Kalkınma Bakanı Yılmaz, Karabük'te

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Türkiye eskiden 6 ayını, 1 yılını planlayamayan bir ülkeyken, şimdi artık 10 sene sonrasını planlayan ülke haline geldi" dedi.

Yılmaz, Karabük'teki bir restoranda sivil toplum kuruluşu başkanları ve iş adamları ile yaptığı toplantıda, temel hak ve özgürlüklerin çok daha gelişmiş olduğunu anlatarak, çok daha ileri bir düzeyde demokrasiye sahip Türkiye istediklerini söyledi.

Bilgi toplumu şartlarında nitelikli insana, beşeri sermayeye dayalı, katma değeri yüksek bir ekonomi yapısı ön gördüklerini anlatan Yılmaz, Türkiye eskiden 6 ayını, 1 yılını planlayamayan bir ülkeyken, şimdi artık 10 sene sonrasını planlayan ülke haline geldi. 2053'lerden, 2071'lerden bahseden bir ülke haline geldi ama en yakın vademiz 2023. Cumhuriyetimizin de 100. kuruluş yıl dönümü" diye konuştu.

Bakan Yılmaz, bu tarih itibariyle önemli hedeflerinin bulunduğuna vurgu yaparak, "Ekonomimizin toplam büyüklüğünü 2 trilyon doların üzerine çıkarmak istiyoruz. Kişi başına gelirimiz 25 bin dolar, ihracatta 500 milyar dolarlık hedefe sahibiz. Enflasyonlar ve faizler yüzde 5'in altında istikrar kazansın istiyoruz. İşsizliğin yüzde 5'lere kadar düştüğü bir Türkiye hayal ediyoruz. Teknolojik düzeyi daha yüksek, katma değeri daha yüksek ekonomik bir yapı öneriyoruz. Bilgi tolumu şartlarında nitelikli insana, beşeri sermayeye dayalı, katma değeri yüksek bir ekonomik yapı ön görüyoruz. İşte bu, Türkiye'nin hayali, hedefleri" ifadesini kullandı.

Aynı şekilde daha ileri bir demokratik yapı aradıklarını belirten Yılmaz, temel hak ve özgürlüklerin çok daha gelişmiş olduğu, çok daha ileri bir düzeyde demokrasiye sahip Türkiye istediklerini kaydetti.

Bakan Yılmaz, bunların iç içe süreçler olduğunu dile getirerek, belli bir noktadan sonra demokrasiyi ilerletmeden ekonominin de ilerletilemediğini, Türkiye'nin son 10 yılda tecrübeyle bunu gördüğünü söyledi.

Demokrasiyle kalkınmanın "at başı" ilerlediğini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:

"Bunlar birbirlerini etkileyen süreçler. 2023'e giderken ekonomi ve demokrasi birbirini destekleyerek yürümeye devam edecek. Bu ilerlemeler sayesinde bir taraftan faiz yükümüz düştü, istikrarlı bir ortamda yatırımlarımı arttı, istihdamımız arttı, hükümetimiz eskiden faize verdiği paraları azaltırken, sosyal politika alanında harcamaları arttırdı. Yatırımlarını arttırdı. Personeline, çalışanına daha iyi şartlarda çalışma imkanları sunmaya başladı. Bugün bizim bütçemiz bir faiz bütçesi değil" şeklinde konuştu.

"Türkiye son 4 yıldır büyümeye devam ediyor"

Siyasi istikrarın titizlikle korunması gerektiğine dikkati çeken Yılmaz, bu istikrarın birçok ülkede bulunmadığını vurguladı.

Yılmaz, Türkiye'de güçlü bir liderliğin bulunduğunu ifade ederek, "Çok güçlü bir siyasi istikrar var. Bunun ekonomiye etkilerini görüyoruz. Özellikle son dönemde küresel krizde bunu çok daha net şekilde gördük. 2001 senesinde dünyada kriz yokken bizde vardı. Ağır krizler yaşadı Türkiye. O dönemlerde bir koalisyon vardı, MHP, DSP, ANAP koalisyonu. O istikrarsız koalisyon şartlarında maalesef Türkiye tarihinin en ağır krizlerini yaşadı ekonomik anlamda. Bir gecede bütün sistemin çöktüğünü, büyük maliyetlerin oluştuğunu gördük. Bunlardan da dersler alarak Türkiye siyasi istikrarını sağlayarak bugünlere geldi. Allah korusun bu küresel kriz gerçekleştiğinde Türkiye buna koalisyonla yakalanmış olsaydı, tek bir parti yerine koalisyon hükümeti olmuş olsaydı, bugün çok farklı bir Türkiye'den bahsediyor olacaktık. Çok ağır bedeller ödeyen bir Türkiye'den bahsediyor olacaktık. Fakat çok şükür Türkiye dünyanın bu küresel krizine rağmen son 4 yıldır büyümeye devam ediyor. Bir çok ülkeyi kıskandıracak ölçüde bir performans ortaya koyuyor" diye konuştu.

Türkiye'nin son 4 yılın ortalamasının yüzde 6'nın üstünde büyüme sağladığını belirten Yılmaz, "Türkiye son 4 yıl içerisinde, dünyada yüzde 1 büyümeleri konuştuğumuz dönemde, Avrupa'daki 'aman ekside olmayalım, sıfırın biraz üstünde olalım' diye tartıştıkları bir ortamda, Türkiye yüzde 6'nın üstünde yıllık ortalama büyüme sağladı. Milyonlarca yeni istihdam ortamı oluşturduk. Küresel krizin tepe noktasından bugüne geldiğimizde 5 milyonu aşkın yeni istihdam alanı oluştu" dedi.

Bakan Yılmaz, her sene dış dünyaya 60 milyar dolar sadece enerji faturası ödediklerine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Enflasyonumuz, faizlerimiz tek haneli rakama indi. Bütün bunlar Türkiye'nin istikrarının güven ortamının sonuçları. Bunu koruyarak, reform irademizi koruyarak 2023'e doğru yürüyeceğiz. 2023'e yürürken şunun altını çizmek isterim, bizim insan odaklı ve kapsayıcı bir kalkınmayla bunu başarmamız gerekiyor. İnsan odaklı derken şunu diyorum; Türkiye'nin çok büyük doğal kaynakları yok. Biz her sene dış dünyaya 60 milyar dolar sadece enerji faturası ödüyoruz. Petrol, doğalgaz kömür gibi, kaynaklarımız var, bunları da değerlendiriyoruz, elbette değerlendireceğiz. Fakat Türkiye petrolle şununla-bununla gelişecek ülke değil. Türkiye insanıyla gelişecek, kalkınacak bir ülke. Girişimcisiyle, donanımlı insanıyla gelişecek bir ülke, işin özü bu. Coğrafyamız çok güzel, eşsiz bir coğrafya, bunun avantajlarını kullanmamız gerekiyor."

"Topyekün kalkınma seferberliğine ihtiyacımız var"

"Köklü bir tarihimiz, geçmişimiz, kültürümüz var bunu mutlaka ekonomik avantaja dönüştürmemiz gerekiyor" diyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin avantajı, tarihi, coğrafyası ve insanı, genç dinamik nüfusu. Bunu değerlendirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken de sadece belli bölgelerin, belli illerin, belli kesimlerin enerjisiyle bunu başaramayız. Topyekün kalkınma seferberliğine ihtiyacımız var. Hakkari'nin, Edirne'nin, Samsun'un, Antalya'nın da potansiyelini sonuna kadar kullanmalıyız. Neresi varsa, ülkemizin hangi köşesi varsa, oranın üstünlüklerini iyi tespit ve analiz etmeliyiz. Onları harekete geçirmeliyiz. Bizim kapsayıcı, kucaklayıcı dediğimiz kalkınma anlayışı bunu gerektiriyor."

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, sadece belli kesimler üzerinden, belli yöreler üzerinden Türkiye'nin hedeflerini yakalayamayacağını anlatarak, "2023'e gideceksek bütün bölgelerin enerjisini hareket geçirmemiz lazım. Bu bölgeye geldiğimiz zaman, bu anlayışla kalkınma ajanslarını kurduk. Her ilimizde yatırım destek ofisleri kurduk. Bunları, 'sadece mali yardım versin' diye değil, 'bilgi üretsin, içinde bulunduğu bölgeyi iyi analiz etsin, o bölgenin avantajlarını iyi çıkarsın, yatırımcı çeksin, tanıtsın, bu bölgedeki yatırımcıyı desteklesin' diye bu kurumları oluşturduk. Daha yeni olmalarına rağmen güzel çalışmalar yapıyorlar."

- Karabük