Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması

"KCK türü yapılanmalar yani bölgede bir paralel otorite tesis etmek, bir oluşum tesis etmek bunların baktığımızda hiçbiri kabul edilemez, hepsi var olan anayasal, yasal sistem içerisinde farklı birtakım devlete paralel oluşumlar oluşturma çabasıdır.

10.11.2014 00:30

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "KCK türü yapılanmalar yani bölgede bir paralel otorite tesis etmek, bir oluşum tesis etmek bunların baktığımızda hiçbiri kabul edilemez, hepsi var olan anayasal, yasal sistem içerisinde farklı birtakım devlete paralel oluşumlar oluşturma çabasıdır. Bunların hepsi aynı kefededir ve hiçbiri kabul edilemez" dedi.

Akdoğan, CNN Türk televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Tam bu noktada aslında 3 Ocak'ta başlayan Çözüm Süreci'yle diğer süreçleri birbirinden ayırma bağlamında sizin o dönemde yazılarınız vardı. Bu süreç yeni bir süreçtir, paradigma değişmiştir, devlet-Öcalan görüşmelerinde. Bundan sonra şiddet olmayacak, ne kadar az şiddet olursa o kadar çok görüşme olacak şeklinde yaratıcı bir paradigma koymuştunuz. Peki niye değişti bu? Neden şiddet şartlı bir sürece evrildi görüşmeler" sorusu üzerine Akdoğan, geçen yıl Öcalan'ın Nevruz'da verdiği mesajın, bir paradigma değişimini ifade ettiğini belirtti.

Akdoğan, "Yani silahlar sussun fikirler konuşsun. Silah bırakma fikrinin oluşması, bu silah bırakmak kadar önemli bir şeydir. Yani silaha gerek yok. Silah artık bir yöntem olarak kabul edilemez. Silah bırakma fikriyatının oluşması önemli bir merhaledir" diye konuştu.

Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bu noktadan da o süreç önemsendi. Bu fikrin gelişmesi... Yani artık demokratik siyasetle bu yöntemle iki farklı kulvar bunlar, iki farklı yöntem. Bunun artık zamanı geçmiştir, diğer yöntem ön planda olmalıdır yaklaşımı. Bu paradigmanın, bu olaylardan, Kobani olaylarından sonra tekrar zorlandığını ve değiştirilmeye çalışıldığını, yani Kandil üzerinden Öcalan'ın geçen yıl ortaya koyduğu paradigmada bir değişiklik zorlaması olduğu kanaatindeyim. Yani tekrar silahı öne çıkaran, silahı devreye alan. Bunun birkaç farklı sebebi var. Bir tanesi bence bölgesel gelişmeler. Yani Irak, Suriye bağlamında yaşanan çalkantı, birtakım örgütlerin ortaya çıkması, bunların birbiriyle mücadele etmesi, silahın tekrar geçer akçe gibi ön plana çıkmaya başlaması, bölgede çok farklı yapıların mücadele etmeleri, toprak kazanmaları, birbirlerini püskürtmeleri, geriletmeleri... Yani bölgedeki mücadelede silahın tekrar ön plana çıkması. Ben bunun kimya bozan bir durum olduğu kanaatindeyim.

İkincisi tabii burada dış yönlendirmenin, birtakım manipülasyonların da olduğu kanaatindeyim. Yani bu bölgesel gelişmeler bağlamında. Türkiye'yi nasıl baskılarız? Türkiye'nin kendi iradesiyle bu sorunu çözmesini nasıl engelleriz? Bunun gibi farklı kartları kullanmak isteyen yapıların olduğunu da söyleyebiliriz. Onun ötesinde bir de şu var, yani bu Çözüm Süreci'yle bir sonuca ulaşılacak. Bu sonuç nedir? Demokratik bir çözümdür. Bu ulaşılacak demokratik çözümle örgütün Kızılelma'sı, ütopyası, daha önce belirlediği hedefler arasında bir farklılık var. Biz niye bu demokratik çözümü kabul edelim? Biz daha ileri şeylere ulaşabiliriz. Daha önceki süreçlerde işte bu devrimci halk savaşı vesaire orada da aynı şeyi görmüştük. Şimdi siyaset, demokrasi falan biz bunlarla uğraşamayız. Direkt kestirmeden bir neticeye varalım. Bu anlayışın da çünkü insanları dağa çıkmak için motive ettiğiniz, söylediğiniz şeylerle dağdan indirmek için yapacağınız motivasyon aynı değil. Birinde öl, öldür diyorsunuz. Çok ileri şeyler vadediyorsunuz. Öbür tarafta hayatın gerçekleri var. Demokratik siyasetin realitesi var. Makul olan var. O makulle ütopya arasındaki fark elbette bir sıkıntı meydana getiriyor. Bütün bunlar neticesinde örgütün burada su kaynattığını, ayak sürüdüğünü görüyoruz."

-Gözlem heyeti kurulacak mı?-

"Kamuoyu sizi daha çok Kürt sorunun çözümünde sert demeçleriyle biliyor. Ama siz bu sürecin mimarlarından birisiniz. Tüm bu komplikasyonların önüne geçmek için söylediğiniz çok nitelikli bir değerlendirme var, biz bütün adımları attık, örgüt tarafı adım atmıyor. Bu noktada bir üçüncü göz, bir gözlem heyeti oluşturulup hükümetin ya da HDP'nin ev ödevini yapıp yapmadığı meselesinde neden böyle bir araca müracaat etmiyorsunuz" sorusu üzerine Yalçın Akdoğan, Çözüm Süreci'nin en büyük faydalarından birinin kamuoyunun gelişmesi olduğunu, normalleşmenin bölgede bir kamuoyu oluşturmaya başladığını belirtti.

Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu son olaylardan, yani vandalizm, şiddet olaylarından sonra bunlardan bir ricat yapılması, U dönüşü yapılmasında bir sebep bu toplumsal baskıdır. Yanlış yapıldı, şimdi buradan nasıl çıkabiliriz. Toplumsal baskı, toplumsal tepki burada önemli bir faktördü. İkincisi, devletin kararlılığı. Devlet kararlı bir duruş sergiledi. Biz gerekeni yaparız arkadaş. Buna müsamaha göstermeyiz. Bundan dolayı şimdi girdikleri o çıkmaz sokaktan çıkmaya çalışıyorlar. Böyle baktığımızda Çözüm Süreci'nde gerçekten bir normalleşme yaşanıyor. Kamuoyu algısı, toplumsal iklim daha farklı bir noktaya geliyor. Sen bunu yaparsın ama ben bunu hoşgörmem. Hoşgörmezsem ben desteklemezsem sen burada tutunamazsın. Bu önemli bir kazanımdır, demokratik bir kazanımdır. Bölge insanının sesinin çıkmasını, Türk toplumunun genel bir tepki ortaya koyabilmesini ben önemli görüyorum."

-"HDP ile siyasi rekabet yaparız"-

Kürt sorununa yönelik sert açıklamalarda bulunduğu yönündeki eleştirileri de değerlendiren Akdoğan, "Burada şahin vesaire... Siz tabii alışmamışsınız, hep bir taraf bir tarafı eleştirecek diye bakıyorsunuz. Biraz HDP veya Kandil'i eleştirdiğinizde hemen birileri bunu mahalle baskısıyla bu Kürt meselesine karşı, Kürtlere karşı gibi takdim ediyor" değerlendirmesinde bulundu.

Bunun Kürtlere veya Kürt meselesine karşı olma anlamına gelmediğini vurgulayan Akdoğan, Kürtlerle ilgili ne yapıldıysa kendilerinin yaptığını, Kürt meselesinde risk alanın da en büyük adımları atanın da kendileri olduğunu aktardı.

Ama ortada bir siyasi mücadele, siyasi rekabet olduğunu ifade eden Akdoğan, şöyle devam etti:

"HDP ile siyasi rekabet yaparız. Bu sorun çözülür veya çözülmez, siyasi mücadelemiz bitecek mi bizim? Demokrasi içinde biz bir birimizle mücadele etmeye devam edeceğiz. Nasıl CHP ile mücadele ediyorsak siyasi mücadele. Bunu da anlayışla karşılamak lazım. Eleştiriye de alışık olmak lazım. Siz her gün bir sürü laf söyleyeceksiniz, yerden yere vuracaksınız ama karşı taraf en ufak bir eleştiri getirdiğinde kıyameti koparacaksınız, yaygara yapacaksınız. Böyle birşey olmaz. Meclis kürsüsünden bütün bu ölenler, olaylar hepsinin faturasını Cumhurbaşkanımıza keseceksiniz, Başbakanımıza çıkıp yalancı diyeceksiniz, ondan sonra biz çıkıp eleştirdiğimizde 'Hükümet bizi eleştiriyor. Sert çıkıyor' Bu sert çıkmak değil. Siz bir laf ederseniz cevabınızı alırsınız."

Yalçın Akdoğan, "Ama hükümet sizsiniz" değerlendirmesi üzerine, sözlerine şöyle devam etti:

"Hükümet demek şamar oğlanı olmak demek değil. Biz elbette bütün bu algıları idare etmesi gereken, ülkeyi yönetmesi gereken hükümettir. Bunun sorumluluğuyla haraket eden de hükümettir. Biz zaten bu sorumluluğa müdrik olduğumuz için işte ben 'Çözüm Süreci devam ediyor. Bu hükümetin iradesi, kararlılığı ortada' diyorum. Bu sorun geçmişten bu yana akamete uğratılmış, sabote edilmiş olabilir. Biz bunu devam ettirmeliyiz. Demokratik siyaset bu sorunu çözecektir. Bunları hep biz söylüyoruz. Ama bunları söylerken gözümüzü yumalım. Birileri başka birtakım şeyler yapsın, bu sürece zarar versin. Böyle bir şey olmaz heralde."

Çözüm Süreci'nin milli, yerli ve herhangi bir harici dış dinamiğin bulunmadığı bir süreç olduğunu kaydeden Akdoğan, "Bu noktada üçüncü bir göz derken başka bir ülkeyi, kurumu kastediyorsanız çünkü daha önceki süreçlerde biliyorsunuz Oslo vesaire bu oldu, bunun da doğru olmadığını, yani başka sıkıntılara sebep olabildiğini gördük" dedi.

Akdoğan, şunları söyledi:

"Akil İnsanlar Heyeti'nin olması da böyle değerlendirilebilir. Yani akil insanlar bölgeye gittiler, gezdiler, gözlemlediler, fotoğraf çektiler, değerlendirme, analiz raporları oluşturdular. Bunlar önemli. Bu süreçte bölgedeki bütün toplum kesimleri, cemaatler, STK'lar, partiler, bu sürecin paydaşıdır ve muhatabıdır. Burada herkes üçüncü gözdür. Bahsettiğim o kamuoyunun oluşmaya başlaması, kamuoyu algısının artık partileri, örgütleri zorlaması, böyle bir şeyin yetişmeye başladığını gösteriyor. Bunu ben önemli buluyorum."

"Bir gözlem heyeti ya da komisyon kurulacak mı, böyle bir talep vardı" sorusu üzerine Akdoğan, talebin kimden geldiğini sordu. "HDP ve Öcalan'dan yapılan açıklamayı biliyoruz" karşılığı üzerine Akdoğan, "Tamam işte onlar önce yapması gerekenleri yapsınlar" ifadesini kullandı.

-"Ön şart sürmedik"-

"Siz bu meselede çok yetkin bir insansınız. Bu şartlı yani önce HDP şunları yapsın yaklaşımı 90'lardaki hem dönemin Cumhurbaşkanı Demirel tarafından hem Genelkurmay tarafından önce şiddet dursun, terör dursun biz adım atarız lafı ile bugün kamu düzeni sağlansın biz adım atarız sözü aynı" değerlendirmesi üzerine Akdoğan, bu iki konunun aynı olmadığını belirtti.

Yalçın Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O zaman halka hizmet götürmek, yatırım yapmak, demokratik reformları yapmak, bunlar için ön şart koşuluyordu. Biz bugüne kadar hiç atılmayan adımlar attık. Böyle bir şartla mı attık? Terör var diye veya yok diye onu engelleyen bir tavrımız oldu mu? İşte biz götürüyoruz havaalanı yapıyoruz, iş makinelerini yakıyorlar. Bölge insanının, işte Kürtçe'nin gelişmesi için atılan bir sürü devasa, tarihi adımlar... Terör var biz bunları yapmayalım dedik mi? Böyle bir engel olarak öne sürmedik, böyle bir ön şart olarak sürmedik. Vatandaşımızın hak ettiği şeyi yapmak herangi bir örgüt vesaire bağlamlı, ona endekslenebilecek bir konu değildir. Bu bizim hükümlülüğümüzdür, vecibemizdir, devlet olmanın gereğidir. Devlet de vatandaşına yapması gereken hizmeti de yapar, yatırımı da götürür, hakkı da verir, demokratik reformları da yapar ve biz bunları yaptık. Terör var diye, örgüt var diye vesaire ona endeksleyerek bu işlerden geri durmadık. Böyle bir ön şart değil bu. Ama neticede kendi bağlamında devam eden bir görüşme trafiğinde gelinen noktada karşılıklı anlaşmanın bir gereğiyse bu şiddet ve asayiş olaylarının durdurulması, bunu yapmadan hadi hükümet sen şunu yap bunu yap demek bu boştur. Bunu söylüyoruz."

-"Yine su kaynattılar"-

Çözüm Süreci'ne yönelik yol haritasının hazır olduğu ve karşı tarafa verildiğine yönelik açıklamaların hatırlatılarak, "PKK içeride çatı örgütlerini lağvedecek miydi, silahlı unsurlarını Türkiye'nin dışına mı çekecekti? Hükümet çerçeve yasayı çıkardı ama PKK bunu mu yapmadı, anlaşma bu mu" denilmesi üzerine Akdoğan, "Türkiye'yi terk etmeyecek miydi örgüt? Terk etti mi? Etmedi. Niye etmedi?" diye sordu.

Söz konusu süreçte hükümetin gerekenleri yaptığını ifade eden Akdoğan, şöyle konuştu:

"O süreçte Gezi olayları hemen devreye konuldu. 'Bu eylemsizlik olmaz, böyle bir şey yapılmaz, zinhar. Hükümet böyle bir adım atsın tarihi bir adım olur' diyorlardı. Ne oldu? Eylemsizlik kararı verildi. Ondan sonra çekilme yani Türkiye'yi terk etme süreci başlayacaktı. Hemen bir mekanizma işte Gezi olayları, bunların aşırı derecede büyütülmesi vesaire başka bir mesele gündeme geldi. Böyle olunca hemen birileri frene bastı, 'Acaba bu hükümet kalıcı mı, gidici mi' ve o iş durdu. Arkasından 17-25 Aralık komplosu geldi. Öyle olunca 'Bu hükümet gidecek mi, kalacak mı?' Bu psikolojinin de o dönemde devreye girdiğini görüyoruz. Ama gelinen noktada hükümet bunların hepsinden güçlü bir şekilde çıkmasını bildi, demokrasiyi korudu, milletin iradesine sahip çıktı, kendi pozisyonunu korudu ve kararlı bir şekilde 'Ben bu süreci devam ettireceğim' diye ortaya bir irade koydu. Ne oldu? Yine su kaynattılar."

-"Heyet bağlamında görüşme talebi olmadı"-

Kendisinin HDP'lilerle yoğun temaslarının olduğu belirtilerek "Bu türbülanstan sonra HDP'den size bir görüşme talebi geldi mi" diye sorulması üzerin Akdoğan, "Süreç bağlamında heyet olarak bir görüşme talebi gelmedi bana" karşılığını verdi.

Meclis'te diğer milletvekilleriyle olduğu gibi HDP milletvekilleriyle de görüşmelerinin, selamlaşmalarının olduğunu ifade eden Akdoğan, "Ama heyet bağlamında bir görüşme talebi olmadı" diye konuştu.

-"Bu görüşmelerin kesildiğini sanmıyorum"-

"Devlet- İmralı görüşmeleri sürüyor mu" denilmesi üzerine Akdoğan, "Bu görüşmelerin kesildiğini sanmıyorum" ifadesini kullandı. "Üst düzeyde mi devam ediyor" sorusuna Akdoğan,"Alt düzey, üst düzey görüşme görüşmedir. Bu bağlamda görüşme devam ediyordur diye tahmin ediyorum" dedi.

Aynı konuyla ilgili, "Bu son yaşanan olaylardan sonra devlet heyetinin Abdullah Öcalan ile bir teması oldu mu, bu temastan nasıl bir netice çıktı" denilmesi üzerine Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Burada 'Süreç devam ediyor' diyorsam, biraz önce bahsettiğim gibi, süreç devam ediyordur" diye konuştu.

