Günaydın yazarı ve şarkıcı Ayşe Özyılmazel, bu kez öyle bir kitapla çıkıp geldi ki karşımıza; ezberimizi bozdu. 'Kalpten Düşme'; o görünürdeki, vitrindeki 'şen şakrak' Ayşe'nin, iç dünyasını katman katman ortaya serdi. Ayşe Özyılmazel; Yeni Aktüel dergisinden Arda Uskan'a içini döktü...
Kitabın genelinde biraz hüzün ve karamsarlık var sanki; öyle değil mi?
Var, olmaz olur mu? Kitabı yazarkenki ruh halim bu; hüzünlü, karamsar, bıkkın, aşık, korkak, aynı zamanda cesur ama kendine cesur. Birikmiş birikmiş, susmuş, hiç konuşmamış da ne varsa hepsini toptan söylermiş gibi...
BEN DEĞİŞTİM
Genel görünüm olarak şen şakrak bir Ayşe var ama kitaptaki kadın; hüzünler, acılar içinde ve isyan ediyor. Hangi Ayşe gerçek?
Galiba son dönemde ortaya çıkan gerçek Ayşe. Yani hüzünler, acılar içinde, biraz içine kapanık... Değiştim galiba ya da artık aslımı kendimden saklamaktan vazgeçtim. Çocukluğumdan beri kendime neşeli, eğlendiren, vurdumduymaz kız süsü vermişim.
Biraz kitaptan alıntılarla devam edelim: "Arkadaşlarım, arkamdan konuşuyorlardır; eminim... Aşka kapılmışım, neden konuşmamışım. Elin karıları nelere sahipmiş..." Böyle bir dönemin oldu mu?
Tabii oldu. Hep konuşuldu ve ben arkamdan neler konuşulduğunu bilmeme rağmen, bilmiyormuş gibi davrandım. Çünkü hepimizin çevremizde birilerine ihtiyacımız var. Bazen onlarla vakit geçirebilmek için, yalnızlıkla boğulmamak için; görmezden gelmemiz gerek. Yalnızlık bana göre değil; yani henüz o imtihanımı verebilmiş değilim.
"Psikiyatrım benim hiçbir şeye bağımlı olamayacağımı söyledi... Birilerinin bana gemici düğümü gibi bağlanmasını isterken, bağımlı olamayan ben miyim yani..." diye yazmışsın. Gerçekten istiyor musun bunu?
İstiyorum, yani birilerinin hayatımda gerçekten sabitlenmesini ve bana o güveni verebilmesini istiyorum. "Tamam, bu da demirbaşımdır" demeye çok ihtiyacım var.
SAKİN SAKİN SEVMELİYİM
Bir paragrafında şöyle diyorsun: "Yanakları al al olmuş, besili mutlu aile kızı, kocasının yandan yemiş kraliçesi, kışları Evin Ana stili, orta halli cumhuriyetin vasat Ayşecik'i noktasına varırsam; kessinler fişimi." Bu kadar korkuyor musun sıradan olmaktan?
Sıradan bir hayat yaşamaktan değil; sıradan bir akılla yaşamaktan korkuyorum. Sıradan hayat güzeldir, sakindir, rutininde haz vardır. Ama sıradan bir kafa, sıradan bir birey, sıradan düşüncelerin içinde kalırsam ne olur kessinler fişimi; çekmesinler, kessinler. Aynılığı kaldıramam.
"Nasıl da şartladınız, kilitlediniz, odakladınız, zorladınız beni. Zorla neler hissettirdiniz." Bu cümlelerde de müthiş bir küskünlük hissediliyor. Çevrendekilerin, sana bu kadar baskı yapmasına izin veriyor musun?
Veriyorum galiba, vermiştim. Şimdi "Vermeyeceğim bir daha" diyemem, huyum bu. Beni mahveden; güven ve onaylanma ihtiyacım.
"Kim sevgiden bahsettiyse, geceleri uykumda dişlerimi kerpetenle tek tek söktü" demişsin... Artık kerpeteni eline almanın zamanı gelmedi mi?
Gelmedi. Ben kimsenin dişlerini sökmek istemem ki. Sadece benim dişlerimi sökmesinler istiyorum. Tabii bu da benim elimde. Durup bekleyerek sakin sakin sevmeyi öğrenmem gerek; beceremiyorum.
BİZİM BURALARDA GERÇEKLER SEVİLMEZ
"Kendin olmanın çatur çutur faturasıdır yalnızlık. Öbür çocuklar ayva reçelli ekmeklerini yerken, dur bakalım tek ayak üstünde tahtanın köşesinde. Ayvayı asıl sen ye. Sen, sen olduğun için hep ayvayı ye, b..u ye, kapının dışında bekle" demişsin. İnsanın kendisi olması bu kadar mı güç?
Güç tabii. Özellikle bizim çalıştığımız medya ve sanat sektöründe. Buralarda gerçeklik pek sevilmez. Hep belirli kalıplar, roller, kurallar vardır.
ÖYLE AŞIK OLDUM Kİ ÖLSÜN İSTEDİM
"Beni sevin, lütfen beni sevin, bana bakın'dan, 'sevmeyin beni' kadınına geçit töreniydi son beş yılım." Bu cümleleri yazan bir kadın neler yaşar?
Bunu genelleyemem. 100 kadın aynı şeyi yaşar; 100'ü de ayrı tecrübeler, dersler çıkarır. Benim ne yaşadığımı anlatmamı istersen, özeti şu; kendi değerini başkalarının ağzında, onayında ararsan, hayat da seninle böyle dalga geçer işte. Sen önce kendini sevmek zorundasın.
AŞKA SÜRÜKLENİRİM
"Arka sokakların yırtık egosu... Aşık maşık değilim sana." Bunlar da senin satırların... Bu kadar nefrete sürüklendiğin zamanlar ne yapıyorsun?
O aslında bu kadar nefrete değil, bu kadar aşka sürüklenmek... Aşık olduğum zaman ne yaptığımı ben de bilmiyorum; aklım tutuluyor. Yani en azından bu ilişkimde öyle oldu. O kadar aşık oldum ki ona; ölsün istedim. Benimle olmayacaksa, ölsün. Evet biraz sert ama hissim buydu.
BU SİSTEME UYMUYORUM
"Güvenimi şutladılar tarlalara. Kalbimi doğradılar Nişantaşı- Bebek yollarına. Çaktılar bez parçası gibi magazin sayfalarına." Nedir bu isyanın sebebi?
Ben bu dünyanın içine doğan, sonra bu yolu seçip de aslında hiç buraya uymayan biriyim; uyumsuzum. Duygu fazlasından kusurluyum. Yanlış anlaşılmasın, sistemi bozmak bana düşmedi. Sadece adapte olamıyorum ve adapte olmaya da kendimi zorlamak istemiyorum. 10 sene kadar çabaladım, aşırı enerji harcadım, oradan oraya koşturdum ve sakinleşmekten başka bir şeyin bana iyi gelmeyeceğini anladım. İstersem çok şey yaparım ama istersem; herkes gibi. Sorudaki cümlenin sebebi de benim zaman zaman saf-salak olmam. Ondan sebep de iyi niyetle her söylenilene inanmam.
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Sıradan Bir Hayat Yaşarsam Fişimi Kessinler - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?