Başbakan Erdoğan: "Ağaç Kökleriyle Yaşar" - Son Dakika
Güncel

Başbakan Erdoğan: "Ağaç Kökleriyle Yaşar"

Başbakan Recep Tayip Erdoğan Vakfılar Haftası Nedeniyle Düzenlenen Törende, "Ağaç Kökleriyle Yaşar. Kökü Olmayan Ağaç Olmaz. Aynı Şekilde Milletlerde Medeniyetler de Kökleriyle Yaşar" Dedi.

03.05.2010 15:57

Başbakan Recep Tayip Erdoğan Vakfılar Haftası nedeniyle yaptığı konuşmada, "Ağaç kökleriyle yaşar. Kökü olmayan ağaç olmaz. Aynı şekilde milletlerde medeniyetler de kökleriyle yaşar" dedi.

TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen törende konuşan Başbakan Erdoğan, "Vatan; o toprağı sevgi, merhamet, şefkatle yoğrulması, can feda edecek kadar sahiplenilmesi ve muhafaza edilmesidir" diyerek şöyle devam etti:

"Bizim bu topraklar üzerine kurduğumuz ve dünyaya örnek teşkil eden medeniyet, altını çizerek ifade ediyorum; bir sevgi medeniyetidir. Biz, gerektiğinde vatanımızı savunmak noktasında hiçbir tereddüt göstermeyen, vatanı namus olarak addedip, siperlere koşan ve omuz omuza o siperlerde can feda eden insanların torunlarıyız. Ama aynı zamanda bizler, barış zamanlarında insan odaklı, daha geniş manada canlı odaklı medeniyetler inşa eden, çevresiyle, canlılarla, toprakla, estetikle, tabiatla barışık bir kültürün de takipçileriyiz.

Vakıf medeniyeti, kendisini insanlığa vakfetmek, insanı ve canı hayatın merkezine alarak, insanlığın yararına çalışmak anlayışı üzerine kuruludur. Bu vakıf anlayışı, göçmen kuşlarını da düşünür, garip gurebayı, fakir fukarayı da düşünür, kimsesizi, yolda kalmışı da düşünür. Bizi birbirimize bağlayan sevgi, merhamet, dayanışma, kardeşlik gibi özellikler, vakıf anlayışıyla daha da güçlenmiş, bizi bir ve beraber yapmıştır. Onun için vakıf demek sağdan soldan toplanılarak oluşturulmuş bir kese değildir aslında. Vakıf denilen aslında kişinin, geçmişteki büyüklerimizin ifadesiyle, ceb-i hümayundan (padişahın kişisel parası) vermek suretiyle bir hayrı inşa etmesi demektir. Bugün bunlar çok farklı şekilde devam ediyor, süre gidiyor."

-"İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN"-

Başbakan Erdoğan, "Bu medeniyet tasavvurunda devlet kuran, o devleti yücelten, huzur ve güvenliğe kavuşturan, Osman Gazi kadar, Orhan Gazi kadar, dikkat ediniz, 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' diyen Şeyh Edebali vardır" diyerek şunları söyledi:

"Bu topraklar Alpaslan gibi, Melik Şah gibi, Kılıçarslan, Selahaddin Eyyubi gibi tarihe mal olmuş devlet adamları çıkarması yanında, Mevlana gibi, Yunus gibi, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal, Karacoğlan gibi sultanlarını da yetiştirmiş topraklardır. Bizim tarihimizde Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim büyüktür, ulu şahsiyetlerdir, ancak en az onlar kadar Ak Şemsettin, Mimar Sinan, Hayrettin, Fuzuli, Nedim ve daha niceleri büyüktür, uludur ve en az onlar kadar şöhretlidir.

Her zaman ifade ediyorum; bizim medeniyetimizde kalem, kılıcın önünde yer alır. 3 kıta üzerinde hüküm sürmüş Osmanlı Devleti'nin, bugün o kıtalarda nasıl anıldığına hepimiz dikkat etmek durumundayız. Balkanlar'da Osmanlı Devleti, zulüm ile baskı ile değil, Mostar Köprüsüyle, Drina Köprüsüyle, Karagöz Bey Camisiyle, Vardar Köprüsü, Kosova Taş Köprüsüyle, Vidin Köprüsüyle, binlerce sebiliyle, han, hamam ve kütüphaneleriyle hatırlanmaktadır. Ortadoğu'da Osmanlı, sömürüyle, istismarla, emperyalizme değil, Kudüs'te tesis ettiği barış ve huzur ortamıyla, Hicaz Demiryoluyla, Bağdat Demiryoluyla, Mescid-i Haram ile Kerbela ile inşa ettiği su kanallarıyla anılmaktadır. Aynı şekilde Afrika'da, ta Ace'de Afrika'nın zenginliklerini dışarıya kaçıran bir bir Osmanlı değil, oralara köprüler, camiler, sebiller, medrese ve kütüphaneler inşa eden bir Osmanlı vardır. Herkes, her toplum, tarihine, geçip gitmiş bir zaman dilimi olarak bakabilir, nostalji gözüyle bakabilir, tarihini unutabilir ya da geçmişine sırtını dönebilir ama biz bunu yapamayız. Yapmak istesek de yapamayız. Tarihimizden, onun bugüne taşınan eserlerinden sıyrılamayız."

-"AĞAÇ KÖKLERİYLE YAŞAR"-

Erdoğan, "Ağaç kökleriyle yaşar. Kökü olmayan ağaç olmaz. Aynı şekilde milletler de medeniyetler de kökleriyle yaşar. Açık söylüyorum; istediği kadar iyi eğitim alsın, teknolojiyi istediği kadar iyi kullansın, dünyayı istediği kadar yakından takip etsin eğer nesiller Şeyh Edebali'yi, Osman Gazi'yi, Ali Kuşçu'yu, Fatih'i, Mimar Sinan'ı, Fuzuli'yi, Hacı Arif Bey'i tanımıyorsa, onlardan ilhamını almıyorsa, alamıyorsa, asla ve asla kalıcı ve güçlü bir gelecek inşa edemez" diyerek söyle devam etti:

"Arif Nihat Asya bunu en güzel şekilde ifade ediyor. 'Bu kitaplar Fatih'dir, Selim'dir, Süleyman'dır. Şu minare Sinan'dır haydi artık uyuyan, destanını uyandır'. Yahya Kemal, 'ruh ufuksuz yaşamaz' diyor. Bizim de genç nesillere 'Fatih'in ruhu kadar Çanakkale'nin, Kurtuluş Savaşı'nın, Gazi Mustafa Kemal'in ruh dünyası kadar Mimar Sinan ve Selimiye'nin, Süleymaniye'nin ufkunu kazandırmamız gerekiyor.

-"AHIR OLARAK KULLANILIYORDU"-

Şu 7,5 yıl içinde Türkiye'nin her köşesinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün İsmet İnönü'ye yazdığı o mektuptaki o incelik var ya... Ah ah, o mektubu iyi incelemek lazım, teferruatına girmeyeceğim. Hani diyor ya, 'o camiler, kervansaraylar askerlerden boşaltılsın...' Sadece o değil, orada daha başka şeyler de var. onu eğer incelersek, araştırırsak onların içinde nelerin olduğunu görürüz. İşte biz, oraları onlardan temizliyoruz. Ve bu nesile onları kazandırdık, şimdi de geleceğe kazandırıyoruz. Fark bu. 7,5 yıl içinde tarihi eserlerimiz yeniden hayata döndü. Bunlar ahır olarak kullanılıyordu. Bu ahırlardan temizledik. Bu tarihe ihanet değil midir? İşte bunlardan temizleyerek onları bugüne ve geleceğe kazandırdık. Yeniden can suyuna kavuştular."

Başbakan Erdoğan, 1996-2002 yılları arasında sadece 46 tarihi eserin onarıldığını, 2003-2009 yılları arasında ise 165 hamam, 26 kervansaray, 76 han, 26 bedesten, 21 imaret, 13 kilise, 3 mevlevihane, 19 çeşme, 30 kümbet ve 4 şadırvan da dahil olmak üzere, yaklaşık 3 bin 400 eserin restorasyonunun tamamlandığını açıkladı.

Şu anda 250 kültür varlığının restorasyonunun devam ettiğini, bu yıl içinde toplamda 500 eseri daha tamamlamış olacaklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, sadece Türkiye ile kalmadıklarını, dünya üzerinde medeniyetlerine, kültürlerine ait eser, miras varsa oraya ulaştıklarını, gün yüzüne çıkardıklarının altını çizerek, Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TİKA aracılığıyla ata yadigarlarını bulup, o ülkelerin yetkili makamlarıyla görüşüp hayata döndürdüklerini belirtti.

-"GELECEĞİ DE BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ"-

İstanbul, Bursa, Konya, Kayseri büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyelerinin, sınırları içerisindeki yüzlerce eseri bu dönemde restore ettiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizlerde büyük düşünüyoruz. Geleceğe eserler bırakmak için emek sarf ediyoruz. Lütfen farklı yerlere çekilmesin; milliyetçilik ırk esasıyla bir ayrımcılığa gitmek değildir. Milliyetçilik, ben bu ülkeyi var eden, kardeşliğe, dayanışmaya, paylaşmaya sırtını dönmektir diye asla düşünmüyorum. Milliyetçilik, bu toprakların nasıl vatan olduğudur, bu milletin nasıl teşekkül ettiğidir, hangi iklimde doğup, hangi atmosferde büyüyüp, geliştiğini idrak etmek ve bunun gereğini yapmaktır. Süleymaniye'nin her bir tuğlası, kerpici, taşı farklı coğrafyalardan getirilmiş olabilir, her bir ahşap, çivi, hat farklı bir elde işlenmiş olabilir. Ama Süleymaniye tek başına, tek bir vücut olarak bu ülkenin tamamının, tarihin, medeniyetimizin, kültürümüzün, birlik, bütünlük ve kardeşliğimizin özetidir. Bugün bizim millet tasavvurumuzun da özünde bu vardır. Bizler aynı vatan üzerinde, aynı bayrak altında aynı idealler altında birlemiş bir milletiz. Dili, dini, ırkı, etnik kökeni, rengi ne olursa olsun, biz tıpkı Süleymaniye, Selimiye, Sultan Ahmet, Galata Kulesi, Akdamar Kilisesi gibi bu toprakların ortak sahibiyiz ve bu toprakların ortak eseriyiz. Nasıl geçmişi birlikte inşa ettiysek,aynı şekilde geleceği de kimsenin kuşkusu olmasın birlikte inşa edeceğiz."

-KÖPRÜYE DE KARŞI ÇIKMIŞLARDI-

Kendileri bu gayret içinde olurken, bir kısmının Marmaray'a, bir kısmının tüp geçite karşı çıktığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir kısmı da 1. köprüye karşı çıktıkları gibi şimdi de 3. köprüye karşı çıkıyorlar. Bunları, bu zihniyeti anlamak mümkün değil. Çünkü bunların, bu ülkede çakılı bir tek kazığı yok. 1 ve 2. köprüyle ilgili 250 bin araç düşünülürken, şimdi ihtiyaca cevap vermiyor. 3. köprü bu ihtiyaçtan doğdu. Saatlerce eğer oralarda bekleniyorsa, bunun çözümünü, çıkış yollarını bulmak da bizlerin sorumluluğumuzdur. Bunun için Marmaray dünyanın en derin raylı sistemi olarak, BOğaz'ın altından geçiyor, aynı şekilde onun biraz daha güneyinde çift tüp lastikli sistem yapılıyor. Şu anda ihalesi yapıldı. Öbür tarafta da 3. köprü. Bütün bunları Asya, Avrupa arasındaki bu bağı rahatlatalım diye bu adımları atıyoruz. Ama bütün bunların yanında tarihi zenginlik noktasında ihmal edilmiş İstanbul, bizim dönemlerimizde 2 koldan büyük gelişme kaydetti. Bugün İstanbul, geniş caddeleri, metro hatları, kongre salonları büyük ulaşım yatırımları,havaalanları, uluslararası organizasyonları, artan yeşil dokusu, temiz havası, temiz sokaklarıyla dünyada öne çıkarken, tarih ve kültür noktasında hiçbir şey kaybetmiyor, tam tersine kazanıyor. Bir yandan İstanbul'u, dünyanın önemli bir finans merkezi yapmanın mücadelesini verirken, diğer yandan her türlü tarihi eseri unutulmuş onlarca yadigarını da İstanbul'a yeniden kazandırıyoruz. 2010 yılı Vakıf Medeniyeti İstanbul kapsamında, bu dünya şehrinin yeni güzellikleriyle buluşmasını temenni ediyorum."(ANKA)

(HM/ÖMR)

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Başbakan Erdoğan: 'Ağaç Kökleriyle Yaşar' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement