Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. Aziz Sancar'ın başarısının tüm Türkiye'yi gururlandırdığını belirterek, "Benim rüyam, çalışmalarını Türkiye'de sürdüren akademisyenlerimizin de ilerleyen zamanlarda Nobel gibi prestijli ödüller kazanabilecek araştırmalara imza atmasıdır" dedi.
Işık, Hilton Otel'de ODTÜ önderliğinde Bilkent, Boğaziçi, Koç, Sabancı ve İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliğinde düzenlenen Avrupa Araştırma Alanında Türk Üniversiteleri Konferansı'na katıldı.
Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen 3 kişi arasında yer alan Prof. Dr. Aziz Sancar'ı tebrik eden Işık, tarihi başarının tüm Türkiye'yi gururlandırdığını söyledi. Sancar'ın başarısıyla kapının aralandığına ve gelecek yıllarda çok daha fazla bilim insanının bu tür başarılara imza atacağına inandığını dile getiren Işık, "Benim rüyam, çalışmalarını Türkiye'de sürdüren akademisyenlerimizin de ilerleyen zamanlarda Nobel gibi prestijli ödüller kazanabilecek araştırmalara imza atmasıdır. Hatta çalışmalarına Türkiye'de devam eden yabancı akademisyenlerin de benzer başarılara ulaşmasını arzu ediyorum" diye konuştu.
"Türkiye'deki en büyük sıkıntı: İşbirliği yetersizliği"
AB projelerinde en başarılı 6 Türk üniversitesinin bir araya gelerek, "Türk Araştırma Üniversiteleri Güç Birliği"ni oluşturduğunu hatırlatan Işık, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Bilkent, KOÇ ve Sabancı üniversitelerini örnek girişimleri dolayısıyla tebrik etti.
Işık, işbirliği kültürü yetersizliğinin Türkiye'deki en büyük sıkıntılardan biri olduğuna işaret ederek, üniversitenin sanayiyle, işletmelerin birbirleriyle, hatta zaman zaman kamu kurumlarının kendi aralarında işbirliği kültürünü oluşturamadıklarını kaydetti. Bilgi üretiminin sektör haline geldiğini belirten Işık, "THY 1933'te kuruldu ve bugün 23 bin çalışanı olan dev bir firma. 1999'da kurulan WhatsApp'ın çalışan sayısı ise sadece 55. Bu firmalardan biri bir yerden bir yere insan, diğeri ise mesaj taşıyor. THY'nin piyasa değeri 4,3 milyar dolar iken, WhatsApp'ın piyasa değeri ise 19 milyar dolar. Bu tablo, nasıl bir ekonomik dönüşüm kurgulamak zorunda olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Bu nedenle en fazla üzerinde durduğumuz konuların başında kamu-sanayi-üniversite işbirliği var" ifadelerini kullandı.
"Ar-Ge'ye 14,8 milyar lira kaynak"
Işık, Türkiye'de son 13 yılda çok önemli gelişmeler yaşandığını dile getirerek, "Ülkemizin 81 ilinin tamamında üniversitelerin kurulmuş olması dahi, başlı başına çok önemli bir gelişmedir. İnşallah zamanla bu üniversiteler hem kendilerini geliştirecekler hem de insanımızın, şehirlerimizin gelişimine büyük katkı sunacaklar" dedi.
Türkiye'nin artık Ar-Ge'ye çok ciddi kaynak ayıran bir ülke konumuna geldiğinin altını çizen Işık, şöyle devam etti:
"Küresel kriz döneminde birçok ülke kamu tasarruflarını artırmak amacıyla Ar-Ge kaynaklarında da kesintiye gitti. Biz ise kamu maliyesinde uyguladığımız sıkı disipline rağmen, Ar-Ge kaynaklarını artırmaya devam eden nadir ülkelerden biri olduk. Toplam Ar-Ge harcamaları tutarı 2002 yılında 1,8 milyar lira iken, 2013'te bu rakam 14,8 milyar liraya yükseldi. Göstergeler, doğru yolda olduğumuzu ve o yolda iyi ilerlediğimizi göstermek açısından önemli. Peki, geldiğimiz seviye Türkiye için yeterli mi? Elbette değil. Sürekli artan milli gelire rağmen, Ar-Ge harcamalarının milli gelirimizden aldığı pay, 2002'ye göre 2 katına çıktı ve yüzde 1 seviyesine ulaştı. Bu noktada 2023'te hedefimiz en az yüzde 3."
"AB projelerinden yararlananlara desteklerde öncelik"
Işık, Türkiye'deki proje yazma kapasitesinin yeterli seviyede olmadığını, bu konuda üniversitelere önemli görevler düştüğünü vurguladı. Destek programlarını oluştururken, proje üretme kapasitesini artırmayı da hedeflediklerinin altını çizen Işık, HORİZON veya COSME gibi AB projelerinden yararlanan girişimci ve akademisyenlere, Türkiye'deki desteklerde de öncelik vermeyi planladıklarını ifade etti.
Uluslararası indeksli yayın yapan akademisyenlere verilen desteğin üst limitini 7 bin 500 liraya çıkardıklarını bildiren Işık, "2016'dan itibaren doktora, sanatta yeterlilik ya da tıpta uzmanlık çalışmalarında, danışmanların öğrencileriyle yapacakları uluslararası bilimsel yayınları teşvik etmeye başlayacağız. Bu kapsamdaki yayınlar için şu anda ödenen yayın teşvik ücretlerinin 3 katı ödeme yapacağız. Kanunlaşmasını beklediğimiz düzenleme ile Ar-Ge yapan akademisyenlerin döner sermayeden aldığı payı yüzde 54'ten yüzde 85'e çıkaracağız" diye konuştu.
Işık, üniversite özerkliğini odağına alan yeni bir "yükseköğretim çerçeve yasası" hazırlayacaklarını anlattı. Üniversite yönetiminin, özerklik ve hesap verebilirlik temelinde yeniden örgütlendirilmesini sağlayacaklarını dile getiren Işık, üniversiteleri öğretim üyesi yetiştirme ve araştırma altyapılarını dikkate alarak kategorilere ayıracaklarını kaydetti.
"Türkiye, AB için çok önemli bir ortak"
Avrupa Komisyonu Araştırma ve Yenilik Genel Müdürü Robert-Jan Smits de Aziz Sancar'ın Nobel ödülü almasının, Türkiye akademik dünyası için önemli ve ufuk açıcı olduğunu söyledi. Türkiye'de de çok önemli araştırmalara imza atan akademisyen ve üniversiteler bulunduğunu belirten Smits, Türkiye ve AB'nin inovasyon alanında birlikte çalışmaya ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Smits, güvenlik politikaları, enerji gibi konularda Türkiye'nin, AB için çok önemli bir ortak olduğuna işaret ederek, "AB Türkiye'nin en önemli ticari ortağıdır" diye konuştu.
Türkiye'nin Ar-Ge yatırımlarındaki artışa dikkati çeken Smits, "Bu oldukça umut verici. Bu noktada, araştırma ve inovasyon alanlarında Türkiye'de üniversiteler ile işbirliğimizi nasıl geliştirebiliriz, buna bakmamız gerek. Bu konferansın da en önemli çıktısının bu olacağını düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Son Dakika › Ekonomi › Avrupa Araştırma Alanında Türk Üniversiteleri Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?