Beşiktaş bu akşam Rotterdam'da Feyenoord'a konuk olacak. Feyenoord 106 yıllık tarihinde ikinci kez bir Türk takımıyla eşleşti. İlk eşleşme 2002-2003 sezonunda Fenerbahçe'yleydi.
Bugünkü eşleşme de bir Şampiyonlar Ligi ön elemesi. Ama diğerinden farklı olarak iki takımın portreleri birbirine çok benziyor. Beşiktaş ve Feyenoord birbirini tanımayan ikizler gibi.
Hollanda futbolu deyince akla ilk olarak Ajax gelir çünkü Hollanda futbolunu Avrupa'da en iyi onlar temsil etmiştir. Ayrıca en iyi altyapı da Ajax'tadır ve dünya futboluna büyük futbolcular kazandırmışlardır.
"İki takımın portreleri birbirine çok benziyor. Beşiktaş ve Feyenoord birbirini tanımayan ikizler gibi."
Sinan Can
Ajax'ın 33 Hollanda Şampiyonluğu'na karşın Feyenoord'un müzesinde sadece 14 kupa var. Bu istatistikte geride görünse de Feyenoord Hollanda'da ilklerin takımıdır.
1969-1970 sezonunda uzatmalarda Celtic'i 2-1 yenip Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanan Feyenoord, Hollanda'ya bir Avrupa kupası getiren ilk ekip oldu.
Bir sezon sonra gelen Kıtalararası Kupa Şampiyonluğu ise Feyenoord taraftarlarının gözünde başarıya giden hikayenin başarının kendisinden daha önemli olabileceğinin bir örneği.
1970'de, Copa Libertadores Şampiyonu Estudiantes ile deplasmanda oynanan ilk maç 2-2 bitmişti ve Kıtalararası Kupa'nın galibi Rotterdam'daki rövanşta belli olacaktı.
Feyenoord'un efsanevi antrenörü Ernst Happel, oyuncularının sertlikten yakındığı maçın 60'ncı dakikasında Joop van Daele'yi oyuna aldı ve bu futbolcu beş dakika sonra Estudiantes filelerini havalandırdı.
Golle birlikte sahanın içi birden karıştı. Estudiantesli futbolcular gözlüğünü kırmak için Van Daele'yi kovalamaya başladılar ve Arjantinli Carlos Pachame bunda başarılı oldu. Gözlüğü aldı, yere attı ve üstüne basıp kırdı.
Bu olaydan sonra devam eden maçta başka gol olmayınca kupa Feyenoord'a gitti.
Carlos Pachame maçtan sonra bir gazeteciye, "Adam defansa çekildiğinde gözlüğü çıkarıyor, atağa çıktığında gözlük takıyor. Bu nasıl bir sahtekarlık, gözlükle hiç top oynanır mı? Böyle hakemin ben…" diye veryansın ediyordu.
Happel ise Estudiantes'e öfkeliydi: "Gerçek bir gangster takımı. Bunlarla banka soymaya bile gidilir."
Kupa'dan çok gözlük olayı akıllarda kaldı ve bu gözlük hakkında şarkılar, şiirler bile yazıldı. Gözlük şu an Feyenoord'un müzesinde bulunuyor. Belki de taraftarlar için kazanılan kupadan daha bile değerli…
Acıyı sevmek olur mu?
2011'de çalıştığım TV kanalı Feyenoord kulübü hakkında küçük bir portre yapmamı istedi. Bir spor kulübünün portresini yapmak için doğrusu pek de hevesli değildim. İsteksiz şekilde yağmurlu bir günde arabaya binip Rotterdam'a doğru yol aldım. Rotterdam'ın güneyindeki mahallelere gidip, orada taraftarlarla röportaj yapmam gerekiyordu.
O dönemde Feyenoord iflasın eşiğindeydi ve tarihinde ilk defa kümeye düşme tehlikesi vardı. ve ondaki önceki sezon tarihinin en büyük yenilgisini almış, PSV'den tam bir deste gol yemişlerdi. Acılarına daha fazla tuz basmak istemediğim için, hazırladığım sorularda o maçla ilgili bölümleri çıkardım.
Rotterdam'ın güneyine vardığımda, ilk önce küçük ve dağınık bir evde oturan Postacı Mieke'nin evine gittim. Eve girdiğimde her yer kırmızı beyaz döşemeydi, her yerde Feyenoord amblemi… Küçük bir Feyenoord müzesi gibi, tuvalet taşları bile kırmızı beyazdı. Daha önce böyle çılgın bir kadın taraftar görmemiştim.
Mieke röportaja başlamadan önce kendine büyük bir şişe bira açtı ve tütün sarmaya başladı. "Ancak böyle rahat konuşurum" dedi ve soru sormadan anlatmaya başladı:
"Mücadele edip acı çekerek futbol oynuyoruz ve kazanıyoruz. Aynen benim gibi… Ben de çok az imkanla yaşam mücadelesi veriyorum. Feyenoord ile taraftarı birdir."
Mieke, Feyenoord taraftarı
"Biz acı çekenlerin takımıyız. Biz sadece kaybettiğimizde ağlamıyoruz, kazandığımızda da ağlıyoruz. Çünkü bizim futbolumuz güzel değil, mücadeleci bir futbol, ölümüne oynuyoruz. Ajax kendini elit sanıyor ve zaman zaman 'En güzel futbolu biz oynuyoruz' diyorlar; şu ünlü total futbolu. PSV sponsorlarından dolayı büyük paralara yıldız veya yıldız adayı oyuncular getiriyor. Bizde ise ne para var, ne güçlü sponsor… Hakemler de bize karşı ve medya tümden bize karşı. Biz Feyenoord'uz. Mücadele edip acı çekerek futbol oynuyoruz ve kazanıyoruz. Aynen benim gibi… Ben de çok az imkanla yaşam mücadelesi veriyorum. Feyenoord ile taraftarı birdir."
Mieke'nin biraz ilerisinde eski liman işçisi Hans oturuyor. İşsiz ve bu aralar ona hayatta mutluluk veren tek şey Feyenoord:
"Sabah kalkıyorum ve Feyenoord'u düşünüyorum. Akşam Feyenoord'la yatıyorum. İşsizlik parasıyla zar zor geçiniyorum. Yine de her sene para biriktirıp, tatile gitmiyorum ve Feyenoord kombinesi alıyorum. Tatil gibi şeyler önemli değil; aslolan Feyenoord'dur."
Hans Feyenoord'u anlatırken zaman zaman gözleri doluyor:
"Feyenoord benim gibi liman işçisi olan dedemin ve liman işçisi olan babamın takımı. Yani üç nesil liman işçisiyiz ve Feyenoord'luyuz."
O arada zil çalıyor ve kapıdan, temizlik işinde çalışan eşi Inge giriyor. Inge de Feyenoord'a gönülden bağlı. Sohbete katılıyor:
"Feyenoord iflas da etse, amatör lige de düşse biz hep kombine alacağız ve takımımızı sonsuza kadar destekleyeceğiz. Takımımız kaybetse de biz hiçbir zaman kulübümüze ve futbolcularımıza küsmeyiz. Kaç yıldır şampiyon olamıyoruz ama her hafta en az 40 bin kişi maçları izlemeye geliyor. Biz paralı PSV ve şımarık Ajax gibi değiliz. Feyenoord halkın takımı ve daima kalbimizdedir. PSV ve Ajax maç kaybettiğinde statları boş kalıyor. PSV bizi 10-0 yendi, biz bir sonraki maçta yine de bütün stadı doldurduk. Feyenoord sevgisini size anlatamam. Bunu ancak hissedebilirsiniz."
Hans kalkıp bir cd takıyor, çalan müziğin türü Smartlappen. Hollanda arabeski diyelim. Hans hem birasını yudumluyor hem içli içli ağlıyor. Aklıma ilk rahmetli Müslüm Gürses'i dinleyip kendine jilet atanlar geliyor. Feyenoord'un ilginç mazoşist taraftarları… Acıyı sevmek bu olsa gerek.
Taraftarların lakabı lejyon
Taraftardan söz açılmışken, Feyenoord taraftarının lakabı lejyon. Lejyon denildiğinde akla ilk Roma lejyonları gelir; MÖ 1'inci yüzyılda yurttaşlardan oluşturulan ordu birimi. Roma İmparatoru'nun Hollanda'daki lejyonu Minervia'ydı. Bundan dolayı mı Feyenoord taraftarı kendine leyjoner diyor, tam olarak bilinmiyor.
"Feyenoord taraftarı Hollanda'nın en fanatik ve en çılgın taraftarıdır. Gittikleri şehirlerde ortalığı birbirine katıyorlar. Normalde hayatın sakin geçtiği bir pazar gününde ortalık toz duman oluyor."
Sinan Can
Feyenoord taraftarı Hollanda'nın en fanatik ve en çılgın taraftarıdır. Gittikleri şehirlerde ortalığı birbirine katıyorlar. Normalde hayatın sakin geçtiği bir pazar gününde ortalık toz duman oluyor.
1997'de Amsterdam'a yakın Beverwijk şehrinde Ajax ve Feyenoord'lu taraftar birbirilerine girdiğinde sonuç bir ölü ve birçok yaralı olmuştu. Feyenoord'lu bir taraftar Ajax'lı holigan Carlo Picornie'yi kafasına çekiçle vurarak öldürdü. Ondan beri riskli deplasman maçlarına taraftar götürülmüyor.
Feyenoord taraftarının belki de en büyük özelliği takımlarına sadık kalmaları. 15 senedir şampiyonluk göremediler ama her maçta Feyenoord'un Kuip (küvet anlamına geliyor) Stadı'nı dolduruyor.
Kulüp de taraftarının bu sadakatini karşılıksız bırakmıyor. Feyenoord'da 12 numaralı forma hiçbir futbolcuya verilmez, taraftarındır. Son yıllarda büyük bir sportif düşüşte olsa da Feyenoord evinde oynadığı maçlarda taraftar desteğiyle zaman zaman kapasitesinin üzerine çıkıyor.
Rotterdamlı ünlü edebiyatçı ve hümanist Erasmus'un kitabı Deliliğe Övgü'yü okuduğunuzda belki Feyenoord taraftarını birazcık anlayabilirsiniz. Onların görseydi Erasmus kesin şaşırmıştı.
Beşiktaş ile benzerlikler
Feyenoord ile Beşiktaş birbirini tanımayan ikizler gibi dedik ya, gerçekten öyle. İkisi de taraftarları tarafından halkın, emekçilerin ve işçilerin takımı olarak görülüyor. Zaten Feyenoord'un da lakaplarından biri "Halkın takımı".
Feyenoord da zaman zaman Ajax ve PSV rekabetinin gölgesinde kalıyor. Zaman zaman Fenerbahçe- Galatasaray rekabetinin gölgesinde kalmak gibi…
Ajax'ın 33, PSV'nin ise 21 lig şampiyonluğu var. Feyenoord ise 14 şampiyonlukla iki ezeli rakibinin gerisinde.
Feyenoord'un Kuip Stadı da şu an yıkılıp yeniden yapılan Beşiktaş İnönü Stadı gibi eski ve güzel bir stattır. Feyenoord da Beşiktaş gibi mücadeleci oyun anlayışıyla bilinir.
İkizler bu akşam birbiriyle tanışacak. Feyenoord hem teknik direktörünü hem önemli oyuncularını kaybetti. Beşiktaş'ın karşısına yeni, deneyimsiz ve genç bir takım olarak çıkacaklar. Yani kağıt üzerinde avantaj Beşiktaş'ta ama Kuip'un ateşli atmosferinin yarattığı sürprizleri unutmamak gerek.
Beşiktaşlılar Feyenoord'un stadında "Geen woorden maar Daden" diye bağıran taraftarla karşılaşacak. Yani "Laf değil mücadele her şey" diyen taraftarlarla…
Sinan Can, Hollanda doğumlu araştırmacı-gazeteci ve belgesel yapımcısı. 2002 yılında kısa bir süre Türkiye'de Mehmet Ali Birand'ın yanında staj yaptıktan sonra, 2003 yılında Tilburg'te Basın ve Yayın Akademisi'nden mezun oldu. Çeşitli televizyon programlarında editörlük ve muhabirlik yapan Sinan Can 2005 yılında Hollanda devlet televizyonu VARA'nın en önemli programlarından 'Zembla'da birçok haber dosyası hazırladı. 2009 yılında Hollanda ve Belçika'nın en iyi haber araştırma ödülü olan 'De Loep'ü kazandı. Geçtiğimiz yıl Hollanda'daki mülteci çocukların ve ailelerinin yaşadıklarını mercek altına alan belgesel serisi 'Clara Wichmann İnsan Hakları Ödülü'ne layık görüldü
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Al Jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Son Dakika › Güncel › Feyenoord: Çile Çekenlerin Takımı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?