Tüsiad Başkanı Yılmaz Açıklaması

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, video paylaşım sitesi YouTube'un hala kapalı olduğunu hatırlatarak, " Türkiye'nin, sosyal medyayı tehdit algıları üzerinden değil, katılımcı, özgürlükçü ve demokratik yanıyla değerlendirebilen bir siyasi yaklaşımı hayata geçirmesi, her geçen gün daha fazla önem ve aciliyet arz etmektedir. Zamanın ruhu bunu gerektiriyor" görüşünü aktardı.

Yılmaz, TÜSİAD'ın yayın organı Görüş Dergisi'ndeki makalesinde, internet ve sosyal medyaya ilişkin değerlendirmeler yaptı. 2000'li yılların başından bu yana dünyanın nabzının internette attığını belirten Yılmaz, internet sayesinde, 19'uncu yüzyılda matbaanın, 20'nci yüzyılda televizyonun yarattığı etkinin çok ötesinde bir etki ve etkileşim söz konusu olduğunu ifade etti.

İnternetin itici gücünün ise sosyal medya olduğunun altını çizen Yılmaz, özellikle Twitter, Facebook ve YouTube'un dünyayı takip eden, düşünen ve üreten modern bireyler için neredeyse enerji, ulaşım ve haberleşme araçları kadar vazgeçilmez hale geldiğini anlattı.

Sosyal medyanın kısa geçmişi içinde hızlı bir dönüşüm geçirdiğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Artık sadece bağlantıda kalmaya, haberleşmeye, hoşça vakit geçirmeye yarayan bir imkanla değil; aynı zamanda ve çok daha önemlisi insanların her türlü bilgi, analiz ve fikre ulaşabilmesi, kendilerini serbestçe ifade edebilmesi, seslerini duyurabilmesi, hatta örgütlenebilmesi için son derece verimli ve etkin bir platformla karşı karşıyayız. Bu özelliğiyle sivil toplumun güçlenmesinin olmazsa olmaz koşullarından sayılan çoğulcu ve katılımcı, dolayısıyla özgürleştirici ve demokratikleştirici bir yanı var sosyal medyanın. O yüzden özellikle mobil iletişim teknolojisinin baş döndürücü bir hızla gelişmesiyle çağdaş  toplumlar sosyal medyanın sunduğu imkanları, eğitimden ticarete, siyasetten sağlığa hayatın her alanında kullanmaya başladı; dahası bir süreklilik içinde bu imkanları alabildiğince geliştirmenin yollarını aradı. Buldu da.

Bir bakıma toplumlar sosyal medyayı her alanda geliştirdikçe, sosyal medya da toplumları her anlamda zenginleştirdi ve zenginleştiriyor… Refah, mutluluk ve hayat standartlarına katkıda bulunuyor."

Türkiye'nin matbaa ya da televizyonun aksine interneti, ardından da sosyal medyayı pek de gecikmeden keşfettiğini, bilgi toplumuna dönüşmekteki ataletini bilişim toplumuna geçişteki hızıyla üstünden attığının bile söylenebileceğini ifade eden Yılmaz, bugün bireysel bazda Türkiye'de 12 milyona yakın Twitter, 30 milyona yakın Facebook kullanıcısı olduğuna ve her şeye rağmen bu sayıların giderek arttığına dikkati çekti.

Şirketler bazında da aynı tablonun söz konusu olduğunu belirten Yılmaz, soyla medyanın reklamcılıktan bankacılığa kadar birçok sektörde başarıyla kullanıldığına tanık olunduğunu, Twitter hesabı ya da Facebook sayfası olmayan şirketin nerdeyse kalmadığını kaydetti.

"Uygulamalar Türkiye'yi baskıcı ve yasakçı rejimlerle aynı statüye indirgiyor"

Bu parlak tabloyu gölgeleyen birtakım olumsuzlar yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini anımsatan Yılmaz, şu görüşleri ifade etti:

"Umarım siz bu yazıyı okurken sona ermiş olur ama bu yazı yazılırken YouTube hala kapalıydı; Twitter'ın, 15 gün kadar kapalı kaldıktan sonra ancak Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla açılabilmesinin üstünden ise birkaç gün geçmişti. Bu gibi uygulamaların, Türkiye toplumunu en temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bıraktığı, insani, sosyal, ticari ve ekonomik faaliyetleri sekteye uğrattığı açık. Tabii uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye'yi baskıcı ve yasakçı rejimlerle aynı statüye indirgemesine razı olmak, kabullenmek de mümkün değil.

Türkiye'nin, sosyal medyayı tehdit algıları üzerinden değil, katılımcı, özgürlükçü ve demokratik yanıyla değerlendirebilen bir siyasi yaklaşımı hayata geçirmesi, her geçen gün daha fazla önem ve aciliyet arz etmektedir. Zamanın ruhu bunu gerektiriyor." - İstanbul