MECLİS KOMİSYONU DA ASKERİ SAVCILIĞI İSTEMİŞTİ
Genelkurmay Askeri Savcılığı, "Roboski Katliamı" olarak bilinen olayın soruşturmasında şüpheli askerler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına hükmederek görevsizlik kararı verdi. 12 Haziran 2013'de de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na göndermişti. Böylece, olayla ilgili en büyük sorumluluğu hükümetle birlikte paylaşan kurum, aslında kovuşturulması gereken kendisiyken yargıç konumuna getirildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Uludere Alt Komisyonu Başkanı İhsan Şener, kararın alınmasında gecikildiğini söyleyerek dosyanın Askeri Savcılığa gönderilmesini yerinde buldu. Genelkurmay Askeri Savcılığı, verdiği görevsizlik kararında, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelinin TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kendilerine verilen görevi yerine getirdiğini, bunu yaparken de haklarında kamu davası açılmasını gerektirecek bir hataya düşülmediğini savundu.
DEMİRKOL: İNSANLAR İKİNCİ KEZ ÖLÜDÜRLDÜ
Şanlıurfa Barosu eski Başkanı Yahya Demirkol, "Roboski olayı olduğu günden itibaren endişelerimizi dile getirdik. Bugün yapılan yanlış, o gün ifade ettiğimiz yanlışın daha büyüğüdür. Elbette ki insan öldürmek büyük bir yanlıştır ama bugün yapılan yanlışla bu insanlar ikinci kez öldürülmüştür." dedi.
Demirkol, "Askeri Savcılığın verdiği kararda, bunun bir görev gereği yapıldığı ve hata payı olmadığından bakın burası çok önemli hata payı olmadığından verilen görev yerine getirilmiştir. Suç unsuruna rastlanmamıştır' şeklinde gerekçe var. Hangi insan hayatının özellikle de güvenlik güçlerinin sebep olduğu ölümde hata olmaz. Basit bir trafik kazasında dahi sıfır hatadan bahsetmek çok zordur. Kaldı ki burada savunmasız masum insanlara açıkça ateş edilmiş ve bu emir genelkurmay başkanı tarafından bizzat verilmiştir. Burası da çok açıktır. Aslında asıl yükümlülük hükümet yetkililerinindir. Bu kararla bana göre o insanlar ikinci kez öldürülmüştür. Evlatlarının gözaltına dahi alınmasına tahammül edemeyenler, evlatlarının ölümünü nasıl izah edecekler. Bu bir hukuk ayıbıdır. Tarihte bu mutlaka yargılanacaktır. Nasıl ki geçmişteki ayıpları yargılıyor, ayıplıyor ve hesaplaşıyorsak. Bununla da hesaplaşılacaktır." diye konuştu.
'YARGILAMANIN ÖNÜ KAPATILDI'
Meclis Uludere Alt Komisyonu Başkanı Şener'in, daha önce dosyanın askeri savcılığa intikal ettirilmesini onaylayan sözüne de değinen Demirkol, "O da ayrı bir skandaldır. Yeni bir kanun çıktı biliyorsunuz. Askerlerin görev halindeki suçlarda, adli mahkemelerde yargılanması ile ilgili. Bu bir görev mi değil mi? Eğer görevse tamam askeri mahkeme askeri savcılık doğru. O zaman da verilen kararın hakkaniyete, hukuka uygun olması lazım. Çok ciddi bir kovuşturma başlatılmalıydı. Taraflar delillerini sunacaktı. Bilindiği üzere soruşturma esnasında deliller yeterince sunulamıyor Türkiye'de. Soruşturma sistemimizde süreç tek taraflı gidiyor. Kovuşturma olmuş olsaydı her iki taraf da delillerini rahatça sunabilecekti. Ama tüm bunların sebebi bana göre bu işin çok farklı yerlere gideceği için genelkurmay başkanının da buna benzer ifadeleri vardı. Onun için yargılamanın önü kapatıldı." şeklinde konuştu.
