Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Azez ile Cerablus arasında 560 bin kişinin yaşadığını, bu insanların en azından sağlık ve gıda ihtiyaçlarını karşılamak için büyük gayret içinde olduklarını belirtti.
Kaynak, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
El Bab'ın DEAŞ'tan tamamen arındırılması için öngörülen bir tarih olup olmadığı, Fırat Kalkanı Harekatı'nın ardından bölgede rehabilite, imar, ihya çalışmaları yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine Kaynak, El Bab ile ilgili süre vermenin mümkün olmadığını, çünkü DEAŞ'ın sivil halkı kalkan olarak kullandığını söyledi.
Kaynak, DEAŞ'ın kendi taraftarlarını daha önce El Bab'dan tahliye ettiğini, El Bab'ı boşaltmak isteyen sivillere ise izin vermediğini belirtti.
Örgütün birçok yere patlayıcılar tuzakladığını aktaran Kaynak, şöyle devam etti:
"Burada Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Özgür Suriye Ordusu, can zayiatını en aza düşürmek için, en az sayıda şehit verebilmek, en az sayıda yaralı olsun, aslında hiç olmasın diye çok titiz bir çalışma yapıyorlar ama çok yakın zamanda, benim hem temennim hem beklentim o, çok yakın zamanda, çok kısa sürede El Bab'ın da DEAŞ teröründen tamamen temizlendiğini göreceğiz. Zaten şu anda El Bab'a yönelik olarak DEAŞ'ın lojistik teminini sağladığı yollar tamamen kesilmiştir. Çok fazla orada hayat şansları kalmamıştır."
Cerablus'ta sivil hayatın yeniden başladığını, binlerce insanın kendi şehirlerine döndüğünü dile getiren Kaynak, Azez ile Cerablus arasında 550-560 bin kişinin yaşadığını, bu insanların en azından sağlık ve gıda ihtiyaçlarını karşılamak için büyük bir gayret içerisinde olduklarını bildirdi.
Kaynak, Kilis'e, Elbeyli'ye AFAD olarak büyük bir lojistik depo yaptıracaklarına dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:
"Bizim milletimiz yardımsever, hayırsever. Bir çok yardımlar geliyor. Onları o depolarda tasnif edeceğiz, paketler haline getireceğiz. Bu zeytinlik bölge dediğimiz bu alanda yaşayan insanların, şimdi düşünebiliyor musunuz, orada şu anda 100 binden fazla insan üzerlerinde bir çadır dahi yok. Ağaç gölgelerinde, bir çaputun, bir bezin altında kalmaya çalışıyorlar. Bu insanların kendi hayatlarını idame ettirebilmeleri için elbette destek olacağız ama şunu asla unutmayacağız, orası bizim egemenlik sınırları içerisinde bir yer değil, biz orada istilacı değiliz, orayı ilhak etme gibi bir niyetimiz yok. Biz, Azez ile Cerablus arasında yaşayan 550-560 bin insan, genelde böyle ama özelde 72 bin insan kampta yaşıyor bu saydığım bölgede, 100 binden fazla insan da bir çadır dahi olmadan yaşıyorlar. 180-200 bin insan, birinci hedefimiz bu."
Kaynak, ikinci hedefin Çobanbey'de ayakta kalabilen binaları yeniden ihya etmek olduğunu belirterek, sivil hayatın bir an önce kendi vatandaşları tarafından kurulmasına gayret edeceklerine işaret etti.
Bu konudaki muhataplarının yerel meclisler olacağına vurgu yapan Kaynak, yerel meclislerin yöneteceğini, kendilerinin de sağlık, gıda ve yeniden ayağa kalkmaları için destek olacaklarını ifade etti.
"Çalışmalar 15 Temmuz'dan önce başladı"
FETÖ ile mücadele kapsamında kaç vakıf kapatıldığı, bunların ne kadar taşınmazının Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredildiği, bunların nasıl kullanılacağı ve mali değerlerine ilişkin soru üzerine Kaynak, FETÖ'yle mücadele bakımından Vakıflar Genel Müdürlüğünün çalışmalarının 15 Temmuz'dan önce başladığını, Devlet Denetleme Kurulu ile çalışarak birçok tespiti birlikte yaptıklarını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Kaynak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"15 Temmuz'dan sonra kanun hükmünde kararnamelerin verdiği imkanla şu anda kapatılan vakıf sayısı toplam 104'tür. Aslında daha fazla kapatılmıştı, tabii ki AK Parti, ismi adaletle başlıyor, adil bir partidir, yanlış yaptığımızı anladığımız, tespit ettiğimiz vakıfların bir kısmının geri açılmasını sağladık. Sayı tam 104 oldu. Bu 104 FETÖ'cü vakfın yaklaşık 2 bin 200 parsel taşınmazı, Vakıflar Genel Müdürlüğüne intikal etti. Bunların içerisinde okullar, yurtlar, sağlık tesisleri var. Sağlık tesislerini bedelsiz olarak Sağlık Bakanlığına, okulları MEB'e, yurtları da Kredi Yurtlar kurumuna tahsis ettik. Ancak onların ihtiyacından fazla olan okullar ve yurtlar var ise ki okulların tamamını MEB talep etti ve kullanıyor. Yurtlar için de Kredi Yurtlar kurumumuzun ihtiyaç duymadığı ama çeşitli sivil toplum kuruluşlarımızın, yani diğer özel, tüzel kişilerin talepleri üzerine bir değerlendirme yapıldı. Bunlara da Vakıflar Meclisimizin kararı ve Bakan onayıyla bedel mukabili tahsis kararı alındı. Bunun dışında tavuk çiftliği, değirmen gibi birçok daha taşınmaz var. Bunların şimdi tespitlerini yaptırıyoruz, bunları ne şekilde kullanacağımıza da karar vereceğiz."
Kaynak, eğitim öğretim sezonuna gelirken öncelikle okulları, yurtları ve sağlık tesislerini gündeme aldıklarını ve bunlara ilişkin çalışmayı tamamladıklarını belirtti.
Bunların mali değerleriyle ilgili bir spesifik çalışma yapmadığına değinen Kaynak, "Ama şunu söyleyebiliriz; Vakıflar Genel Müdürlüğüne, Hazineye intikal eden taşınmazlar, TMSF'ye devredilen, kayyum olarak devredilen şirketlerin değerini düşündüğünüzde bunların kabaca eski parayla 40 katrilyonun üzerinde olduğunu görüyoruz. Bu çok önemli bir rakamdır. Bu, hain örgütün aslında bir yandan devleti ele geçirmek için eğitim alanında nasıl yatırım yaptıysa mali imkanlar bakımından da hangi çapa ulaştığını gösterir. Zaten aksi takdirde böyle bir şey mümkün değil. Dünyanın 150-160 ülkesinde okullar açabilen, üniversiteler kurabilen bir örgüt bu mali kaynaklara da sahip olmuş." dedi.
Başbakan Yardımcısı Kaynak, bu kaynaklarla ilgili ayrıca MASAK ve Maliye Bakanlığının çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Kaynak, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?