HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendisinin Sünni Şafii bir Müslüman olduğunu belirterek, "Bulunduğum ortamda tarihsel ön yargılarla kirletilmiş bilgilerle bunlar birbirine anlatılmış, bize kadar ulaştı. Ben şimdi bize güvenen kitlelere, tabanımıza şunu tavsiye ediyorum: Nerede bir Alevi görürseniz lütfen gidin, yemeğini yeyin, çayını için, sarılın. Bunu yapın ki dokunduğunuz insanların öyle anlatıldığı gibi tehlikeli olmadığını anlayın" dedi.
Demirtaş, Ehlibeyt Alimler Derneği'ni ziyaretinde yaptığı konuşmada, insanların renkleri, dilleri, inançları ve kimliklerinin farklı olduğunu belirterek, bunun Allah'ın emri olduğunu söyledi.
"O emre karşı çıkmaya ne cüret etmek gerekir ne de O'nun yarattığı faklılıkları tekleştirip, tekmiş gibi göstermeye dair bir çaba içerisine girmek gerekir" diyen Demirtaş, bunun modern demokrasinin bir kuramı, İslam'ın da özü itibarıyla emri olduğunu aktardı.
Demirtaş, bir arada yaşamanın formüllerinin bulunması gerektiğini, bunun yolunun da insanların birbirlerini daha iyi tanıması olduğunu anlattı.
Çocukken "Alevilerin yemeğini yemeyin, çayını içmeyin" diye telkinler duyduklarını söyleyen Demirtaş, "Ben Sünni Şafii bir Müslümanım. Bulunduğum ortamda tarihsel ön yargılarla kirletilmiş bilgilerle bunlar birbirine anlatılmış, bize kadar ulaştı. Ben şimdi bize güvenen kitlelere, tabanımıza şunu tavsiye ediyorum: Nerede bir Alevi görürseniz lütfen gidin, yemeğini yeyin, çayını için, sarılın. Bunu yapın ki dokunduğunuz insanların öyle anlatıldığı gibi tehlikeli olmadığını anlayın" diye konuştu.
Selahattin Demirtaş, Alevilere de aynı tavsiyede bulunduğunu belirterek, bunu yaptıkça birilerinin bunu tehlike olarak gördüğünü iddia etti.
Toplumdaki parçalanmışlık çözülmediği müddetçe diğer ana sorunlara girilemediğini ifade eden Demirtaş, kendilerine "bölücü" denilmesine rağmen en çok birleştirici faaliyeti HDP'nin yürüttüğünü savundu.
"İnsanlar artık umutlarını giderek yitiriyorlar"
İnsanların birbirinden korkmadan Türkiye'nin birliği içerisinde barış içinde yaşayabileceklerine inandıklarını anlatan Demirtaş, şöyle devam etti:
"Bu duygu korkuttu bunları. Çünkü üstüne kurdukları siyasi zemini ellerinden aldık. Artık 'Siz, mezhepler, kimlikleri parçalayarak onlar üzerinden milliyetçilik yaparak, oy devşiremeyeceksiniz' dedik. Tam tersine biz bölücülükle, ırkçılıkla, milliyetçilikle suçlandık. Bunu düzeltmenin tek yolu ısrar etmektir. Bundan vazgeçmek, Türkiye açısından büyük bir tehlike ve tehdittir. Biz bundan vazgeçersek, samimiyetle söylüyorum, ırkçı, mezhepçi çizgilere saparsak ve kendimiz dışında düşünmeyen, onun gibi inanmayan herkesi düşman olarak görürsek, Türkiye çok kısa sürede bir dehşet tablosuyla karşılaşabilir. İnsanlar artık umutlarını giderek yitiriyorlar. 'Gidip oy kullanıyoruz, sandığa gidiyoruz, bunun sonucunu kabul etmiyorlar, biz ne yapacağız' diye çaresizliğe insanları itmek istiyorlar. Bu noktada diyoruz ki; çare biziz, hepimiziz, hep birlikte çarenin kendisiyiz."
Seçmenlerden sandığa gitmelerini isteyen Demirtaş, sandığa gitmeyenlerin mevcut durumu onaylayanlar olduğunu ileri sürdü.
Demirtaş, "Oy kullanmamazlık yapmayın, 'Neyi değiştireceğim' demeyin. Değiştirdiniz işte. 7 Haziran'da değiştirdiniz. Yeni bir iktidar alternatifi çıkardınız. Onlar tanımamış, saygı duymamış olabilirler ama bu defa kuzu kuzu saygı duyacaklar" dedi.
Selahattin Demirtaş, Türkiye'deki Caferi toplumunun derin bir ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını, Caferi inanç merkezlerinin, camilerinin ibadethane statüsünde kabul edilmediğini ve giderlerinin karşılanmadığını savundu.
"Acının paylaşılmış olmasından sadece onur duyarız"
Demirtaş, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ankara'daki terör saldırısının ardından 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kendilerine taziye telefonunu ettiğinin hatırlatılması üzerine Demirtaş, şunları söyledi:
"Önceki Cumhurbaşkanımızın şahsımızda bizleri araması, üzüntülerini ve taziye dileklerini iletmesi, bizler aracılığıyla ailelere bu duygularının iletilmesini istemesi, son derece ahlaki, insani bir duruştur. Buradan yola çıkarak bir polemiğe girmek, 'taziye sahibi o değil budur' demek, bir insanın ahlaki seviyesini gösterir. Vicdanının artık oy, sandık ve koltuk uğruna karardığını gösterir. Gerçekten çok üzüldüm. Ülkenin Başbakanının çıkıp bize, 'taziye sizin değil, bu acıyı sahiplenmeyin' diyecek kadar duygudan yoksun hale geldiğini görmek çok üzdü bizi."
Terör saldırısının ardından her evin taziye evi olduğunu, her evin yas tuttuğunu dile getiren Demirtaş, "Biz HDP Genel Merkezi olarak, elbetteki herhangi bir kurum, kişi, şahsiyet tarafından aranmış olmakla bize yönelik o acının paylaşılmış olmasından sadece onur duyarız. Birleştirici bir yönelimdir, tutumdur" ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "organizasyon" nitelemesini hatırlatması üzerine Demirtaş, "Evet biz kendisinin bildiği anlamda bir siyasi parti değil, tam da bir organizasyonuz" dedi.
Demirtaş, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin gözaltına alınmasına ilişkin soru üzerine de Elçi'yi yakından tanıdığını belirterek, "Bırakın PKK üyesi, sempatizanı bile değildir. Bir barış adamıdır, insan haklarına inanır ve inandığı şeyleri cesurca söyler. PKK'ya yönelik çok sert eleştirileri olan bir insandır fakat terör örgütü olarak görmediğini de açıklamıştır. Bunu şiddeti övme anlamında da kullanmamıştır" diye konuştu.
Selahattin Demirtaş, daha sonra Türkiye Caferileri Derneği'ni ziyaret etti.
Son Dakika › Güncel › Demirtaş, Ehlibeyt Alimler Derneği'ni Ziyaret Etti - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?