ALTIPARMAK: KARAR HUKUKİ GÖRÜNMÜYOR
Sürecin sona ermediğine vurgu yapan Hukukçular Derneği Şanlıurfa İl Temsilcisi Av. Cüneyd Altıparmak, "Karar kanuna uygun olabilir, ancak hukuki görünmemektedir. Takipsizlik kararına karşı itiraz kurumu işletilmeli, Adalet Bakanı konuyla yakından ilgilenmelidir. Verilen karar nihai bir karar değildir, bu hatadan dönülmesi hukuki bir karar verilmesi yerinde olacağı gibi, meselenin üstüne kararlılıkla gidildiğini gösterecektir. Bu konuda Hükümetin bu kez üstüne düşeni yapacağına inanıyorum." diyerek görüşünü açıkladı.
İHD: KARAR ÖNCEDEN BELLİYDİ
İnsan Hakları Derneği (İHD) Şanlıurfa Şubesi Başkanı Cemal Babaoğlu, Askeri Savcılığın verdiği kararla hem ailelerin hem de bölge insanın bir kez daha hüsrana uğratıldığını kaydederek, "Olay Askeri Savcılığa intikal ettirildiğinde de tepkimizi ifade etmiş, askerin emir komuta zinciri içerisinde hareket ettiğini ve suçluları ortaya çıkaramayacağını söylemiştik. Öyle de oldu. Bizi yanıltmadılar. Bölgede bir milyonun üzerinde imza toplandı. Bu insanların talebi dikkate alınmadı. Askeri Savcılık kovuşturmaya yer yok diye karar verdiği için bu tartışılmayacak değil. Dolayısıyla adalet yerini buluncaya kadar aileler ve insan hakları savunucuları olarak bizler mücadeleye devam edeceğiz. Kimse böyle kararlara boyun bükülmesini beklemesin. Derhal karar gözden geçirilmeli. Hukuksal süreç adil bir şekilde devam ettirilmeli. Zaten emri veren bellidir birisi Başbakandır diğerinin de genelkurmay olduğu görülüyor. Ayrıca devlet olarak özür dilenmelidir." dedi.
MAZLUMDER: ADALET GECİKTİRİLSE DE ENGELLENEMEZ!
MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi Meral Dervişoğlu, karara tepki göstererek, "'Çözüm süreci' konusunda sürekli hassasiyet telkin edip Roboski'de aynı hassasiyeti göstermemenin 'sürecin' sağlıklı yürümesine engel teşkil ettiğini görüyoruz. Askeri mahkemenin vermiş olduğu bu kararı katledilen Türkiye cumhuriyeti yurttaşları adına tanımıyoruz. Adil tarafsız sivil mahkemede yeniden görülmesini bekliyoruz" dedi.
Katliamın nasıl gerçekleştirildiğini bir kez daha hatırlatan Dervişoğlu, "Yıllardır mülki ve askeri yetkililerin bilgisi dâhilinde, gündelik ihtiyaçlarını karşılamak üzere Irak Kürdistanı ile mazot, sigara ve temel ihtiyaç maddeleri ticareti yapmakta olan Şırnex/ Şırnak İli Qileban/Uludere ilçesine bağlı olan Roboski ve Bejuh köylülerine yönelik 28 Aralık 2011 gecesi 'sınır ötesi operasyon' düzenlenmiş ve yarısı çocuk yaşta olan 34 köylü hayatını kaybetmişti. Katliamın gerçekleşmesinden sonra yaklaşık 20 saat basın üzerinde sansür uygulanmış ama muhalif yayın kuruluşları ve sosyal medya aracılığıyla facianın boyutları açığa çıkmıştı." diye kaydetti.
