Cuma hutbesinde, insan canının özge, ırzı, şerefi, haysiyeti, onuru ve namusunun her türlü değerin üstünde olduğu vurgulanarak, "İnsan kendisi bile kendi canına kıyma, intihar ederek yaşamını sonlandırma hakkına sahip değildir. Hele bir başkası, hukukun ve ahlakın sınırlarını aşarak asla ona el uzatamaz" ifadesi kullanıldı.
Cuma hutbesi, bu hafta Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlandı ve ülke genelindeki camilere, "kadına el kalkmaz" ve "her can dokunulmazdır" mesajı taşıyan 2 hutbe gönderildi.
"Her can dokunulmazdır" başlıklı hutbede, Rabb'in karınca kadar küçük bir varlığın bile incitilmesine rıza göstermediği, canın kutsal ve dokunulmaz olduğunu öğrettiği vurgulandı.
"O, rahman ve rahimdir; esirgeyen, koruyan, şefkat gösteren, bağışlayan, barış ve huzur kaynağı olandır. 'Rahmetim gazabımı geçti' buyurandır. Son elçisini alemlere rahmet olarak gönderendir. O Merhamet Peygamberi, bizlere şöyle seslenir: Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki Yüce Allah da size merhamet etsin" ifadesine yer verilen hutbede, merhamete en layık olan varlığın yeryüzünün kıymetlisi insanoğlu olduğuna işaret edildi.
-"İnsanın canı özgedir"
Yüce Allah'ın mükemmel biçimde yarattığı ve kendi ruhundan üflediği insanın, bağrında taşıdığı ilahi özle saygıya layık olduğu, rengi, dili, ırkı, cinsiyeti fark etmeksizin insan olmakla her türlü dokunulmazlık hakkına doğuştan kavuştuğu vurgulanan hutbede, şu ifadeler kullanıldı:
"İnsanın canı özgedir; ırzı, şerefi, haysiyeti, onuru, namusu her türlü değerin üstündedir. Kendisi bile kendi canına kıyma, intihar ederek yaşamını sonlandırma hakkına sahip değildir. Hele bir başkası, hukukun ve ahlakın sınırlarını aşarak asla ona el uzatamaz. Öyle ki bizim inancımıza göre bir insanı öldüren sanki bütün insanları öldürmüştür. Bir insanı yaşatan da sanki bütün insanları yaşatmıştır. Öyle ki Resul-i Ekrem'in ifadesiyle, Allah katında bütün dünyanın yok olması, bir Müslüman'ın öldürülmesinden daha hafif bir durumdur."
-"Asıl pehlivan, öfke anında kendisine hakim olandır"
Müminin, her hal ve şartta merhameti kuşanmak, rahmet nazarıyla çevresine bakmak, insaflı ve vicdanlı davranmak zorunda olduğuna dikkat çekilen hutbede, zulmü beslemek, şiddeti haklı görmek, merhametsizliğe bahane üretmenin asla Müslüman kimliği ile bağdaşmayacağı bildirildi.
Güçlünün üzerine düşenin, ahlaklı ve insaflı olmak olduğuna işaret edilen hutbeye şöyle devam edildi:
"Kontrolden çıkan ve şiddete dönüşen bir güç, er ya da geç karşısında adaleti ve merhameti emreden Yüce Allah'ı bulacaktır. Hep birlikte düşünelim: Neden Peygamber Efendimiz 'Asıl pehlivan, güreşte başkasını yenen değil öfke anında kendisine hakim olandır' buyurmuştur? Neden kişinin, eşine nefret beslemesini yasaklamıştır? Neden açlık endişesiyle doğmamış yavruların öldürülmesini büyük günahlar arasında saymıştır? Neden savaşta bile kadınlara, yaşlılara, çocuklara dokunulmamasını emretmiştir? Neden genç kızların zorla evlendirilmesini yasaklamıştır? Neden işkenceye ve caniliğe asla onay vermemiştir? Çünkü o, kıyamet günü zulmün karanlıkları içinde kalmamıza razı değildir. Peygamber Efendimiz, merhametin bizi ve bizim aracılığımız ile bütün dünyayı aydınlatmasını dilemektedir."
-"Her türlü şiddete 'hayır' demek hepimizin sorumluluğudur"
İnsanların huzur ve güveni, kendileri kadar yakın ve uzak çevresi, dünya ve insanlık için de istemesi gerektiğine işaret edilen hutbede, şunlar kaydedildi:
"İnsan, 'Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' diyorsa kötülüğün gün gelip kendi boynuna dolanacağının, sevdiklerini de boğacağının farkında değil demektir. O halde herkese karşı, her türlü şiddete 'hayır' demek, bilhassa hayatın çilesini birlikte paylaştığımız eşlerimize birer emanet hassasiyetiyle saygılı, şefkatli ve nezaketli yaklaşmak hepimizin sorumluluğudur.
Ülkemiz bir hafta kadar önce acı bir hadiseyle sarsıldı. Hayatının baharında olan genç bir kızımız hunharca katledilirken, yüreklerimizi dağlarken, bir defa daha toplum olarak şiddeti daha ne kadar içimizde barındıracağımızı sordu. Bize 'merhamet toplumu olmanın, peygamber ahlakıyla bezenmenin, hırsı, kini, öfkeyi yenmek için emek vermenin zamanı gelmedi mi' dedi. Bize insanlığımızı hatırlattı. Aynaya bakmamızı, silkinip kendimize gelmemizi ve gittikçe büyüyen şiddet fırtınası karşısında yenik düşmeyen, şefkatli ve güçlü yürekler inşa etmemizi istedi. Bu vesileyle cinayetlere kurban verdiğimiz bütün yavrularımıza, kızlarımıza, kadınlarımıza, masum canlara Cenab-ı Hak'tan rahmetler diliyorum. Bizleri de merhamet bilinciyle bir an önce uyandırması, milletimizin böyle elim hadiselere bir daha şahit olmaması için Yüce Rabbime dua ve niyaz ediyorum."
Son Dakika › Politika › Cuma Hutbesinde 'Her Can Dokunulmazdır' Mesajı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?