Fransız Senatör Joelle Garriaud Maylam, Türkiye'nin, insan ticaretiyle mücadele için bölgede çok önemli bir nüfusa sahip olduğunu belirterek, " Balkanlar, Orta Asya ve Doğu Avrupa'da yapılması gereken çok şey var. İnsan ticaretiyle mücadele önceliğimiz olmalı, yardımınıza ihtiyacımız var" dedi.
Maylam, Marmara Grubu Vakfı tarafından düzenlenen 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nin ikinci gününde yaptığı konuşmada, bölgeyi çok yakından takip ettiğini dile getirerek, ekonomik ve siyasi gelişmeleri büyük bir ilgiyle gözlemlediğini söyledi.
"Gerçekten de kaydettiğiniz başarılar beni çok mutlu ediyor. Özellikle insan ticareti konusunda yardımınıza ihtiyacımız var" diyen Maylam, Birleşmiş Milletler (BM) Palermo Sözleşmesi'nin insan ticaretini çok ayrıntılı şekilde betimlediğini anlattı.
Maylam, insan ticaretinin AB Temel Haklar Şartı'nın 5. maddesine göre yasaklanmış olsa da, suç niteliği taşıyan faaliyetlerin küreselleşen dünyada yeniden ortaya çıktığına dikkati çekti.
Burada hukuki tanımların ve soğuk istatistiklerin arkasında yatan son derece trajik olayların varlığına işaret eden Maylam, taciz, zorla dilendirilme, ev işçisi ve köle olarak çalıştırılma ve organ ticaretinin en sık rastlanan insan ticareti biçimleri olduğunu aktardı.
Maylam, Berlin Duvarı'nın yıkılması ve eski Sovyetler Birliği ülkeleriyle sınırların ortadan kalkmasıyla birlikte, insan ticaretinde gelişme görüldüğünü belirterek, 2008-2010 tarihleri arasında yaklaşık 25 bin kişinin insan ticareti mağduru olduğu söyledi.
Mağdurların 3'te 2'sinin Avrupalı olduğunu, bunların özellikle Bulgaristan ve Romanya'dan geldiğini ifade eden Maylam, AB'nin, durumun vahametinin farkında olduğunu ve Stockholm Programı açısından insan ticaretini en önemli gündem maddeleri arasında aldığını dile getirdi.
Ortak para biriminin ortaya çıkmasıyla iletişim araçlarındaki gelişmelerin, para havaleleri ve para aktarımlarını kolaylaştırdığını ve yasa dışı mali işlemlerin takibini zorlaştırdığını anlatan Maylam, şöyle devam etti:
"Bu tip araçları maalesef insan tacirleri kullanıyor. Yasal merciler bu korkunç suçlarla mücadele için bir adım önde olmak zorunda. Bu mağdurlar, genellikle kırsal bölgelerde yaşayan son derece yoksul ailelerin üyeleri. Özellikle genç kızlar için bu söz konusu. Kendileri için daha iyi bir hayat istiyorlar. Mafya çevrelerinde onlara borç veren kişiler oluyor. Bu kişiler, ya kendilerini ya da çocuklarını Batı Avrupa'ya göndereceklerini, böylece evlerine para yardımı yapabileceklerini söylüyor. Sonra insanlar, bu kişilerden para ödünç alıyor. Bu kredi sistemi, eskiden beri Romanya'da mevcuttu, 1990'lı yılların başından itibaren tekrar ortaya çıktı. Pek çok insan acı gerçeği Fransa, İtalya ya da İspanya'ya ayak basıp fuhuşa zorlandıktan sonra ya da sokaklarda dilenmeye başladıktan sonra anlıyor ancak mafya ile bağlantılarını bir türlü kopartamıyor. Bir gün borçlarını ödeyip eve dönebilecekleri ümidiyle yaşarken, tutuklanacakları düşüncesiyle polisten çok korkuyorlar."
"Elimizde çerçeve var ama uluslararası iş birliği olmadan işe yaramıyor"
Joelle Garriaud Maylam, insan ticaretiyle mücadele konusunda çalışan merkez ofislerinin, 2012 yılında 52 uluslararası şebeke ortaya çıkardığını ifade ederek, 2 yıl öncesine göre bu sayının 13 arttığını ve aralarında özellikle Romen çetelerin başı çektiği 23 şebeke bulunduğunu aktardı.
Sorunun çözümü için yapılması gerekenler konusunda gerekli hukuki çerçeveleri olduğunu anımsatan Maylam, şunları kaydetti:
"İki de önemli yasal araç var. Biri BM Palermo Konvansiyonu… 2000 yılında imzalanan bu konvansiyon, örgütlü suça karşı sınır ötesi ölçekte faaliyet gösteren çok taraflı bir anlaşma. 3 protokolü var ve özellikle kadın ve çocukların ticaretini durdurmak ve cezalandırmak amacını taşıyan bir protokol. Aslında şu anda insan ticaretiyle kullanılacak tek yasal bağlayıcı belge bu protokol içinde insan ticaretinin engellenmesi için belirli önlemler, mağdurların korunması, suçluların yakalanması ve cezalandırılmasıyla birlikte bir düzenleme var.
