Dünya çağlardır aslında güneşin değil güzelliğin etrafında dönüyor. Modernizm ve teknoloji bireyi ele geçirdikçe mükemmel sayılan güzelliğe, ona yaklaşan objelere ve insanlara duyduğumuz hayranlık artıyor.
Sürekli bir güzellik arayışının peşinde, antik çağ insanları tarafından bulunan Fi sayısı, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği düşünülen geometrik ve sayısal bir oran bağıntısı. Matematiğin rasyonel dünyasından çıkıp mimaride ve sanatta da kullanılarak güzelliğin topraklarına adım atmayı başarabilmiş, dünyanın gizli mucizelerinden biri.
Hep güzelliği, kendi Fi'sini arayan insan ilişkileri de çoğu zaman, hayatın onlara biçtiği rollerden kaynaklanan öfkenin pençesinden kurtulamayarak kendi Can Manay'larını üretiyor. Bu gergin, sürekli kendi elektriğini yüklenen ve oklarını etrafındaki başka insanlara yönelten zalimce ruh hali, çoğunlukla orta yaşa adım atmaya hazırlananlar arasında, iğnesini kaldırmış bir akrep gibi bekliyor ve "Bir kişiye duyulan aşktan daha acımasız bir şey var mıdır?" sorusunu hepimize soruyor.
Fi, Ci, Pi üçlemesinin bu ilk kitabının başında Akilah, "Bu kitap herkes için yazılmadı," diyor ve ekliyor: "Farkındalığın ne kadar önemli olduğunu, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, doğduğumuz andan itibaren olmamız gerekenden uzaklaştırılarak prototip bir toplum yaratığına dönüştürülmek için işkencelere maruz kaldığımızı, bu insansı hayvanın 'kişi' olabilmek için varlığı adına yapması gereken en önemli şeyin, kendini günlük yaşamdan koruyarak bireyselliğini keşfetmesi gerektiğini, kutsal 'merak'ımızın kendi potansiyelimiz dışında her yere yöneltilerek zehirlendiğini, asıl değerli olanın bizim için önemsizleştirilmeye çalışıldığını fark etmiş ya da fark etmeye hazır herkes için yazıldı, gerisiyse hikaye."
Fi, kendi potansiyelini keşfetme cesaretini gösterebilmiş dört gerçek kişinin hikayesi.
Ne pahasına olursa olsun açlığını çektiği şeyin peşine düşme cesaretini gösteren acımasız bir avcının (Can Manay), köşeye sıkışmışlığın içinden mucizeyle kendi potansiyeline doğan bir savaşçının (Özge), kendi yeteneğinin ağırlığı altında ezilen bir müzisyenin (Deniz) ve lanetlenmiş şanssızlığının içinde hayatta kalmayı başarmış bir bilgenin (Bilge) hayata nasıl sahip çıkacaklarını ve hayata sahip çıkanların dünyayı nasıl değiştirebildiğini anlatıyor Fi.
Kitapta, bu dört insanın deneyiminin içinde kaybolmak yerine, deneyime nasıl sahip olduklarını okuyoruz. Hesapsızca, hadsizce, korkusuzca var oluyorlar; içlerindeki Tanrı'ya yakışırcasına.
Fi aşkın, ihtirasın, manipülasyonun, nefretin, acının, keşfin, cinselliğin ama en çok da cesaretin hikayesi. Çatlama cesareti gösteren tohumların hikayesi.
Son Dakika › Güncel › Güzelliğin Peşinde Öfkenin Pençesinde - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?