Çünkü Başbakan Merkel de, aynı zamanda CDU Genel Başkanı olan Federal İçişleri, İmar ve Yurt Bakanı Horst Seehofer de, oylama öncesi Kauder'e tam destek vermişlerdi. Almanya'da hem elektronik hem de yazılı medya, oylama sonucunu Merkel'in yenilgisi olarak değerlendirdi.
"Merkel gidici", "Merkel'e isyan" manşeti atanlar oldu.
"Saray devrimi gibi seçim", "Merkel otoritesini kaybetti", "Başbakan'a karşı güvensizlik oylaması", "Merkel, kendi partisinin desteğini kaybetti", "Zaman Merkel'e karşı çalışıyor" başlıkları altında yayınlanan haber veya yorumlarda, "Merkel döneminin sonunun geldiği" görüşü savunuldu.
"Bu Merkel'in sonunun başlangıcı" yorumu yapanlar oldu. Aslında bu hiç de yeni bir olgu değildir.
Daha önceki dönemlerde de "Merkel dönemi bitiyor" diyenler oldu.
***
2015 yılında sığınmacılara Almanya'nın kapılarını sonuna kadar açıp, yalnız Almanya'nın değil, tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin onurunu kurtaran Merkel'e ateş püskürenler oldu. Yalnız muhalefet partileri değil, Alman medyası da "Bu Merkel'in sonu" değerlendirmesinde bulundu. Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller'in bastırması üzerine 2012 yılında Joachim Gauck'un cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul etmesi üzerine de benzer yorumlar yapılmıştı. Ama Angela Merkel hala koltuğunda. Zaten Başbakan Merkel, duygusal davranıp tepki gösterecek, kolay pes edecek bir politikacı da değil. Buna daha önceki dönemlerde de tanık olduk.
1998 yılında genel seçimleri kaybeden dönemin Almanya Başbakanı ve CDU Genel Başkanı Helmut Kohl, görevi bırakıp köşesine çekildi. Ancak "Kendilerine şeref sözü verdim" diyerek CDU'ya bağışta bulunanların isimlerini açıklamamakta direnince, Kohl'e ilk başkaldıran partinin o dönemde Genel Sekreteri olan Angela Merkel oldu. Merkel, günlük gazetelerden Frankfurter Allgemeine Zeitung'da 1999 yılında yayınlanan makalesinde, Helmut Kohl'ün tutumunun partiye zarar verdiğinin altını çizdi.
***
"Geleceğimizi kendi elimize almaktan başka yol yok. Parti, eski savaşçılar olmadan da, diğer siyasi rakiplere karşı mücadeleyi vermek için kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmek mecburiyetinde" satırlarına yer vererek, partideki dinozorlara adeta savaş açtı. O dönemdeki CDU Genel Başkanı Wolfgang Schaeuble'nin isminin de parti bağışı skandalına adı karışınca, Merkel'in yolu açıldı. Angela Merkel, 2000 yılında CDU Genel Başkanı oldu. Hala da aynı koltukta.
***
Baştan beri Merkel'i koltuğundan etmek isteyenler oldu. Ama Merkel, parti içi rakiplerini tek tek devre dışı bıraktı. Önce kendisine kafa tutan dönemin CDU'lu Hessen Eyalet Başbakanı Roland Koch'u harcadı. Ardından koltuğuna göz diken CDU/CSU Meclis Grup Başkanı Friedrich Merz'i.
Sonra da dönemin CDU'lu Kuzey Ren Vestfalya (KRV-NRW) Eyalet Başbakanı Jürgen Rüttgers'i.
Parti içinde en güçlü rakibi konumundaki dönemin CDU'lu Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanı Christian Wulff'u da 2010 yılında Almanya'nın Cumhurbaşkanı yaparak, partide tek adamlığını, daha doğrusu tek kadınlığını ilan etti. Christian Wulff, oturdukları evi satın alabilmek için tanıdık bir işadamından düşük faizli kredi aldığının ortaya çıkması üzerine, 2012 yılında istifa etmek zorunda kaldığı halde, Merkel hala başbakanlık koltuğunda. Hem de aralıksız olarak 2005 yılından beri.
***
Her ne kadar muhalefet partileri ve Alman medyası "Merkel'in sonunun başlangıcı", "Merkel'in sonu geldi" görüşünü savunsalar da, hükümet ortağı SPD su koymadığı sürece, Angela Merkel'in 2021 yılında yapılacak genel seçimlere kadar görevi bırakma niyeti olmadığı görülmektedir. Aralık ayında yapılacak CDU kurultayında Merkel'in tek aday olarak koltuğunu korumasına kesin gözüyle bakılmaktadır.
Kendisine Mein Maedchen (Kız Çocuğum) diyen Helmut Kohl'e başkaldırması nedeniyle "Babaya ihanet" suçlamalarına hedef olan Merkel'e karşı parti içi rakiplerden ihanet sinyalleri de gelmemektedir. Belli ki CDU'da en azından şu aşamada anaya ihanet edilmez ilkesi geçerlidir.
Son Dakika › Güncel › Anaya İhanet Edilmez - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?