İkinci belge ise AB Konseyi 2005 Varşova Konvansiyonu… Burada da çeşitli referans mekanizmaları öngörülüyor. Son olarak AB son birkaç yılda kapsamlı politikalar oluşturdu. Amaç insan ticaretini tamamen ortadan kaldırmak. Haziran 2012'de, 2016 yılına kadar devam edecek bir strateji geliştirildi. İçinde sınır görevlileri ve gümrük polisi için çeşitli eğitim kitapçıkları var. Elimizde çerçeve var ama uluslararası iş birliği olmadan bu çerçeve bir işe yaramıyor. Ancak iş birliği olursa bu sorunu ortadan kaldırabiliriz."
Maylam, son 10 yıldır Fransa'nın yoğun şekilde farklı unsurları bir araya getirerek, insan ticaretine karşı geliştirilen uluslararası enstrümanların etkin şekilde uygulanabilmesi için çalıştığını söyledi.
İnsan hakları konseyi kapsamında Fransa'nın 2004 yılından bu yana özel bir insan ticareti raportörlüğünü oluşturduğunu, ayrıca BM'nin de insan ticaretiyle mücadele konusundaki girişimini desteklediğini belirten Maylam, Palermo Sözleşmesi'nin ek protokolünün uygulanması için de ek çalışmalarda bulunduklarını aktardı.
Maylam, Fransa'nın geçen yıl konuya ilişkin yeni bir yasa kabul ettiğini hatırlatarak, yapılan çalışmaların yanı sıra, ülke stratejisi içinde, bölgesel iş birliğinin yattığını dile getirdi.
Bölgesel ve yerel aktörlerin bir araya getirilmesi ve STK'ların da sürece katılması gerektiğini düşündüklerini kaydeden Maylam, Batı Afrika'daki çalışmalarını da anlattı.
"Karşımızdaki en önemli güçlük, ülkelerin her birinde uluslararası hukuk ilkelerini uygulamaya koymak"
Joelle Garriaud Maylam, Gine Körfezi'ndeki ülkelerin çok ciddi kölelik merkezi ve kadınlarla çocukların cinsel yolla kullanıldığı bir bölge olduğunu belirterek, insan ticaretinin bölgede yer altı ekonomisi oluşturduğunu söyledi.
Bunun ortadan kaldırılmasının pek çok devletin istikrarını tehdit ettiğini dile getiren Maylam, bunun bölgede sadece insani bir sorun olmadığını, bölgesel ekonomileri etkilediğini ve bütün bir devleti istikrardan yoksun bırakabileceğini anlattı.
Maylam, Fransa'nın geçen yıl kasım ayında 3 yıl sürecek bir öncelik dayanışma fonu kurduğunu belirterek, amacın Gine Körfezi ülkelerinde insan ticaretiyle mücadele etmek olduğunu ifade etti.
Kamerun, Benin, Togo, Gana ve Nijerya'nın bölgede çok ciddi insan ticareti akışının gerçekleştiği ülkeler olduğuna dikkati çeken Maylam, burada temel amacın devletleri güçlendirerek, insan ticaretiyle mücadele kapasitesini artırmak ve onlara iyi uygulamalarla örnekler sunmak olduğunu kaydetti.
Maylam, Bulgaristan'da, Bosna Hersek'te, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'da da çok taraflı programlara katkıda bulunduklarını anlatarak, "Karşımızdaki en önemli güçlük, ülkelerin her birinde uluslararası hukuk ilkelerini uygulamaya koymak ve bunun için yerel yönetim ve sivil toplumun desteğini elde etmek. Bölgenin güvenliği farklı ülkelerdeki merciler arasında iş birliği oluşturabilmek. Sadece güvenliğe dayalı bir yaklaşımın ötesine geçebilmek. Genç suçluları bir suçlu değil, mağdur olarak görmemiz gerekiyor. Uluslararası kaynak dağılımında önemli uçurumlar olduğu sürece bu sorun ortadan kalkmayacaktır. Biz yetkililer birlikte mücadele etmezsek sonuç elde edemeyiz" değerlendirmesini yaptı.
İnsan ticaretinin insan haklarını ihlal eden bir uygulama olduğunu vurgulayan Maylam, bunun için gerekli hukuki çerçeveye sahip olsalar da daha fazla hukuki koordinasyon ve siyasi taahhüde ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
"Türkiye'ye hayranım"
Türkiye'nin, AB Konseyi'nin 2005 tarihi Konvansiyonu'nu onaylamasını ümit ettiğini belirten Maylam, bazı AB ülkelerinin henüz AB insan ticareti kurallarını hala devreye koymadığına dikkati çekti.
Bunun yapılması için gerekli tarihin 6 ay önce dolduğunu hatırlatan Maylam, Komisyon'un bu ülkelere resmi talepte bulunarak, AB yasaları nezdinde yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmeleri konusunda çağrıda bulunduğunu, aksi takdirde ülkelerin, adalet divanına verileceğini söyledi.
Bu sorunun çözümünün herkesin üzerine düştüğünü yineleyen Maylam, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye, bölgede çok önemli bir nüfusa sahip. Türkiye'ye gerçekten hayranım. Ekonomik açıdan çok ilerleme kaydetti. Bölgede çok ciddi bir etkisi var ve bölgesel düzeyde insan ticareti konusunda çok şey yapılabileceğini düşünüyoruz. Balkanlar, Orta Asya ve Doğu Avrupa'da yapılması gereken çok şey var. İnsan ticaretiyle mücadele önceliğimiz olmalıdır. Yardımınıza ihtiyacımız var." - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?