BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde grup toplantılarının yapılmasına valiliğin izin vermemesi üzerine cezaevine 30 metre mesafede basın açıklaması yaptı. Demirtaş, Diyarbakır'da kontak kapatanları kutladığını belirterek, bu iradenin karşısında saygıyla eğildiklerini söyledi. Demirtaş, 49 gündür halkın yiğit evlatlarının canlarına feda etmek uğruna barışın, müzakerenin yolunu açtığını söyleyerek, "Birileri görmese de, karalamaya da çalışsa efendim yemek zaten yiyorlar gibi yalanlara da sarılsa bugün işte milyonlarca insan cezaevlerindeki çığlığı duymuştur. Her yerde yaşamı durdurarak, sosyal yaşamdan kendini çekip meydanlarda, alanlarda yüz binlerle mitingler yaparak bu açlık grevlerinin sesi soluğu olmuştur. Hükümet istediği kadar yalanlara sarılsın, istediği kadar engellemeye çalışsın, istediği kadar panzeriyle, topuyla, savaş uçağı helikopteriyle bu halkı baskılamaya çalışsın ama bunların tamamı nafile çaresizlik acizliğin ta kendisidir" dedi.
'HALKIN İSYANINI DURDURAMAZSINIZ'
Diyarbakır'da bugün boykotu sadece Emniyet Müdürlüğünün kırdığını söyleyen Demirtaş, şehirde açlık grevlerine karşı duyarsız hiç kimsenin olmadığını ifade etti. Demirtaş, "Diyarbakır Valisi şu anda yüzde 90 katılımla kendi evlatlarının yanında yer alan Diyarbakır halkının böylesine güçlü bir iradesini asla engelleyemez. Bugün halkımız yüzde 90 katılımla böylesine görkemli bir duruş ortaya koyarken, Diyarbakır Valisi bu halkın partisine açıklama yaptırmam diyor. Partinin otobüsüne yasadışı, hukuk dışı bir şekilde el koydukları için otobüsümüzden açıklama yapamadık" diye konuştu.
'ÖCALAN'LA MÜZAKERE YAPILMALIDIR'
Halkın duruşuyla ölüm oruçlarını bitireceğini söyleyen Demirtaş, hükümetin bu talepleri kabul etmiyorum diyemeyeceğini söyledi. Bu taleplerin açlık grevi yapan 600 kişinin isteği olmadığını, milyonların talebi olduğunu belirten Demirtaş, "Bakın eğer bu ülkede akan kan dursun diyorsak ve bu konuda herkes bir şeyler yapmak istiyorsa bunun yolu yöntemi bellidir. Sayın Öcalan'la müzakereler yapılmalıdır. Bu talep akan kanı durması için en somut, en gerçekçi taleptir. 2.5 yıl boyunca zaten görüşmediniz mi İmralı'da heyetleriniz gitti, her hafta avukatları ve ailesi gitti bunu yaptınız. Şimdi 1.5 yıldır kosteri, hava bozuk gibi uyuduruk yalanlarla çirkinleşerek, sizler savaşı, kanı gözyaşını dayattınız" dedi.
ÖLÜMLERİ DURDURMAYA ÇALIŞIYORUZ
Demirtaş, geçmişte açlık grevinde bulunanların yemek yediğinin söylendiğini belirterek, bütün açlık grevcilerine hükümetlerin yaklaşımını bu olduğunu söyledi. Demirtaş, şöyle devam etti:
"Şimdi aynı şeyi Recep Tayip Erdoğan söylüyor. Bu ne demektir, içeridekilerin yürüttüğü mücadeleyi meşruyetini zedeleyecek, kamuoyu önünde mücadeleyi meşru hale getirecek bir zemin yaratmaya çalışıyorlar. O nedenle herkesin dikkatli olması lazım özellikle medya. Vicdanını namusunu, ahlakını yitirmeyen medyaya sesleniyorum. Biz ölümler olmasın diye uğraşıyoruz. Biz gençlerimizi ölmesin diye uğraşıyoruz. Bunu durdurmanın en gerçekçi yolunu hayata geçirmeye çalışıyoruz. 49'uncu günden itibaren eğer ölümleri durdurmak, açlık grevlerini sonlandırmak konusunda medya olarak destek sunarsanız BDP olarak biz daha fazla çaba sarf edeceğiz. Talepler konusunda taleplerin kamuoyuna doğru bilgilendirilmesi, aydınlatılması lazım. Ana dilde eğitim, savunma hakkı Kürtlerin doğuştan kazandıkları haklarıdır. Bunun için insanların bedenini ölüme yatırması bu insanların utancı değil, bu yasağı koyanların utancıdır."
TALEP: ABDULLAH ÖCALAN ADADAN GELSİN
Ölüm oruçlarını AK Parti'nin politikaları olduğunu öne süren Demirtaş şunları söyledi:
"Ama ölüm oruçlarını bitirecek olan AKP değil halkın politikaları olacaktır. Gerçekten de söz, laf zamanı değil hükümet bu ciddiyet, karalılığı görmesi lazım. Yemek yiyorlar yalanını bir tarafa bırakıp taleplerle ilgili somut adım atmalıdır. İmralı kosteri bozuk falan değil, orada hava bozuk değil bozuk olan sizin zihniyetinizdir. Onu tamir edin Kürt sorunun çözümünü konuşalım. Sayın Öcalan'ın kardeşi, ailesi adaya gitsin ve bu sorun çözülsün diyorlar. Tutuklu arkadaşlarımızla görüşmeler yapılıyor. Talepleri ilk günden beri nettir. Talepleri Mehmet Öcalan adaya gitsin değildir. Abdullah Öcalan, adadan gelsindir talepleri. Bu nedenle tartışacaksak, meseleyi ciddi tartışalım, ortada bir çocuk oyunu yok. Biz somut bir öneri yaptık eş başkanlar olarak bizler İmralı Adası'na gidelim bu bir başlangıç adım olur. Bizler İmralı'ya gidip Sayın Öcalan'la görüşelim, kendisinin de bu süreçle ilgili görüşlerini alalım. Adadan döndükten sonra hükümetle görüşelim hükümetin yaklaşımlarını öğrenelim ve bu adımları karşılıklı geliştirmeye çalışalım. Ölüm oruçlarını da durduracak şey bu tür diyalog ve müzakerelerdir."
Demirtaş, konuşarak sorunları çözmenin mümkün olduğunu, akan kanı hep birlikte durdurabileceklerini söyledi. Demirtaş, şöyle dedi:
KANUN DIŞI, AHLAK DIŞI BİR TALEPTE BULUNMUYORUZ
"Şimdi talep bu kadar net ve açıkken yeniden müzakerelerin zemini oluşturmak için bu arkadaşlar ölüm orucu başlatmışken meseleyi bu kadar sulandırmanın da anlamı yok. Ben samimiyetle söylüyorum buradaki herkesin yüreğinden geçen budur keşke ölüm oruçları bugün bitse dileğimizdir. Ama içerideki arkadaşlarımız kararlılar adım atılmadığı müddetçe ölüm oruçlarını bitirmeyeceklerini ifade ediyorlar. Mesel bu kadar net açıkken, talepler bu kadar kararlı iken biz artık boş çağrılarla vakit kaybedemeyiz. Hükümet bunu anlamıyor. Boş çağrılarla bu iş bitmeyecek o nedenle müzakerelerin zemini oluşturmamız lazım. Eş başkanlar ve parti yönetimi olaark biz buna hazırız işte Müzakere diyorsanız bunun zeminini oluşturalım madem Oslo, İmralı yeniden başlayabilir diyorsunuz bırakın BDP ve DTK olarak bunun zemini halkımızla birlikte biz hazırlayalım ve ilk adım geciktirilmemeli. Biz kanun dışı, hukuk dışı, siyaset dışı ya da ahlak dışı bir talepte bulunmuyoruz. Şu cezaevlerine nasıl girebiliyorsak milletvekilleri olarak İmralı Cezaevine de gitme hakkımız var. Ama devlet bu hakkı, bu hukuku yıllardır çiğniyor. Söz konusu İmralı Cezaevi olduğunda devlet kendi anayasasını kanununu çiğniyor. Kanun dışı davranan, yasaları kesintisiz bir şekilde yıllarca çiğneyene devlet, hükümet denirmi denmez. Çete denir çete bu zihniyete çete denir."
DİRENİŞ HAKKIMIZI KULLANACAĞIZ
Demirtaş, Başbakan'ın vicdanının olmadığını bildiğini söyleyerek, "Yola gelmek niyetinde ise halen şans var hala fırsatlar, çözüm umudu var, halen diyalog ve müzakereleri yeniden başlatma umudu var. Ama bu şekilde yaklaşmaya devam edilirse içerideki ölüm oruçlarına duyarsız, sessiz kalınır, dışarıda da ölüm dayatılırsa korkumuz o ki tek bir kanal bile kalmayacak. Bunları Başbakan kendi elleriyle itmiş olacak. Bugünler o nedenle önemlidir. Alanlarda, meydanlarda çıkaracağımız ses önemlidir. Her zaman şu çağrıyı yaptık. Bizim için anaların gözyaşı arasında fark olmaz. Biz asker, polis ölsün, gerilla ölmesin demiyoruz. Hiç biri ölmesin diyoruz. Gece gündüz sizi süpürürüm diyen bu müdür var ya o da ölmesin diye uğraşıyoruz. Haberi yok. Onun için uğraşıyoruz. Siz ölmeyin diye, bir birinizi öldürmeyin diye biz bunları yapıyoruz, çünkü akan kan böyle dururulur. Birbirinizi öldürmeyin. Türk genci de, Kürt genci de ölmesin diye bu duvarların arkasında insanlar kendini öldürüyor. Bunu anlamıyorlar işte, bu vicdanı, erdemi, duruşu anlamıyorlar işte. Bize faşizm dayatılsa bile sadece dreniş hakkımızı kullanacağız."
Diyarbakır'da gün boyu süren olaylar akşam saatlerinde yatıştı.
Son Dakika › Güncel › 'Abdullah Öcalan Adadan Gelsin' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?