Sosyal medya, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası artık. Bu gerçeği yadsıyamayız. Her üç kişiden biri verdiği oylarda sosyal ağların etkili olduğunu düşünüyor. Her yedi boşanmadan biri Facebook veya Twitter yüzünden oluyor. Sadece iki farklı araştırmanın sonucu bunlar. Dahası var tabii ki. Bazılarına göre internet dünyası aslında bizi asosyal yapıyor veya obezitenin artmasında etkisi çok yüksek. Kimileri tam tersini savunuyor. Kullanıcıya özgüven veriyor, yalnızlığı unutturuyor, bilgi akışını kolaylaştırıyor... Sosyal ağların olumlu ya da olumsuz etkililerini daha çok tartışacağımız kesin.
TWeeT-DİPLOMASİSİ
Ama siyasilerinden ünlülere, savaş bölgesindekilerden felaketlerin vurduğu kişilere veya uzaktaki yakınlarımıza kadar herkes sosyal medyanın tam içinde. 172 dünya liderinin Twitter'da hesabı var. Tweet-diplomasisi hem uluslararası alanda hem de yerel ölçekte hızla yayılıyor. Yaşadığınız bölgedeki yerel bir sorunu sosyal medya üzerinden hemen duyurabiliyorsunuz. Türkiye'deki bazı belediyelerin ve belediye başkanlarının şahsi hesaplarını inceledim. Birçoğu kendilerine iletilen sorunlara doğrudan cevap veriyor. Bahsedilen sorunlar dikkate alınıyor yani. Ama daha alacağımız çok yol olduğu kesin. İspanya'da bulunan Jun kentindeki ise işlerin tamamı sosyal medya üzerinden yürüyor.
TÜM KASABA AKTİF
Jun Belediye Başkanı Jose Antonio Rodriguez Salas tam bir Twitter tutkunu. Her gün düzenli olarak kentiyle ilgili paylaşımlar yapıyor. Dört yıl önce bu tutkusundan daha farklı nasıl faydalanabileceğini düşünüyor. Çok geçmeden kararını veriyor. Bütün kent sakinleri Twitter'a dahil olmalı. Başkanlığını yaptığı kentte sadece 3 bin 500 kişi yaşadığı için işinin çok zor olmayacağını biliyor. Tüm kent sakinlerini Twitter'da aktif hale getirmek için hepsine sorumluluk yüklüyor. "Gördüğünüz sorunları yazın, çözelim" veya "Önerilerinizi belirtin, hayata geçirelim" gibi sloganlarla yola çıkıyor. Jun halkı direnmiyor teknolojiye meraklı başkanlarına. Bir bir geliyor sorular ve öneriler. Belediye Başkanı Salas, Twitter profilindeki otomatik uyarılma sistemi sayesinde kendisine yazılanları anında görüyor. Tek başına hepsine cevap veremeyeceğini anlayınca, belediye çalışanlarını devreye sokuyor.
GÜNDE 60 ŞİKAYET
Tüm ekibine Twitter hesabı açmalarını söylüyor. Sistemi anlatıyor. Elektrik, su, yol, lambalar, spor salonları hatta okullarda verilen yemeklere kadar gelen sorulara hangi bölümde çalışanların cevap vereceği kararlaştırılıyor. Bir vatandaş evinin önündeki lambanın yanmadığını söylüyor örneğin. Ekipler yine sosyal medya üzerinden Başkan Salas'a bölgedeki durumu bildiriyor. Salas, çok değil sadece dokuz dakika sonra şikayetçiye geri dönüyor. "Bölgedeki elektrik hatlarında bir arıza var. Maalesef yarına kadar sokak lambaları yanmayacak" bilgisini veriyor. Belediye Başkanı arıza giderildiğinde yanan sokak lambalarının fotoğraflarını çekip vatandaşa gerekli bilgilendirmeyi kendisi yapıyor. Huffington Post sitesine konuşan Salas, "Gerçek dünyada her 43 kişiden birinin çevresindeki her şeyle sorunu var. İnternetteyse bu oran 27 kişiden bir kişiye düşüyor. Yangın ihbarlarından yüksek sesli şarkı söyleyen komşulara kadar günde 40 ila 60 arasında şikayet tweeti alıyoruz. Tabii bunların hepsi acil cevap bekliyor. Ama bu sistem sayesinde kentimiz zaman ve paradan kar ediyor. Vatandaşın şikayetini telefon veya geleneksel posta yolu ile bildirmesi zaman alıyor. Kamu çalışanları bazen bu yöntemle gelen şikayetleri arka plana itebiliyor. Ama sosyal medyada şeffaf olmanız gerekiyor. Ayrıca vatandaşı daha çok devreye sokarak kamu çalışanlarının sayısı azalttık" dedi. İspanya'nın Jun kentinde gönüllülerin yönetime dahil olması küçük ölçekli sosyal bir durum. Ama bir diğer Avrupa ülkesi Estonya'da halk, ülkeleri için internet dünyasında çok daha büyük bir sorumluluğun altına girdi. 1.3 milyon nüfuslu Estonya, dünyanın en ileri teknolojiye sahip ülkesi. Estonya'da bankacılık işlemlerinin ve alışverişin neredeyse tamamı online yapılıyor. Seçimlerde oyların yüzde 30'u internetten veriliyor. Dolayısıyla Estonya bir yandan da siber saldırıların sık görüldüğü yer oluyor. Hatta Estonya, devletlerarası siber saldırıların ilk kurbanı olarak kabul ediliyor. 2007'de ülkedeki hükümet kaynakları, bankalar ve şirketlerin internet verileri büyük bir saldırı altında kaldı. Güvenlik uzmanlarına göre saldırıların arkasında Rus hacker'lar vardı. 2007'deki saldırıların ardından Estonya'daki internet dünyası çok daha ileri seviyelere çıktı. İnternet korsanları da boş durmuyor. Estonya ordusu bu saldırıları önlemekte yetersiz kalmaya başladı. Bunun üzerine internetin bedava olduğu ülkede devreye "gönüllüler ordusu" girdi. Teknolojide kendini geliştirenlerin yer aldığı bir ordu. Öğretmenler, avukatlar, mühendisler, bankacılar veya doktorlardan oluşuyor yani. Hiçbir gönüllüye maaş verilmiyor. Herhangi bir siber saldırı olduğunda komuta merkezinde gönüllü ordu üyelerine haber veriliyor. Onlar da bulundukları yerden hacker'larla savaşmaya başlıyor. Estonya'nın kurduğu gönüllüler ordusunun İngiltere'de de gelecek yıllarda hayata sokulması bekleniyor.
Kaynak: Selçuk Eren/Sabah
Son Dakika › Teknoloji › Bir Kent Sosyal Medyadan Yönetilir Mi? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?