AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, HDP ile randevunun iptali konusunda, "Randevu istenmesinin nedeni o partiye oy vermiş vatandaşlarımıza duyduğumuz saygıdır, iptalin sebebi ise o parti yöneticilerinin, Başbakanımıza ve konuşulacak konunun ciddiyetine yakışmayacak biçimde konunun içini boşaltacak yaklaşımla söylem tutturmalarıdır. Yoksa hiçbir partiyi kategorik olarak dışlamıyoruz" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında gerçekleşen görüşmenin ardından basın toplantısı düzenleyen Çelik, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Yeni anayasa konusunda kurulacak komisyona HDP'nin üye verip vermeyeceği sorusuna Çelik, çalışma düzenine karar verildiğinde sürecin AK Parti'nin değil, geçmişte olduğu gibi Meclis Başkanının inisiyatifinde yürümesi gerektiğini belirtti. Çelik, "Sayın Meclis Başkanının kendi takdirleridir; nasıl bir davet yapacaklar, çalışma yürütecekler. Diğer partilerle görüşmelerimizi tamamlayacağız" karşılığını verdi.
Çelik, HDP ile ilgili randevu konusunda ise şunları söyledi:
"Biz her partiden randevu isteriz. O partileri halklar kurmuştur. Halkın oy verdiği partiye, halkımıza duyduğumuz saygı gereği, o partiye oy vermiş vatandaşımıza duyduğumuz saygı gereği biz oradan randevu isteriz. Bu sebeple HDP'den de randevu istedik. Randevu istemenin sebebi, diğer partilere olduğu gibi halkın oy verdiği partiye duyulan saygıdır. Ama HDP yöneticilerinin anayasa gibi büyük bir meselede gayriciddi tutum takınmaları, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerindeki önemli ihtilafta Türkiye'yi zedeleyici tutum almaları, arkasından da Sayın Genel Başkanımıza ve Başbakanımıza yaptıkları saygısızlık da bu randevu iptalinin sebebidir. Randevu istenmesinin nedeni o partiye oy vermiş vatandaşlarımıza duyduğumuz saygıdır, iptalin sebebi ise o parti yöneticilerinin, -parti tabanından bağımsız olarak değerlendiriyoruz bunu- Başbakanımıza ve konuşulacak konunun ciddiyetine yakışmayacak biçimde konunun içini boşaltacak yaklaşımla söylem tutturmalarıdır. Yoksa hiçbir partiyi kategorik olarak dışlamıyoruz. Çünkü o partilere oy veren vatandaşlarımızın iradesine duyduğumuz saygı bunu gerektirir. Ama o partilerin yöneticileri bu sorumluluğu taşımazsa onları tabii ki muhatap almayız."
Çelik, kurulacak komisyonun nasıl çalışacağı sorusuna, 4 Ocak'ta görüşecekleri MHP'nin de anayasa çalışmaları içinde yer almasının değerli olduğunu ancak bunun görüşmeden çıkacak tabloya bağlı olduğunu ifade etti.
Geçmişteki çalışma yönteminin birtakım mahsurları olduğuna işaret eden Çelik, "Tabii ki siyasi partiler yine komisyona eşit üye verecektir. Görülüyor ki tam mutabakat sağlanması böyle bir çalışmayı imkansız kılabiliyor. Kuşkusuz her siyasi parti bu tecrübeyi kendi bağlamında değerlendirecektir. Burada belki yeni modellerin önerilmesi, neyin geçip geçmediğinin sayılmasının belki belli partilerin şerhiyle ele alınması şeklinde yeni yöntemler üzerinde durulabilir. Dünyada farklı yöntemler var. TBMM'nin idari teşkilatı bu müktesebata hakim. Onlar yeri geldiğinde bu müktesebatı sunacaktır" diye konuştu.
Liderler düzeyinde görüşme trafiğinin açık olduğunu belirten Çelik, bir kere yapılmış görüşme olmadığını, ihtiyaç duyulduğunda görüşeceklerini söyledi.
"Etiket değil, içerik tartışmasına geçelim"
Çelik, "Başkanlık sistemi ile ilgili öneriniz aynı mı yoksa ortak yeni bir çalışma mı yapılır?" sorusu üzerine, daha önce Anayasa Uzlaşma Komisyonuna sundukları modeli Kılıçdaroğlu ile paylaşacaklarını söyledi. Konuyla ilgili çalışmaları halen sürdürdüklerini, yeni ortaya çıkan tartışmalar eşliğinde güncelleyebileceklerini ifade eden Çelik, "Oradaki taslağımız resmi bir pozisyon belgesi olarak orada duruyor, o pozisyondan vazgeçmiş değiliz" dedi.
"Etiket tartışmaları"ndan neyi kastettiğinin sorulması üzerine Çelik, meselenin tartışılması konusundaki somut bilgide müktesebat eksikliği olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Deniyor ki 'Başkanlık Sistemi federasyon getirir.' İlla federasyon getirmesi gerekmiyor. Siyaset biliminin ve anayasa hukukunun temel bilgileri bilinmeden yapılan bazı tartışmalar görüyoruz. Tabii ki ülkede çok yetkin siyaset bilimciler ve anaya hukukçuları var. Onlar çok sağlıklı tartışmalar ortaya koyuyor ama genel tartışmada bunun iyi değerlendirilmesi gerekir. Sadece etiket düzeyinden gidilmez. Biz şunu tartışalım; Türkiye'de gerçek kuvvetler ayrılığını, hukuk devletini, vatandaşın devletin sahibi olmasını, nesne değil özne olmasını, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını hangi sistemle elde edebiliriz. İçerik tartışmasına geçelim."
Toplantıda Suriye, Rusya, terör konularının konuşulup konuşulmadığı sorusuna Çelik, "Kuşkusuz, iki genel başkan bir araya geldiğinde bular da konuşuluyor ama ana mevzu bunlardı. Diğer mevzulara karşılıklı olarak değinildi. Sayın Kılıçdaroğlu'nun yaklaşımları oldu, Sayın Başbakanımızın kendisine bilgi vermek istediği hususlar oldu. Bunlar doğal olarak değerlendirilir" dedi.
Çelik, ucu açık tartışmanın Türkiye'yi bir yere götürmediğini ifade ederek, beli bir tarih koyarak "şu zamana kadar bu anayasayı yaptık yaptık" denilmesi gerektiğini söyledi. Sivil aktörlerin yapmasının anayasanın sivil olduğu anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Çelik, zihniyetin sivil olmasının önemli olduğunu kaydetti.
"Başbakan ayrıntılı şekilde anlattı"
Başbakan Davutoğlu'nun Başkanlık sistemini ayrıntılı şekilde anlattığını belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Bizim bundan ne anladığımızı, neden savunduğumuzu, ileri demokrasi ve sistem krizlerinin aşılması bakımından altını vurgulu biçimde çizdi, kendisinin niçin savunduğunu anlattı ve bu tartışmaların, 'başkan, başbakan kim olacak, kim fayda veya zarar görür' gibi kişiler üzerinden yapılmasının sakıncalı olduğunu, konjonktürel tartışmalar yapılmamasını, ülkenin geleceği açısından vizyoner tartışmalar yapmamız gerektiğinin altını çizdi. Bir irade ortaya çıktı, 'çalışma devam etsin.' Tabii ki bunun şekillenmesi MHP ile yapılacak görüşmeden sonra tam olarak ortaya çıkacak. Başbakanımız bunu Kılıçdaroğlu ile paylaştı, yöntemle ilgili belki tekrar görüşmek gerektiğini. Bu makul bir şeydir."
Çelik, "Başkanlık sistemi üzerinde uzlaşma sağlanamazsa 60 maddenin geçirilmesi konusunda mutabakat olur mu?" sorusuna, siyasette bir günün çok uzun, bir yılın çok kısa olduğunu, bu nedenle farazi konuşmayacağını söyledi. Yeni anayasa konusunda bir tarihin konuşulmadığını, bunun yöntemle ilgili olduğunu dile getiren Çelik, takviminin yapılması gerektiğini, geçen seferki gibi uzatılmasının meselenin içini boşalttığını savundu.
Türkiye'nin anayasa yapmaya hazır olduğunu, halkın TBMM'ye bunu yapma şerefini tevdi ettiğini kaydeden Çelik, "İlk kez önümüze vatandaşın yapacağı, sadece anayasa hukukçuları tarafından çerçevesi çizilmiş olmayan, aşağıdan yukarıya gerçekleşecek anayasal süreç imkanı ortaya çıkmıştır. Bunu sivil siyasetin iyi değerlendirmesi gerekir" görüşünü savundu.
Yeni anayasa konusunda partilerin dile getirdiği kırmızı çizgi ve şartlar olup olmadığı sorusuna Çelik, TBMM'deki partilerin tamamının çalışmada yer alması ve fikirlerini ifade etmesinin o partilere oy verenlerin temsili bakımından önemli olduğunu söyledi. Geçmiş çalışmada herkesin bir takım kırmızı çizgiler koyduğunu anlatan Çelik, vatanın bölünmez bütünlüğü, demokrasinin korunması, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi konuların, adına kırmızı çizgi bile denmeye gerek duyulmayan Bayrak ve İstiklal Marş'nın ortak değer kabul edildiğini söyledi.
Çelik, "Kırmızı çizgi her şeyin önceden negatiften tanımlanması gibi sonuç doğuruyor. Önce ortaklıklar üzerinden gidip, sonra ayrılıklar üzerinde çalışma yapılsa daha doğru olur. Baştan kırmızı çizgi dediğinizde ayrılıklar vurgulanıp, ortaklıklarla ilgili büyük ve geniş uzlaşma alanı ıskalanmış olabiliyor. Siyaset üslubu bakımından da o kavram biraz sıkıntılı. Kimse böyle bir konu açmadı" dedi.
"Referandum anayasanın meşruiyetini artırır"
Halkın yeni anayasa yapılması için baskı uyguladığını, en ücra yerlerde çalışma yapılıp görüşlerin alındığını hatırlatan Çelik, "Siyasete meşruiyetini veren halkın iradesidir. Siyasetin bu meşruiyeti hak etmesi için de halkın taleplerine kulak vermesi gerekir. Siyaset halkın taleplerine kulak vermezse, bu meşruiyeti kaybeder ya da zedeler. Şu anda en büyük taleplerden birisi yeni anayasadır. Herkes görüyor ki bu Anayasa, Türkiye'de sistemi tıkamaktan başka bir şeye yaramıyor, ahenk yaratmak yerine ebedi ahenksizlik yaratmak üzere kurgulanmış. Bundan kurtulunması konusunda güçlü mutabakat var. Siyasette her zaman imkan ve umut vardır" ifadesini kullandı.
Başkanlık sistemi önerilerinde yerel parlamentoların olup olmadığı sorusuna Çelik, şu karşılığı verdi:
"Yerel parlamento ve federal sistem benzeri şeyler. Biz Türkiye'nin bu konularla ilgili bir eksikliği olduğunu düşünmüyoruz. Türkiye demokrasisinin yüksek standartlara kavuşması için federal ya da özerk yapılara ihtiyacı yoktur. Türkiye mevcut üniter devlet yapısı içerisinde oluşturduğu kültürüyle yüksek demokrasi standartlarını daha da pekiştirmek konusunda ivmesini ilerletebilir. Türkiye tipi başkanlık derken, birileri bunu sadece yetkilerin olduğu, sorumluluk ve denetimin olmadığı başkanlık gibi sundular. Federal sitem ve iki meclisli sistem öngörmüyoruz. TBMM'de büyük mutabakat olsa bile anayasanın referanduma götürülmesinin önemli olduğunu ve anayasanın meşruiyetini artıracağını düşünüyoruz. Çalışmaların olumlu olmasını arzu ediyoruz."
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Davutoğlu-Kılıçdaroğlu Görüşmesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?