şehir ekonomisine katkı sağladığı görülüyor. Zira Jungle'da yaklaşık 45 işletme yer alıyor. Her işletme Calais merkezine gelerek dükkanları için haftalık ortalama 200 ila 400 avro stok harcaması yapıyor.
Bu rakam kamptaki gazeteci ve gönüllü yoğunluğuna göre zaman zaman daha fazla da olabiliyor.
Jungle'ın ana caddesinde bir dükkan dekore edebilmenin bedeli ise ortalama 2 bin ila 5 bin avro. Geneli suntadan ve demir tellerden oluşan dükkanlar, bu malzemeleri de yakınlardaki bir sunta/odun deposundan sağlıyor.
Mutfak eşyaları, nargile, elektronik eşyalar Belçika'dan, meyve ve sebze ise Paris'teki dünyanın en büyük meyve sebze hali Rungis'ten geliyor.
Kamptaki nüfusun yüzde 95'inin Müslüman olması nedeniyle kampta helal et tercih ediliyor. Bunun da yolu bulunmuş. Her hafta Calais civarında yaşayan Arap bir kasap kamyonetiyle kampın sokaklarında gezerek dükkanlara et satıyor. Bir kilo kırmızı etin kilosu ise 7,5 avro.
Gönüllüler ve gazeteciler Calais'deki otellerde kalıyor
Çay ve kahvenin bedelinin hemen hemen her dükkanda 50 cent olduğu Jungle'da 5 avroya karnınızı doyurmak mümkün. Hatta güneydoğu Asya'nın geleneksel yemeklerinin hepsinin tadına bakılabilecek mükellef bir sofranın bedeli de en fazla 10 avro.
Kamptaki dükkanların elektriği de benzinle çalışan jeneratörler sayesinde sağlanıyor. 24 saatlik elektrik tüketiminin bedeli de 40 avro civarında değişiyor. Bu hesaba göre Jungle esnafı, Calais esnafına haftalık 9 bin ila 22 bin avro arasında gelir sağlamış oluyor.
Aylık hesaplandığından ise Jungle'ın Calais ekonomisine katkısı 36 bin avro ila 88 bin avro arasında değişiyor.
Üstelik kampta çalışan gönüllü ve gazetecilerin büyük bir kısmı Calais civarındaki otellerde kalıyor, hatta bazı gönüllüler Calais'den ev kiralıyor. Calais merkezdeki otellerin hemen hemen hepsinde yılın her dönemi gazeteci ve gönüllülere rastlamak mümkün.
Jungle'daki sığınmacılar Fransa'nın isterse kampı bir gecede kaldırabileceğini ama bunu yapmayışının altındaki nedenlerden birinin de kampın Calais ekonomisine sağladığı katkı olduğu görüşünde.
Zira ekonomisi Jungle'dan önce de kötüye giden Calais'de, son 5 yıldır kapanan fabrikaların sayısı bir hayli yüksek. Ancak sığınmacılara göre, Jungle'ı, ekonomi ve turizmdeki kötüye gidişin en büyük sorumlusu ilan etmek kolaya kaçış.
İstatistikler, Calais'nin, tabiri caizse ülkenin en zayıf halkası olduğunu göstermekte. Fransa İstatistik Kurumu (INSEE) verilerine göre 2013'de Calais, yüzde 12,6 işsizlik oranıyla ülke çapında rekor kırmıştı. Üstelik işsizlik oranı 2009'dan beri yüzde 12'nin altına düşmemiş, hatta bazı yıllar yüzde 13 seviyelerine bile çıkmıştı.
Jungle Brexit için dua ediyor.
Jungle sakinlerinin en büyük rüyası İngiltere olunca, Birleşik Krallığı ilgilendiren her gelişmeyi de yakından takip ediyorlar. İngiltere ve Fransa arasında varılan anlaşmalar, İngiltere'nin göçmen politikası, hatta Başbakan David Cameron'ın iç politikaya ilişkin açıklamalarına dair birçok konu başlığı kampta tartışılıyor.
Jungle'ın son günlerdeki başlıca gündem maddesi ise Brexit. İngiltere'de daha önce 4 yıl çalışan, ancak sınır dışı edildiği için Jungle'a gelmek zorunda kalan Afgan sığınmacı Abdel, Brexit'in sonucunu heyecanla beklediğini söylüyor.
Cep telefonundan Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın "İngiltere AB'den ayrılırsa sınır güvenliği noktasında sonuçlarına katlanır" açıklamasını gösteren Abdel, Brexit durumunda Fransa'nın sınır kontrollerini bırakacağından emin.
Kendi çapında kamuoyu yoklaması da yapan Abdel, her ne kadar Brexit için umutlansa da bunun düşük bir ihtimal olduğunun farkında. Zira çok büyük bir kısmı İngiliz olan gönüllülerle sık sık konuyu tartıştığını, genel beklentinin İngiltere'nin AB'de kalacağı yönünde olduğunu dile getiriyor.
Fransa Ekonomi Bakanı Emmanuel Macron da Mart ayında, Brexit'in gerçekleşmesi durumunda, Jungle'ın artık Fransa tarafında kalmayacağını kesin bir dille ifade etmiş, İngiltere'yi adeta üstü kapalı şekilde tehdit etmişti. Macron, kampın Manş denizinin diğer tarafına taşınabileceğinin sinyalini de vermişti.
Hatta Macron'dan önce Cameron da Brexit durumunda, Fransa'nın sınır güvenliği işini bırakacağını, sığınmacıların rahatlıkla İngiltere'ye gelebileceği konusunda uyarıda bulunmuştu. Halihazırda sınır güvenliği için Fransa'ya 22 milyon avro ödemeyi kabul eden İngiltere'de Brexit konusunda farklı görüşler de mevcut.
Bazı aşırı sağcı gruplar, Brexit durumunda İngiltere'nin hiçbir AB angajmanından sorumlu olmayacağını, dolayısıyla sığınmacı kabul etmeye zorlanamayacağı görüşünde.
Abdel gibi Jungle'daki birçok sığınmacı, başta AB ülkeleri olmak üzere neredeyse tüm dünyanın heyecanla beklediği 23 Haziran'daki oylamanın sonucu için dua etmeye devam ediyor.
"Brexit olursa Jungle bir gecede karşıya geçer" yorumunda bulunan sığınmacılar, "24 Haziran'da İngiltere'de görüşmek üzere" diyor.
Son Dakika › Güncel › Yük Mü, Gelir Kaynağı Mı: Jungle Sığınmacı Kampı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?