ÖZETLE; 'zaman evrenin her yerinde aynı hızda ilerler ama farklı hissedilir. Uzaklık ve zaman, gözlemciye bağlı olarak değişebilir, farklı algılanabilir. Bütün varlıklar ve varlığın fiziki olayları birbirine bağlıdır, zaman, mekan, hareket birbirlerinden bağımsız değildir' diye özetleyebileceğimiz İzafiyet Teorisi'yle evrene bakış açımızda tam bir devrim yapan 1879 Almanya Ulm doğumlu Albert Einstein'dan bahsediyoruz.
Biri 1896'da, ikincisi 1933'te Naziler iktidara gelince iki kez Almanya vatandaşlığını geri verdi. Tüm dünya konuşma yapması ve ders vermesi için peşinden koştu. Ama o Almanya'daki bir yer hariç hiç bir yerde kendisini evinde hissetmedi. Orası, Potsdam kentine 6 km mesafede, Schwielowsee gölü kenarında, Caputh'taki mütevazı ahşap yazlık eviydi. Sade, doğanın ortasında, gürültüden, insanlardan uzak bir ev. Einstein'ın şimdi müze olan bu yazlık evini ziyaret ettim. Müze müdüründen ilginç öyküsünü dinledim.
Celal Özcan, Albert Einstein'in evindeki anı defterini imzaladı.
BELEDİYE BİR YAHUDİ'YE EV HEDİYE EDİYOR
O dönem Berlin'de yaşayan Nobel Ödülü sahibi Albert Einstein'ı hemen herkes tanıyordu. Einstein, kentte çok rahat hareket edemiyordu. İnsanlar kapısını çalıyor, dilenciler para istiyordu. Rahat çalışabilmek için doğanın içinde bir yer aradı. Kendisini 50'inci yaş günü vesilesiyle ziyaret eden Berlin Belediye Başkanı Gustav Böss, "Belediye olarak size kentin dışında, doğanın içinde bir ev hediye etmek istiyoruz" dedi. Haber basına yansıyınca, "Belediye bir Yahudi'ye ev hediye ediyor" tartışmaları koptu.
İŞTE ARADIĞIM YER BURASI
Haber ve tartışmalar Berlin sınırlarını da aştı. Berlin'in 50 km güneybatısında, şirin, küçük bir kasaba olan Caputh'da, Schwielowsee gölü kenarında yazlığı bulunan Stern Ailesi, haberi duyunca heyecanlandı. "Ev alma, komşu al" sözünden hareket eden Stern Ailesi, zamanında 'yanlış birine gitmesin, istediğimiz bir aileye satarız' diye yazlıklarının yanındaki arsayı da satın almıştı. Bu arsayı Einstein'a teklif ettiler. Şehir ve insan kargaşasından, gürültüden, telaştan uzak, orman içinde, göl manzaralı arsayı gören Einstein, "İşte aradığım yer burası" dedi.
KARISI MİMARI TERS KARŞILADI
Karısı Elsa taş ev, Einstein ise doğaya uyumu ve huzuru açısından ahşap ev istiyordu. İşte tam o sırada Einstein'ın sevdiği, çılgın fikirleri olan bir genç mimar çıktı. 27 yaşında, devrimci hareketlere katılmaktan mimarlık bölümünü bile bitirememiş, Birinci Dünya Savaşı nedeniyle çelik ve çimento kıtlığı yaşandığı için hazır ahşap ev yapan Christoph Unmack firmasında çalışan Konrad Wachsmann, bir gün Berlin'de Einstein'ın kapısını çaldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni başkenti Ankara'da Alman Büyükelçiliği'nin ahşap konutunu da 1924'te aynı şirket yapmıştı. Elsa, kapıdaki bu adamı önce yine kocasından bir şeyler isteyen biri zannederek, "Ne var, ne istiyorsun" diye ters karşıladı. "Dünyada benden daha iyi ahşap bina mimarı yok" diyen Wachsmann'ı kocasıyla buluşturdu. Şömineli büyük salon dışında, odaları küçük ama terası alabildiğine büyük, çatısı koyu kırmızı, Fransız pencereli ahşap eve Einsteinlar 1929'da taşındı.
MİSAFİRLERİNİ ÇIPLAK KARŞILAMA
Albert Einstein buraya 'Cennet' diyordu. Evde çıplak ayak ve üstü açık dolaşıyordu. Misafirlerini de yalınayak ve üst tarafı çıplak karşılıyordu. Karısı Elsa'nın, "Misafirleri bari böyle karşılama" sözlerine "Onlar beni görmek istiyorsa, burdayım. Ama elbiselerimi görmek istiyorlarsa, gardrobı açar gösteririm" esprisiyle yanıt veriyordu. Burada Heinrich Mann, Arnold Zweig, Kaethe Kollwitz, Max Liebermann gibi dönemin en ünlü yazar, ressam, müzisyen, bilim insanı, filozof ve gazetecilerle din, siyaset, savaş ve ırkçılık üzerine derin sohbetler ediyordu. Oğluna yazdığı bir mektupta "İyi bir tembel hayvan olmak, dünyayı iplememek istiyorsan Caputh'a gel" diyordu
SON BİR KEZ DAHA BAK
Ama Einstein kendini ilk kez evinde hissettiği Caputh'taki yazlığında topu topuna üç yıl kalabildi. Naziler iktidara gelmeden, 6 Aralık 1932'de California Teknoloji Enstitüsü'nde ders vermek evin kapısını kapatırken, karısı Elsa'ya, "Son bir kez daha bak. Bir daha göremeyeceksin buraları" dedi. 1933'te Naziler iktidara gelince, AlmanYA vatandaşlığını geri verdi ve bir daha da Almanya'ya dönmedi. Yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı İsmet İnönü'ye 17 Eylül 1933'te Toplumu Koruma Birlikleri (OSE) adına bir mektup yazarak, Almanya'daki yeni kanunlar nedeniyle çalışamayan, hayatları tehlikedeki 40 bilim insanını davet etmesini istedi ve isim listesi gönderdi. Türkiye 1934'te Almanya ve Avusturya'dan bilim insanlarına kapılarını açtı.
Son Dakika › Güncel › Einstein'ı ziyaret ettik - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?