İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 2-3 Nisan'da düzenlenen "Medya ve Din" sempozyumunun sonuç bildirgesi yayımlandı.
Üniversiteden yapılan açıklamada, medya ve din ilişkisinde verimliliği artırma, yanlış anlaşılmaların önüne geçme ve tarafları ortak bir zeminde buluşturmanın öncelikli amaçlar olarak belirlendiği ifade edilerek, algıların medya üzerinden şekillendiği ve postmodern dünyada dine olan ihtiyacın yükseldiği bir dönemde medya ve din ilişkisini tartışmanın kaçınılmaz hale geldiği kaydedildi.
Günlük konuşmalardan, akademik araştırmalara kadar etkisini hissettiren medyanın, dinle ilişkisi hakkında söylenebileceklerin geniş bir tartışma alanını oluşturduğu vurgulan açıklamada, "Özellikle yeni neslin elde ettiği bilgilerin büyük kısmının medya kaynaklı olduğu düşünüldüğünde, sağlıklı din ve medya ilişkisinin sağlanmasının gerekliliği daha net görülmektedir. Medya, dini bilgi için sadece bir tehdit oluşturmaz, aynı zamanda medyanın, dini bilginin yayılması için bir fırsat da sunabileceği aşikardır" denildi.
Medya ve din ilişkisinin farklı boyutlarıyla 2-3 Nisan'da ele alındığı sempozyumun sonuç bildirgesinde, şu tespitlerde bulunuldu:
"Medyada yer alan din temsillerinin ve dine ilişkin bilgilerin doğru verilmesinin sağlanabilmesi için konu ile ilgili uzmanların istihdam edilmesi gereklidir. Din ve medya ilişkisinin sorunlu seyretmesinde kusur yalnızca medyada aranmamalıdır. Dini oluşumların ve kuruluşların mesajlarını daha doğru bir şekilde aktarabilmesinin yolları aranmalıdır. Medyanın dini olguları doğru algılayabilmesi için dini oluşum ve organizasyonlar iletişim süreçlerini doğru bir şekilde yönetebilmelidir. Akademi, diyanet, medya, yayın ve denetim kuruluşları gibi paydaşların sorunların çözümü konusunda irade ortaya koyması, ortak akıl yürütebilecek yapıların ortaya çıkarılması önem arz etmektedir. Medya din istismarı yapmamalı, propagandist bir dilden uzak durmalı, kullandığı dil ve üslup ile dini ve dini bilgiyi hafifletmemelidir. Özellikle dini yayıncılıkta alternatif oluşturan özel televizyonlar dini içerikli programları bir şova dönüştürmemeli, izlenme oranı önceliğinden ziyade toplumu doğru bilgilendirme çabası içinde olmalıdır."
Medyada temsil edilen dinin gündelik yaşamdakinden farklı ve abartılarak sunulmasının önüne geçilmesinin önemine işaret edilen bildirgede, din temalı yayıncılık ve dini içerikli yayınlarda iyi örneklerin artırılması ve teşvik edilmesi önerildi.
Bildirgede, medyada yer alan her türlü içerikte nefret ve ötekileştirme söyleminden uzak durulması istenerek, şunlar kaydedildi:
"Dini inançlara saygı gösterilmeli, hiç kimse inancından dolayı ötekileştirilmeye, hedef gösterilmeye, aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır. Yayın ve programlarda tek bir din eksen alınmamalı, toplumu oluşturan tüm yurttaşların dini inançları temel değer olarak alınmalıdır. İslam'ın şiddet ile temsil edilmesi filmlerde, dizilerde, programlarda dinin doğru sunumu ile aşılacaktır. Dijital iletişim teknolojilerinin sunduğu olanaklar arasında yer alan internet siteleri, mobil uygulamalar gibi unsurların gerçek dini bilgiyi sunup sunmadığının öz denetime ya da öz düzenlemeye tabi tutulması ve magazinleştirilen bilginin önüne geçilmesi gerekmektedir. Medya ve din konusundaki akademik çalışmalar arttırılmalı ve desteklenmelidir. İletişim fakültelerinde medya ve dine ilişkin seçmeli dersler konulabileceği gibi aynı öneri ilahiyat fakülteleri için de geçerlidir. Bu sayede her iki alanının birbirini tanımasına imkan sağlanmalıdır."
Son Dakika › Güncel › Medya ve Din' Sempozyumu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?