'OLAYIN ÜZERİ KAPATILACAK İSTENİYOR'
Katliamın ardından iki geçmesine rağmen sadece mağdur yakınları hakkında dava açıldığını kaydeden Dervişoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen hali hazırda sonucu paylaşılmış herhangi bir idari soruşturma ortada yok iken bir taraftan mağdur yakınları aleyhine kamu görevlilerine hakaretten davalar açılmış, idari para cezaları kesilmiş diğer taraftan da TBMM İnsan Hakları Komisyonu suçu örtmek üzere bir rapor hazırlamış ve 27 Mart 2013'te muhalif oylara karşın kabul etmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 'gizlilik' kararlı soruşturma dosyası, 11 Haziran günü, Gezi olaylarının keşmekeşi içinde adeta gözden kaçırırcasına 'görevsizlik' kararıyla Genel Kurmay Askeri Savcılığına iletilmişti. Genel Kurmay Askeri Savcılığı da, 7 Ocak 2014 günü, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının keşmekeşi içinde, adeta gözden kaçırırcasına 'TSK personeli TBMM ve Bakanlar Kurulu Kararları' çerçevesinde kanunun emrini icra etmiştir. 'Kovuşturmaya gerek yoktur' demek suretiyle 'takipsizlik' kararı verdi. Mağdur yakınları için henüz iç hukuk yolları tüketilmemiş olmasına rağmen, olayın siyasi, idari ve adli muhataplarının facianın gerektirdiği ciddiyete uygun hareket etmiyor olmaları, olayın üstünün örtüleceği izlenimini uyandırmaktadır. Nasıl ki 1994'te, Şırnex/Şırnak ili Gever ve Beysuke köylerine düzenlenen hava operasyonunda öldürülen 38 köylü için AİHM 2013'te Türkiye'yi mahkûm etti ise, yıllar sonra da olsa kendi ulusal mahkemelerinden karar çıkartamayanlar uluslararası mahkemelerden karar çıkartabilirler."
'BU KARARI TANIMIYORUZ'
MAZLUMDER Şube Başkanı Dervişoğlu, Roboski Davası süreci ile ilgili şu görüşlerini paylaştı: "Mahkeme kararlarına siyasi ve moral referans teşkil eden TBMM İnsan Hakları Komisyonu Raporu'nu, gerçekleri açığa çıkarmak için değil suçu örtmek için yazılmış bir rapor olarak görüyor ve raporu tarihin ve insanlığın hafızasına havale ediyoruz.
Katliam sorumlularının açığa çıkması için esirgenen gayretin mağdur yakınlarının mahkûm edilmesi için kullanıldığını görüyoruz.
Katliam dosyasını 'Gezi' gibi, 'Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturmaları' gibi büyük toplumsal ve siyasal alt üst oluşların gürültüsü altına gizlemeye çalışan iradeyi görüyoruz.
Yolsuzluk ve Rüşvet Soruşturmaları' bağlamında dile getirilen, Danıştay ve HSYK'nın oluşum ve yetkileri ile Adli Kolluk Yönetmeliği gibi konuları içeren 'Adalet Reformu' ihtiyacının, Roboski davasının Askeri Mahkemeye sevk edilmesinden sonra Askeri Yargının kaldırılması olarak dile getirilmediğini görüyoruz. 2010'da referanduma sunulan Anayasa paketine MAZLUMDER olarak Askeri Yargının kaldırılmasını teklif etmiş ama başarılı olamamıştık.
'Çözüm süreci' konusunda sürekli hassasiyet telkin edip Roboski'de aynı hassasiyeti göstermemenin 'süreç'in sağlıklı yürümesine engel teşkil ettiğini görüyoruz. Bugün askeri mahkemenin vermiş olduğu bu kararı katledilen Türkiye cumhuriyeti yurttaşları adına tanımıyoruz. Adil tarafsız sivil mahkemede yeniden görülmesini bekliyoruz."
Dervişoğlu, MAZLUMDER olarak, adalet yerini bulana dek ve suçlular yargılanıncaya kadar konunun takipçisi olacaklarını da sözlerine ekledi.
(Kaynak: Gazeteipekyol)
Son Dakika › Yerel › Urfa'dan Roboski Kararına Tepki! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?