Futbolun Öteki Yüzü: Araftaki Elmaslar - Son Dakika
Spor

Futbolun Öteki Yüzü: Araftaki Elmaslar

Futbolun Öteki Yüzü: Araftaki Elmaslar

Her yıl binlerce Afrikalı genç, Kara Kıta'nın eski sömürgecisi Avrupa'daki futbol kulüplerinde oynatılma vaatleriyle kandırılıyor.

22.01.2014 10:52

Amerikalı fotoğrafçı Jason Andrew, 2010 yılından bu yana İstanbul’da sahte menajerler tarafından kandırılarak bir başlarına terk edilen Afrikalı futbolcuların hayatlarını fotoğraflıyor.

2012 yılı Leica Oskar Barnack Ödülü finalisti Andrew, aynı yıl PGB Photo Awards spor dalında ‘‘Football’s Lost Boys’‘ adlı çalışmasıyla birinci oldu. ‘‘Black Diamonds’’ adlı projesi New York Times gazetesinde yayınlandı. Fotoğrafçı, resmi internet sitesinde çalışmalarından kareler paylaşıyor: www.jasonandrewphotography.com

İstanbul’daki hikayeniz nasıl başladı?

Her şey 2010 yılında başladı. Bir Türk arkadaşımla beraber, göçmenlik konusuyla ilgili çalışmalar yapıyorduk. Türkiye’den ayrılmaya hazır insanlar arıyordum. O dönemde Türkiye- Yunanistan sınırı oldukça açıktı ve geçiş yapması kolaydı. İstanbul’da, sınırı geçmeye hazırlanan kişileri araştırıyordum. Göçmenlerin yaşadığı bölgelere yöneldim. K...’ta (bölgenin adı özellikle belirtilmiyor) merkezi bir yerinde kalıyordum. Bu bölgede çok fazla Afrikalı insan görmek beni şaşırttı. Bana, burada bir evden bahsedildi; endüstriyel amaçlar için kullanılan bir bina. Burada 6 ila 8 odalı bir yerde kalıyorlardı. Onları izledim, takip ettim. Bu kişileri bir internet kafede gördük. Orada bulunan herkes telefonla bir görüşme yapıyordu. Mekanda en çok duyulan kelime ‘para’ idi. Takip ettiğim kişilerden biri internet kafede çalışıyordu. Ona burada ne yaptığını sorduğumda; bana profesyonel bir futbolcu olduğunu söyledi. ‘‘Antrenörün nerede’’ dedim, bana cevap vermedi, hala da aramalarıma yanıt vermiyor. Paraları olmadığı belliydi ve para kazanmak istiyorlardı. Çalışmak için imkanları olmadığını öğrendim. Çoğu Nijerya’dan olmak üzere Kuzey Afrika ülkelerinden gelmişlerdi. Kendilerini yetenek avcısı veya menajer olarak tanıtan dolandırıcılar tarafından büyük takımlara transfer olmak vaadiyle binlerce Euro karşılığında Türkiye’ye getirilmişler. Ülkeye geldiklerinde ise sahte menajerler ortadan kaybolmuş.

Size kolayca güvendiler mi? Bu süreçte karşılaştığınız en büyük zorluk ne oldu?

‘Beyaz adam’ olmam ve beni ilk başlarda Türk sanmaları. Bu hikâyedeki en büyük şansım tanıştığım insanların buraya yalnızca birkaç ay önce gelmiş olmalarıydı. Bana karşı en büyük ön yargıları, orada hangi amaçla bulunduğum ve onlardan ne istediğim oldu. Aynı zamanda, ben de ilk başta onlara güvenmiyordum. Buraya fazlaca ‘batılı’ bir bakış açısıyla gelmiştim. Buradaki Nijeryalıların hepsinin düzenbaz olduğu söyleniyordu. Tanıdığım Türk gazeteciler, onlara güvenmemem gerektiğini, çoğunun uyuşturucu ticareti yaptığını söylüyordu; fakat gerçek şu ki Türk, Amerikalı ya da Nijeryalı. Herkes bu illegal işleri yapıyor olabilir. Her ülkede bunlar oluyor. Ben ise işime odaklanmalıydım.

Peki, hayatlarına nasıl dahil oldunuz?

Buradaki insanlarla biraz vakit geçirdim ve altı ay sonra yanlarına geri döndüm. Bu süre zarfından onlarla internet üzerinden iletişimimizi devam ettirdik. İstanbul’a geri döndüğümde orada yaşamaya, onlarla yemek yemeğe, birçok şeyi paylaşmaya başladım. Onların hayatına dahil olmuştum. Ancak yine de grubun dışında olan biri gibiydim.

İlk başlarda oldukça tecrübesizdim. O zamana kadar göçmen sorunlarıyla ilgili fotoğraflar çekmemiştim. Şu anda da aslında çok belli değil. Yani, Türkiye’de göçmenlerle ilgili çalışmalar yapmayı, Afrikalı insanlarla görüşmeyi, onların gerçek meselelerini göstermeyi ve onlar hakkındaki önyargıları kırmak istiyorum.

Bu insanlar için çok fazla seçenek yok. İllegal işlere yönelebilirler; ancak onlar toplumun en ‘temiz’ insanları. İlk başlarda bu tarz işleri deneyenler varmış; ama onlar bu yolu seçmediler. Sabah erkenden kalkıp futbol oynamaya gidiyorlar ve ardından eve dönüyorlar. Buradaki futbolcular aslında İstanbul’da yaşamıyorlar. Bu şehir, Nijeryalı futbolcular için ‘geçiş bölgesi’ gibi. Sanki arafta kalmışlar gibi. Buraya futbol oynamaya, büyük kulüplerde oynama hayaliyle geliyorlar. Burada birilerinin onları keşfedip, Avrupa’ya götüreceğini düşünüyorlar.

Yani ‘hikaye’ Nijerya’da başlıyor…

Evet, bu sebeple Nijerya’ya gittim. Bu hikayenin çıkış noktasını merak ettim. Hikayenin ortasında kalmış gibiydim. Görüşme yaptığım kişilerde ortak bir nokta var. Hepsi Nijerya’ya geri dönmek istiyorlar; ama yaşamak için değil ziyaret etmek için.

Sizi tehdit eden ya da işinizi zorlaştıran kişiler oldu mu?

Açıkçası futbolcuların hayatlarından daha çok endişe ediyorum. Sahte belgeler, sahte vizeler ve bir sürü şey… Tüm bunlar artarak devam ediyor. Onlar adına üzülüyorum. Çünkü ben çok ciddi bir sıkıntıyla karşılaşırsam burayı terk edebilirim; ama onlar terk edecek durumda değiller.

‘‘Elmaslar piyasaya aynı anda sürülmezler; nadirler. Elit liglerde oynayabilecek çok fazla Afrikalı oyuncu var. Ancak futbolcu piyasasını ellerinde tutmak isteyenler bu durumdan yararlanıp, Afrikalı oyuncuların değerlerini düşürüyorlar’’

Futbol federasyonlarıyla ya da FIFA ile iletişime geçtiniz mi?

Türkiye Futbol Federasyonu ile iletişime geçmedim; ama FIFA’ya ulaşmaya çalıştım. Gerçek scout’lar ile konuştum. Bu durum onların da işini zorlaştırıyor. Nijerya’da çok büyük yolsuzluklar dönüyor. TFF’nin bu konuda yapacak pek bir şeyi yok. Sorun onları bu noktada aşıyor. Drogba örneği üzerinden Afrikalı oyuncuları ne kadar sahiplendiklerini gösteren söylemlerle imajlarını düzeltme yoluna gidecekler. Bu durum daha çok FIFA’nın sorumluluğunda. Birçok spor şirketiyle görüştüm, bana konuyla ilgili daha fazla detay vermemi istediler. Onlara tanık olduğum olayları anlattıkça, benimle görüşmeyi kestiler. Sonuçta bu gibi olaylar futbol dünyasında sıklıkla tartışılıyor; ama kimse çözüm için ciddi adımlar atmıyor. Çünkü göçmen futbolcuların bu yaşadıkları çok büyük bir sorun. Her ülkede buna benzer örnekler var. Culture Foot Solidaire* isimli sivil toplum kuruluşuyla görüştüm. Change FIFA inisiyatifiyle de tanışmak ve onlara bu durumu anlatmak istiyorum. Avrupa sınırlarını sağlamlaştırıyor; fakat öte yandan kıtaya yakın coğrafyalarda Azerbaycan, Gürcistan vb. ülkelerde bu tarz olaylar artıyor. Biz gazeteciler üzerinde çalıştığımız konuları eleştirmeyi seviyoruz. Ancak değişimi sadece bizler (gazeteciler) yapamayız. Bu sorunu çözecek olan futbol ailesidir, futbolu izleyenlerdir. Benim görevim bu konuyu bir gazeteci olarak ele alıp, sorunu çözmesi gerekenlere göstermektir.

Meseleye bir sosyolog gibi yaklaşıyorsunuz…

Bence tüm bu yaptıklarımız gazeteciliğin kendisi. Yani işimizi böyle yapmalıyız. Gazeteciliğin birçok çeşidi var ve bir foto muhabiri olarak hikayeleri anlatmak, olayları derinlemesine incelemek zorundayım. Olaylara derinlemesine yaklaşmadan, fotoğrafları çekip gidersem hem işimi yapmamış olurum hem de fotoğrafladığım insanlara saygısızlık etmiş olurum.

Bu projeyi kariyerinizde bir dönüm noktası olarak tanımlayabilir misiniz?

Aslında tam olarak öyle olmadı. Ancak sorun yok. Leica projeme devam etmemi istedi. Bundan dolayı çok mutlu oldum. Bu benim için büyük bir onurdu. İşe başlarken bunun kariyerim için bir dönüm noktası olabileceğini bilmiyordum. Aslına bakarsanız tüm bunlar çok da önemli değil. Yaptığım işten zevk alıyorum. Her gün biraz daha fazla fotoğraf çekiyorum ve böylece ‘hikayeyi’ biraz daha iyi anlıyorum. Proje henüz bitmedi. Takip ettiğim sporcuların hayatları nasıl devam edecek merak ediyorum. Konuyu biraz daha futbol dışına çıkarıp, göçmenlerin yaşadığı insani sorunlara doğru taşımak istiyorum.

Projenin en iyi kısmı yolda diyebilir miyiz?

Evet, bu projenin bir bitiş çizgisi yok; ama bir noktada bu çizgiyi çizeceğim. Çalışmamı sonlandırmak için bir baskı hissetmiyorum. Şu an için devam etmek istiyorum. Belki ‘Black Diamonds’ editoryal anlamda biter; fakat bunun da ikinci bir bölümü olacaktır.

İlerisi için aklınızda ne gibi planlar var?

Black Diamonds’ın diğer bölümleri Nijerya’da ve Avrupa’da devam edecektir. Bu projede futboldaki insan kaçakçılığını anlamaya çalıştım. Nijerya’nın petrol zengini bölgesi Nijer Deltası petrol sızıntılarıyla gündemde. Oradaki yerli halk artık balık tutamaz, tarım yapamaz hale gelmiş durumda. Nijer Deltası’nda Shell’in gölgesinde yaşamak nasıl bir his; onu araştırmak istiyorum.

Paris merkezli ‘Culture Foot Solidaire’, insan kaçakçılığının sonunu getirmek için çalışmalar yapıyor. Grubun başında bir dönem Kamerun Milli Takımı'nda da oynamış olan Jean-Claude Mbvoumin bulunuyor.

Kaynak: EuroSport.com

Son Dakika Spor Futbolun Öteki Yüzü: Araftaki Elmaslar - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement