Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması

(Sınırda güvenli bölge oluşturulması)"Türkiye'nin güvenliği için bir askeri savunma kalkanı oluşturalım düşüncesinden hareketle gündeme getirilen bir konu değil bu. İnsani yardım maksatlı bir güvenli bölge oluşsun, bu açıdan gündeme getirilen bir konu" "Öncelikli olarak bir ihtiyaç hisseden ve birtakım adımlar atılması gerektiğini söyleyen taraf Türkiye. Bu yüzden 'Türkiye'den bir şeyler istiyorlar, Türkiye de buna karşı pazarlık yapıyor' gibi takdim etmek doğru değil" "Hem süreç hem olay bazlı, hem içe hem dışa dönük bir çok faaliyetin içerisinde bundan sonra kamu diplomasisinin bir şekilde olması gerektiğini görüyoruz.

24.09.2014 17:07
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Irak ve Suriye sınırında güvenli bölge oluşturulması konusunun "askeri bir savunma kalkanı" düşüncesinden hareketle gündeme getirilmediğini belirterek, "İnsani yardım maksatlı bir güvenli bölge oluşsun, bu açıdan gündeme getirilen bir konu" dedi.

Akdoğan, basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle TRT Genel Müdürlüğünde kahvaltıda bir araya geldi, soruları yanıtladı.

Türkiye'nin IŞİD ile mücadele koalisyonu için "Esed gitsin" ve "tampon bölge" pazarlığı yürüttüğü iddialarının bazı yayınlarda gündeme geldiğinin hatırlatılması ve "Tampon bölge, Irak ve Suriye sınırında Türkiye için hayati öneme sahip midir" diye sorulması üzerine Akdoğan, "pazarlık" ifadesini kullanmanın doğru olmadığını ifade etti.

"Sanki birileri bir şey istiyor, Türkiye buna karşı pazarlık yapıyor" anlayışının yanlışlığını da dile getiren Akdoğan, tehditlerle baş etmesi gereken, sıkıntı yaşayan taraf olarak işbirliğine ihtiyacı olan tarafın da Türkiye olduğunu belirtti.

Türkiye'nin 1,5 milyon göçmen kabul ettiğini, bunun Türk milletinin alicenaplığını, müşfikliğini gösterdiğini ama ekonomik bir boyutu da olduğunu ve Türkiye'nin bunu tek başına göğüslediğini ifade eden Akdoğan, görüşlerini şöyle aktardı:

"İnsani yardım konusunda kim katkıda bulunuyor, taşın altına elini koyuyor? Burada bir mücadele, ortak bir çaba derken bütün bunlar işin içerisinde. Sadece bir örgütün etkisizleştirilmesi değil bölgede bir sorun yaşanıyor. Bunun farklı boyutları var. İnsani trajedi bunun bir boyutudur, göçmenler meselesi bunun bir boyutudur. Elbette Suriye içi dengeler, Esed meselesi, Suriye'nin geleceğinin ne olacağı bir boyutudur. Bütün bu boyutlarda, öncelikli olarak bir ihtiyaç hisseden ve birtakım adımlar atılması gerektiğini söyleyen taraf Türkiye. Bu yüzden 'Türkiye'den bir şeyler istiyorlar, Türkiye de buna karşı pazarlık yapıyor' gibi takdim etmek doğru değil."

Tüm bu alanlarda iyi niyetli, samimi, çok boyutlu bir işbirliği gerektiğini vurgulayan Akdoğan, hiçbir Avrupa ülkesinin böyle bir göçmen kabulü yapmadığını söyledi.

Türkiye'nin sesini duyurmaya çalıştığını dile getiren Akdoğan, "Bu bir pazarlık meselesi değil. Bu faktörlerin hepsi iç içe geçmiş durumda" dedi.

-"Onları kabul etmemek gibi bir düşüncemiz yoktu"

Akdoğan, güvenli bölge konusundaki düşüncelerini de şöyle dile getirdi:

"Tampon bölge meselesinde, zaman zaman örgüt yani Kandil vesaire de 'çözüm süreci biter' gibi açıklamalar yapıyorlar... 'Türkiye'nin güvenliği için bir askeri savunma kalkanı oluşturalım' düşüncesinden hareketle gündeme getirilen bir konu olmaktan öte  'İnsani yardım maksatlı bir güvenli bölge oluşsun', bu açıdan gündeme getirilen bir konu. Kobani meselesinde de ilk önce 'karşı tarafta kalsınlar, orada yardım edelim' dedik. IŞİD aşağıdan bastırınca bu olmadı, kabul ettik. Onları kabul etmemek gibi bir düşüncemiz de yoktu. İnsanların kendi yaşadığı topraklarda bir güvenli bölge oluşturulabilirse buradan yardımda bulunmak daha kolay olabilir. Öbür türlü aileler bölünüyor, parçalanıyor, başka birtakım toplumsal sıkıntılar yaşanabiliyor.

