Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye'nin ulusal güvenliğine dönük bir tehdit olursa Türkiye'nin gereğini yapma konusunda hiçbir tereddüdünün olmayacağını söyledi.
Kurban Bayramını Memleketi Yozgat'ta geçiren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti İl Teşkilatında partililer ile bayramlaştı. Burada bir konuşma yapan Bakan Bozdağ, 'Ülkemiz huzur içerisinde, barış ikilimi içerisinde bir kurban bayramını daha yaşıyor. Ama Türkiye'nin yanı başında komşularında ve başka yerlerde maalesef huzur ve barış içerisinde bayramı yaşayamayan Müslüman kardeşlerimiz de var. Dileğimiz odur ki Türkiye'de nasıl bizler huzur barış içerisinde sevdiğimiz ve saydığımız insanlarla birlikte kurban bayramını yaşıyor ve kurban ibadetini yerine getiriyorsak aynı şekilde Suriye'de, Irak'ta başkaca diyarlarda darda ve zorda olan bütün Müslümanların da aynı biçimde kurban bayramını kutlamalarıdır, yaşamalarıdır. Bu bayram acıların gözyaşının kanının şiddetin, çatışmanın savaşların son bulmasına vesile olur inşallah, önümüzdeki bayramlarda böylesine acılarla bayram olmaz, yerine herkesin huzur içerisinde olduğu bir bayram yaşanır' dedi.
BAYRAMLAR TATİL DEĞİL, BİR İBADETTİR
Bayramın hem dinimizin bir güzelliği, hem de kültürümüzün çok önemli bir parçası olduğunu vurgulayan Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bayramı dinimizin özelliğine güzelliğine, kültürümüzün gereklerine uygun bir biçimde hem yaşamalı, hem de yaşatmalıyız. Çünkü bayramların maalesef bu özellikleri ülkemizde de aşınmaktadır; bazıları bayramı tatil olarak görmekte böyle değerlendirmekte, halbuki bayramlar bir tatil değil, bayramlar bir ibarettir. Biz öyle biliyor ve öyle inanıyoruz öyleyse onun gereğini yapmak lazım. Büyüklerin yanına gitmek hatırını sormak elini öpmek hayır duasını almak son derece önemli, ama büyüklerine uğramadan imkanı bol başka yerlere geçip gidenler var. Onlar bayramı bayram tadında kutlamıyorlar belki kendileri açısından bir değerlendirme yapıyorlar.'
TÜRKİYE'NİN TEREDDÜDÜ OLMAZ
Perşembe günü son Meclis çalışmasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi operasyon için gerekli tezkerenin çıktığına değinen Adalet Bakanı Bozdağ, ? Meclis son çalışma gününde Perşembe günü bir tezkere çıkardı. Tezkere Türkiye'nin ulusal güvenliğine dönük tehdit ve risklere karşı Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiğinde hudut şümul ve diğer konuları hükümetçe tayin edilecek bicimde yurt dışına gönderilmesini yine bu hedefler doğrultusunda problem olduğu zaman yabancı silahlı kuvvetler unsurlarını da Türkiye de bulundurmasını öngörüyor ve bu konuda hükümetimize yetki veriyor. Tabi biz istemeyiz bu tezkereyi kullanmak hayata geçirmeyi arzu etmeyiz. Ama eğer Türkiye'nin ulusal güvenliğine bütünlüğüne dönük bir tehdit olursa da elbette o zaman Türkiye olarak gereği ne ise onu yapmak konusunda bizim tereddüdümüz olmaz. Esasında bu teskere hem Türkiye'nin hem de hükümetimizin ulusal güvenliğimiz konusunda ortaya koyduğu hassasiyetin ortaya koyduğu somut bir göstergesidirö diye konuştu.
Suriye'de uzunca bir zamandır acı ve gözyaşının olduğunu belirten Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü;
Bir milyonu aşkın bir insan Türkiyemize gelmiş durumda. Bütün dünya Suriye'de yaşanan bu olaya kayıtsız kaldı. Destek vermesi gerekenler, gerektiği gibi bu sorunun çözümüne destek maalesef vermediler. Suriye'de olup bitenleri doğru bir şekilde analiz edip değerlendirme imkanını ya bulamadılar, yada analiz ettiler bu ortaya çıkan tablonun derinleşmesi onların işine yaradı. Hangisidir doğru olan onu bilemiyoruz, zaman gösterecek. Ama gerçek şudur ki analizlerin hangisi olursa olsun ortaya çıkan felaket büyük. 200 bini aşkın insan öldü. Türkiye ta işin başından bu yana bütün dünyayı Suriye'de yanan yangına karşı uyardı, 'gelin bu ateşi daha işin başında söndürelim' dedi. 'Bu ateş sizi de yakar, başkalarını da yakar, bu ateş herkese zarar verir' dedi. Ama maalesef bu noktada gerekliği desteği bulamadık. Bu noktada sıkıntılar oldu. O sıkıntıları Türkiye tek başına aşabilme imkanı yok. Uluslararası toplumun bir araya gelip bu noktada ortak tavır koyması lazımdır. 200 bin insan öldü az değil. Dünya buna karşı seyirci kaldı. Kimyasal silah kullanıldı buna karşı da seyirci kalındı. Bir sürü Esad rejimi tarafından vahşetler işlenmekte buna da seyirci kalınmaktadır. Bu bayram günü bir kez daha ifade etmek isteriz ki, Suriye'de yaşanan zulüm Esad'ın zulmü olabilir. Ama bu zulmü sona erdirme noktasında güç ve kuvveti olup da hareket etmeyenler de üzerine düşeni yapmayanlarda bu zulümden hisse sahibidir, sorumludur, mesuliyeti vardır. Türkiye bu noktada kan ve gözyaşının durması için üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. Türkiye insanı yaşatan bir anlayışı yaşatmak için üzerine düşeni yapan bir anlayışı her şeye rağmen hayata geçirmeyi başarmıştır. Ancak ülkemiz içerisinde hükümetimizin yaptığı bu konuları eleştiren insanlar da var siyasiler, muhalefet partileri var, gazeteciler var, başka çevreler var. Eleştirebilirler, eleştiri herkesin doğal bir hakkıdır. Ama eleştiri yaparken de insaflı olmak, objektif olmak, vicdanlı olmak, doğru olmak lazımdır. Eğer bunlar olursa eleştiri yapıcı olur. Ama sadece AK Parti hükümetini yıpratmak, zarar vermek için eleştiri yaparsanız o zaman sizin vicdanınızdan objektifliğinizden kimse söz edemez. Suriye'de olan bitene karşı kılını kıpırdatma diyemezsiniz. Sınırın öte tarafındakiler komşumuz, amca çocukları bu yanda, dayı çocukları oyanda, akrabalarımız var, soydaşlarımız, dindaşlarımız, tarihdaşlarımız var. Bu kadar birlikte olmuşluğumuz var. Biz bu kadar birlikte olduğumuz insanlara arkamızı döneceğiz, olacak iş mi bu? Irak'ta da öyle, orada da aynı durum söz konusudur. Onun için Türkiye ve Türk hükümeti doğru olanı yapmıştır, doğru olanı yapmaya da bundan sonra devam edecektir. Hiç endişeniz olmasın, bizim CHP'nin yaptığı kör siyasetin, Türkiye'nin önünün görerek yürümesine engel olmasına asla izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz, yolumuza milletimizin hukukunu gözeterek devam edeceğiz.
Son Dakika › Güncel › Yozgat Bozdağ: Türkiye?nin Gereğini Yapma Konusunda Tereddüdü Olmaz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?