-"Bunlara son verilmesi gerekiyor"-

"Öcalan farklı bir noktada HDP ve Kandil başka bir noktada, bu mu tablo" sorusuna Akdoğan, şu yanıtı verdi:

"Burada başka bir pozisyondan ziyade genel olarak bütün bu örgüt bileşenlerinin bu Çözüm Süreci'ni içine sindirmesi ve geçen yıl işte ortaya konulan paradigmadan, bu paradigma değişimine gitmeden buna inanması ve Çözüm Süreci bağlamında gelinecek noktayı kabullenmesi, işin ruhuna uygun hareket etmesi önem taşıyor. Bu yaşadığımız olumsuzluklar, işte uyarıp duruyoruz, 'Bu sürece zarar verir. Süreci zehirliyor, kırılganlık meydana getiriyor işte bu bölgedeki baskı, zulüm vesaire...' Gelinen noktada nasıl bir zehirleme yaptığını da gördük. Bunlara son verilmesi gerekiyor. Bunlar iki ayrı konsept, iki ayrı paradigma. Sürece inanıyorsanız bunları yapmayacaksınız ve ulaştırılacak sonuca da inanacaksınız ve bunun gereklerini yapacaksınız."

Milli Güvenlik Kurulu bildirisine Çözüm Süreci'ndeki kararlılığın yanı sıra paralel yapının da girdiği belirtilerek, "Bu paralel yapıyla iki farklı yorum yapıldı. Bunlardan biri de KCK ve PKK'nın çatı örgütlerinin Türkiye'deki yapılanması olarak ön görüldü. Yapılan yorum doğru mu? Hemen ertesinde de HDP'nin kapatılması konusu tartışılmaya başladı. Bu konudaki iddialara ne diyeceksiniz" sorusuna Akdoğan, 'paralel devlet yapılanması' denildiğinde birkaç farklı şeyin anlaşıldığını belirtti. Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bunlardan bir tanesi, bildiğimiz, geçmişten bu yana, devlet içerisindeki birtakım çeteleşmeler. Derin devlet yapılanmaları, kendini devlet yerine koyan ve devlet gücünü, imkanlarını kullanarak başka bir kendi eylem planını hayata geçiren, bunun çok farklı politik menfaat ve farklı sebepleri olabilir. Bu derin devlet yapılanmaları paralel devlet şeyiydi aslında. Devlet gücünü kullanarak başka bir amaca hizmet ediyorsunuz. Onun ötesinde bahsedilen vesayetçi odaklar, son dönemde gündeme gelen paralel yapılanmalar da böyle, devlet gücünü kullanarak başka bir ajandayı uyguluyor. Onun ötesinde KCK türü yapılanmalar yani bölgede bir paralel otorite tesis etmek, bir oluşum tesis etmek bunların baktığımızda hiçbiri kabul edilemez, hepsi var olan anayasal, yasa sistem içerisinde farklı bir takım devlete paralel oluşumlar oluşturma çabasıdır. Bunların hepsi aynı kefededir ve hiçbiri kabul edilemez. Bahsedilen budur".

-"Böyle bir istismar devam ediyor"

"Parti kapatma konusu son dönemde çok ajite ediliyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir" diyen Akdoğan, parti kapatmaya karşı olduklarını ifade etti.

Partilerin kapatmayla cezalandırılmasını doğru bulmadıklarını vurgulayan Akdoğan, "Gerçek şahısların cezalandırılmasını ama onun ötesinde partilere farklı cezalar verilebilir, 'Kapatma yanlış bir şeydir' diyoruz. Biz bunu somut adımlarımızla, referandumla hatırlarsınız, parti kapatmayı zorlaştıran biz olduk" dedi.

AK Parti'nin temel felsefesinin parti kapatmaya karşı olduğunu bildiren Akdoğan, "Son dönemde birileri öyle bir mağduriyet üretmek için burada bir ajitasyon yapıyor. Bu yönde herhangi bir çalışma olduğunu da duymadım doğrusu ama böyle bir istismar devam ediyor" diye konuştu.

- Ankara

Kaynak: AA - AkHaber.com

Son Dakika Güncel Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement