Solomon Adaları'nın yeni başbakanı Çin yanlısı politikalarıyla bilinen Jeremiah Manele oldu

Solomon Adaları'nın yeni başbakanı, Çin yanlısı politikalarıyla bilinen Jeremiah Manele oldu.

Yetkililer tarafından yapılan açıklamaya göre, Solomon Adaları'nda 17 Nisan'da yapılan genel seçimin ardından bugün mecliste Başbakanlık için oylama yapıldı.

Oylamanın sonucunda, 49 milletvekilinin 31'inin oyunu alan Jeremiah Manele, başbakan seçildi.

Çin yanlısı söylemleriyle tanınan, önceki hükümetin Dışişleri Bakanı Manele, mecliste yaptığı ilk konuşmasında, "Görevimi özenle ve dürüstçe yerine getireceğim. Halkımızın ve ülkemizin çıkarlarını gözeteceğim." ifadelerini kullandı.

Önceki seçimlerde yaşanan şiddet olaylarına ilişkin uyarı yapan Manele, "Şiddetten dolayı ekonomimiz ve yaşantımız zarar gördü. Demokratik başbakan seçimlerine saygı duymalı ve gelecek nesillere örnek olmalıyız." diye konuştu.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese de X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, iki ülkenin iletişimde olduğunun altını çizerek "Onunla (Manele) çalışmayı dört gözle bekliyorum." açıklamasında bulundu.

Manele, Çin ve Solomon Adaları arasında 2022'de imzalanan tartışmalı güvenlik anlaşması sırasında Dışişleri Bakanlığı görevini yürütüyordu.

Çin'le imzalanan tartışmalı anlaşma

Çin ile Solomon Adaları arasında 20 Nisan 2022 "Güvenlik Alanında İşbirliğine Yönelik Hükümetler Arası Çerçeve Anlaşması" imzalandığı duyurulmuştu. Anlaşmanın detayları kamuoyuyla paylaşılmazken anlaşma taslağı olduğu iddia edilen bir belge, Solomon Adaları'nda muhalefet tarafından internette yayımlanmıştı.

Anlaşmanın Çin savaş gemilerinin Solomon Adaları limanlarına demirlemesine, kısa süreli beklemesine, lojistik ikmali ve geçiş yapabilmesine olanak sağladığı ileri sürülmüştü.

Ayrıca anlaşmayla Solomon Adaları hükümetine sosyal düzeni, insan yaşamını ve mülkiyeti korumak için Çin'den polis, zırhlı polis, askeri personel ve diğer koruyucu ve askeri güç talep etme yetkisi verildiği iddia edilmişti.

Anlaşmanın Pekin'in, Çin vatandaşlarını ve Çin'e ait projeleri korumak için ordusunu kullanmasının önünü açtığı, Pasifik Okyanusu'nun güneyinde kritik askeri üs sağladığı, bu yüzden bir "güvenlik paktı" niteliğinde olduğu yorumları yapılmıştı.