Başbakan'dan Bahçeli'ye Çok Sert Tepki
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeminde İsrail'in özrü ve muhalefet vardı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan parisinin grup toplantısında konuştu.
4 yıl önce kaybettiğimiz Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimi bir kez daha rahmetle anıyorum. Türk siyasi hayatının örnek şahsiyetlerinden biri olarak gördüğüm Muhsin kardeşimin yokluğu şu günlerde derin olarak hissediliyor.
İSRAİL'İN ÖZRÜ
22 Mayıs 2010'da Gazze'ye yardım için yola çıkmış Mavi Marmara isimle gemi içindeki sivil insani yardım görevlileriyle yola çıktı. İnsanların içinde 36 ayrı ülkeden insan vardı. Silahsız olmalarına rağmen 9 kişi şehit olmak süretiyle hayatlarını kaybetti. Biz kalabalık heyetle Şili'deydik ve tesamlarımızı yarıda keserek Türkiye'ye döndük.
Hastanelerde, cezaevlerinde ki varsa 24 saatte hemen alıp buraya dönmesini sağlaycaksınız dedim. Süratle yaralıları ambulans uçaklarla Türkiye'ye ulaştırdık. Alıkoydukları gemileri ve yolcuları bırakma süreci başladı. Olayı tam bir kararlılıkla takip ettik.
O zamana kadar kan döktüğü bir çok vahim olay gibi bununda unutulacağını, üstünün örtüleceğini zannediyordu. İsrail bu sefer farklı bir anlayışla karşılaştı. Bizler 3 şart yerine gelmeden asla normalleşme beklemeyin dedik. Bu millet onurludur dedik. Onların hesabını sormak zorundayız dedik.
Asla geri adım atmıyorduk ve atmamakta kararlıydık. Olması gerekenin olmasından asla taviz vermedik. İsrail'e üç şartı sürekli tekrar ettik.
APOLOGY YERİNE ÜZÜNTÜ DİYELİM DEDİLER, OLMAZ DEDİK
Arayı nasıl düzeltebiliriz diye toplantılar yaptılar. 3 şart öne sürdük
Bu devlet onurludur, gururludur, bu milletin evlatları şahsiyetlidir. Onların kılına gelen zararın hesabını sormak zorundayız dedik.
Ricacı olarak gelen devlet başkanları, Dışişleri bakanları oldu. Hepsi de hiçbir itirazi cümle kullanmadan geri döndüler. Takipten yorulmadık. Bu olayın ardından İsrail'e bu 3 şartı sürekli tekrar ettik. Onların da ileri gelenleri oldu. Onları da devreye soktular. Özür, tazminat ve Filistin'e ambargonun kalkmasını istedik. Apology kelimesi yerine ısrarla üzüntü, üzüntü verici kullansak olmaz mı dediler. Kesinlikle olmaz dedik.
OBAMA'NIN SESİNİ ÖZLEMİŞTİM
ABD Başkanı Barack Hüseyin Obama'nın İsrail ziyaretinden önce dışişleri bakanı Kerry bize geldi.Ne gibi çerçeve oluşturalım ki bu işi çözelim dedi.Biz aynı şeyleri söyledik.Bize bir metin geldi ama kabul etmedik.İsrail'deyken önce İsrail Başbakanı aldı telefonu ama ben Obama'nın sesini özlemiştim, önce bir onun sesini duyayım dedim. Obama'nın şahitliğinde görüşmeyi gerçekleştirerek, bu işi bitirdik.
Önce ABD, sonra İsrail açıklamalarını yaptı. Ama hepsi yazılı metinlerde, aynı zamanda telefon kayıtlarımızda. Ardından da biz açıklamamızı yaptık. Çünkü eşeği sağlam kazığa bağlayacağız, ondan sonra Allah'a emanet edeceğiz.
ŞEHİTLERİN KANI YERDE KALMADI
Bu özür şehitleri geri getirmeyecek ama şehitlerin hatırası için bu özrün son derece önemi var. Şehitlerin kanının yerde kalmadığını özellikle vurgulamak istiyorum. En kısa sürede Gazze'ye giderek kardeşlerimizle kucaklaşalım.
CHP ÖZÜR DİLEMEZ
Biz isterdik ki, böyle bir meselede muhalefet yanımızda olsun. Muhalefet de dik dursun, mertçe cesur bir duruş sergilesin. Saldırı ve saldırı sonrasında ülkesinin yanında değil, saldırganların yanında oldu. Saldırganların diliyle bize var gücüyle saldırdı. CHP Genel Başkanı 'Biz olsak Mavi Marmara'yı göndermezdik' dedi.
'Elde var sıfır', 'diplomatik garabet', 'dış politikanın hezimeti' dediler. Dışişleri Bakanımıza en ağır hakaretleri yaptılar, gensorular verdiler.
Bunlardan mahcubiyet beklemeyin, özür beklemeyin. İsrail özür diler ama CHP özür dilemez. Hiç beklemeyin yüzleri kızarmayacak. Türkiye'nin büyük bir devleti, aziz bir milleti var.
Bunların tarihinde özür dilemek yoktur, pişkinlik ziyadesiyle vardır. Hitler, Mussolini ile ilgili olarak CHP Genel Başkanı'nın gönderdiği elçilerin özür beyanlarını açıkladım. Türkiye günlerdir CHP'nin özür dilemesini bekliyor Ama onlar pişkinliğin zirvesine ulaştılar.
VUR DE VURALIM ÖL DE ÖLELİM
Yavru muhalefetin başkanı Bursa'da bir miting yaptı. MHP'ye gönül veren kardeşlerimize bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Kalabalıktan bir grup slogan atıyor, 'Vur de vuralım, öl de ölelim' diyor. Bu genel başkan da sorumsuzca 'Merak etmeyin onun da zamanı gelecektir' diyor. Senin teröristin kötü, benim teröristim iyidir mantığıdır. Kimi vuruyorsun, kime vuruyorsun? Biz vurmaya, öldürmeye değil; hayat vermeye geldik.
Bahçeli'nin böyle bir dil kullanması talihsizliktir. Öldürülen gençlerin hatırasına saygısızlıktır. Bu dil ve siyaset milletimizin asla hayrına değildir. Kışkırtan, ayrıştıran bir dil Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne hizmet etmez. Terör biterse MHP'ye istismar alanı kalmayacaktır, bunu görüyor. Bu dilin nedeni budur. Ay yıldızlı bayrağa sarılı şehitler gelmezse slogan atma zemini kalmayacak."
TERÖR BARONLARI AĞLASIN
Anneler ağlamasın da terör baronları istedikleri kadar ağlasınlar. Bakın bu ülkede suni olarak düşman üretiliyor. irtica dediler sanal tehdit ürettiler. Bölücülük dediler, sanal tehdit ürettiler, hepsi boş. Törerle mücadele yenine zulüm ürettiler. Toplumu dizayn etmek istediler.
Sanal tehditleri ortadan kaldırdık, onların kırmızı kitaplarını ortadan kaldırdık. Ne oluyor var mı böyle bir şey toplumda. Yok. Tek bir bahane var. O da terör. Son umutları bu. Gerekçe hükmünü yitirirse umutları suya düşecek.
Çözüm sürecinden herkes mutlu ama Ankara'daki liderler, yüzlerindeki çamuru silip en küçük çaba sarfetmiyor. Saldırıyı yapan merkezlere yapılan baskınlar birilerini rahatsız ediyor. Ne olacaktı seyir mi edilecekti? 11 çelik kapı her türlü şey yapılacak, kendileri için hücre evi olarak kullanılacak, lav silahıyla atış yapın. Devletin güvenlik güçleir sessiz sedasız kalsın yok öyle bir şey. Gereği neyse yapılacaktır.
Lütfen bu konuları hassasiyetle başlarını iki elinin arasına alıp düşünsünler. Medyada bazı sorumsuzca iftiralarına aldanmasınlar. CHP'nin kafa karışıklığını bakıp zihinlerini bulandırmasınlar. Ne yapıyorsak Türkiye'yi büyütmek için yapıyoruz.
Kimi akil adamlar diyor kimisi akil insan diyor. Böyle çalışma olacaksa kararı biz veririz. Hesabını biz vereceğiz onlar vermeyecek.