AB'nin 2015 Türkiye İlerleme Raporu - Son Dakika
Güncel

AB'nin 2015 Türkiye İlerleme Raporu

Avrupa Birliği (AB) 2015 İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara yardımlarına övgü, DAEŞ terör örgütüyle mücadeleye vurgu ile yargı ve medyanın bağımsızlığına yönelik eleştiriler yer aldı.

10.11.2015 15:11

Avrupa Birliği (AB) 2015 İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara yardımlarına övgü, DAEŞ terör örgütüyle mücadeleye vurgu ile yargı ve medyanın bağımsızlığına yönelik eleştiriler yer aldı.

AB Komisyonu, Türkiye ve diğer aday ülkeler için 2015 ilerleme raporlarını yayımladı. Yıllık hazırlanan Türkiye İlerleme Raporu'nda, Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler sonucunda sığınmacıların ve yerlerinden edilmiş kişilerin sayısının arttığı, Türkiye'nin sığınmacılara benzeri görülmemiş bir destek sağladığı ifade edildi. Türkiye'nin şu an en yüksek sayıda sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olduğu vurgulanan raporda, şöyle denildi: "Türkiye'de 2 milyona yakını Suriyeli toplam 2,2 milyondan fazla sığınmacı bulunuyor. Suriyeli olmayan, kayıtlı ya da kayıt altına alınmamış sığınmacıların da sayısı artmaya devam etmektedir. Mayıs 2015'te bu kişilerin sayıları, 230 bine ulaşmıştır. Türkiye halihazırda sığınmacılar için 6,7 milyar avro harcamada bulunmuştur. Bu kadar geniş bir sığınmacı akınını yönetmek Türkiye açısından oldukça zor bir konudur. Sığınmacı ve yerlerinden edilmiş kişiler akını Türkiye için önemli bir yük oluşturmaktadır."

AB'nin sığınmacılar ile ilgili olarak Türkiye ile görüşmede bulunduğu ve bu kapsamda AB-Türkiye Ortak Eylem Planı'nın hazırlandığı hatırlatılan raporda, "Türkiye gelecek yıl geçici koruma statüsü altındaki mültecilerin istihdama erişimini sağlamak üzere gerekli yasal değişiklikleri tamamlayacaktır.  Avrupa ülkeleriyle adli ve polis işbirliğini kolaylaştırmak üzere Avrupa standartlarıyla uyumlu kişisel verilerin korunması yasasını kabul ederek uygulayacaktır" ifadelerine yer verildi.

Türk makamlarının çabalarına rağmen 500 bin sığınmacı çocuğun eğitime erişimi bulunmadığı kaydedilen raporda, "Suriyeliler dışındaki sığınmacılar için Türkiye genelinde oluşturulmuş 80 uydu şehrin koşulları farklılık göstermekle birlikte genel olarak sınırlı koşullar mevcuttur. Geçici koruma altındaki Suriyeli sığınmacılara istihdama erişim hakkı verilmesi, bu kişilerin kendi kendilerine yetebilmelerini ve Türkiye'de bulundukları süreyi onurlu bir şekilde yaşamalarını sağlayacaktır" denildi.

- Terörle mücadele

Raporun "terörizmle mücadele" bölümünde ise, Türkiye'nin 10 Ekim'de tarihinin en büyük terör saldırısına uğradığı, saldırının temmuz ayında Suruç'ta gerçekleşen ve DAEŞ'in sorumlu gösterildiği olayla benzerlikler gösterdiği ifade edildi.

Terör örgütü PKK ile Türkiye ve Irak'ta yapılan mücadeleye de değinilen belgede, Temmuz 2015'ten itibaren yaşanan şiddete dikkati çekilerek , "PKK AB'nin terör örgütleri listesinde kalmaya devam etti. Türkiye'nin bu tür terör kaynaklı şiddete karşı kendini savunması meşru. Ancak önlemlerin orantılı olması gerekmekte" denildi. Belgede, "Kürt sorunu ile ilgili sürecin önceki yıllardaki gelişmelere rağmen durma noktasına geldiği" belirtilerek, sürece geri dönülmesi istendi.

Türkiye'nin terör örgütü DAEŞ'le mücadele için uluslararası koalisyona Eylül 2014'te katıldığı, temmuz ayında DAEŞ terör örgütünün Suruç'taki saldırısı sonrasında Ankara'nın koalisyon içerisindeki katkısını güçlendirdiği ve terör örgütünün Suriye'de konuşlandığı yerlere hava saldırısında bulunduğu da yine belgede vurgulandı.

Terörün finansmanı ile mücadele alanında da ilerleme kaydedildiği belirtilen raporda, "Yabancı savaşçılar konusu, istihbarat ve yaptırım alanlarında süreklilik ve radikalleşmeyi önlemek üzere kapsamlı adli strateji gerektirmektedir. Dini liderler, toplum önderleri, sosyal görevliler ve gençlik örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülmelidir" ifadesine yer verildi.

Raporda seçimlere de değinildi. 7 Haziran seçimlerinde katılım oranının yüzde 84'ü aştığı, bunun Türk demokrasisinin gücüne işaret ettiği belirtilen belgede, 1 Kasım seçimlerinde de katılım oranının yüzde 85 olarak gerçekleştiği vurgulandı. 7 Haziran seçimleri sonrası kurulan geçici hükümetin AB katılım sürecini yeniden canlandırmaya yönelik girişimlerde bulunduğu ancak bu yönde atılan adımlara rağmen hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü alanında Avrupa standartlarıyla uyumsuz yasal değişikliklerinin gerçekleştirildiği belirtildi. 1 Kasım'da tek başına iktidara gelen AK Parti'nin ise yeni reformları hayata geçirebileceği ifade edildi.

"Türkçe dışındaki dillerin kullanımı arttı"

Kamu hizmetlerinde Türkçe dışı dillerin kullanımında artan özgürlüğe vurgu yapılan raporda, ayrıca Kürt dili ve edebiyatı dersleri sunan üniversite sayısında artış yaşandığı, Kürtçe, Arapça, Süryanice ve Zazaca üniversite programlarının sayısının arttığı, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2013 yılından bu yana 28 Kürtçe öğretmeni atadığının altı çizildi. Bunlara ek olarak farklı lehçelerde Kürtçe yayın yapan ilk özel çocuk kanalının yayına başladığı bilgisine yer verildi.

Trakya Üniversitesi'nde Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü'nün açıldığı hatırlatılan raporda, "Roman hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütünün şikayeti üzerine Roman vatandaşlara karşı ayrımcı bir söylem benimseyen televizyon dizisi yayımdan kaldırılmıştır" tespiti yapıldı.

"Ekümenik unvanı hala kullanılmıyor"

Belgede, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ibadet özgürlüğüne genel olarak saygı gösterilmeye devam edildiği ancak Patrikhane'nin, "Ekümenik" unvanını kullanabileceğine dair resmi makamlardan bir işaret almadığı, açıklamalara rağmen Heybeliada Rum Ortodoks Ruhban Okulu'nun da 1971'den bu yana kapalı olduğu ifade edildi.

1915 olaylarının 100'üncü yıldönümünde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hayatlarını kaybedenlerin ailelerine taziye mesajlarını bir kez daha ilettiği, bu konuya ilişkin olarak sivil toplum örgütleri tarafından İstanbul, Diyarbakır, Ankara, İzmir ve Van'da düzenlenen etkinliklerin barışçıl bir ortamda gerçekleştirildiğinin vurgulandığı 2015 Raporu'nda, gazeteci Hrank Dink suikastı ile ilgili davanın ise yavaş hızda ilerlediği kaydedildi.

Adalet ve Temel Haklar

İlerleme Raporu'nun Adalet ve Temel Haklar maddesinde ise, "Türkiye bu alanda Avrupa standartlarını ve müktesebatı uygulamak için gerekli bazı hazırlık düzeyine ulaşmıştır ancak son yılda gerileme meydana gelmiştir. 2007-2013 döneminde gelişme gösteren yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesi ciddi anlamda zarar görmüştür" denildi.

AB Komisyonu, Türkiye'den bu konuya ilişkin olarak, ifade özgürlüğü başta olmak üzere, örgütlenme özgürlüğü, kişisel verilerin ve azınlıkların korunması ile ilgili temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını istedi.

Raporda, adalet sistemindeki eksikliklerin giderilmesi için 2015-2019 güncellenmiş strateji belgesinin Nisan 2015'te kabul edildiği ancak 2014'teki yasal değişiklikler sonrasında Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) bağımsızlığını güçlendirmeye ilişkin hiçbir eylemde bulunulmadığı eleştirisine yer verildi.

Belgede ayrıca bu konuda, "Yüksek sayıda hakim kendi istekleri dışında başka yerlere tayin edilmiştir. Hükümet üyeleri bazı hakim ve savcıların saygınlığını düşürecek yönde açıklamalarda bulunmuş ve onları 'paralel yapı üyesi' olmakla suçlamışlardır" denildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihat hukukunun yeterince uygulanmadığı savunulan raporda, son iki yılda ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü alanlarında önemli ölçüde gerileme kaydedildiği belirtildi.

AB Komisyonu'nun hazırladığı 2015 Türkiye İlerleme Raporu'nda Doğu ve Güneydoğu'da şiddet olaylarının tırmanmasının insan hakları ihlalleri açısından endişelere yol açtığı ifade edilerek, terörle mücadelenin orantılı olması istendi.

10 Ekim'de Ankara'da meydana gelen saldırıya da yer verilen raporda, çok sayıda kişinin öldüğü belirtilerek, "Türk demokrasisini hedef alan olayın" hızlı ve şeffaf bir şekilde soruşturulması istendi.

Basın ve ifade özgürlüğü

"Devlet ve devlet dışı aktörlerden kaynaklanan gazetecilere ve medya organlarına yönelik tehditler ve çeşitli şekilde sindirme eylemlerinin endişe verici" olduğu kaydedilen raporda, şu ifadelere yer verildi: "Anayasa, ifade özgürlüğünü yeterince güvence altına almamaktadır. İfade özgürlüğünü kısıtlayan ve AB standartlarına uymayan birçok yasa bulunmaktadır. Nefret söylemlerine ilişkin yasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu değildir. Gazetecilerin kayıt ve akreditasyonu ile ilgili yasa uluslararası standartlara uygun değildir. Gazetecilerin temsili profesyonel örgüt ve hükümet yanlısı birlik arasında bölünmüş durumdadır."

Raporun, "Adalet, Özgürlük ve Güvenlik Yargı sistemi" başlığı altında ise, Türkiye'nin adalet, özgürlük ve güvenlik alanlarında yasal düzenlemeleri AB mevzuatıyla orta derecede uyumlu olduğu kaydedilerek, "Geçtiğimiz yıl zor koşullar içerisinde bazı ilerlemeler kaydedilmiştir" denildi.

"17. faslın açılmasında ilerleme kaydedildi"

Raporun ekonomi ile ilgili bölümünde, Türk ekonomisinin iyi bir gelişme gösterdiği vurgulanarak, "Türk ekonomisi işleyen bir piyasa ekonomisi olarak kabul edilebilir. Türkiye, AB içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleri ile baş edebilme kapasitesine hazırlıkta iyi bir seviyeye sahiptir" denildi. Türk ekonomisinin dış ve iç dengesizliklere karşı karşıya kalmaya devam ettiği de belirtilen raporda, yüksek cari işlemler açığının, Türk ekonomisinin küresel parasal koşullar ve risk algılamalarındaki değişimler karşısındaki açığına sebep olmayı sürdürdüğü kaydedildi.

Belgede, "Ekonomik ve Parasal Politika" başlıklı 17. faslın açılmasına dönük Türkiye'nin ilerleme kaydettiği de vurgulandı. Belgede ayrıca, "Yargı ve Temel Haklar" başlıklı 23. fasıl ile "Adalet, Özgürlük ve Güvenlik" başlıklı 24. faslın açılmasında ise Türkiye'nin bu hayati alanlarda reform yapabilmesi için kriterlerin belirlenmesi gerektiği ifade edildi.

"180 kişi insan tacirlerinden kurtarıldı"

Ege Denizi'ni geçerek Türkiye'den Yunanistan'a ulaşmaya çalışan kişilerin sayısının geçen yıla göre altı kat arttığı belirtilen raporda, "Türkiye örgütlü insan kaçakçılığı ile mücadeleyi artırmalı ve yasaların uygulanması yönündeki kararlılığını güçlendirmelidir. Türkiye, sığınmacıların Ege kıyılarından yasa dışı olarak denize açılmalarını önlemeli ve Yunan polisi ve sahil güvenlik kuvvetleriyle işbirliği yapmalıdır" değerlendirmesi yapıldı.

Türkiye'nin yüksek güvenlik donanımlı yeni vize çıkartmalarını kullanmaya başladığı, sınırlarda vize işlemlerinin devam ettiği belirtilen raporun vize politikası bölümünde, 2013'te başlayan e-vize sisteminin yaygın olarak kullanıldığı ancak sistemin Güney Kıbrıs'tan başvuranlara "ayrımcılık" uyguladığı kaydedildi.

Örgütlü suçlarla mücadele konusunda ise Türkiye'nin hem uyuşturucu kaçakçıları hem de insan tacirlerine karşı operasyonlar düzenlediği vurgulanan raporda, "İnsan kaçakçılığı ile ilgili olarak kurulan Alo 157 telefon hattı 24/7 hizmet vermektedir. Bu hat aracılığı ile en az 180 kişi kurtarılmıştır" ifadesine yer verildi.

Yolsuzluğu caydırıcı cezalar belirleyen yasalar çıkarılması istenen İlerleme Raporu'nda, MASAK kapsamında mali soruşturma biriminin mevcut olduğu ve MASAK'ın araştırdığı şüpheli işlem sayısının her yıl arttığı da ifade edildi.

Kadına karşı şiddete de değinilen raporda, kadının korunması ve mağdurların hukuki süreç başlatmak istemesi durumunda adli yardımın yetersiz kaldığı eleştirisi yapıldı.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel AB'nin 2015 Türkiye İlerleme Raporu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement