Panik atak sosyal yaşamı da olumsuz yönde etkileyen önemli bir psikolojik sorundur.
Toplumun yüzde 1,5 veya 2'sinde görülen bu rahatsızlığa kadınlarda erkeklere göre iki kat
daha fazla rastlanmaktadır. Panik bozukluğu olan hastalarda, agorafobi adı verilen kalabalık
korkusu gelişir, panik ataklardan korunmak için devreye giren kaçma ve kaçınma davranışları,
korku ve kaygının da devamına neden olur.
Panikatak, başta "Panik Bozukluk" olmak üzere,
birçok psikiyatrik bozuklukta ve bazı fiziksel hastalıklarda görülebilen, beklenmedik bir anda,
herhangi bir yerde ortaya çıkan; yoğun kaygı, bunaltı, korku karışımı bir nöbettir. Panikatağı
yaşayanların bazıları o esnada kalp krizi geçirdiklerini ve öleceklerini hissederler. Özellikle
aşırı kontrollü ve kontrolcü, mükemmeliyetçi, detaycı, cesur ve güçlü insanlarda daha sık
rastlanır. Panik atak yaşayanların güçlü kişilikler oldukları için, içinde bulundukları sıkıntılı
durumun psikolojik olduğunu kabullenmek istememeleri ve doktorlardan kalp ya da benzeri
başka bir fiziksel rahatsızlık bulgusu istemeleri nedeniyle tedavileri de gecikebilir. Uzun
süren bu kabullenme aşaması panik bozukluğun ilerlemesine, atakların artmasına ve
sıklaşmasına neden olduğu için tedavi süreci de uzar.
Panik bozukluk belirtileri olarak; yoğun bir iç sıkıntısı, sürekli olarak, kötü bir şey olacak
hissi, nefes alamama, havadaki oksijeni soluyamama hissi, boğazda bir yumruk hissi, yiyecek,
içecekleri yutamama duygusu, genellikle sol kolda uyuşma, karıncalanma, kalp krizi geçirme
sanısı ve korkusu, sosyal ortamlarda bayılma korkusu, kontrolden çıkma, kontrolü kaybetme
korkusu, sakat kalma korkusu sayılabilir. Panik durumundaki insanın duygulanımlarındaki
değişimler metabolizmada da sorunlar oluşturabilir. Bununla birlikte yanlış beslenme düzeni
(kahve ve alkolün fazla tüketilmesi, uyku düzeni bozuklukları, B vitamini eksikliği,
vejetaryen beslenme, gibi) panik atağı, panik atak da metabolik hastalıkları tetikleyebilir.
Uzm. Psk. Sevil Üçüncüoğlu'nun panik bozuklu sebebiyle başvuran hastalarında uyguladığı
Mora Terapi Bach Çiçekleri tedavisi ile ilgili olarak gözlemleri ve tedavilerden aldığı
sonuçlarla ilgili görüşleri şöyle: "Yapılan çalışmalarda olumlu sonuç ve yüksek başarı elde
edildi.
Etki farklılıklarının atak türlerden ve dirençlerden kaynaklandığı tespit edildi. Yoğun
atak yaşayan bireylerin tedaviye daha hızlı cevap verdiği gözlemlendi. Tedavi süresinde
kullandıkları ilaçlara hiçbir şekilde müdahale edilmedi. Psikiyatristleri ile işbirliği yapıldı.
Psikoterapi ve hipnoterapiler ile kişiler psikosomatik olarak desteklendi. Çalışmalar sonunda
bireyin ilaca ihtiyaç duymaksızın hayatına devam ettiği, yaşam kalitesinin arttığı gözlemlendi.
Özellikler 3-4 hafta sonunda hiçbir şekilde panik, kaygı ve korku olmadığı, kişinin daha sakin
ve iç huzurunun daha yüksek olduğu çalışmalarımız sonucunda edindiğimiz en önemli
bilgidir."
Panik atak kesinlikle kontrol altına alınabilir, umutsuzluk ve karamsarlıktan kaçınılmalıdır.
Psikiyatrist ve psikoloğun önerilerine uyulmalı, tedavileri eksiksiz uygulanmalıdır. Kişi
yakınlarının da panik atak hakkında bilgilenmesini sağlamalıdır. Düzenli ve sağlıklı
beslenmeye özen gösterilmelidir. Aşırı yemekten ve uzun süreli açlıktan kaçınılmalıdır.
Kahve, çay, asitli, gazlı içeceklerden ve enerji içeceklerinden uzak durulmalıdır. Sağlıklı ve
nitelikli uyku için önlemler alınmalıdır. Düzenli spor ve yürüyüş yapılmalıdır. Nefes ve
gevşeme egzersizleri, günlük alışkanlık haline getirilmelidir. Hobilere, keyif alınan
aktivitelere ve sosyal-kültürel etkinliklere daha fazla zaman ayrılmalıdır.
Son Dakika › Basın Bültenleri › Panik Atak Tedavisinde Mora Bach Çiçekleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?