5. Uluslararası Hüseyin Gezer Taş Heykel Sempozyumu
Mersin Üniversitesi (Meü) Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarafından Düzenlenen 5. Uluslararası Hüseyin Gezer Taş Heykel Sempozyumu Sürüyor.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü ve Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 5. Uluslararası Hüseyin Gezer Taş Heykel Sempozyumu sürüyor.
Türk ve dünya sanatçılarını bir araya getirmeyi, çağdaş heykel sanatını yontu boyutuyla desteklemeyi ve halka açarak güzel sanatlara teşvik etmeyi hedefleyen sempozyumun 8. gününde, üzerinde bin bir emekle çalışılan heykeller de yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Almanya, Sırbistan, İsveç, Polonya, Mısır, Macaristan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İtalya, İsrail ve Türkiye'den toplam 21 sanatçının katıldığı sempozyum kapsamında sanatçılar güneşin de keyfini çıkararak, bu yıl şehir merkezinde
Atatürk Parkı-Balıkçı Barınağı arasında çalışmalarını sürdürüyor. Alanda bir yandan Mersin Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yoğun bir çalışma yapılırken, diğer yandan da sanatçılar halkın meraklı bakışları altında heykellerine şekil veriyor.
"Sempozyumun sadece heykeltıraşlara yönelik değil de, öğrenci ve öğretim elemanlarına yönelik olması beni çok mutlu etti" diyen Alman sanatçı Uli Mueller, sempozyumun formalitelerden uzak olduğunu, temizlik elemanları, öğrenciler, sanatçılar kısacası etkinliğe emeği geçen herkesin aynı çadır içinde öğle yemeği yediğini söyledi. Mueller, heykelinde bir koltuk ve bir kapıyı konu edindiğini belirterek "Şu anda çalıştığım taşın altında ne olduğunu bilmiyorum. Projemi bu şekilde uyguluyorum ama taşı
çevirdiğimde altındaki kırıklar bende bir fikir oluşturacak. Bir koltuk ve bir kapı yapacağım. Koltuk ve kapının oranları düşünüldüğünde normalde kapının büyük olması gerekiyor, ama ben koltuğu daha büyük, kapıyı daha küçük yapacağım. Oturma elemanı olarak düşündüğüm çalışmam 2 ton ağırlığında bir taş, buna rağmen hareketli olacak. Mekanlar değişecek, bazen koltuğun içinde kapıyı, bazen de kapının içinde koltuğu göreceksiniz. Bu bir oyun aslında" dedi.
Türkiye'ye ilk kez gelen Mısırlı Nagy Fareed ise, Mısır ve Türkiye'nin birbirine benzeyen iki ülke olduğunu söyledi. Sempozyumun Türkiye için güzel bir etkinlik olduğunun altını çizen Fareed, sempozyumda yeni arkadaşlar edindiğini, daha önceden tanıdığı sanatçılarla burada yeniden karşılaştığını vurguladı. Taş ve metal arasında bir heykel yaptığını anlatan Fareed, "Bir günün yansımasını orada yansıtmaya çalışıyorum. Güneşin yönünü değiştirmesini, yükselip alçalmasını heykelimde kullanıyorum. Gökyüzünün
açık mavi oluşu ya da kırmızıya dönüşmesi gibi renkler bana daha fazla güç veriyor. 14 yıldır heykellerimde taş ve metali kullanıyorum. Venedik Bianeli'nde de 14 parçalı benzer bir çalışma yaptım" diye konuştu.
Mersin'i, "Alanya ve Antalya ile kıyaslandığında doğallığını yitirmemiş bir kent" olarak tanımlayan Çek Cumhuriyeti'nden Marie Seborova ise, rahat ve modelden uzak çalışmayı planlıyor. "Parça fazla büyük olmadığı için, üzerinde daha fazla düşünüp taşınmam için zaman yeterli olur" diyen Seborova, çalışmasının kaba işi bittikten sonra yumuşak işler yapacağını ifade etti. Taşla kendi arasındaki ilişkiye göre çalışmasını sürdüreceğini vurgulayan Seborova, "Ne hissediyorsam taşa uygulamayı düşünüyorum. Bir
fikre bağlanarak değil, daha serbest olmak istiyorum" şeklinde konuştu.
Janina Rudnicka ise, sempozyuma Polonya'dan katılıyor. Satranç oyununu çalışmasında uygulayan Rudnicka, İstanbul ve Isparta'dan sonra Mersin'e geldiğini belirtti. "Bizim için başka heykeltıraşların çalışmalarını gördüğümüz, arkadaşlıklar kurduğumuz için sempozyumlar çok önemli" diyen Rudnicka, sempozyumların bir değişim olduğunu ve sanatçıların gelişimi için çok önemli olduğunu söyledi.
İsveçli Ian Newbery ise, çalışmasında küresel ısınmayı konu ediniyor. Dev bir helezon yapan Newbery, "Dünyamıza sahip olmamız, dikkat etmemiz gerektiği inancındayım. Bu anlamda eserim yeniden doğuş gibi birşey" dedi.
İtalyan Roland Steger da, heykelinde zıtlıklarını buluşturuyor. Steger, heykelinin hikayesini şöyle anlattı:
"Soyut bir çalışma hazırlıyorum. Bir taş buldum ve çalışmamı ondan yola çıkarak gerçekleştiriyorum. Taşın üzerinde ne fazla ise onu atmaya başladım. Sonuçta ortaya bu çıktı. Heykelim 3 ayak üzerine duracak. Makette de olduğu gibi üst tarafı oldukça düzgün alt kısmı kaba bırakacağım. Cilalı üst kısmı ile kaba alt kısmı arasındaki zıtlığı böylece daha iyi görebiliriz. Eserimi benim hayvanım olarak nitelendiriyorum."
MEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Berika İpekbayrak, 2000 yılında başladıkları sempozyumun 3'ünü Mersin içinde, 1'ini de Taşucu'nda yaptıklarını belirtti. Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'nın kendilerine maddi destek sağladığını kaydeden İpekbayrak, "Var olacak 20 heykeli çevre ve mekanla uyumlu bir şekilde yerleştirmeye çalışacağız. Bu konuda belediye başkanı bize söz verdi" diye konuştu.
Proje kapsamında 2007 yılında İtalya'ya gittiklerini ve oradaki taş işleme atölyelerini incelediklerini belirten İpekbayrak, Frosinone Güzel Sanatlar Akademisi ve Art Camp'ın da ortaklığındaki projenin diğer adımını atmaya hazırlandıklarını söyledi. Şubat 2008'de Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü'nden 10 öğrencinin İtalya'ya gideceğini kaydeden İpekbayrak, burada öğrencilerin, sanatçıların atölyelerinde eğitim alacaklarını ifade etti. İpekbayrak, "Ne yazık ki Türkiye'de taş işlemeciliği üzerine
eğitim veren meslek yüksekokulu ya da yüksekokulu bulunmuyor. Almanya ve İtalya'da ortaokuldan itibaren bu alanda yetişmiş kalifiye eleman kazanabilmek için eğitim veren böyle okullar mevcut. Teknik anlamda başarılı olan öğrencilerimiz, sanatçı duyarlılığı açısından geri kalıyorlar. Bu nedenle bu okullar öğrencilere belli bir kazanım sağlıyor. Avrupa'da gözledik. Çok önemli sanat eserlerinin replikaları yapılıyor ve ulusal ve uluslararası alanda bu eserler alıcı buluyor. Böylelikle ülke bütçesine de katkı
sağlanıyor. Bu anlamda amacımız taş işlemeciliği ve işçiliği üzerine yüksekokulu veya meslek yüksekokulu açabilmek. Türkiye'de var olan taş ve mermer gibi doğal yatakların değerlendirilmesi gerekiyor" dedi.
Sempozyum, 30 Kasım 2007 tarihine kadar devam edecek.
(ÖT-MT-MEF-Y)