Kemal Kılıçdaroğlu Gözyaşlarına Zor Hakim Oldu

Son Güncelleme:

CHP Lideri, kendisi için hazırlanan "Anadolu'nun Kemal'i, Türkiye'nin Başbakanı" belgeselinin galasında hayatından kesitler anlatırken duygusal anlar yaşadı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hayatından kesitler anlatırken, nasıl ve hangi şartlarda okuduğundan bahsederken duygusal anlar yaşadı.

Kemal Kılıçdaroğlu, hayatından kesitler aktarılan 'Anadolu'nun Kemal'i Türkiye'nin Başbakanı' belgeselinin galasına katıldı. İstanbul Kongre Merkezi'ndeki programda genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, partililer de yer aldı. Başbakan Kemal sloganlarıyla salona gelen Kılıçdaroğlu, belgeselden sonra salondaki partililere seslendi.

"RECEP AMCA KARA LASTİK GİYİYORSA..."

Kılıçdaroğlu, nasıl ve hangi şartlarda okuduğunu anlatırken duygusal anlar yaşadı. Kılıçdaroğlu, bir süre duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti. Lastik ayakkabılarla okula gittiğini belirten Kılıçdaroğlu, "21. yüzyılda Ermenek'teki Recep Amca kara lastik giyiyorsa bu Türkiye'nin sorunudur." dedi.

HAYATINI ANLATTI: BABAM İLKOKUL MEZUNU

Hayatına dair anekdotlar anlatan Kılıçdaroğlu, babasından, annesinden, köyünden bahsetti. CHP lideri, "Bir hedefim var. Bir hayal de diyebilirsiniz. Neden biz 3. sınıf demokrasiye razı oluyoruz. Bizim hedefimiz bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirmek. Sorunları aşabiliriz. Babam ve dedem beraber Nazimiye'ye geliyorlar. Caddede yürürken bir zil çalıyor, bir kapıdan bir sürü çocuk dışarıya fırlıyor. Babam dedeme dönüp bunlar kimin çocukları diye soruyor. Dedem burası ev değil, okul diyor. Babam 'ben de okula gitmek istiyorum' diyor. Dedem göndermek istemiyor. Babam 'beni okula göndermezseniz yemek yemem' deyip direniyor. Babamın yaşı büyük diye almıyorlar. Mahkeme kararı ile yaşını küçültüp okula kaydını yaptırıyorlar. İlkokul mezunu zaten." dedi.


'Anadolu'nun Kemal'i, Türkiye'nin Başbakanı" belgeselinin gösterimine partililerin katılımı yoğundu.

SESİ TİTREDİ, GÖZLERİ DOLDU

"Annem de, ablam da okuma yazma bilmez." diyen CHP liderinin "Ama ben bu ülke için pırıl pırıl 3 çocuk yetiştirdim." derken sesi titredi, gözleri doldu. Kılıçdaroğlu gözyaşlarına zor hakim oldu.

İşte CHP liderinin konuşmasının tam metni;

"Bir hedefim var. Bir hayal de diyebilirsiniz. Neden biz 3. Sınıf demokrasiye razı oluyoruz. Bizim hedefimiz bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getirmek. Sorunları aşabiliriz.

"BİR KAPIDAN BİR SÜRÜ ÇOCUK DIŞARIYA FIRLIYOR"

Babam köyden dedemle beraber Nazimiye'ye geliyorlar. Caddede yürürken bir zil çalıyor, bir kapıdan bir sürü çocuk dışarıya fırlıyor.

"BABAMIN YAŞI BÜYÜK DİYE ALMIYORLAR"

Babam dedeme dönüp bunlar kimin çocukları diye soruyor. Dedem burası ev değil, okul diyor. Babam 'nem de okula gitmek istiyorum' diyor. Dedem göndermek istemiyor. Babam beni okula göndermezseniz yemek yemem' deyip direniyor. Babamın yaşı büyük diye almıyorlar. Mahkeme kararı ile yaşını küçültüp okula kaydını yaptırıyorlar.

"PIRIL PIRIL 3 ÇOCUK YETİŞTİRDİM"

İlkokul mezunu zaten. Annem de ablam da okuma yazma bilmez. Ama ben bu ülke için pırıl pırıl 3 çocuk yetiştirdim. Hangi anne baba çocuklarının okumamasını ister.

"PARDESÜM OLSA İYİ OLURDU…"

Babamın 7 çocuğuna birden ayakkabı aldığını hiç hatırlamıyorum. Babamızla çok fazla muhatap olmazdık. Bir derdimiz varsa annemize söylerdik. Üniversiteye geldik. Herkesin pardesüsü vardı, benim yoktu. Babama yazıyorum mektubu aile için. Mektubun altına bir cümle yazdım: Pardesüm olsa iyi olurdu…

"ÇOCUKLARIMIN AYAĞINDA LASTİK AYAKKABI YOK"

Ben bir mücadeleyi verdim. Benim ayağımda lastik ayakkabı yok. Çocuklarımın ayağında lastik ayakkabı yok. Onlar güzel ayakkabı giyiyor. Ama Ermenek'teki Recep amca lastik ayakkabı giyiyorsa bu hepimizin ortak derdi olmalı. Siyaset budur. Toplum için siyaset yapmalıyız. Bireysel başarılarımız olabilir ama önemli olan toplumsal başarıların altına imza atmaktır. Biz becerebilir miyiz? Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştırabilir miyiz? Evet yapabiliriz. Özgürlüklerden yana tavır koymamız gerekiyor.

"ALDIM BAVULU VE OTOBÜSE BİNDİM"

1980'li yıllar. Devlet beni bir yıl süreyle Fransa'ya gönderiyor. Gitmeden önce gidip annemin babamın elini öpeyim, yaşlılar ölüm var kalım var diye Tunceli'ye gittim. Dönüşte bir el çantasına kitaplarımı da koydum. Askeri darbe var, yollarda arama var. Elazığ'a girerken askerler kimlik taraması yapacağız, herkes bavulunun başında beklesin dedi. En üstteki kitap 2'nci 5 Yıllık Kalkınma Planı. Asker aldı 'sen bunların taşınmasının yasak olduğunu bilmiyor musun' dedi. Hesap uzmanıyım dedim. Kimliği istedi, verdim. Darbe olmuş, Süleyman Bey gitmişti. Herkes bavulunu toplasın dedi, benden sonraki bavullara bakmadı, sen bekle dedi. Gitti kimliğimi ilerde komutanına verdi. Komutan bu kitapların taşınmasının yasak olduğunu bilmiyor musun dedi. Bir süre sonra seni affediyorum dedi, bir daha görmeyeyim. Teşekkür ettim. Aldım bavulu, otobüse bindim. Böyle bir dönemi yaşadım. Bugün geldiğimiz nokta benzer tabloları yaşatıyor. Biz bunları aşmak zorundayız. Yazarların, çizerlerin hapiste olduğu ülkeyi asla kabullenmemeliyiz.

"KİŞİSEL BAŞARILAR ELBETTE ÇOK ÖNEMLİ"

Ne diyor Nazım: Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşçesine
Çocuklarımın hepsi çok iyi. Oğlum Güney Kore'de. Hiçbir yükü yok bana. Güney Kore'nin bursunu kazandı ve gitti. Kişisel başarılar elbette çok önemli. Ama benim cumhuriyete borcum var. Toplumsal başarılara da imza atmak istiyorum. Eğer bu ideallerimi paylaşıyorsanız o zaman adresimiz CHP.

"ÇOK DAHA GÜZEL BİR TÜRKİYE BIRAKMAK..."

Cumhuriyeti kuranlar ağır bedeller ödediler ama bize güzel bir Türkiye bıraktılar. Bizim hedefimiz çocuklarımıza çok daha güzel bir Türkiye bırakmak. Çok küçük bir köy, küçük bir mezra. Cumhuriyetin beni buralara taşıdığı bir süreci yaşadım. Biz bu süreci demokrasi ile barışla taçlandırmak zorundayız."

Kaynak: Haberler.Com