Nükleer Enerji Tartışmaları Sürüyor

Dünyada nükleer enerjiye ilgi giderek azalırken Türkiye'deki nükleer enerji projeleri dikkat çekiyor Dünyada nükleer enerjiye ilgi giderek azalırken Türkiye'deki nükleer enerji projeleri dikkak çekiyor. "Türkiye'deki projenin tümüyle Rus nükleer endüstrisi tarafından finanse edilmesi öngörülüyor. Nükleer enerji üretimi devlet garantisiyle teşvik edildikçe, bu tür modeller düşünülebilir" değerlendirmeleri yapılıyor.

Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle, nükleer enerji anlamını yitirdiğini, dünyada nükleer enerjiye ilgi giderek azaldığını belirtirken bu eğilimin nedeni olarak da nükleer tesislerin maliyetinin giderek artmasına karşın elde edilen karın düşmesi ve nükleer enerjinin diğer enerji kaynakları ile yarışta geride kalmasını gösterdi.

Geçmişte nükleer enerjiye hak ettiğinden fazla değer biçildiğini kaydeden DW, " Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun uzmanları, 70'li yıllarda nükleer enerjinin altın geleceği olacağına inanıyordu. Yapılan tahminler, 2000 yılında dünya genelinde nükleer enerji kapasitesinin 3 bin 600 ila 5 bin gigavata varacağı yönündeydi. Oysa 2012'nin sonuna gelindiğinde, dünyadaki nükleer enerji kapasitesi 335 gigavat ile tahminlerin onda birinin bile altında kaldı" dedi.

Haberde değerlendirmelerine yer verilen Avrupa'nın enerji devlerinden olan Alman RWE şirketinin baş stratejisti Thomas Birr de, yeni nükleer santral inşa etmenin artık gözde olmadığını vurgularken "Bizim faaliyetlerimiz için artık uygun bir model değil bu. Masraf riski çok yüksek, elektrik üretimi çok pahalı, planlama ve inşaat süreleri çok uzun. 12 ila 15 yıldan önce kara geçmek mümkün değil. Bu yüzden nükleer santrallere yatırım bizim için cazip değil artık" sözlerini kullandı.

Bağımsız enerji ve nükleer politika analisti Mycle Schneider ise, dünyada yoğun bir şekilde nükleer santrallere yatırım yapan tek ülkenin Çin olduğunu ancak 29 nükleer santral inşaatının sürdüğü Çin'de bile yenilenebilir enerjiye geçişin ağır bastığına dikkat çekti. Schneider, nükleer enerjinin dünyada tüketilen enerjideki yüzde 11'lik payının 2030 yılına kadar yüzde 5'e ineceği tahmininde de bulundu.

Buna karşın İngiltere, Çek Cumhuriyeti ve Polonya'yı örnek gösterek nükleer enerjiye yatırımı sürdüren ülkelerin de bulunduğunu belirten Schneider, bunun arkasında bilgi ve alternatif eksikliğinin bulunduğunu savunarak rekabet gücü olmayacağı için bu yeni santrallerin tamamlanacağına inanmadığını ortaya koydu.

-"TÜRKİYE'DE HÜKÜMET KAMUOYUNA RAĞMEN KARARLI"-

DWelle haberinde Türkiye de üzerinde durdu. "Türkiye'de de hükümet, kamuoyundaki tepkilere rağmen Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'ni inşa etmekte kararlı" dedikten sonra Schneider'in bu proje ile ilgili değerlendirmelerini de aktardı. Schneider şunları söyledi:

"Türkiye'deki projenin tümüyle Rus nükleer endüstrisi tarafından finanse edilmesi öngörülüyor. İnşaatın tamamlanmasından sonra üretilen elektrik Türk işletmelere satılacak. Rusya'daki nükleer enerji sanayisi, petrol ve doğal gaz sanayisi tarafından sübvanse edilmeye devam ettikçe, yani nükleer enerji üretimi devlet garantisiyle teşvik edildikçe, bu tür modeller düşünülebilir. Ancak benzeri finansman modelleri en fazla 1-2 nükleer santral için söz konusu olabilir. Yani dünya çapında bu yolla inşa edilebilecek reaktör sayısı yok denecek kadar az olacaktır." - Ankara