11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bir coğrafyada yaşama ve gelişmenin domino etkisiyle diğerlerine de tesir ettiği günümüz dünyasında Türkiye'nin ulaştırma ve haberleşme stratejisini bölgesel ve küresel boyutlarıyla planlaması elzemdir" dedi.

Gül, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen 11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası'nın açılışında konuştu.

Son yıllarda hızlı tren hatlarında da büyük bir atılım yaşandığına dikkati çeken Gül, şunları söyledi:

"Bütün bu gelişmeler bize şunu gösteriyor. Ulaşım imkanları arttıkça, insanlarımızın memnuniyetleri artıyor. Kendisine ve ülkesine güveni artıyor. Kentler adeta komşu evler mesafesine dönüşüyor bu şekilde. Bir yandan ekonomimiz gelişiyor, diğer taraftan toplumsal insicamımız pekişiyor. Türkiye, tüm dünyaya daha açık bir ülke ve toplum haline geliyor. Elbette ulaştırma ve iletişim alanında yapılacak daha çok işimiz var. Bu bağlamda otoban, hudut ve yol ağının geliştirilmesi, raylı sistemlerin yaygınlaştırılması, yeni liman ve tersane inşası, yüksek tonaj ve hızda gemi yapımı önem taşıyan konulardır."

Gül,  daha geniş kapasitede havaalanları, uçak filoları ve bunları şehir merkezlerine bağlayacak sistemlerin inşasının, ağırlık verilmesi gereken alanlar olduğunu vurgulayarak, "Tüm bunlar yapılırken, insanlara güvenli, ucuz, hızlı ve konforlu seyahat imkanları sağlanmalı, aynı şekilde yük transferlerinde düşük maliyet, hızlı teslimat dengesini sağlayacak alt yapılar oluşturulmalıdır ki hedeflerimiz de bunlardır. Bunun için bu toplantılar yapılıyor. Bunun için bu anlamda ortak aklın çıkması için gayretler sarf ediliyor" diye konuştu.

Haberleşme sektörü

Benzer tablonun haberleşme sektörü için de geçerli olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:

"Bu bağlamda üretkenlikte zaman, mekan kısıtlamalarının büyük ölçüde kırıldığı postmodern çağda, gözetilmesi gereken en temel ilkelerden biri esnekliktir. İnsanlar, artık geleneksel kalıplara bağlı kalmadan yaşayabileceklerini, çalışabileceklerini ve üretebilecekleri imkanlar peşindedir. İletişim ve ulaştırma sektörleri, bu talebe kulak verebildiği ölçüde daha yenisini, iyisini ve kalitelisini geliştirecektir. Bu çağın bir diğer önemli ilkesi de verimliliktir. Daha önce çeşitli vesilelerle dile getirdiğim üzere faktör verimliliğini artıracak çalışmalara mutlaka hız verilmelidir. İletişim, bilişim ve inovasyonun ortaya çıkardığı verimlilik artışı artık, ekonomik büyümenin de beşeri kalkınmanın da ana lokomotifi olmuştur. Bunun için bilgi, bilgi üretimi ve araştırma geliştirme faaliyetlerine daha fazla yatırım yapılmalıdır. Türkiye'de bu konuda yürütülen çalışmaları yakından takip ediyor ve destekliyorum."

Gül, bu çalışmaların yeni ekonomi politikalarının öncelikleri arasında olduğunu ifade ederek, "Bu politikalar, ekonomimizin orta gelir tuzağına takılmamasının da anahtarıdır" ifadelerini kullandı.

Gül, şunları kaydetti:

"Çünkü Türkiye, bu kategoriden başka bir kategoriye muhakkak taşınacaktır. Bu da bilim, teknoloji ve inovasyonla olacaktır. Bu bilinci bütün ülkeye, bütün kamuya ve yönetime hakim olduğunu görmekten de gerçekten de büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bir coğrafyada yaşama ve gelişmenin domino etkisiyle diğerlerine de tesir ettiği günümüz dünyasında Türkiye'nin ulaştırma ve haberleşme stratejisini bölgesel ve küresel boyutlarıyla planlanması elzemdir. Ulaştırma ve haberleşme hatları sadece ekonomik ve ticari zaviyeden bakılacak bir mesele de değildir. Her şeyden önce dünya üzerinde bir coğrafi alanın bölge olarak adlandırılabilmesi için ülkeler ve halklar arasındaki iletişim ve etkileşimi mümkün kılacak ulaştırma ve haberleşme ağlarının olması şarttır. Eğer bu ulaştırma ve haberleşme ağları bir bölgede olmazsa, ülkeler çıkmaz sokak gibidir. Komşularıyla hiçbir ilişkisi olmayan ve yalnızdır. O bakımdan bölgesel kalkınmaların, bölgesel işbirliğinin temel niteliği ve temel ihtiyacı muhakkak ki ağlarla bu ülkelerin o bölgede birbirine bağlanmasıdır."

Gül, bu durumun tarih boyunca da böyle olduğunu anımsatarak, İpek Yolu olmadan Avrasya Bölgesi'nden bahsetmenin mümkün olamayacağını söyledi.

Bu ulaşım ağları sayesinde ülkelerin ve medeniyetlerin birbirleriyle hem ticari hem de insani ilişkiler geliştirdiğini anlatan Gül, "Bu tür bölgesel ve küresel ağların oluşturulması artık diplomasinin, ekonominin ve stratejinin temel politika önceliklerinden birisi haline gelmiştir. AB gibi bölgesel, ekonomik ve siyasi entegrasyon projeleri kıtaların kaderini değiştirmiş, bölgesel barış ve refahın temel lokomitifi olmuştur. Tarih boyunca Türkiye, hem coğrafi hem de kültürel olarak kıtaların, medeniyetlerin ve kadim ulaşım koridorlarının kesişme noktasında yer almıştır. Bugün söz konusu jeostratejik konumumuzu yeni küresel ve bölgesel şartlar içinde yeniden tanımlayarak pek çok bölgesel enerji, haberleşme ve ulaşım ağına öncülük ettik" dedi.

"Orta Koridor" Projesi

Gül, geride bırakılan 10 yılı aşkın süreçte Türkiye'de bu yönden önemli adımlar atıldığını anlatarak, "Ülkemiz üzerinden geçen enerji, ulaşım ve haberleşme ağlarıyla, bir yandan Türkiye'yi dünyaya kenetledik; diğer yandan, etrafımızdaki çok boyutlu coğrafi bölgelerin ekonomik ve beşeri entegrasyonuna hizmet ettik. Bu anlayışla, kara-hava-deniz yollarına ve hızlı tren altyapısına çok ciddi yatırım yaptık" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunlardan sınır aşan boyutları bulunan Marmararay projesine özellikle dikkati çekmek istiyorum. Asya ve Avrupa'yı hem kara hem demiryoluyla birbirine bağlayacak bu projenin üstüne modern ipek yolu olarak adlandırılan 'Orta Koridor"u da bina etmekteyiz. Bu vizyonun önemli bir  parçası olan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattının temelini Azerbaycan ve Gürcistan devlet başkanlarıyla birlikte attık. Önümüzdeki yıl tamamlanmasını öngördüğümüz projeyi süratle hayat geçirmek için Gürcü ve Azeri dostlarımızla birlikte yoğun çaba gösteriyoruz. Bu proje sayesinde Londra'dan kalkacak bir trenin, Marmaray ve Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ile Hazar Denizi'ndeki Aktau limanı bağlantısı üzerinden, kesintisiz olarak Pekin'e kadar gitmesini sağlayacak altyapıyı oluşturmayı hedefliyoruz. Esasen modern İpek Yolu olarak adlandırdığımız 'Orta Koridor' Projesi basit bir ulaştırma projesi de değildir. Yüzyıllık bir hayali hayata geçirecek bu proje, ileride Hazar'ın iki yakasını enerji, ulaşım ve haberleşme hatlarıyla örülmesini hedeflemektedir. Bu projeler sayesinde Hazar Denizi, Avrupa ve Asya eksenindeki ülkeleri de bölgeleri, enerji hatları, kara, deniz ve tren yollarıyla, haberleşme ağlarıyla birbirine bağlayan kritik bir bölge haline dönüşecektir. Türkiye ulaştırma alanında gerçekleştirdiği dev projelere paralel olarak iletişim ve haberleşme alanında da devrim niteliğinde açılımlar gerçekleştirmiştir. Memnuniyetle görüyorum ki Türkiye'nin bugünkü iletişim altyapısı pekçok gelişmiş ülkenin sahip olduğu teknolojinin ötesinde hız ve etkinliğe sahiptir. Bununla da gurur duyuyoruz. Türk bilim insanları, mühendis ve girişimcilerinin ileriki dönemde de çığır açan teknolojik buluş ve yeniliklere imza atacağına inancım tamdır."

"İstikrarlı ve güçlü bir Türkiye hedefliyoruz"

Cumhurbaşkanı Gül, sorulması gereken sorunun "Önümüzdeki dönemler neler yapılacağı" olduğunu belirterek, 2009'daki düzenlenen Şura'da ortaya konulan "Hedef 2023 Stratejisi" ile bunun işaretlerinin verildiğini söyledi.

Gül, "Türkiye'yi, Türk ekonomisini ve Türk insanını postmodern çağın gereklerine uygun şekilde geleceğe hazırlamak temel şiarımızdır. Cumhuriyetimizin 100. yılında en gelişmiş demokratik standartları yakalamış, dünyanın en ileri ekonomileri arasında yer alan, ulaştırma ve haberleşme alt yapısıyla küresel sisteme entegre olmuş, müreffeh, istikararlı ve güçlü bir Türkiye hedefliyoruz" dedi.

Özel girişimcilik ve serbest piyasanın gerekleri ve bütün kurallarını uygulayarak yola devam edecek demokratik Türkiye'nin komşuları yanı sıra bölgesel ve küresel ortaklarının da yararına olacağına inandığını vurgulayan Gül, bu doğrultuda gerek milli gerek sınır aşan projelerle tüm bölgesel ve küresel ortaklarıyla işbirliğine açık olduklarının altını çizdi.

Gül, 3 gün sürecek toplantı boyunca çevreci, sürdürülebilir, maddi gelişim ve kalkınmanın yanı sıra konunun sosyal, kültürel boyutlarının da ele alınarak küresel bakış açısıyla meselelerin konuşulacağını belirtti. Gül, konunun sosyal ve kültürel boyutunun ne kadar önem arz ettiğine herkesin vakıf olduğuna inandığını dile getirdi.

Teknolojinin toplumların da kimyasını gerçek anlamda değiştirdiğini ifade eden Gül, şöyle devam etti:

"Buna göre muhakkak ki birçok sosyolojik siyasi gelişmeler söz konusudur. Bunlar çok olumlu yönde olduğu gibi tedavi eden ilaçların nasıl yan etkileri varsa çeşitli yan etkileri de olabilir. Dolayısıyla bütün bunların gözardı edilmeden bu toplantılarda ele alınacak olması gelecek için şüphesiz ki hepimizi çok daha güvenli yapacaktır. Yapacağınız fikir teatisinin 2035'e giden süreçte yeni ufuklara doğru yol alınmasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Doğrusu, aklınızda hep şu idealin olmasını isterim; İnsanların ürünlerin, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşabileceği, özgür, müreffeh ve yaşanabilir bir dünya... Bu ideali bugün olmazsa bile ilerde gerçekleştirmek, çalışmalarımızı buna göre düzenlemek sadece bir millet, ülke veya bölgenin değil bütün insanlığın yararına olacaktır."

- İstanbul