
Hürriyet muhabiri Defne Barak, Pavarotti ile okyanusa bakan, Pesaro’daki evinde, pankreas kanseri tedavisi gördüğü hasta yatağında konuşmuştu. Geçtiğimiz perşembe günü hayata gözlerini yuman ve dün son yolculuğuna uğurlanan "Maestro", Barak’a şunları söylemişti: "Çocukken savaşı yaşadım, komada kaldım. Hayatın gerçeklerini biliyorum. Hayat barıştır, hayat hayattır. Her türlüsü muhteşemdir."
MAVİ bir gömlek giymiş, yatağında yatıyordu. Teni yanıktı, sağlıklıydı. Üzerine bir battaniye örtmüştü. Hasta olduğunu bilmesem, kesinlikle tahmin edemezdim. Meşhur iştahının yerinde olduğunu söylüyordu. Dünyanın en ünlü opera sanatçısı Luciano Pavarotti, 2006 yılının Nisan ayından beri kanserle pençeleşiyordu. Tedavisi için New York’ta bulunduğu sırada bir araya gelip, konuşmuştuk. Çok umutluydu. Sonra birkaç kez telefonlaştık, ekim ayında (geçen yıl) tedavi için yeniden New York’a geleceğini söylüyordu. Maestro, yaşamak istiyordu. Telefonda onu eğlendiriyordum. Sonra beni Pesaro’daki sayfiye evine davet etti.
EVET, İYİ GÖRÜNÜYORUM
Tepeden okyanusa bakan evini daha önce de ziyaret etmiştim. Orada kendisini çok rahat, çok ’evinde’ hissettiğini söylüyordu. Ona, "İyi görünüyorsun" dedim. Gerçekten de öyle görünüyordu. "Biliyor musun, sen gelmeden önce şöyle bir aynaya baktım ve evet iyi görünüyorum dedim. Hastalıklı görünmek istemiyorum. Burayı seviyorum. Egzersiz yapıyorum, havuza giriyorum. Tedavime burada devam ediyoruz. Güneş batmadan Modena’ya dönmeyeceğim" diyordu. Tedavi için New York’a gitmeyeceğini söylüyor, kendisi için dua etmemizi istiyordu. İlk evliliğinden olan kızları ile de arasını düzeltmişti. Büyük kızı Juliana bir süre önce kendisini ziyaret etmişti. "10 Aralık’ta geri döneceğim" diyordu. New York’ta kontrolden geçecek ve belki de iyi haberler alacaktı. 10 Aralık tarihini söyleşi sırasında sık sık telaffuz etti. Galiba bu tarih, kanserle savaşmasını mümkün kılıyordu. İşte, Pavarotti ile son söyleşimiz...
BEN BİR FİLOZOFUM
Hayatınız hakkında, daha önceden bilmediğimiz bir şey var mı?
Æ Ben savaş çocuğuyum. 1935’te doğdum ve ilk yıllarım çok güzel geçti. Sonra 1940’ta savaş İtalya’ya dayandı. Şehrimizi bombaladılar. İnsanları öldürmeye gelen silahlı, bıçaklı askerler gördüm. Bunların hepsi çocuk gözlerimin önünde seyretti. 12 yaşında hastalanıp 5-6 gün komada kaldım. Hayat hakkında daha fazla ne bilebilirim ki. Hayatın bu gerçeklerini biliyorum. Hayat barıştır, hayat hayattır. Her türlüsü muhteşemdir.
Çevremizde bu kadar olay meydana geliyor. Sanatçıları bir araya getirebilecek bir şarkı ya da başka bir şey yaratabilir misiniz?
Æ Bunu ’Happy’ adlı albümümle yapmıştım. Uzman değilim ama, iyi bir gözlemciyim. Gözlerimi savaşta açtım. Çevreme bakıyorum, neleri tercih ettiğimizi çok iyi gözlüyorum. Dedikoduyu, kötülüğü... Gazeteciler, iyi haber, haber değildir der.
Hayatınızı savaş mı şekillendirdi?
Æ Bunu asla söylemedim. Ama, savaş çok önemli. Ben bir filozofum. Nedeni de savaş. Savaş ve çocukluğumdaki ağır hastalık nedeniyle çok kaviyim...
Kötü performansta hırsız gibi hissederim
Luciano Pavarotti ile daha önce yaptığımız söyleşilere bir yolculuğa çıkıp şunları hatırladım...
En sevdiğiniz yemek?
Æ Makarna, ben İtalyanım. Zeytinyağı, parmesan ve domates yeter. Sosta fazlası gerekmez. Tepeleme makarna dolu bir tabağı önüme alıyorum. On çatal yiyorum ve ’Luciano, şu makarnayı yemeyi burada bırakıyorsun’ diyorum. Az makarnayla olmaz.
Alicia’dan başka çocuk istiyor musunuz?
Æ Şu sıra düşünmüyorum. Zaten bu işlere karar veren erkek değil, kadındır.
Ama, insanlar sizi farklı düşünüyor.
Æ Bilemiyorum, biraz abartıyorlar beni. Hem olumlu, hem olumsuz anlamda. Sanırım cüsseme bakıyorlar. İnsanların, çok ciddi ve profesyonel bir şarkıcı olduğumu bilmelerini istiyorum. Ve iyi bir baba olmayı umut ediyorum.
Sizce kötü performans nedir?
Æ Gırtlağınız size yanıt vermediği an kötü performanstır. Ve maalesef bu zaman zaman olur. İnsanda büyük depresyona yol açar. İnsanların ödediği paranın karşılığını veremediğim zaman, kendimi hırsız gibi hissederim. İnsanlardan bir şey çaldığımı hissederim.
İyi bir performansta neler hissedersiniz?
Æ Bu benim görevimdir. Tadını çıkarırım ama, esasen görevim budur.
İyi bir performansı nereden anlarsınız?
Æ Onu seyirci söyler zaten.
ELVEDA MAESTRO
Modena’nın Romanesque Katedrali’ndeki cenaze törenine 100 bin kişi katıldı, binlerce kişi taziye defterini imzaladı. Tören sonunda "Tricolori" yani İtalyan Hava Kuvvetleri akrobasi timi, saygı uçuşu yaptı. Gösteri timi havada dumanla İtalyan bayrağının renklerini sergiledi.
Son Dakika › Dünya › Maestro ile Son Röportaj - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?