2. Uluslararası Stk Fuarı - Son Dakika
Güncel

2. Uluslararası Stk Fuarı

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu (TİHEK) Üyesi Prof. Dr. Halil Kalabalık, insan haklarının evrensel olduğunu belirterek, "Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, Arakan, Kanada, Amerika, Türkiye fark etmez insanlar bu haklara sahiptir.

10.12.2017 11:34

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu (TİHEK) Üyesi Prof. Dr. Halil Kalabalık, insan haklarının evrensel olduğunu belirterek, "Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, Arakan, Kanada, Amerika, Türkiye fark etmez insanlar bu haklara sahiptir. İnsana Cenab-ı Allah tarafından bahşedilen haklardır. Bu haklar bize herhangi bir ödevin karşılığı olarak verilmemiştir, insan olduğumuz için verilmiştir. O yüzden insan hakları vazgeçilmez, devredilmezdir." dedi.

İslam Dünyası STK'ları Birliği (İDSB), Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı'nın (TGTV) iş birliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle Yenikapı'daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde düzenen 2. Uluslararası STK Fuarı ikinci gününde çeşitli başlıklardaki sunumlarla devam ediyor.

Fuar kapsamında "İnsan Haklarını Yeniden Düşünmek" başlıklı bir sunum gerçekleştiren Kalabalık, dünyayı 2. Dünya Savaşı'na götüren nedenlerden birinin de insan hakları ihlalleri olduğunu, o dönemde kitleler halinde kıyım yapıldığını ve insan haklarının ihlal edildiğini ifade etti.

Prof. Dr. Kalabalık, 2. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra uluslararası güvenlik ve barışın sağlanması yanında, tüm dünyada insan haklarının korunması, geliştirilmesi amacıyla Birleşmiş Milletler'in (BM) kurulduğunu anlattı.

Kalabalık, "Dünya, uluslararası toplum bir daha böyle bir kıyım, soykırım, insanlığa karşı savaş suçları yaşamasın diye 1945'te BM kuruldu ve insan hakları sorunu, insan hakları ihlalleri her devletin, milletin, her ulusun kendi iç meselesi olmaktan çıkarıldı." diye konuştu.

Bu amaç doğrultusunda da 1946'da İnsan Hakları Komisyonu'nun kurulduğunu aktaran Kalabalık, şöyle devam etti:

"İnsan Hakları Komisyonu, uzun çalışmalardan sonra işte bugün 10 Aralık 1948 gününde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edildi. Bu beyanname BM'nin aldığı bir tavsiye kararıdır. Çünkü genel kurulun kararları bağlayıcı değildi. Ama o yıllarda pek çok devletin anayasası yoktu. Pek çok devletin anayasalarında insan hakları yoktu. O nedenle pek çok ülke insan hakları konusunda evrensel beyannamenin hükümlerini bir rehber edinmiştir. Her ne kadar hukuken bağlayıcı olmasa da moral olarak, ahlaken devletleri bağlamıştır. Bugün bile bütün dünyada, uluslararası mahkemeler, hatta iç hukuk düzenlememizdeki mahkemeler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne kararlarında yer vermektedirler."

BM'nin bütün devletleri hukuken bağlayan uluslararası bağlayıcılık niteliğine haiz birtakım sözleşmeler yapma görevini insan hakları komisyonuna verdiğini ve kapsamda yapılan çalışmaların 1966'da meyvesini verdiğini belirten Kalabalık, bu süreçte yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.

"İnsan hakları, insana verilen doğal haklardır"

Prof. Dr. Kalabalık, insan haklarının ne gibi özelliklere sahip olduğunun bilinmesi gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"İnsan hakları evrenseldir. Çünkü dünyanın neresinde olursanız olun, Arakan, Kanada, Amerika, Türkiye fark etmez insanlar bu haklara sahiptir. İnsana Cenab-ı Allah tarafından bahşedilen haklardır. Bu haklar bize herhangi bir ödevin karşılığı olarak verilmemiştir, insan olduğumuz için verilmiştir. O yüzden insan hakları vazgeçilmez, devredilmezdir. Bugün pek çok ülke insan hakları ihlalleri yapsa bile, nerede bir uluslararası sözleşme yapılmışsa hemen imzalar. Neden? Uluslararası toplumun baskısından kurtulmak için. Bazı devletlerde görüyorum bir sözleşme yapılmış insan hakları konusunda onu hemen imzalıyor. Neden? Uluslararası toplumun baskısından kurtulmak için. Peki insanlarına o hakları dilediği gibi kullandırıyor mu? İnsan hakları, insana verilen doğal, doğuştan kazanılan haklardır."

Kalabalık, "Asr-ı Saadet döneminde insan haklarına çok büyük önem verildi. Ama ne yazık ki batılılar bizim filozoflarımızdan Farabi'den, İbn-i Sina'dan, Asr-ı Saadet döneminden aldılar bunları kendi felsefeleri doğrultusunda yorumladılar bize insan hakları diye yutturdular. Aslında inancımız gereği, İslam aleminde insan hakları gerçekten batıdan çok çok daha ileri düzeyde olmalıdır. Ne yazık ki bu anlatılamıyor." dedi.

Prof. Dr. Kalabalık, insan haklarının muhataplarının devletler ve kişiler olduğunu dile getirerek, insan haklarının tarihten beri devlete karşı ileri sürülen talepler niteliğinde kabul edildiğini anlatıp, insan haklarının korunması konusunda da bilgi verdi.

Bugünün İnsan Hakları Günü olduğunu hatırlatarak, etkinliğin, dünyanın her yerinde işkence, eziyet gören, insan haklarını dilediği gibi yaşayamayan mazlum kim varsa onların refahına vesile olmasını dileyen Kalabalık, "Kudüs Müslümanların şerefidir, onurudur. Müslüman olarak kalacaktır. İslam dünyasının ilk kıblesidir. İnşallah bugünler Kudüs'ün de kurtuluşuna vesile olacaktır." ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 2. Uluslararası Stk Fuarı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement