Rabia Platformu Sözcüsü Cihangir İşbilir, Milli İrade Platformu imzasıyla yayımlanan gazete ilanına ilişkin, " Türkiye'deki milli iradenin sadece ülkemiz için değil, İslam alemi ve bölge için de anahtar rolü oynadığına inanıyoruz. Seçilmiş hükümete karşı olan girişimleri de kınadığımızı bu şekilde gösterdik ve imzaladık bildiriyi" dedi.
İşbilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, platform olarak, İslam dünyası ve Türkiye'de meşruiyetin ve milli iradenin yönetimlerde hakim olmasını istediklerini belirtti.
Suriye'de ve diğer İslam ülkelerinde de bu yönde çalışma yaptıklarını anlatan İşbilir, "Türkiye'deki milli iradenin sadece ülkemiz için değil, İslam alemi ve bölge için de anahtar rolü oynadığına inanıyoruz. Bu amaçla destekliyoruz. Seçilmiş hükümete karşı olan girişimleri de kınadığımızı bu şekilde gösterdik ve imzaladık bildiriyi" diye konuştu.
Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Başkanı Arzu Akalın da geçen yıl bu dönemde yaşanan olayı, Türkiye demokrasisine yapılmış bir darbe teşebbüsü olarak gördüklerini kaydederek, sivil toplum kuruluşu olarak kendilerinin de bu darbe teşebbüsünün içine çekilmeye çalışıldığını söyledi.
Kendilerine, "Genç kızların eğitim hayatının desteklenmesine yönelik çalışmalar yaparken TÜRGEV bu konuların içine neden çekildi?" diye sorduklarını aktaran Akalın, şöyle devam etti:
"Özellikle kadınların eğitim hayatına yönelik çalışmalar yapıyor olmamız bunda birinci derecede etkili oldu. Çünkü o darbe teşebbüsünde bulunan yapı, eğitim noktasında Türkiye'de söz sahibi olan bir yapı. Vakıf olarak çıkıp, 'Bu konuda, Türkiye'nin geleceğine dair biz de varız, sivil toplum kuruluşu olarak çalışmalar yapmak istiyoruz' dediğimizde malum yapı, TÜRGEV'i bir tehlike olarak gördü. Bir algı yönetimi üzerinden TÜRGEV'i itibarsızlaştırmaya çalıştılar."
Akalın, vakıf hakkındaki suçlamaların iftiradan ibaret olduğunun yargı kararlarıyla sabit hale geldiğini, takipsizlik kararı verildiğini ifade ederek, "Bir sivil toplum kuruluşu olarak geçen yıl yaşadığımız bu talihsiz olayı kınıyoruz. Ama daha makro düzeyde baktığımızda, Türk demokrasi tarihinde bu tarz darbe teşebbüslerinin, Türkiye'nin demokrasi yolunda gelişmesini engellemeye yönelik bu hareketlerin, devletin dışında, devlet erklerinin yanında paralel yapılanmaların olmasını da kınıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ogan
Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan da ilanın verilmesine ilişkin, "Özellikle 14 Aralık operasyonundan sonra sanki Türkiye'de demokrasi ve medyaya yönelik bir operasyon yapıldığı şeklinde bir algı oluşturulmak istendi. Bu algı yanlış olduğu için bu ilan verildi. Çünkü medyanın hedef alınması söz konusu olamaz. Mağdur olan vatandaşların, medya, yargı ve emniyet uzantılarını, bu örgütlü yapıyı şikayetleri üzerine operasyon yapılmıştır" ifadelerini kullandı.
Anadolu Platformu Genel Başkanı Turgay Aldemir de bu yaşananların, herkesin kendi arasında konuştuğu, gün yüzüne çıkmayan ama var olanın halk nezdine taşınması olduğunu söyledi.
Bunu bir yüzleşme olarak nitelendiren Aldemir, "Anadolu halkının ötelenen adalet, merhamet arayışının, yeniden içimizden devşirilmiş lejyonerler tarafından emperyalistlere peşkeş çekme operasyonuna karşı, sivil toplum kuruluşları olarak bir karşı duruştur. Burada hedeflenen siyasi iktidardan ziyade bu milletin ötelenen adalet arayışıdır, ötelenen özgürlük arayışıdır. Bu yüzden bu bildiriye ihtiyaç duyduk. Bu bildirinin ilkini de kasım ayında yayınlamıştık" şeklinde konuştu.
Ensar Vakfı Başkanı Dilberoğlu
Ensar Vakfı Başkanı İsmail Cenk Dilberoğlu da sivil toplum kuruluşları olarak bir araya gelme ihtiyacı duyduklarını vurguladı.
Seçimle iş başına gelen iktidarın darbeyle devrilmek istendiğini ifade eden Dilberoğlu, "Buna ister post modern darbe, ister hukuk darbesi, ister bürokrasi darbesi deyin, adı ne olursa olsun sonucu istemediğimiz bir şey olacaktı. Biz milli iradenin önemine inanıyoruz. O yüzden de platformun adı 'milli irade' oldu. Seçim yolu ile gelenlerin seçimle gitmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden bu ilanı verdik ve ilanda bu ifadeler yer aldı" dedi.
Mavera Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Koca ise Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen bu operasyonun kişisel olarak da muhatabı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Selam Tevhid kapsamında beni de dinlemişler. Bu algının, iftiranın sonuçlarına muhatap oldum, sahte dinlemelerle, çevresel etkilerle. Bu son olayları değerlendirememiştik. Şimdi görüyoruz ki bu olayların Türkiye'yi bir uçuruma götürme projesi olduğu ortaya çıktı. Millet olarak uçurumdan döndük. Vakıf olarak buna emeği geçenlere, Türkiye'yi uçurumdan kurtaranlara teşekkür etmek istedik. Bu konuda fedakarca çalışanlara destek olacağımızı göstermek istedik." - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Milli İrade Platformu'nun Gazete İlanı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?