İstanbul Medeniyet'te Bahaeddin Özkişi'nin Hikayeciliği Semineri Gerçekleşti - Son Dakika
Güncel

İstanbul Medeniyet'te Bahaeddin Özkişi'nin Hikayeciliği Semineri Gerçekleşti

İstanbul Medeniyet\'te Bahaeddin Özkişi\'nin Hikayeciliği Semineri Gerçekleşti

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi, Dil ve Edebiyat Araştırmaları Birimi tarafından "Ayna'yı İçe Tutmak: Bahaeddin Özkişi'nin Hikayeciliği" konulu seminer 4 Kasım 2013'te geniş bir öğrenci ve akademisyen katılımı ile gerçekleşti.

09.11.2013 14:33  Güncelleme: 14:32

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. A. Cüneyt Issı'nın konuşmacı olarak yer aldığı seminer, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Kuzey Kampüsü'nde gerçekleşti.

"Bahaeddin Özkişi 1975'ten beri aramızda yok. 2002 yılına kadar isim olarak da çok duyulmamıştır" diyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Cüneyt Issı " Milli Eğitim Bakanlığı zaman zaman 100 veya 1000 temel eser gibi listeler hazırlar ve bunları tavsiye eder. İşte 2002'de yayınlanan bu listelerde Bahaeddin Özkişi'nin bir romanı yer alır. Yazarın toplam 3 adet romanı mevcut: "Sokakta"," Uçtaki adam", "Köse Kadı". İşte bu üç adet romandan biri olan "Sokakta" adlı romanı listede yer alınca yazara karşı bir ilgi, bir merak yer almaya başlar. Bu merakı sesli bir şekilde telaffuz eden ilk kişi ise Ahmet Hakan'dır" dedi.

Doç. Dr. A. Cüneyt Issı: "Bahaeddin Özkişi kötüyü ve düşmanı dışarda arayan, kendi üzerinde odaklanmaktan, kendisi ile yüzleşmekten kaçınan birisi olmamıştır."

Bahaeddin_4357.JPGIssı sözlerini şöyle sürdürdü: "Bahaeddin Özkişi sessiz bir hayat süren, muhafazakâr bir çevrede yetişmiş bir kişi. Yazı hayatına hikâyeyle başlıyor. İlk kitabı 1959'da "Bir Çınar Vardı" adı ile yayımlandı. Ardından 1975 yılında "Bir göç Zamanı" yayımlanıyor. Fakat ölümünden sonra yazarın evinde kalmış yayımlanmayan bir takım hikâyeler bulunmuş, 2002 yılından sonra da isminin gündeme gelmesiyle birlikte bunlar tek bir kitap haline getirilmiştir."

"Bahaeddin Özkişi; Hikâyesinde kullandığı bütün unsurları aslında kendisini sınamak ve kendisini tanımak için kullanan bir yazardır. Malzemeyi hangi amaçla kullanırsanız o amaca hizmet eder. Çünkü malzeme sanatkârın ifade etmek istediğini gerçekleştirmek üzere kullandığı bir araçtır. Dolayısıyla bir malzeme her bir hikâyecide farklı anlamları ifade etmek üzere kullanılabilir. İşte Bahaeddin Özkişi'nin hikâyeciliğine baktığımızda o bütün dış dünyadan aldığı malzemeleri insanın iç dünyasını aydınlatmak için, insanın kendisini tanımasının araçları haline getirmek isteyen bir hikâyecidir. Kötüyü ve düşmanı dışarda arayan, kendi üzerinde odaklanmaktan, kendisi ile yüzleşmekten kaçınan birisi değil. Dolayısıyla Bahaeddin Özkişi'nin yaptığı bir cesaret işidir de. Çünkü çoğumuz kendimizle tanışmamak için başka tanışıklıkların üzerinden bir takım kötü, iyi, aşağılık, yararlı, zararlı gibi tanımlamalar yaparak kendimizi karartma eğilimindeyizdir. Oysa yazar herkesin dışarıya döndüğü bir zamanda iyiliklerin de kötülüklerin de hep bireyin dışındakilerde arandığı bir zamanda, o insana dönelim demiştir."

Seminere Bahaeddin Özkişi'nin 6 hikâyesinden bahsederek devam eden Cüneyt Issı'nın sözlerini tamamlamasının ardından, program soru-cevap bölümü ile tamamlandı.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel İstanbul Medeniyet'te Bahaeddin Özkişi'nin Hikayeciliği Semineri Gerçekleşti - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement