Anayasa Mahkemesi, kamulaştırma kararlarının yargı denetimi dışında bırakılmasını Anayasa'ya aykırı bularak, "İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olması ilkesine göre, idari işlemlere karşı yargı yolu, Anayasa'da belirtilen kimi ayrık durumlar dışında kanunlarla sınırlandırılamaz. Anayasa'da kamulaştırma kararına karşı yargı yolunun kapalı olduğuna yönelik bir hüküm bulunmamasına karşın itiraz konusu kuralla, Kanun gereğince yapılacak kamulaştırmalarda, kamulaştırma kararının yargı denetimi dışında bırakılması, Anayasa'ya aykırılık oluşturmaktadır" dedi.
Yozgat İdare Mahkemesi, gündemine gelen bir davada Kanun gereğince yapılacak kamulaştırmalarda kamulaştırma kararına karşı dava açma hakkının ortadan kaldırıldığı belirtilerek, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 8. maddesinin (A) fıkrasının (3) numaralı bendinin "Uyuşmazlıklarda dava ve takipler kamulaştırma kararına değil, bedeline ilişkin olarak yürütülür ve sonuçlandırılır" şeklindeki cümlesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Talebin esas incelemesini yapan Yüksek Mahkeme, başvuruyu yerinde bularak söz konusu hükmü iptal etti. İptal kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Düzenleme ile kanun gereğince yapılacak kamulaştırmalarda, taşınmaz malikleri kamulaştırma kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek iptali istemiyle dava açamayacağının hükme bağlandığının altı çizilen kararda, mülkiyet hakkının, kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren temel bir hak olduğu vurgulandı. Mülkiyet hakkına getirilen sınırlamaların hakkın özüne dokunamayacağı gibi Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine de aykırı olamayacağının kaydedildiği kararda, çağdaş demokrasilerin, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimler olduğu, temel hak ve özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hâle getiren sınırlamaların hakkın özüne dokunduğu belirtildi.
-KİŞİLERE DAVA HAKKI TANINMASI ADİL YARGILAMANIN ÖN KOŞULUDUR-
Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları gibi güvencelerin demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmesi gerektiğinin kaydedildiği kararda, temel hak ve özgürlüklerin, istisnai olarak ve ancak özüne dokunmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin gerekleri için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak kanunla sınırlandırılabileceği kaydedildi. Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olmasının düşünülemeyeceğinin vurgulandığı kararda, şöyle denildi:
"Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir. Anayasa'nın hak arama özgürlüğüne ilişkin 36. maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü ise bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur."
-KAMULAŞTIRMA KARARININ YARGI DENETİMİ DIŞINDA BIRAKILMASI ANAYASAYA AYKIRI-
Kararda, kanunla, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde ve turizm merkezlerinde, imar planları yapılarak turizme ayrılan yerlerdeki gerçek ve tüzelkişiler ile vakıflara ait olup turizm işletmesi belgesi bulunmayan taşınmazların, turizmden beklenen ekonomik, sosyal ve kültürel faydanın elde edilmesi amacıyla turizm sektöründe faaliyet gösteren yatırımcılara tahsisi için Kültür ve Turizm Bakanlığına kamulaştırma yapma yetkisi verildiği anımsatıldı.
Turizme ayrılan yerlerdeki turizm işletmesi belgesi bulunmayan özel mülkiyete konu taşınmazlar bakımından mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın kamu yararına dönük olduğunun belirtildiği kararda, "Kanun gereğince yapılacak kamulaştırmalarda kamulaştırma kararma karşı yargı yolunu kapatan itiraz konusu kural, mülkiyet hakkının korunmasına yönelik iptal davası açma imkânını ortadan kaldırarak bu hakkı güvencesiz hâle getirmektedir. Bu niteliği ile itiraz konusu kural, kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozmak suretiyle, hak arama özgürlüğünün ve mülkiyet hakkının ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olmakta ve hakkın özünü zedelemektedir. İdarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olması ilkesine göre, idari işlemlere karşı yargı yolu, Anayasa'da belirtilen kimi ayrık durumlar dışında kanunlarla sınırlandırılamaz. Anayasa'da kamulaştırma kararına karşı yargı yolunun kapalı olduğuna yönelik bir hüküm bulunmamasına karşın itiraz konusu kuralla, Kanun gereğince yapılacak kamulaştırmalarda, kamulaştırma kararının yargı denetimi dışında bırakılması, Anayasa'nın 125. maddesine de aykırılık oluşturmaktadır" denildi.
Son Dakika › Güncel › Aym'den Kamulaştırma Kararının Yargı Denetimi Dışında Bırakılmasına Veto - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?