-"Temel fonksiyon kamu diplomasisi"

Gündeme ilişkin soruları yanıtlamadan önce bakanlığının alanı hakkında da konuşan Akdoğan, çalışma alanının, iletişim ve kamu diplomasisi olduğunu ifade etti.

Kendisine bağlı olan TRT, Anadolu Ajansı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Basın İlan Kurumu, RTÜK ve Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğünün eşgüdüm içerisinde, ortak projeler yaparak, bir iletişim stratejisi ve koordinasyon çerçevesinde hareket etmesinin önemine dikkati çeken Akdoğan, bu kurumların birçoğunun benzer ve mükerrer işler yaptığını, işbirliği halinde etki alanlarının genişleyebileceğini vurguladı.

İşbirliğini artırmaya ve kurumların koordinasyon içinde hareket etmesine dönük bir yaklaşımları olduğunu dile getiren Akdoğan, tüm bu iletişim kurumlarının temel fonksiyonunu, "kamu diplomasisi" olarak niteledi.

-"Bütün değerlendirmelerin alınacağı üç çalıştay yapılacak"

Bakan olduktan sonra devletten kapsamlı bir brifing almadan önce meslek kuruluşlarını davet ederek, "Önyargı, ön kabul oluşmadan önce sizi dinleyeyim" dediğini aktaran Akdoğan, hükümete yakın veya uzak olduğuna bakmadan tüm meslek kuruluşlarının davet edildiğini, toplantıda Basın İş Kanunu ile ilgili meselenin gündeme geldiğini ve üç çalıştay yapmayı planladıklarını anlattı.

Çalıştaylardan ilkinin yarın Ankara'da yapılacağını kaydeden Akdoğan, sonrakilerin İstanbul ve Erzurum'da gerçekleştirileceğini söyledi. Akdoğan, "Özellikle basın emekçilerinin yaşadığı sıkıntılar, 212, birtakım mağduriyetler, Basın Kanunu çerçevesinde çalıştırılmamaları, çok düşük ücretle hatta kayıt dışı çalıştırılmaları, bırakın Basın Kanunu kapsamına alınmamayı, tamamen sigortasız, kayıtdışı çalıştırılmalarına kadar birçok sorun var.

Bu çerçevede bütün tarafların değerlendirmelerinin alınacağı üç çalıştay yapmayı düşünüyoruz. İnternet medyasından tutun da frekans ihalesine kadar önümüzde duran birçok mesele var. Bunlarla da bütün STK'lar ve meslek kuruluşlarıyla daha fazla diyalog halinde olarak meseleleri geride bırakmayı düşünüyoruz" değerlendirmesini yaptı.

-"Hele bir o anlasın bakalım ne demiş"

Bir gazetecinin "Öcalan, IŞİD ile ilgili 'Bölge halkına yüksek düzeyde savaş çağrısında' bulundu. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir" sorusu üzerine Akdoğan, aynı sorunun HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'e de sorulduğunu hatırlattı.

Önder'in soruya 'Ben gidip görüşeceğim ne dediğini anlamaya çalışacağım' yanıtını verdiğini hatırlatan Akdoğan, "Hele bir o anlasın bakalım ne demiş, ondan ne anlıyorlar. Ondan sonra biz değerlendirme yapalım. Yani Öcalan'ın sözü üzerinden ben yorum yapmış olmayayım" karşılığını verdi.

-Bedelli askerlik

Bedelli askerlikle ilgili soru üzerine Akdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bu konuda brifing alacağını açıkladığını hatırlattı.

Konuyu, siyasi mesele olmaktan ziyade rasyonel  kriterlerle ele almak gerektiğini vurgulayan Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Durum nedir, sorun nedir, TSK'nın ihtiyacı nedir? Burada öncelikli tabii TSK'nın kendi planlamasını yapması da önem taşıyor, bir sıkıntı yaşanmaması önem taşıyor ama bir taraftan da sosyal bir probleme dönüşmeye başladı. Biraz da kangren olmuş bir meseleye, bir soruna dönüşmeye başladı. Bu yüzden burada popülist davranmak yerine rasyonel zeminde oturup bu meseleyi değerlendirmek gerekiyor. Sayın Başbakanımız da böyle yapacak, brifingler aldıktan sonra bu konu değerlendirilecek. Bu, af meselesi gibi gereksiz yere gündeme getirip ümit aşılamak bu da doğru değildir, beklenti oluşturmak bu da doğru değil. Duygu istismarı vesaire doğru değil ama bu konu Türkiye gündeminde olduğuna göre, bir soruna dönüşmeye başladığına göre bunun değerlendirilmesi gerekiyor. Hükümet de bunu rasyonel zeminde değerlendirecektir."

-"(Çözüm süreci) Çok sağlıklı bir şekilde devam ettiğini düşünüyorum"

Bir gazetecinin, HDP'lilere yaptığı görüşmeye yönelik değerlendirmesini sorarak "Yol haritası açıklanacak mı yoksa karşı tarafın adım atması mı bekleniyor" sözlerine Akdoğan, "Bu süreç son derece başarılı bir şekilde devam ediyor" karşılığını verdi.

Zaman zaman HDP tarafından siyasi taktik amaçlı veya kendi kitlelerine yönelik açıklamaların yapıldığını belirten Akdoğan, "Ben sürecin çok sağlıklı bir şekilde devam ettiğini düşünüyorum. Bugüne kadar ki en iyi noktada olduğunu da düşünüyorum açıkçası" dedi.

Akdoğan, HDP'lilerin hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Uzun yıllardır bu çözüm sürecinin de bir şekilde içinde olan bir kişiyim. Burada kamu diplomasisi ve iletişim boyutuyla da Meclis'te yasamadan sorumlu bakan olarak da bu partilerle bir şekilde temas noktası olan da kişiyim. Bu yüzden HDP'lilerle bundan sonra daha sık görüşeceğim. Sadece HDP değil diğer partilerle de çeşitli farklı konularda, yasama faaliyetleri bağlamında temaslarımız olacak.

Burada diyalog zeminini güçlendirmemiz lazım. Çünkü ne kadar diyalog kurarsanız o kadar birbirinizi doğru anlıyorsunuz. Birtakım yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Şimdi bu tampon bölge meselesinde ortalığı ayağa kaldırdılar. Bir Kandil, bir HDP'liler açıklamalar yapıyor. Mesele nedir? Her konuda tehditvari açıklamalar yapmak, 'Süreç aman biter, şu tarihe kadar olmazsa biter' bu yanlış bir şey. Bu yüzden daha sık iletişimle, irtibatla daha güçlü bir diyalog zemini tesis edilmesi önemli. Herkesin birbirini, gelişmeleri doğru anlaması önemli. Bu çerçevede bu görüşme trafiği de bundan sonra da devam edecek.

Sürekli ödevleri Türkiye'ye ve hükümete yüklemek, bu meselede de bunu görüyoruz. Hep 'Hükümet hangi adımı atacak', 'Hükümet hadi adım atsın' bu doğru bir yöntem değil. Bazen de baskıyı öbür taraf üzerine kurmak lazım. Onlar ne yapıyorlar?"

-"Eylemsizlik kararı içine bu da alınmalı"

Hükümetin konuyla ilgili birçok adım attığını hatırlatan Akdoğan, "Bölge halkının beklentisi hükümetin birtakım adımlar atması mı, yoksa örgütün yaptığı zulmü ve baskıyı kaldırması mı" diye sordu.

Başbakan Yardımcı Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bölgede bu süreçte yol kesme, adam kaçırma, makine yakma, haraç alma vesaire birtakım şiddet ve asayiş olayları var. Bunları biz süreç var diye görmezden gelelim yaklaşımı içinde hiç olmadık. Ama bunlar kırılganlık üreten konular. O zaman sen güvenlik tedbirleriyle bunun üzerine gitmen gerekiyor. Bu da bir kırılganlık üretiyor. Bu yüzden ben çok uzun zamandır diyorum ki eylemsizlik kararı içine bu da alınmalı.

Sadece eylemsizlik terör faaliyeti, gidip karakol basmak değildir, bunların hepsi terörün alt başlıklarıdır, şiddet olayları, asayiş olayları. Bunlar da bu kapsamında ele alınmalıdır diyorum. Bu yüzden şu anda 'Hükümet şunu yapsın, bunu yapsın'dan önce bu gerilime ve baskıya son vermeleri gerekiyor. Bütün bu asayiş ve şiddet olaylarına son vermeleri gerekiyor. Daha öncede bahsedilen Türkiye'den sınır dışına çıkma, bu konularda örgütün adım atması gerekiyor. Böyle baktığımızda hükümetin bir çerçevesi var. Hükümet ne yaptığını, yapacağını biliyor ama bütün bunların tüm ayrıntılarının kamuoyuyla paylaşılması çok doğru olmaz ama ne yaptığını bilen ve o yolda yürüyen bir hükümet var."

"Bunu süreç içinde göreceğiz"

Muhalefete karşı kendisinin ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yumuşak ifadelerinin olduğu belirtilerek, muhalefetle bundan sonraki tavrına ilişkin yönelik soru üzerine Akdoğan, kendisinin yasamadan sorumlu bakan olduğunu hatırlattı.

Bunun AK Parti grubuyla hükümet arasında köprü olma vazifesi olduğunu dile getiren Akdoğan, "Ama ben Meclis'teki bütün gruplarla da bir diyalog zemini geliştirmek istiyorum. HDP'liler geldiler, bir şekilde onlarla görüşüyoruz ama diğer parti gruplarını da bir şekilde ziyaret edebilirim. Onlarla en azından bu yasama faaliyetleri konusunda bir irtibatımız olabilir. Bunu süreç içinde göreceğiz " diye konuştu.

Hükümetin iyi niyetli olarak elini uzattığını ifade eden Akdoğan, şunları kaydetti:

"Burada bir asgari müşterek de buluşmak lazım, bir asgari diyolog zemini üretmek lazım. Birbirimizi yine eleştirebiliriz, rakibiz, siyasi mücadele veriyoruz ama bu zemini bence tesis etmeliyiz. Çünkü çok kritik gelişmeler oluyor. Bu gelişmeleri artık yüz yüze paylaşabilmeliyiz. Yani genel başkanlar, liderler düzeyinde bunlar paylaşılabilmeli, konuşulabilmeli, farklı zeminlerde bir araya gelinebilmeli. Yeni dönemde artık siyaset tarzı, üslubu, bu konuları da yeni baştan ele almak gerekiyor."

Kılık kıyafet düzenlemesi

Öğrencilerin kılık kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılacak değişiklik ve muhalefet partilerinin bu konudaki eleştirilerine yönelik değerlendirmesini sorması üzerine Akdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın konuyla ilgili açıklamalarda bulunduğunu anımsattı.

"Bu meselesinin çok fazla köpürtülmesinin faydası olduğunu düşünmüyorum" diyen Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bu mesele çok boyutlu konuşuldu bugüne kadar. Başörtüsü konusunda CHP'nin de Kılıçdaroğlu'nun da kimi zaman olumlu yaklaşımlar sergilediğini ve bu meselenin çözümünde en azından negatif davranmayarak katkıda bulunduğunu görüyoruz. Bu mesele artık toplumsal olarak aşılmış bir meseledir. Bundan dolayı bunu yeni yeni kriz konuları haline getirmenin faydası olduğunu düşünmüyorum."

-Yeni anayasa çalışmaları

Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin soru üzerine Akdoğan, "Yeni anayasa ihtiyacı ortada duruyor. Bu konuda herkesin vurguladığı vaatler de ortada duruyor. Biz elimizden gelen çabayı gösterdik, şu ana kadar netice alamadık. Ama alamadık diye bırakamayız" karşılığını verdi.

Konunun öncelikli meseleleri olduğunu söyleyen Akdoğan, şöyle konuştu:

"Seçimden önce de seçimden sonra da AK Parti tek başına yapmak durumunda kalırsa seçim sonrası aritmetiği görmek lazım ama ondan öncesi de bir partner destek bulması gerekiyor ve önem taşıyor. Burada siyasi iklimin yumuşaması halinde bu tür belki ilişkiler, işbirlikleri gelişebilir. Ama en azından bu uzlaşılan maddelerin geçirilmesi konusunda bence bir iyi niyet göstergesi olarak, bu topluma da bir mesaj olacaktır. 'Bakın Meclis bir araya gelerek bu meselede adım atabiliyor. Biz anayasayı değiştirebiliyoruz' böyle pozitif bir mesaj olur diye düşünüyorum."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement