
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, çevre konusunda her ülkenin tarihi mesuliyeti kadar yük alması gerektiğini belirterek, ? Türkiye'nin bir tezi var, o da şu; iklim değişikliğinde tarihi mesuliyeti olan ülkeler var. Bizim Türkiye olarak tarihi mesuliyetimiz binde 4 kadar. Yani ihmal edilebilecek mertebede. Ama gelişmiş ülkelerin mesuliyetleri yüksek. Amerika'nın yüzde 27, Rusya'nın yüzde 7, Çin ve Avrupa ülkelerinin tarihi mesuliyetleri çok fazla. Biz diyoruz ki, kimin ne kadar tarihi mesuliyeti varsa o kadar yük alsın".
İklim Değişikliği 16. Taraflar Konferansına katılmak üzere Meksika'ya giden Bakan Eroğlu, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, 29 Kasım-10 Aralık 2010 tarihleri arasında Meksika'nın Cancun şehrinde İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 16. Taraflar Konferansı'na katılacağını kaydetti.
Kendisinin de Türk heyeti başkanı olarak zirvede 9 Aralık Perşembe günü bir konuşma yapacağını ve konuşmasında Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede neler yaptığını anlatacağını ifade eden Eroğlu, şunları kaydetti:
"Özellikle ağaçlandırma ve erozyon konusunda hakikaten büyük işler yapıyoruz ve dünya lideriyiz. Sanayi tesislerinin baca gazı arıtması, atık su arıtma tesisleri, çevre konusunda yaptığımız yatırımlar, özellikle yenilenebilir enerji konusunda yaptığımız hamleleri orada anlatacağım. Türkiye'nin bir tezi var, o da şu; iklim değişikliğinde tarihi mesuliyeti olan ülkeler var. Bizim Türkiye olarak tarihi mesuliyetimiz binde 4 kadar. Yani ihmal edilebilecek mertebede. Ama gelişmiş ülkelerin mesuliyetleri yüksek. Amerika'nın yüzde 27, Rusya'nın yüzde 7, Çin ve Avrupa ülkelerinin tarihi mesuliyetleri çok fazla. Biz diyoruz ki, kimin ne kadar tarihi mesuliyeti varsa o kadar yük alsın. Ama biz de gerekeni yapacağız, yapmaya da devam ediyoruz. Enerji, ulaştırma ve çevre konusunda dünyaya örnek olacak adımlar attık."
"DERELER KURUMUYOR"
Eroğlu, bir gazetecinin "Çalışmalarınız sırasında özellikle sanat camiasının da yer aldığı tepkiler aldınız, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine şöyle dedi:
"Herkes ne isterse konuşabilir, o konuda bir tereddüdümüz yok. Ama biz diyoruz ki, bizden de bilgi alarak konuşsunlar ve tek taraflı bilgi almasınlar. Çevre ve Orman Bakanlığı ciddi bir devlet kurumudur. Gerçek bilgileri bakanlığımızdan alıp ondan sonra beyanat verirlerse daha isabetli olur. Söylediğimiz budur. Yoksa ülkemizde söz söyleme hürriyeti var. Varsa tenkit ve tavsiyeleri onları da dikkate alıyoruz.
En çok tenkit yenilenebilir enerji konusunda yapılıyor, ama şunu ifade edeyim ki, bütün dünyada yenilenebilir enerji, bilhassa hidroelektrik enerjisi teşvik ediliyor, destekleniyor. Hatta dünyada kullanılabilir kapasitenin tamamı kullanılmış durumda. Bizde maalesef daha bu alanda yüzde 40'lara ancak ulaştık. Pek çok suyumuz boşa akıyor. Dolayısıyla bunu değerlendirmemiz lazım. Bu çevreci, yenilenebilir, temiz bir enerji kaynağı. Biz çevreyi tahrip etmeden bu kaynağımızı da kullanacağız. Dereler kurumuyor, hidroelektrik enerji santralleri (HES) suyu yutmuyor, su kullanmıyor, sadece suyun gücünden istifade ediyor. Pek çok faydası var. Özellikle taşkınlardan korunmak için, suyun kontrolü için önemli faydaları da var. Böylece ucuz, temiz, yerli enerjimizi sağlıyoruz."
Bakan Eroğlu, "Karadeniz halkının HES'ler konusunda tepkileri var, bu tepkiler neden kaynaklanıyor?" sorusu üzerine ise,
"Olabilir. Şöyle düşünün Rize, Trabzon ve Karadeniz halkı enerjiyi nereden alacak. Oraya termik santral mı kuralım. Bunu düşünmek lazım. Bir kere vatandaşı yanlış yönlendiriyorlar. Vatandaşı yönlendirenler 'efendim dereler kuruyacak' diyor. Derelerin kuruması söz konusu değil. Biz sadece suyun gücünden istifade ederek enerji elde ediyoruz. Nasıl ki onlar zamanında suyun gücünden faydalanarak değirmenler yapıp un öğütmüşler, biz de suyu alıyoruz ve türbinden geçirerek tekrar dereye veriyoruz. Bakanlık olarak talimat verdik. Biri Trabzon, biri de Rize'de olmak üzere iki derenin HES'ten önceki durumunu tespit ediyoruz, HES'ten sonraki durumunu da tespit edeceğiz. Orada bir planlama yapacağız. Oraları muhşetem bir vadi haline getireceğiz. Görecekler farkı. Derelerin kurumadığını, daha güzel olduğunu görecekler. Bunu bizzat göstereceğiz."
"DEVLETİN VATANDAŞIN ZARARINA BİR ŞEY YAPMASI SÖZ KONUSU DEĞİL"
"HES'ler bölgede çevreye zarar vermiyor mu diyorsunuz?" sorusu üzerine de Bakan Eroğlu, şunları söyledi:
"Kesinlikle çevreye hiçbir zarar vermiyor. Orada yol inşaatları, yamaçtaki birkaç eve bir beldeye yapılan yolların verdiği tahribat, bir hidroelektrik santralının yapımının verdiği zararın belki yüzlerce katı. Peki niye yol istiyorlar, yol da yapmayalım o zaman, enerji de götürmeyelim oraya. Tepedeki 3-5 ev için yol yapıyoruz. Elektrik, su götürüyoruz, bunlar çevreyi tahrip etmiyor mu? Biz, suyun enerjisini çevreyi tahrip etmeden tünelle alıyor, tünel ağzı ve çıkışında kesilen ağaçların beş katı kadar ağaç diktiriyoruz. Çevreyi düzenliyoruz. Nehre verilecek suyu, can suyunu kesinlikle kontrol ediyoruz. Hatta talimat verdim, bunu uydudan görelim diye. Bunun hiçbir mahsuru olmayacaktır. Vatandaşımız bize inansın, güvensin. Biz her şeyi vatandaşımızın menfaati için yapıyoruz. Onların zararına olacak bir şeyi devletin yapması söz konusu değildir."
YANLIŞ YÖNLENDİRME
Veysel Eroğlu, "Vatandaş yanlış mı yönlendiriliyor diyorsunuz?" sorusu üzerine "Vatandaş kesinlikle yanlış yönlendiriliyor. Cancun'a gittiğimizde göreceksiniz temiz ve yenilenebilir enerjinin geliştirilmesinden bahsedilecek. Diğer enerji kaynakları sera gazlarına neden oluyor. Bu bakımdan yenilenebilir enerji kaynakları önemli ve temiz kaynaklar. Vatandaşlarımız yanlış yönlendiriliyor. Tabii bazı samimi olan insanlar da var, ben kimseyi de suçlamak istemiyorum. Derelerin kuruyacağından endişe duyan samimi insanlar da var. Onların bu görüşüne saygı duymak lazım. Ama bazılarının da enerjiden pay alan, enerji pastasından yararlanan kişi ve firmaların yolunda gittiklerini açıkça ifade ediyorum" diye konuştu.
Son Dakika › Politika › Bakan Mesuliyetleri Hatırlattı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?