Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Mahmutbey gişelerinin kapatılmasına teşebbüs edilmesi ve Ispartakule'de meydana gelen olaylarla ilgili 10'u tutuklu 36 askerin yargılandığı davada savunma yapan tutuklu Binbaşı Enver Muratoğlu, "Darbe teşebbüsü olduğunu öğrenir öğrenmez polise sığınan tek askeri birlik olduklarını" savundu.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada ilk olarak, suç tarihinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında 2. Mekanize Piyade Taburu komutan vekili olarak görev yapan tutuklu sanık Binbaşı Enver Muratoğlu savunma yaptı.
Darbecilerin ağır tehditlerine rağmen vekaleten komutanlığını yaptığı birliğiyle beraber silah bırakarak polise sığındıklarını ve o gece karakola sığınan tek askeri birlik olduklarını öne süren Muratoğlu, 13 gün geçici vekaletle görev yaptığını, darbe toplantısına katıldığı iddiasının doğru olmadığını, garnizon temsilcisi olarak il bazındaki asayiş toplantısına gönderildiğini ve bu toplantı nedeniyle gün boyu tugaydan ayrı kaldığını söyledi.
"Darbe girişimini bilsem engellemek için çabalardım"
Hiç bir yasadışı toplantıya katılmadığını, kurmay olmadığı ve yasadışı emirlere uymayacağı bilindiği için tabur komutan vekili olmasına rağmen asayiş toplantısına gönderildiğini, darbe planından bilerek uzaklaştırıldığını aktaran Muratoğlu, "Hain darbe girişimiyle ilgili bilgi sahibi olsaydım bu toplantılarda darbe girişimini, terör örgütünün hain emelini engellemek için çabalardım." dedi.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam saat 17.00 civarında cep telefonlarına terör saldırılarına yönelik kısa mesaj geldiğini ve bu mesajla bütün birliklerin terör eylemlerine karşı hazır edildiğini savunan Muratoğlu, "Tugay komutanlığına vekalet eden Kurmay Albay Yusuf Sarı yanına çağırarak, 'Genelkurmaydan emir aldık, göreve gideceksiniz, hazır olun' emri vermiştir ilk olarak. İlk anda hiçbirimizin aklına darbe teşebbüsü ile mantıksız bir şey gelmemiştir. Albay Sarı, plana uygun şekilde göreve gideceğimizi söylemiştir. Terör saldırısı emri ilk anda akla ve mantığa uygun gözükmekteydi. Toplantılara katılmayan ve ast konumunda bulunmayan ben dahil, birliğimden hiç kimse darbe kalkışmasından haberdar değildik. Emniyet birimlerine destek olmak amacıyla hareket ettik." diye konuştu.
Komutanı Yusuf Sarı'nın emri üzerine taburu birilerinin emrine verdiği iddiasının doğru olmadığını ve 13 günlük vekillik görevinde Sarı'nın kendisine hiç güvenmediğini belirten Muratoğlu, "Albay Sarı, hain fikirlerine yakın görmediği için beni bizzat pasifize etmeye çalışmıştır, mobbing yapmıştır. Benim bilgim dışında, yetkisini çiğneyerek emirler vermiştir. Benim verdiğim yasal emirlere uyulmaması için de emir vermiştir. İfadelerde de vardır bu." beyanında bulundu.
"Birliğimle darbecilere direnmeye karar verdik, teslim olduk"
Albay Sarı'nın saat 21.00 civarında kendisini arayarak, taburundaki 3 bölüğün yetkisini aldığını söylediğini ve hiç bir bölüğe kışla dışına çıkması yönünde emir vermediğini de öne süren Muratoğlu, Sarı'nın, "Birliklerle Mahmutbey gişelerine hareket edin" emri sonrası, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) amacıyla 3 askeri araç ve 16 personelle saat 22.45 civarında çıkış yaptıklarını dile getirdi.
Sanık Muratoğlu, saat 23.10 civarında sivil polislerle karşılaştığını ve onlara "terör saldırıları bekleniyormuş, biz destek kuvvetiyiz, takviyeye geldim" dediğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bana yan yolu tarif ettiler. Gişelerde polislerle görüşüyorduk. Başbakanın darbe kalkışmasıyla ilgili açıklama saatinde polisin de benim de darbe kalkışmasından haberimiz yoktu. Haberleri olsa bana söylerlerdi. Burada hiç kimseyi tehdit etmedik, trafiği durdurmadık, kimseye silah doğrultmadık. İstanbul yönüne olan trafiği kapatmak için Ispartakule gişelerinden döndüğümüz iddiası doğru değildir. Saat 23.17'de cepten Albay Sarı'yı arayarak 'nerede konumlanacağımızı' yeniden sordum. Saat 23.20'de Ispartakule yönüne ilerlemeye başladık. Saat 23.30 civarında da Genelkurmay Başkanlığı'ndan darbe kalkışmasını öğrenmeye başladık. Birliğimle konuşup direnmeye karar verdik. Araçtan inip rütbelilerle görüştüm, emre uymamaya karar verdim. Bu yönde uygulamaya geçtik. Diğer bölüklerin de kışlaya dönmesini istedim. Telsizle bu anonsu yaptım. 23.40 civarında Ispartakule gişelerine vardım. Yol üzerinde karşılaşacağımız ilk polis ekibine sığınmak için saat 23.40'da karar aldık. Saat 23.50'de eşim, 'İyi misin?' diye bana mesaj attı. 'Evet, tam bilmiyorum aslında' şeklinde yanıtladım. İçimdeki ruhsal çöküntüyü yazıp göndermiştim. Darbe teşebbüsünden korunmak için sakin kalmam gerekiyordu. Yanımda bulunan Zübeyir üsteğmene, 'geri dönmemiz gerektiğini' söyledim. Emrimde olan diğer birliklerin yasa dışı işe karışmasını engellemek için saat 23.50'de, 'kışlaya dön' emrini tekrar verdim. Telefonla da mesaj olarak yazdım.
Bu mesajımdan sonra darbeci sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi Zeki Gerehan saat 00.20'de, konseyin Whatsapp gurubunda, '66. Tugay Komutanlığı İstanbul emniyetine çekiliyormuş' şeklinde yazmıştır. 'Buna en sert karşılığın verilmesi' emrini vermiştir. 'Birlikler geri çekilmeyecek' emirlerini de vermişlerdir. Yusuf Sarı da saat 00.53'de 'çekilmiyoruz' diye yazarak benim emrimi engellemeye çalışmıştır. Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeleri, 'en sert şekilde cezalandırılmam' emri verdi. Bunları umursamadan 'çekilme' emri verdim. Emniyet şeridinden sığınacağımız karakola gitmeye çalıştık. 13 kilometre yolu zorlukla aştık. Karakolun girişine araçlarla gitmemiz durumunda polisin yanlış anlayabileceğini düşünüp karakola 800 metre mesafede emniyet şeridine park ettik. Halk tedirgin olmasın diye silahlarımızı araçlarda bıraktık. Gişelere 800 metre mesafe kalana kadar hiç bir polisle karşılaşmadık. Önce yalnız olarak gidip polis karakoluna sığınmaya karar verdim. Sonra telefonla askerleri çağıracaktım. Vatandaşlara da benimle beraber gelmelerini söyledim. Vatandaşlarla beraber silahsız olarak karakola gittik. Saat 01.00 civarı zorlama olmadan, halkla birlikte kendim yürüdüm karakola. Halk destekleyerek önümü açtı. Kimseden kötü söz ve davranış görmedim, alkışlandım."
- "Halkımla birlikte yürümeye başladım"
Darbe girişimini öğrendiği saat 23.35'den itibaren, amirlerinin tüm tehditlerine rağmen yasa dışı oluşumla mücadele ettiğini savunan Muratoğlu, "Halkımla birlikte yürümeye başladım. Saat 01.15'de Albay Sarı'yı tekrar aradım. 'Yalan söylediğini, darbeye katılmayacağımızı, polise sığınacağımızı, yasa dışı emre uymayacağımızı' söyledim. Bana, 'senin komutanlık yetkin yok, komutan benim, böyle bir emir verirsen sonuçlarına katlanırsın' dedi. 'Polise sığınacağım' deyip kapattım." ifadesini kullandı.
Bu telefon görüşmesinden sonra Tugay komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'i arayarak, 'kendisine vekalet eden Yusuf Sarı'nın herkesi kandırdığını' söylediğini belirten Muratoğlu, 'Senin hiç bir yetkin yok' demesi üzerine bu komutanın da Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğunu anladığını dile getirdi.
"Sığınma talep ettiğim polisler şaşırdı"
Birliğindeki bölük komutanlarının teslim olmasında üçer kez gönderdiği mesajların etkili olduğunu kaydeden Muratoğlu, "Polisleri ilk kez bariyer gerisinde beklerken gördüm. 'Beni karakola alın' dedim. Sığınma talebime şaşıran polisler beni polis merkezine aldılar. 9 tanık polis, karakola yalnız geldiğimi ifade etmişlerdir. Benimle konuştular. Tabancam dahi yanımda yoktu. 'Darbe teşebbüsüne asla karışmayacağımızı, 16 askerimin polise sığınmak için beklediğini' söyledim. Silahlarını bırakıp karakola gelme emri verdim. Birliğim teslim olmuştur. Gelişleriyle ilgili görüntüler de mevcuttur." ifadesini kullandı.
Duruşma, diğer sanık savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
Son Dakika › Güncel › 15 Temmuz'da Mahmutbey Gişelerini Kapatmaya Teşebbüs Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?