Tarihi Geleneği Yaşatmanın Tam Zamanı - Son Dakika
Yerel

Tarihi Geleneği Yaşatmanın Tam Zamanı

Tuncay Bekar - Doğan çocuk ya da evlenen çiftler için fidan dikmenin Orta Asya'dan günümüze uzanan bir gelenek, mart ayının ise bu geleneği devam ettirmek için en uygun dönem olduğu bildirildi.

09.03.2013 11:29

Tuncay Bekar - Doğan çocuk ya da evlenen çiftler için fidan dikmenin Orta Asya'dan günümüze uzanan bir gelenek, mart ayının ise bu geleneği devam ettirmek için en uygun dönem olduğu bildirildi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Fehmi Türker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mart ayının fidan dikimi için en uygun dönem olduğunu belirtti.

Fidan dikiminin Türkler'de Orta Asya'dan günümüze uzanan gelenek olduğunu ifade eden Türker, şunları söyledi:

"Ağaç dikimi dinimizde de kutsaldır, çok ulvi bir görevdir. Fidan dikmek bizim Orta Asya'dan getirdiğimiz bir gelenektir. Evlenenler ya da çocuk doğduğunda anısına fidan dikmek lazım. Bu bizim kültürümüzde var. Halen yeni doğan çocuklarımız için bahçemize huş ağaçları ve dağ kavakları dikmemiz bu geleneğin bir yansımasıdır. Geçmişte yeni doğan çocuklar için ağaç dikilir ve çocuğun evlenme çağı geldiğinde bu ağaç kesilip çocuğun ihtiyaçlarında kullanılırdı."

Tüplü fidanların kökleri toprakla daha önce buluştuğu için her mevsim dikilebileceğini ancak çıplak köklü fidanların belirli dönemlerde dikilmesi gerektiğini anlatan Türker, "Tüplü, torbalı yani kökleri toprakta olan her türlü fidanı her mevsim dikebiliriz, onda hiçbir sorun yok. 21 Mart Dünya Ormancılık Günü olarak kutlanıyor. Bu tarihten bir hafta önce ya da sonra fidan dikimi için en uygun dönemdir. Özellikle çıplak köklü fidanların dikimi için en uygun ay Mart ayı" dedi.

Türker, tüpsüz fidanın çiçek açmadan, tomurcuk patlatmadan toprakla buluşturulması gerektiğine işaret ederek, "Bazı ağaç türleri yapraklarını, tomurcuklarını erken patlatırlar, erik, kiraz gibi meyveler böyledir. Bu ağaçların fidanlarının çiçek açmadan toprakla buluşturulmaları gerekir" diye konuştu.

-Fidanı, yetiştiği yöreye dikin-

Prof. Dr. Türker, fidanın yetiştiği yöreye dikilmesi gerektiğini de vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Fidan dikim zamanı hem ağaç türüne hem de o ağaç türünün yetiştiği ve dikileceği alanların rakımına göre değişir. Sıfır rakımdan yükseğe doğru çıkıldıkça toprağın ısısı değişiyor. Toprak sıcaklığı 10 derece ve üzerinde olduğunda kökler toprakta hayat buluyor. Örneğin Karadeniz sahilindeki 450 rakıma kadar olan alanlarda bulunun erkek fındıklarda çiçekler, tomurcuklar şişmeye başladı. Erik, karayemiş gibi bazı meyve türlerinde tomurcuklarda patlamalar oldu. Ancak daha yüksek rakımda böyle bir durum yok çünkü toprağın ısısı düşük ve oradaki kökler halen uyuyor, canlılık faaliyete geçmiş değil.

Fidan dikiminde rakımın da büyük önemi var. Fidanları yetiştirildiği rakıma yakın alanlarda toprakla buluşturmak lazım. Sahildeki fidanlıkta yetişen fidanda tomurcuk yaprak canlılığı faaliyete geçti. Sahilde yetişen bu fidanı 1850 rakıma dikerseniz donar. Dolayısıyla yüksek rakıma dikilecek fidanın da bu rakıma yakın fidanlıklarda yetiştirilmesi lazım"

-"Fidan şaşırması"na dikkat-

Sahilde yetişen fidanın yüksek kesimlere dikilmesi halinde "fidan şaşırması" olarak adlandırılan olayın yaşanabileceğine işaret eden Türker,

"Yüksek rakımlı fidanlıkta yetişen fidan o yöredeki şartlara uygun olarak bugüne kadar gelmiştir ve henüz tomurcuk açmamıştır. Diğer yandan sıfır rakımdaki fidanlıktan aldığınız fidanı, hele hele açmış fidanı 1700 rakıma çıkarırsanız fidan şaşırması diye bir şey oluyor. İnsanlar gibi ağaçların da biyolojik saati bozuluyor. Sahildeki fidanı yüksek rakıma dikerseniz fidanlar haşlanıyor ve şaşırıyor veya başarılı bir şekilde büyüyemiyor" diye konuştu.

Yayıncı: Murat Kaban - TRABZON

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Tarihi Geleneği Yaşatmanın Tam Zamanı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement