DHA YURT BÜLTENİ - 6 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 6

Ermenek'te maden ocakları kapandı, işsizlik ve göç başladıKARAMAN'ın Ermenek ilçesinde sayıları 13'ü bulan linyit ocağı,18 kişinin öldüğü maden faciası ve ardından Maden Kanunu'nda yapılan değişiklikler üzerine maliyetin artığını öne süren işletme sahipleri tarafından kapatıldı.

13.07.2019 12:05

Ermenek'te maden ocakları kapandı, işsizlik ve göç başladı

KARAMAN'ın Ermenek ilçesinde sayıları 13'ü bulan linyit ocağı,18 kişinin öldüğü maden faciası ve ardından Maden Kanunu'nda yapılan değişiklikler üzerine maliyetin artığını öne süren işletme sahipleri tarafından kapatıldı. Ermenek ve bağlı köylerde yaşayanların yüzde 80'inin geçimini sağladığı maden ocaklarının art arda kapanması, ilçe halkında ekonomik kaygı yarattı. Ocak sayısının 3'e düşmesiyle işsizlik artarken, göç de başladı. Maden ocaklarına entegre olan nakliyecilerle, ilçedeki esnaf, ocakların kapanmasından olumsuz etkilendi.
Taşeli Platosu'nda yer alan, yaklaşık 30 bin nüfuslu, çevresi yüksek dağ ve tepelerle çevrili Ermenek'te ekilebilir toprak az olduğu için küçükbaş hayvancılık ve linyit madenleri geçim kaynadığı oldu. 1969 yılında ilk linyit ocağı işletmesi açılan Ermenek'te zamanla bu sayısı 13'e kadar yükseldi. Her bir ocakta 200 ile 300 kişinin vardiyalı olarak çalıştığı ilçede binlerce kişi maden işçisi oldu. Ocaklara entegre olarak nakliye firması ve bölgedeki esnaf sayısı çoğaldı.
MADEN FACİASI
2014 yılı Ekim ayında 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciası meydana geldi. Ermenek'teki faciadan önce Soma'da da 301 madenci yaşamını yitirdi. Ardından da Maden Kanunu'nda işçi haklarını ve güvenliğini koruyan değişiklikler yapıldı. Bu olayların ve kanun değişikliğinin ardından işletme sahipleri, maliyetlerin arttığını gerekçi göstererek, tek tek kapanmaya başladı. Şu an Ermenek'te faaliyetlerini sürdüren 3 ocak kaldı. Bunlar da hem işçi sayısını hem de kapasite miktarını düşürdü. Artık ilçede maden ocağı işletmeciliği yok denecek seviyeye ulaştı. Ocakların kapanmasıyla Ermenek'te işsizlik ve göç başladı.
İŞSİZ KALDILAR
9 yıl maden ocağında çalıştığını ve ocak kapandığı için son 2 yıldır işsiz olduğunu belirten Mevlüt Aksel (44),  ekonomik nedenlerin baş göstermesinin ardından da eşinden boşandığını söyledi. Daha önce her bir vardiyada yaklaşık 160 kişi olarak 3 vardiya halinde çalıştıklarını ifade eden Aksel, "Ocakta önce yemeği kaldırdılar,  sonra servis parasına bahane buldular.  Daha sonra biz bu maliyeti ödeyemeyiz, dediler. Biz asgari ücrete de razıyız, dedik; ama ocağı çalıştırmadılar. Ocak kapandıktan sonra  yaklaşık 2 yıl işsiz kaldım. Sonra İŞKUR'a başvurduk. İş çıkarsa arıyorlardı. İş olmazsa boş kalıyorduk. Arkadaşların çoğu emekli oldu, çoğu da rezil oldu. Kredi çektiler, ev aldılar, borçlandılar. Ben maden ocaklarının açılmasını istiyorum. Yemeğimizi versinler, herkes çoluğuna çocuğuna baksın rezil olmayalım. Benim gibi çoğu arkadaşım da işsizlik nedeniyle eşinden boşandı. 2 yıldır annemle birlikte yaşıyorum. Şimdi İŞKUR aracılığıyla bir yerde çalışıyorum. 20 gün sonra süresi bitecek. Yine işsiz olacağım" diye konuştu.
18 yıl maden işçisi olarak çalıştığını ve 1,5 yıldır işsiz olduğunu ifade eden Fatih Ayvalı (34)
Ermenek'te kömür madenlerinin kapanmasından dolayı, tüm Ermenek halkı ve  maden işçilerinin mağdur olduğunu belirtti. Maden işçilerinden yaklaşık bin 300 kişinin işsiz kalması nedeniyle göç ettiğini ifade eden Ayvalı, şöyle konuştu:
"Kredi çekip kredisini ödeyemeyenler oldu. Emeklilik yaşı da uzadı. Ben 18 yıl madende çalıştım. 1,5 yıldır da işsizim. 'Madenin kapanma nedeni 5 yıl önceki maden kazasından sonra, işçi masraflarının artmasından dolayı' dediler. 'Yükün altından kalkamıyoruz' dediler. Servis ve yemeği kendimiz karşılamamıza rağmen kapatma kararı aldılar. Devletin bu işi bir el atmasını istiyoruz. Tüm Ermenek olarak mağduruz. Ben çocuklarımın okul masrafını karşılayamıyorum. Bu şekilde giderse biz de göç etmeyi düşünüyoruz. Burada da madenlerden başka bir iş imkanı yok. Evimize bir ekmek dahi götüremez duruma geldik. Maden ocaklarının açılmasını istiyoruz."
NAKLİYECİ SAYISI 70'E DÜŞTÜ
Kömür ocaklarında nakliyecilik yapar İsmail Oğuz da (53), daha önce 380 olan nakliyeci sayısının 70'e düştüğün belirtti. 1983 yılında muavin olarak nakliyeciliğe başladığını hatırlatan Oğuz, "1992'de kendi aracımla yük taşımaya başladım. Kooperatif kurduk. Bu kooperatifin en az 380 üyesi vardı. Önceden işimiz kömür taşımacılığıydı, nakliyecilikti; ama şu an da geldiğimiz durum ve maden ocakların kapanmasından dolayı 70 üyemiz kaldı. Burada da iş olmadığından dolayı üyelerimiz şu an da başka yerlere gitti. Ermenek'te mevcut nakliye sektörü bitmiş durumdadır. Başka yerden yük getiriyoruz; ama buradan yük götürmüyoruz. Durum vahim. Maden ocaklarının açılmasını istiyoruz. Nakliye sektöründeki arkadaşların çoğu göç ettiler. Madenler açılmazsa bizler de göç etmeyi düşünüyoruz. Daha önce sürekli kömür taşıyorduk. Ancak maden kazasından sonra burada nakliye sektörü bitti. Sektördeki 200-300 kamyonun kazancı Ermenek'te kalıyordu ve katkı sağlıyordu. Ama şu anda hiçbir katkı sağlamıyor. Biz de dışarılarda çalışıyoruz. Ocaklar açılırsa ekonomiye katkısı olur" dedi.
İLÇE ESNAFI ZOR DURUMDA
Maden ocaklarının kapanması, işsizliğin artması nedeniyle ekonomideki sirkülasyonun durduğunu belirten Ermenek Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ali Bardak, şunları söyledi:
"2014 yılında yaşanan maden faciasından sonra Ermenek esnafımız yavaş yavaş bitme noktasına geldi. Bu durum her geçen gün de kötüye gidiyor. Sebebi de; kazadan önce çalışan 12-13 madenimiz vardı. Bu şu anda 3 madene düştü. Takriben de 150 civarında işçimiz var. Önceden de bin 500 civarında işçimiz vardı. Bu sadece Ermenek için değil, kasabalar ve köyler için bir can damarıydı, gelir kaynağıydı. Şu an da bitmiş durumda. Daha önce gelen ekonomik krizler Ermenek'i etkilemezdi. Sebebi de madenlerdi. Şimdi benim esnafım teker teker kepenk kapatıyor."
Esnafın kredilerle ayakta durmaya çalıştığını ifade eden Bardak, "Esnafın yüzde 70-80'ini kredilerle ayakta kalıyor. Bağkur borçlarını ödemede zorluklar çekiliyor. Krediler takibe düşüyor. Burada biz yetkililerden bu maden yasasının tekrar ele alınıp yapılandırılarak, hem işçinin hem de işverenin hakkının korunacağı bir orta yol bulunmasını istiyoruz. Bu madenlerin tekrar ülke ekonomisine ve bölgemize kazandırılmasını istiyoruz. Biz hiçbir şekilde 2014'e kadar köylerden göç vermiyorduk. Ama maden kazasından sonra buraları terk ettiler. Dağlık olduğu için hayvancılık ve tarım yok. İlk defa göç verir hale geldik. Köylere gitseniz kimse yok. Köyler tek tek boşalıyor" dedi.

Görüntü dökümü:
------------
-Kapanan maden ocaklarından görüntüler
-Maden ocaklarındaki küflenmiş malzemeler ve araçlardan görüntüler
-Ermenekte kahvehanelerde oyun oynayan işsiz madencilerin görüntüsü
-Ermenek şehir merkezinden görüntüler
-İşsiz madencu Mevlüt Aksel röportaj
-İşsiz madenci Fatih Ayvalı röportaj
-Kömür ocaklarında nakliyecilik yapan İsmail Oğuz röportaj
-Ermenek Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ali Bardak röportaj

Haber-Kamera: İsmail AKKAYA-Hasan DÖNMEZ/ERMENEK (Karaman))

===================

Akademisyenler arasındaki tartışmada profesöre ceza

ERZURUM'da geçen yıl Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı'nda, 2 kadın öğretim üyesi arasında, moleküler biyolojide kullanılan 'spektrofotometri' adlı cihaz nedeniyle çıkan tartışma adliyelik oldu. Anabilim ve Bölüm Başkanı Prof. Dr. Meltem Çetin, danışmanlığını yaptığı öğrencisi Dr. Öğr. Üyesi Rukiye Sevinç Özakar'a 'terbiyesiz, ahlaksız, utanmaz, saygısız' dediği gerekçesiyle 'hakaret' suçundan 740 TL adli para cezasına çarptırıldı. Mahkeme hükmün açıklanmasını geri bıraktı.
Olay, 5 Mart 2018 günü, Atatürk Üniversitesi yerleşkesindeki Eczacılık Fakültesi'nde meydana geldi. Eczacılık Teknolojisi Bölümü Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı'nda Dr. Öğretim üyesi olan Rukiye Sevinç Özakar ile danışman hocası Prof. Dr. Meltem Çetin arasında moleküler biyoloji cihazı 'spektrofotometri'nin kullanımı konusunda tartışma çıktı, fakülteye polis çağırıldı. Tartışma sırasında derste olan öğrenciler ise olayı pencereden izledi.
'OKUMA YAZMAN VARSA, AL OKU'
Prof. Dr. Meltem Çetin'in kendisini tartakladığını ve hakaret ettiğini ileri süren Dr. Öğr. üyesi Rukiye Sevinç Özakar'ın şikayeti üzerine Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü'nce oluşturulan kurul inceleme başlattı. İfadesine başvurulan Özakar, hocası Prof. Dr. Meltem Çetin'in 2011 yılından beri kendisine mobbing uyguladığını iddia etti. Prof. Dr. Çetin'in ağır hakaretlerine, beddualarına, aşağılamalarına uğradığını söyleyen Özakar, şunları söyledi:
"Olay günü laboratuvar dersine ara verdiğim sırada aynı fakültede araştırma görevlisi olan eşim Emrah, Meltem hocanın bizi çağırdığını söyledi. Odasına gittik, yanımızda Afife Büşra da vardı. Meltem Hanım çok gergin ve sinirliydi. Elinde bulunan bir kağıdı sallayarak, 'Bakın rektörlükten yazı geldi. Artık oda bölüm başkanlığına, yani bana zimmetli. Ben izin verdiğim sürece o kişi kullanacak' dedi. Kağıdı bana doğru sallayarak 'okuma yazman varsa, al oku' diyerek beni aşağıladı. Eşim deneylerin geç bittiğini, hafta sonu çalışıldığını, kimden izinle anahtarı alacağını sorarak cihazın kullanımını engellediğini söyledi. Bunun üzerine Meltem Hoca daha fazla sinirlendi. Ben 'Hocam bir yazı varsa, her şeyi hepimiz adaletli bir şekilde kullanmalıyız. Spektrofotometrenin lambası sağlamdı, sizin öğrencilerin kullanımı sonrası doğal olarak bozuldu ve alma gereği duydunuz' dedim. Meltem Hanım, Afife'ye 'git lambayı sök getir' dedi. Ben de 'hayır hocam yapamazsınız o devletin parasıyla alınmıştır' deyince, 'çıkın odamdan terbiyesizler' diye bağırdı. Dekan hanımın odasına durumu söylemek için gittik, kapısı kilitliydi. Meltem Hanım bana 'terbiyesiz, ahlaksız, yalancı' diye hakaret ediyordu. Yanımda gelip 'sen ne yapıyorsun?' deyip kolumdan çekip tartakladı."
'İFTİRA ATIYORLAR'
Suçlamaları kabul etmeyen Prof. Dr. Meltem Çetin ise 2011- 2015 yılları arasında Özakar'ın danışmanlığını yürüttüğünü, tezini tamamladıktan sonra kendisi hakkında gerçek olmayan söylemlerde bulunduğunu iddia etti. Çetin, "Diğer öğretim üyelerini kullanarak bana mobbing uyguladı. Olay günü hiçbir şekilde hakaret etmedim. Odamdaki görüşmede Rukiye Hanım ve Emrah Bey bağırarak çirkin ithamlarda bulundular. Cihazın lambasının bozulduğunu saygısızca söylediler. Yapılan iftiralardan dolayı şikayetçiyim" diye konuştu.
ÜNİVERSİTE İZİN VERMEDİ, DANIŞTAY DAVA AÇILMASINI İSTEDİ
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü Hukuk Müşavirliği Cezai Soruşturma Kurulu tarafından başlatılan inceleme sonunda Prof. Dr. Meltem Çetin'e soruşturma açılması için izin verilmedi. Rukiye Sevinç Özakar, soruşturma izni verilmesi için konuyu Danıştay'a taşıdı. Danıştay 1'inci Dairesi, Rektörlüğün 'taksirle yaralama' suçundan soruşturma açılmaması yönündeki kararını yerinde buldu. Ancak tanık beyanlarında da Prof. Dr. Meltem Çetin'in, Rukiye Sevinç Özakar'a 'terbiyesiz, utanmaz, ahlaksız, saygısız' dediğini doğruladığını bildiren Danıştay, Prof. Dr. Çetin'in Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanması gerektiğini belirtti.
HAKSIZ TAHRİKLE HAKARET CEZASI
Danıştay kararı sonrası Erzurum 6'ıncı Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Prof. Dr. Çetin, suçlamaları yine reddetti. Mahkeme, Prof. Dr. Meltem Çetin'i 'hakaret' suçundan 90 gün adli para cezasına çarptırdı, eylemin haksız tahrik altında işlenmesi nedeniyle bu cezayı 45 gün adli para cezasına indirdi. İyi hal indirimi de uygulayan mahkeme, 37 gün adli para cezası verdi. Günlüğü 20 TL'den toplam 740 TL adli para cezasına mahkum edilen Prof. Dr. Meltem Çetin'e verilen cezada, hükmün açıklanması geri bırakıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
ARŞİV
-Eczacılık Fakültesi
-Fakülteye gelen polisler
-Camdan bakan öğrenciler
-Rukiye Sevinç Özakar'ın ağlayarak fakülteden çıkması
-Eşi ile birlikte polis aracına binmeleri
-Hastaneye götürülmeleri
-Meltem Çetin'in fotoğrafı
-Erzurum adliyesi

Haber: Hümeyra PARDELİ/ERZURUM,

=====================

Engelli olmayan kişilerin hastanelere rapor almak için başvuru yapmasına tepki

Kocaeli Engelli Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Ata Doğan, engelli olmayan kişilerin hastanelerde engelli raporu almak için başvurularda bulunmasından ötürü yoğunluk oluştuğunu söyleyerek, bu başvuruların ücretlendirilmesini istedi.
Kocaeli Engelli Dernekleri Federasyonu, hastanelerde sağlık kurulları tarafından hazırlanan engelli raporuna başvurularda belirli kriterleri sağlamayan kişilerden ücret alınmasını istedi. Kanunlara göre, herhangi bir kişide sağlık kurulu tarafından yüzde 40 oranında engel olduğu belirlenirse bu kişi engelli haklarından faydalanabiliyor. Engelli olmayan, ancak engellilerin haklarından yararlanmak isteyen birçok kişinin hastanelere giderek engelli raporu için başvuru yaptığını belirten Kocaeli Engelli Dernekleri Başkanı Mehmet Ata Doğan, bu kişilerin hastanelere giderek rapor başvurusunda bulunduğunu ve yoğunluk oluşturduğunu söyledi. Bu yoğunluğu oluşturan kişilere sağlık kurullarınca yüzde 5 veya yüzde 10 gibi oranlarla engelli raporları verildiğine dikkat çeken Doğan, bazı kişilerin ise trafik kazalarında sigorta şirketlerinden veya işten ayrıldıktan sonra çalıştıkları yerden yüksek tazminat alabilmek için engelli raporu almaya çalıştığını söyledi.
'İTİRAZ ETMELERİ HALİNDE ÜCRETLENDİRME YAPILSIN'
Düşük yüzdeki rapor alan kişilerin sürekli itiraz ederek süreci uzattığını söyleyen Doğan, "Engelli raporu başvurusunda en az 5 doktorun muayenesinden geçiliyor. Daha sonra bu kişilere yüzde 5 ya da 10 oranında engelli raporu tahsis ediliyor. Ancak kanuna göre yüzde 40'ın altında engelli olan kişiler raporu olsa dahi engelli haklarından faydalanamıyor. Bu yüzden bu kişiler itiraz ederek bir üst hastaneye başvuruyor ve tekrar 5 doktora daha muayene oluyor. İkinci başvuruda da düşük yüzdeli rapor alınca bu kez daha yüksek olan araştırma hastanelerine itirazda bulunarak 5 doktora daha muayene oluyorlar. Herhangi bir engelleri olmadığı halde engelli haklarından faydalanmak isteyen bu kişiler, bu yöntemle hem 15 farklı doktora herhangi bir ücret ödemeden muayene olmuş oluyor, hem de hastanelerde yoğunluk oluşturarak gerçekten bu rapora ihtiyacı olan engellilerin hakkını gasp etmiş oluyorlar. Bu yüzden, biz engelli raporu başvurularında, bir kez düşük yüzde alanların itiraz etmeleri halinde ücretlendirme yapılmasını istiyoruz" dedi.
'3 KİŞİDEN 1'İ YÜZDE 40 ENGELİN ALTINDA SAĞLIK RAPORU ALIYOR'
Birçok kişinin trafik kazalarında sigorta şirketlerinden veya işten ayrıldıktan sonra çalıştıkları iş yerlerinden yüksek tazminat alabilmek için engelli raporuna başvurduğunu ifade ede Doğan, " Türkiye'de engelli sayılabilmek, yani engelli haklarından faydalanabilmek için tam teşekküllü bir devlet ya da üniversite hastanesinden yüzde 40 ve üzeri sağlık kurulu raporu alınması gerekiyor. Yüzde 40 ve üzeri rapor alan engelliler ÖTV'siz araç alabiliyor, tren, otobüs veya diğer toplu ulaşım araçlarından ücretsiz yararlanabiliyor, işyerlerinde engelli kadrosunda çalışabiliyor, engel oranına göre erken ya da malulen emekli olabiliyor. Hastane muayenelerinde öncelik hakkı oluyor, müze ve ören yerlerinde indirim haklarına sahip oluyorlar. Yetişkin engelli raporu almak için randevu talebinde bulunan engelli ve engelli yakınlarından, randevuların yoğun olduğu ve 2-3 ay sonrasına tarih verildiğiyle ilgili şikayetler aldık. Bunun üzerine yoğunluğun sebebini araştırdığımızda şunu gördük. Engelli haklarından yararlanmak isteyerek başvuru yapan her 3 kişiden 1'i yüzde 40 engelin altında sağlık raporu alıyor. Bu da şunu gösteriyor ki, engelli olmayıp engelli haklarından yararlanmak isteyen kişiler nedeniyle başvurularda bir yoğunluk olmakta. İncelemelerimizde, trafik kazası sonrasında, özellikle sigortalardan tazminat alabilmek için, yüzde 3, yüzde 5 gibi oranlarla rapor almak için başvurular yapıldığını gördük. Aynı zamanda, bazı fabrikaların çalışanlarının da, çalıştıkları yerlerden tazminat alabilmek için, bel fıtığı gibi şikayetlerle engelli raporu almaya çalıştığını da öğrenmiş olduk" diye konuştu.
'GERÇEKTEN ENGELLİ OLANLAR MAĞDURİYET YAŞIYOR'
Doğan raporların alınma sebebine göre ayrılması ve farklı hastanelerde verilmesini istediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"İstedikleri rapor oranını alamayan bu kişiler önce birinci derece hakem hastanelerine, istedikleri sonucu alamayınca ikinci derece hakem hastanelerine ve son olarak da üçüncü derece hakem hastanelerine başvurmak suretiyle bir yoğunluğa sebep oluyorlar. Bu sebeple de gerçekten engelli olan ve rapor almak için sağlık kurullarına başvuran engelliler bir mağduriyet yaşıyor. Bu konuyla ilgili suiistimallerin önüne geçebilmek için önleyici tedbirler alınmalı. Özellikle trafik kazası sonrasında durum tespiti için sağlık kurulu raporu alınmasının ayrı tutulmasını talep ediyoruz. Bunun yanında, çalışan engellilerin de ödemeler için rapor almak istediğinde meslek hastalıkları hastanesine yönlendirilmesini istiyoruz. Bu şekilde özellikle üniversite ve araştırma hastanelerinde yoğunluğun önlenebileceğini düşünüyoruz. Gerçekten engelli olmayan kişilerin sayısını azaltmak için de ilk muayenesinde yüzde 40 oranın altında rapor alan kişilerden ücret talep edilmesini rica ediyoruz. Bu konuyla ilgili de Sağlık Bakanlığı'na sorunları ulaştıracağız."

Görüntü Dökümü
---------
Kocaeli Engelli Dernekleri Federasyonu Başkanı Mehmet Ata Doğan ile röp.
Detaylar

Haber: Dinçer AKBİR-Kamera: Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),

======================

Birkaç saat giyilen gelinlikler için iki ay emek veriliyor

GAZİANTEP'te, genç kızların en özel günleri olan düğünlerde birkaç saat için giydiği gelinlikler, imalatçılar tarafından günlerce çalışılarak hazırlanıyor. Model ve kumaş kalitesine göre fiyatlarının değişim gösterdiği gelinlikler kişinin ölçülerine göre en ince ayrıntısına kadar tasarlanarak yaklaşık iki ayda hazırlanıyor.
Düğün sezonunun açılmasıyla birlikte gelinlikçilerde yoğunluk yaşanıyor. Her zevke göre özel hazırlanan gelinliklerin tasarımından, dikimine, kesiminden, ütüsüne kadar birçok ustanın elinden geçiyor. Kontrolü yapıldıktan sonra hazır hale gelen gelinlikler adaylar tarafından yapılan provaların ardından düğünlerde kullanılmaya hazır hale getiriliyor.
'15 AYRI ÇALIŞMADAN GEÇİYOR'
Gelinlik yapımının 15 ayrı işlemden geçtiğini belirten, moda tasarımcısı Çağnur Karuserci, "15 ayrı çalışmadan geçen gelinlik çizim ve hayalden başlar. Daha sonra kesim aşamasına geçilir.  İlk önce ürünün modelini çıkarıyoruz. Ürün tamamsa, seri üretim aşamasına geçiyoruz. Genel olarak, seri üretim aşamasında öncelikle kesim yapılıyor. Daha sonra tele yapıştırmamızı ardından ütü, dikim, süsleme işlemlerini yaparak, son dikimleri gerçekleştirip iki defa kalite kontrolden geçiriliyor. Ürünü tamamladıktan sonra müşterilerimizi çağırıyoruz. Gelin adaylarına birkaç  prova yaptırdıktan sonra ürünü teslim ediyoruz"ö diye konuştu.
'İKİ AYDA HAZIRLANIYOR, BİRKAÇ SAAT GİYİLİYOR'
Gelinlik fiyatlarının çok değişken olduğunu ifade eden Karusenci, "Gelinlik fiyatları değişkenlik gösteriyor. Her bütçeye uygun gelinlikler bulunabiliyor. Genel ortalamayı alırsak, 4 bin, 4 bin 500 lira aralığında satış yapılıyor. Kampanyalı ürünlerle bin liradan başlıyor, 15-20 bin liraya kadar çıkabiliyor. Biz 80 kişilik ekibimizle çalışıyoruz. Burada bir günde de gelinlik üretebiliriz. Genel aşamalara bakarsak bir gelinliğin yapımı 2 ayı buluyor. Emek vererek hazırladığımız gelinlikler düğünlerde ise 3-4 saat giyiliyor. Bu aşamada en mutlu olduğumuz an oluyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------
Gelinlik Çizimi
Gelinlik Dikiminden Görüntü
Gelinliklerin kontrol edilmesi
İmalathaneden Görüntü
Gelinlik Provası
Çağnur Karuserci ile röp
Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU:   748 MB

Haber:  Mustafa KANLI Kamera: Kadir GÜNEŞ -GAZİANTEP-DHA)


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 6 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement