Çalışma, erken Cumhuriyet devrimleri ve dış politikası, Soğuk Savaş sırasında Türkiye'nin geçtiği sancılı süreçler, AB'ye girme çabaları, Doğu-Batı arasında bir köprü ve enerji merkezi olma iddiaları ve Türkiye'nin neoliberalleşme süreci gibi tartışmalı konulara yenilikçibir perspektiften bakmaktadır.
Toplumsal cinsiyet bakış açısı uluslararası ilişkilerde son yıllarda sıklıkla kullanılan bir perspektif olsa da, Türkiye'nin dış politikası ve uluslararası ilişkilerinde henüz kullanılmamıştır. Türkiye, Güç ve Batı', bu bakış açısınının açabileceği yeni kapıları ve ortaya atacağı yeni sorulara cevap arıyor. Çalışmanın temel amacı Türkiye ile Batı arasındaki güç hiyerarşisinin tarihsel olarak nasıl toplumsal cinsiyetçi kodlarla üretildiğinin analizidir.Bu feminist postkolonyal okumanın ana tezi ise Batı'nın egemen erilliği tarafından değersizleştirilen Türkiye'nin Batı-dışı erilliği hem tarihte hem de günümüzde Türkiye için bir varlıksal güvenlik sorunu olageldiğidir. Türkiye'nin politika yapıcıları ise Batı'nın egemen erillik standartlarını yakalayabilmek için ülkenin dış ve iç politikasını şekillendirmektedirler.
Kitap üç tarihsel sürece odaklanmaktadır. İlk süreç, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma ve erken Cumhuriyet devrinde 'barbar', 'saldırgan', 'geri kalmış', 'Doğulu' gibi adlandırılan Türkiye'nin Batı'nın eril medeniyet standartlarını yakalama çabalarına odaklanmaktadır. Soğuk Savaş dönemini analiz eden ikinci aşamada ise, Türkiye bu sefer 'Amerikan Soğuk Savaş Askeri' olarak tanımlanan ABD-merkezli yeni Batı'nın egemen erillik standartlarını yakalamaya çalışmaktadır. Son dönem ise, 1980'lerden itibaren şekillenen neoliberal egemen erillik standartları olan milliyetçi, konzervatif, ama girişimci pazar insanı olma çabaları sürecini irdelemektedir.
Son Dakika › Güncel › Ali Bilgiç'in Türkiye,İngiltere ve Amerika'da Piyasa'ya Çıktı - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?