American University of Sovereign Nations (AUSN) Öğretim Üyesi ve Christchurch merkezli Eubios Etik Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Darryl Macer, İslamofobinin dünyada var olan bir gerçek olduğunu belirterek, "Bunun sadece Batı'ya atfedilmesi doğru değil. Bu dünyanın başka yerlerinde de var. Fakat bizim amacımız, her alanda, her zaman nefrete, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı çıkmak. Biz hep birlikte Batı'da da İslamofobi'ye karşı çıkan insanların olduğunu ve İslamofobi'nin kabul edilemez olduğunu vurgulamalıyız." dedi.
Prof. Dr. Macer, Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı bünyesinde Beşikçizade Tıp ve İnsani Bilimler Merkezi (BETİM) ev sahipliğinde, AUSN ve Eubios Etik Enstitüsü iş birliğiyle 13-15 nisanda düzenlenen "Küresel Topluluğumuzun Afetlere Etik Adaptasyonu: Onuncu Gençlik Afet Eğitim Çalıştayı"na katıldı.
AFAD, Kızılay ve Yeryüzü Doktorları gibi kuruluşların yanı sıra, dünyanın çeşitli ülkelerinden akademisyen ve STK temsilcilerinin de afetlerle ilgili bilgi ve tecrübelerini paylaştığı çalıştayda, farklı ülkelerden katılımcılar hazırladıkları eylem planlarını paylaşarak bilgi alışverişinde bulundu ve bir deklarasyon hazırladı.
Çalıştay sonrasında bugün düzenlenen özel oturumda ise Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde, cuma namazı sırasında 2 camiye yapılan terör saldırısında hayatını kaybeden Müslümanlar anıldı ve hazırlanan bildiri okundu.
Prof. Dr. Macer, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, çalıştayın ana amacının, farklı disiplinlerden ve ülkelerden özellikle genç insanların bir araya getirilerek tüm dünyayı ilgilendiren ortak konulardan biri olan felaketlere karşı bakış açısı geliştirmek, felaketler oluşmadan önce neler yapılabileceğini tasarlamak ve hazırlıklı olmalarını sağlamak olduğunu söyledi.
Çalıştayın 1.'sini 2011 yılında Christchurch'de yaptıklarını ve bu yıl 10.'sunu düzenlediklerini belirten Macer, tüm çalıştayların felaketten etkilenen farklı şehirlerde yapıldığını aktardı.
Felaketlerin küresel problemler olduğunu vurgulayan Macer, bu nedenle gençler başta olmak üzere, bütün toplumların, farklı disiplinlerden insanların, politikacıların bir araya gelerek düşünmesi gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Macer, "Ortak bir tutum oluşturmak önemli çünkü bu küresel bir problem, sadece belli toplumları ilgilendirmiyor. Aynı zamanla BETİM'le iş birliği yapmak bizim için önemli çünkü onlar da konulara kültürlerarası ve disiplinlerarası bakıyor, farklı kültürlerin ortaklaşmasını ve ortak bir tutum oluşturmasını sağlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Hep barışçıl yapımızla bilinirdik"
Christchurch kasabasında doğup büyüdüğünü aktaran Macer, ülkelerinde sosyal ayrımın olmadığını, bütün etnik grupların ya da dinlerin arasında ayrım yapılmadığını ve herkesin eşit seviyede görüldüğünü söyledi.
Prof. Dr. Macer, saldırıdan önce Christchurch'un barış merkezi olmasıyla övündüklerine işaret ederek, "Hatta o yüzden 'Dünya içinde sanki Yeni Zelanda Tanrı'nın sunduğu bir cennettir' denir. Böyle tartışmalara ve düşmanlıklara asla yer vermeyiz. Hep barışçıl yapımızla bilinirdik. Burada bir kişiye yapılan saldırı, herkese yapılmış anlamına gelir." dedi.
Saldırının olduğu gün kitap projesi başlattığını dile getiren Macer, başka ülkelerden insanların bir araya gelerek, "Bu Dünya İçin Gerekli Olan Kavramlar: Umut, Barış ve Sevgi, Eğitimle Ayrışma ve Nefretin Önüne Nasıl Geçebiliriz" başlıklı kitap yazmalarını istediğini anlattı.
Prof. Dr. Macer, kalbinde kötülük ve nefret olan insanların bütün ülkelerden çıkabileceğinin altını çizerek, "Ancak bizim ana hedefimiz sevgi ve biyoetikle bu durumun üstesinden gelmek ve bu mesajı yayarak böyle insanların çoğalmasını engellemek. Yeni Zelanda Başbakanımız Jacinda Ardern bu saldırıdan bir gün sonra yardım teklif eden Trump'a yanıtıyla aslında çok önemli bir de ders verdi. Ardern Trump'tan, tüm Müslüman topluluklarına 'sempati ve sevgi' göstermesini talep etti." şeklinde konuştu.
"Tüm dünyada kabul edilemez eylemlere karşı bir araya gelmemiz lazım"
Prof. Dr. Macer, İslamofobinin dünyada var olan bir gerçek olduğunu belirterek, "Bunun sadece Batı'ya atfedilmesi doğru değil. Bu dünyanın başka yerlerinde de var. Fakat bizim amacımız, her alanda, her zaman nefrete, ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı çıkmak olduğu için buraya gelmişken BETİM iş birliğiyle ortak bir deklarasyon yayımlamanın önemli olduğunu düşündük. Biz hep birlikte Batı'da da İslamofobi'ye karşı çıkan insanların olduğunu ve İslamofobi'nin kabul edilemez olduğunu vurgulamalıyız." dedi.
Hazırladıkları bildirgede vurgulamak istedikleri temel noktanın, insanların, tüm toplumların ve özellikle gençlerin bu konuya gerçekten iştirak etmesini sağlamak olduğunu vurgulayan Macer, şunları kaydetti:
"Aksi halde Gandi'nin söylediği, 'Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi önce sen ol' hedefine asla ulaşılamayacak. Birçok akademisyen ya da politikacının sürekli konuştuğunu ama aktif eyleme katılmadığını görüyoruz. Oysa hepimizin bir araya gelip, örnek olup, eylemde bulunmamız gerekiyor. Aksi halde Christchurch gibi olaylar olmaya devam edecek ve dünya daha iyi bir yöne doğru ilerlemeyecek. Eğer dünyanın daha iyi olmasını istiyorsak, hedefimiz buysa tüm dünyada bu kabul edilemez eylemlere karşı bir araya gelmemiz lazım."
BETİM Genel Direktörü Doç. Dr. Hakan Ertin de çalıştayın aylar önceden planlandığını ancak tesadüfen saldırının ardından gerçekleştiğini dile getirerek, Macer'in görüşlerini katıldığını söyledi.
Hem Yeni Zelanda Başbakanına hem de Macer'e yaklaşımlarından dolayı minnettar olduklarını ifade eden Ertin, insanların en özel alanı olan dini alana ait saldırıların insanlığın vicdanını kanattığını, artık bu türden eylemlerin sona erdirilmesi için gereken tüm çabaların arttırılması gerektiğini ifade etti.
Son Dakika › Güncel › Yeni Zelanda'daki Terör Kurbanları Çalıştayda Anıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?